Öylesine güzel, öylesine sıcacık bir hikaye ki ; kitabın başından sonuna kadar aşk, dostluk, gizem, fedakarlık ve romantizm hep zirvedeydi. Doğrusu büyük zevk alarak okudum. Sarah Jıo' nun Mart Menekşeleri'ni de zevkle okumuştum ve çok beğenmiştim.O yüzden ikinci ktabını da almak istedim. Ve iyi ki de almışım ve okumuşum. Her yönüyle çok güzel bir kitapdı..
Dili ve anlarımı çok güzeldi. Konusu ise çok basit kaldı. Ortada bir dünya savaşı var; ama biz askerlerin aşk hayatını okuyoruz. Bu durum da gerçekçiliği öldürüyor.
Yine Sarah Jıo, yine şahane bir roman...
İnsan elinden bırakamadığı, savaşa rağmen aşklarını yaşayan iki sevgilinin hikayesi.
Yağmur yağarken yada Kitabın adını anımsatacak herhangi bir şeyde kendimi bora bora adasında o bungalovun merdivenlerinde oturmuş sahili izlediğimi hayal ediyorum.. Kitap sizi içine öyle çekiyor ki okuduktan sonra yaşantınızın bir parçası oluyor ve bir yanınız hep özlemle o anları yaşamayı dileyerek okuduğunuz her hangi bir şey de sizi kendini hatırlamaya itiyor.. Ah nasıl anlatılabilir ki başka şekilde Sarah jio mükemmel kalemiyle ruhunuzu alıp kitabın içine hapsediyor..
Kitap II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan bir aşkı ve bunun yıllar süren etkisini anlatıyor.
Aşkın zaman ve konumla hiçbir alakası olmadığını ve insanın her nerede olursa olsun aşkını kalbinde taşıyacağı ve asla unutmayacağı bizlere etkileyici olay örgüsü ve bağımsız anlatım tarzıyla tekrar hatırlatıyor.
Aklınıza kazınacak olan bu kitap arkadaşlık ilişkilerimizde de bağışlayıcı ve affedici olmamız hakkında değerli öğütler içeriyor.
Adaletinde hayatımızda büyük bir öneme sahip olduğunu hatırlatan yazar çarpıcı gerçeklerin su üstüne çıktıktan sonra olayların yoluna girmesiyle de adaletsiz bir yaşam olmayacağını bizlere aktarıyor.
Ben çok beğendim. Umarım sizde okuduğunuzda hayal kırıklığına uğramazsınız.
mart menekşelerini de beğenmiştim ama bu daha mükemmeldi, kitabı elimden bırakamadım. Kendinizi sürekli devamını merak eder şekilde buluyorsunuz..
Sarah Jio'dan favorim Yağmur Sonrası oldu galiba. Kalbe dokunan, özel bir hikaye...
Basit bir aşk kitabı,çerezlik dediklerimden,vakit geçirtiyor fazla bir vermiyor tabiki okuyucuya en azından benim için öyle oldu.yazarın diğer kitaplarınıda okudum bazen bu kadar basit kitaplar okumak insanı dinlendiriyor.mutlaka okuyun diyeceğim kitaplardan değil.seçim sizin!
kitabı okurken bende hep o küçük şirin bungalova gitmek istemiştim.orada radyoda çalan şarkı eşliğinde bende dans etmek istemiştim.ayrıca en çok bir karakteri öldüresiye dövmek istemiştim.kısacası bir çok duygu yaşatmayı başardı yine yazarımız.keşke herkes benim gibi bu kitabı okusa da bu harikulade keyfi yaşasa...
Kitabi fazla tahmin edilebilir buldum keşke meraklandırıp suprizler yapabilseydi.Beklenti yüksek olduğundan mı bilmiyorum çok etkilemedi beni.Bir Jojo MOYES "Senden önce ben " değildi..
Bu kadar aptal olmayın yaa. Kitap gerçekten cezbediciydi. Ama ne bileyim geç kalınmış bir sondu bana göre. Orta çağda yaşamıyorlardı sonuçta. O kadar romantik olana kadar birbirlerine telefonla gayet rahat ulaşabilirlerdi. Neyse... Son olarak böyle arkadaş düşman başına diyorum!
Anlatım, akıcılık, çeviri süper. ama kitapta sanki mantıksızlıklar da var. Ör: savaş bitişi adadan ayrılırlarken, Westrey'in tavırları ve ilgisizliği kafamda farklı senaryolar kurmama yol açmıştı ki, sonunda ortaya çıkan mektuplar olayı farklı bir yöne götürdü. Madem bu derece aşıktı, neden ayrılırlarken soğuktu falan...Genel olarak güzel, okunmaya değer.
Şuan gerçekten bir roman okumuş gibi hissediyorum. Sarah Jio sana bu zamana kadar okumayarak haksızlık etmişim..
1940'lı yıllar, İkinci Dünya Savaşı devam etmektedir. Anne ve Kitty iki çocukluk arkadaşı hemşirelik okulunu bitirdikten sonra görünüşte ülkelerine destek olmak için savaşta hizmet etmek amacıyla Bora Bora Adalarına gitmeye karar verirler. Kitty'nin asıl gitmek istemesinin sebebi kalp kırıklığını gidereceği uzak bir diyar arayışı iken, Anne ise evlenmek üzere olduğu Gerard'dan, gerçekten evliliğe hazır olup olmadığını bilemediği için kaçmaktadır.
Bora Bora adalarına adım attıkları ilk gün Kitty'de ki değişimi farkeden Anne, zamanla arkadaşının "arkadaşlığını" gayet güzel anlayacaktır. Her geçen gün Gerard ile yapacağı evliliği düşünürken ada da kalbini titreten Westry ile karşılaştığında işler Anne için daha da çıkılmaz bir hal alır. Geride bırakıp, döndüğü zaman evleneceklerine söz verdiği Gerard ile kalbinin tek aşkı olduğunu hissettiği Westy arasında kalan Anne'ye ne yapması gerektiğini zamanla Kitty "arkadaşça" gayet güzel gösteriyor.
Çok çokk beğendim. Akıcı, merak uyandırıcı ve sonlarına doğru bitmesini istemeyeceğiniz bir kitap.
Burdan o Kitty'ye güzel laflarım olurdu ama kendime saklayayım. Bir roman karakterine bu kadar cephe alabileceğimi düşünmemiştim hiç :)
Neyse madem ki söylüyorum Gerard'a da diyorum ki; "Adamsın!"
Fırsatını bulursanız okuyun diyorum ve Arkadya Yayınlarına bu güzel kitabı yayınladıkları için çokkk teşekkür ediyorumm..
Ve hoşuma giden bir kaç alıntı..
"Ben ona yalnızca br parçamı verirken, o tüm kalbini bana vererek bütün hayatını bana adamıştı. Benim kalbimdeyse, içinde sönmeyen bir mumun yandığı kilitli bir oda vardı."
***
"Madalyonuma dokundum. 'Hayır tatlım', dedim 'Asla yalnız değildim. Biriyle aşkını paylaştığın zaman bu bir süreliğine de olsa, onu daima kalbinde taşırsın."
Kitabın goodreads'da gördüğüm kapağı bu. Sanırım orijinal kapakta bu oluyor. Kitapları alırken kapaklarına özellikle dikkat ederim. Ne yalan söyleyeyim bazen kapakları yüzünden aldığım kitaplar da mevcuttur. Kitabı okuduktan sonra tekrar arka kapaktaki yazıları okumayı ve kapaktaki görsellere göz atmayı daha çok severim. Arkadya'nın kapağını sevdim, ama orijinal kapak tam hayallerime uyan kapak..
Bu kadının her kitabı duygularımın içine etmeyi kesinlikle başarıyor. Her kitabinda baska bir muhteşem. Önyargıyla yaklaştığım ama önyargılarımı harika bir yapıtla yıkmayı başarması da başka bir şey. Sarah Jio kesinlikle işini biliyor.
Bence bu sinejik bir olay insanların aynı anda aynı kitabı begenmesi için evrene yayılan dalgalar var gibi yoksa abartılmış ve gereksizce pof poflanmış bir yazar bence sarah
Baya baya pearl harbour gibi geldi. Benzeyen yönleri çok. Sonuçta aynı zamanlarda geçmiş bir hikaye. Güzel miydi, evet ama tipik bir aşk hikayesi. Üstelik kimsenin 70 yıl boyunca aynı insanı aynı aşkla sevip bekleyebilecegi hiç gerçekçi gelmiyor. Keşke olsa..
Klasik bir Jio kitabı.Öncekilerden ayrılan konusu itibari ile ilgi çekici ama ilerleyiş çok benzer.
Sarah Jio'nun okuduğum 3. romanıydı. Kurgu ve karakterler gayet güzeldi ancak bir Kış Böğürtleni değildi :) Anne'nin arkadaşı Kitty'ye aşırı derecede sinir oldum :) Genel anlamda bir çırpıda kendini okutabilen bir roman tavsiye ederim.
Yazarın yarattığı olay ve örgüleri güzel ancak, önemli noktaları çok gelişigüzel kaleme almış veya derine inememiş.
Yazarla yeni tanışmama rağmen tüm kitapları bitti sayılır ve sevdiğim yazarlar arasına çoktan girdi. Yine bu kitaba da bayıldım
Anne hemşireliği yeni bitiren nişanlı biridir. Düğün arifesindedir. Çok yakışıklı bir nişanlısı vardır ama ilişkisinden emin değildir. Yakın arkadaşı orduya hemşire olarak yazılınca arkadaşını yalnız bırakmayıp orduya katılır. Hikaye böyle başlar. Arkadaşı için bu kadar fedakarlık yaptıktan sonra karşılığı üzdü tabi ki ama bunu tahmin etmek zor olmuyordu kitapta.
Westry onu sevemesem de aşkı beni etkiledi. Özellikle kitap sonunda okuduğum bölümler çok güzeldi.
Yazarın hep bir şekilde geçmiş ile günümüzde ki kişiler arasında bir bağlantı kurması ve kızların eşlerine veya nişanlılarına zaten aşık olmamaları artık sıradan bir hal almış olsa da sonunun etkilediği bir gerçek. Yazarı seviyorum.
Yine muhteşem bir romandı.. Kah gülüp kah ağlama moduna girdiğim, ama çokça tüylerimin diken diken olduğu, akılda kalıcı süper bir romandı.. Sarah Jio yine her zamanki gibi muhteşem bir öykü çıkarmış.
Bu tarz romanlara daha çok ihtiyacımız var. Mart Menekşleleri ve Yağmur Sonrası romanlarından sonra yeni romanını dört gözle bekliyorum:
Bu kitap şiddetle tavsiye edilir!!!!
Herkese iyi okumalar :)))
Çok hızlı okunabilen bir kitap ve güzel de bir hikaye aslında. Sanırım sunumla ilgili sorun var. Bitince çok anlamsız ve daha iyi bir hikaye olabileceğini düşündüm. Bazi Yazarlar günlük kendilerine kelime kotası koyarak romanlarını yaziyormus. Bu da sanki kota doldurmak için yazılan romanlardan...