muhteşem bir roman sonunda çok üzüldüm hatta ağladım ama Anne ve Westry nin kavuşması beni çok mutlu etti
Yazarın en beğendiğim kitabı buydu, duygusal bir insan olaraktan en çok bu kitabında ağlamıştım
mart menekşelerini de beğenmiştim ama bu daha mükemmeldi, kitabı elimden bırakamadım. Kendinizi sürekli devamını merak eder şekilde buluyorsunuz..
Sarah Jio'dan favorim Yağmur Sonrası oldu galiba. Kalbe dokunan, özel bir hikaye...
Basit bir aşk kitabı,çerezlik dediklerimden,vakit geçirtiyor fazla bir vermiyor tabiki okuyucuya en azından benim için öyle oldu.yazarın diğer kitaplarınıda okudum bazen bu kadar basit kitaplar okumak insanı dinlendiriyor.mutlaka okuyun diyeceğim kitaplardan değil.seçim sizin!
Yazarın anlatımı çok yalın, hikaye güzel ve aşk romanı okurum diyenlere hitap edebilecek hoş bir kitap
Çok dokunaklı bir kitaptı. Kesinlikle okunmalı. İnsanı bambaşka yerlere sürükleyen bir kitap. Ama sonunda mutluluğa ulaşılaa bile 90 yaşından sonra ulaşılması baya beni düşündürdü. O kadar yıl beraber yaşanabilecekken, tamamen bir arkadaşın ksılançlığı ve yanlış anlamalar yüzünden tamamen mutsuz ve mantığa dayalı hasret içinde geçen bir ömüre şahit oluyorsunuz. Bu da hayata farklı gözle bakmanızı ve elinizdekilerin bir kere daha kıymetini anlamanızı sağlıyor kesinlikle !
Yıllar önce okuduğum ozamanlar nefesimi kesen ama şimdi olsa sıradan şekilde okucağım kitap
kitabı okurken bende hep o küçük şirin bungalova gitmek istemiştim.orada radyoda çalan şarkı eşliğinde bende dans etmek istemiştim.ayrıca en çok bir karakteri öldüresiye dövmek istemiştim.kısacası bir çok duygu yaşatmayı başardı yine yazarımız.keşke herkes benim gibi bu kitabı okusa da bu harikulade keyfi yaşasa...
Kitabi fazla tahmin edilebilir buldum keşke meraklandırıp suprizler yapabilseydi.Beklenti yüksek olduğundan mı bilmiyorum çok etkilemedi beni.Bir Jojo MOYES "Senden önce ben " değildi..
Bu kadar aptal olmayın yaa. Kitap gerçekten cezbediciydi. Ama ne bileyim geç kalınmış bir sondu bana göre. Orta çağda yaşamıyorlardı sonuçta. O kadar romantik olana kadar birbirlerine telefonla gayet rahat ulaşabilirlerdi. Neyse... Son olarak böyle arkadaş düşman başına diyorum!
Anlatım, akıcılık, çeviri süper. ama kitapta sanki mantıksızlıklar da var. Ör: savaş bitişi adadan ayrılırlarken, Westrey'in tavırları ve ilgisizliği kafamda farklı senaryolar kurmama yol açmıştı ki, sonunda ortaya çıkan mektuplar olayı farklı bir yöne götürdü. Madem bu derece aşıktı, neden ayrılırlarken soğuktu falan...Genel olarak güzel, okunmaya değer.
Sarah jio demek aşk demek. başka bir şey söylemeye gerek yok. yazarın en sevdiğim taraflarından biride okuduğum 3 kitaptaki karakteri her kitapda farklı şekilde bir araya getirmesi. kitapda isim geçince ben bunu biryerden tanıyorum diyorsunuz. halbuki okuduğunuz bir önceki kitap o şahısların hikayesini anlatıyor.
2. Dünya savaşına gönüllü giden hemşire tanıştığı askerle hayatı değişir. Güzel bir ada içinde bungolov hayatını bu kadar değiştireceği söz konusu değildi. İşler değişir , gerçek aşk peşinde kovalanır...
Şuan gerçekten bir roman okumuş gibi hissediyorum. Sarah Jio sana bu zamana kadar okumayarak haksızlık etmişim..
1940'lı yıllar, İkinci Dünya Savaşı devam etmektedir. Anne ve Kitty iki çocukluk arkadaşı hemşirelik okulunu bitirdikten sonra görünüşte ülkelerine destek olmak için savaşta hizmet etmek amacıyla Bora Bora Adalarına gitmeye karar verirler. Kitty'nin asıl gitmek istemesinin sebebi kalp kırıklığını gidereceği uzak bir diyar arayışı iken, Anne ise evlenmek üzere olduğu Gerard'dan, gerçekten evliliğe hazır olup olmadığını bilemediği için kaçmaktadır.
Bora Bora adalarına adım attıkları ilk gün Kitty'de ki değişimi farkeden Anne, zamanla arkadaşının "arkadaşlığını" gayet güzel anlayacaktır. Her geçen gün Gerard ile yapacağı evliliği düşünürken ada da kalbini titreten Westry ile karşılaştığında işler Anne için daha da çıkılmaz bir hal alır. Geride bırakıp, döndüğü zaman evleneceklerine söz verdiği Gerard ile kalbinin tek aşkı olduğunu hissettiği Westy arasında kalan Anne'ye ne yapması gerektiğini zamanla Kitty "arkadaşça" gayet güzel gösteriyor.
Çok çokk beğendim. Akıcı, merak uyandırıcı ve sonlarına doğru bitmesini istemeyeceğiniz bir kitap.
Burdan o Kitty'ye güzel laflarım olurdu ama kendime saklayayım. Bir roman karakterine bu kadar cephe alabileceğimi düşünmemiştim hiç :)
Neyse madem ki söylüyorum Gerard'a da diyorum ki; "Adamsın!"
Fırsatını bulursanız okuyun diyorum ve Arkadya Yayınlarına bu güzel kitabı yayınladıkları için çokkk teşekkür ediyorumm..
Ve hoşuma giden bir kaç alıntı..
"Ben ona yalnızca br parçamı verirken, o tüm kalbini bana vererek bütün hayatını bana adamıştı. Benim kalbimdeyse, içinde sönmeyen bir mumun yandığı kilitli bir oda vardı."
***
"Madalyonuma dokundum. 'Hayır tatlım', dedim 'Asla yalnız değildim. Biriyle aşkını paylaştığın zaman bu bir süreliğine de olsa, onu daima kalbinde taşırsın."
Kitabın goodreads'da gördüğüm kapağı bu. Sanırım orijinal kapakta bu oluyor. Kitapları alırken kapaklarına özellikle dikkat ederim. Ne yalan söyleyeyim bazen kapakları yüzünden aldığım kitaplar da mevcuttur. Kitabı okuduktan sonra tekrar arka kapaktaki yazıları okumayı ve kapaktaki görsellere göz atmayı daha çok severim. Arkadya'nın kapağını sevdim, ama orijinal kapak tam hayallerime uyan kapak..
2.Dünya savası sıralarında geciyor hikaye. Merakla okudum bitirdim. Çok sürükleyiciydi. Sevdim ama hikayede aradan 70 yıl gectikten sonra bir şeyler beklemek biraz güç olabiliyor. O ksıım biraz olasılık dısına cıkmıs. Onun haricinde okunabilir bir roman. Yine hayallerimde canlandırdığım manzaralar çok güzeldi ;)
Bu kadının her kitabı duygularımın içine etmeyi kesinlikle başarıyor. Her kitabinda baska bir muhteşem. Önyargıyla yaklaştığım ama önyargılarımı harika bir yapıtla yıkmayı başarması da başka bir şey. Sarah Jio kesinlikle işini biliyor.