JULE GARWOOD_YAZGI
Her JG kitapları gibi keyifli bir şekilde bitti..
Şimdi uzun bir süre bekle ki bir başka JG okuya bilelim. Aslında sindire sindire okuyacaktım ama dayanmak ne mümkün. Pazar gününün sakinliğinin bana verdiği yetkiye dayanarak bitti kitabım.. Kitap daha ilk satırında,ciddi anlamda ilk satırında heycan yaptırıyor okuyucuya.. Hele bir ayak ısıtma kısmı var ki, kitabın içinde yer yer rastlıyorsunuz bu anıya ve kalbiniz acıyarak yüzünüzde gülümseme ile okuyup taa en başa dönüyorsunuz.. Bir çok kişiye diğer kitapları ile aynı geleceğine eminim,bu benim için önemli değil,zira hiç bir yazarda bulamadığım nüktedanlığı,sevgiyi,ihtiras ve aşkın ateşini bu yazarda seviyorum. Beni etkiliyor. NOKTA.
Baron Duncan kızkardeşinin intikamını almak için,Baron Louddon'un kalesine gider.Hedefi Baronun kızkardeşi Madelyn'i esir almaktır ama kendisi esir alınır. Kurt lakaplı savaşçı Duncan'a kılıç çekecek yada ölümünü üstlenecek baba yiğit olmadığından,onu çırılçıplak dondurucu soğukta
bırakırlar. Tam o sırada cennetten gelen bir melek Duncanın bağcıklarını çözer ve onu kaçırabilmek için gizli geçite taşır.. Artık ikiside birbirinin esiri konumundadır..
Madelyn,artık abisinin işkence ve zülmünden kaçmanın yollarını arar,tam planını gerçekleştirdiği sırada abisinin Kurt lakaplı savaşçıyı esir aldığını öğrenir. Adamın ölmesine gönlü razı olmaz ve onuda peşine sürüklemeye karar verir
Arkalarında Kurt'un askerleri ile Wexton'a doğru yola çıkarlar...
Konu bu şekilde başlar..Duncanın kardeşleri,Edmound ve Gilard okunması en keyifli savaşçı kardeşlerden di yine,ve elbette Loundoonun kötülüklerine maruz kalan Adele, ve Adelenin nişanlısı Gerald... Aslında kitaptaki sevdiğim karakterleri saymakla bitmez..Ve ben bu dönemin historicallerinde Kral Willam ve Henry’i bile seviyorum :)
Çok severek ve bol gülerek okuduğum Julie Garwood romanıydı(Çevirmene rağmen).
Savaşçı karakterlerime Duncan Wexton'u da ekleyerek rahat bir nefes alarak gururla tavsiye edebilirim...
Şiddetle tavsiye ettiklerimden olmayı başardı,ve bu da benim YAZGIM...
Bir puanını Deneyimleme Kelimesi için kırıyorum...
Yazgı Julie Garwood
Goodreads Puanı 5/4,13 Benim puanım ise 5/5 olabilirdi..Ama başlardaki durağanlık ve çeviride hissedilen aksama yüzünden 5/4,5
Kapağa da deyinmek istiyorum bence orjinal olmadığı halde çok uygun ve güzel bir kapaktı..
Kitabı bitirdikten sonra da dedim ki:)) Sonunda harika bir Julie Garwood romanı okuyabildim..Çeviri genelde idare ederdi..Bir kelime daha kelime dağarcığımıza girmiş oldu ( Deneyimleme ) çevirmen böyle tercüme ettiyse editör ne yaptı?..Onu merak ettim..O kelimeyi normal kullandığımız kelime ile değiştirip okudum..
Romanı başlarda biraz durağan gitse de sonradan açıldı ve Garwood'un o büyüleyici dünyasına tekrar adım atabilmiş oldum...
Roman 100'lü sayfalardan sonra çok güzelleşti inanın elimden bırakamadım...Böylesi güzel bir roman beklemiyordum..Okurken çok büyük keyif aldım..Tavsiye ederim...
Romanın konusu oldukça da güzeldi..Aşk,Mizah,Tutku Garwood o büyülü kalemi ile şiirleştirmiş sanki..Romanın başında erkek karakterimizin ayaklarını göğsünde ısıtarak donmaktan kurtaran Kadın kahramanımız Madelyne bir anlamda kendi kurtuluşuna da ön ayak olmuş olur...
Onurlu savaşçı Baron Duncan 'ın kızkardeşine Madelyne'in üvey ağabeyi tecavüz etmiştir orası da ayrı bir hikaye bunu romandan okuyun bence..Bunun intikamı için düşman topraklarına tek başına gidecek kadar gözü karadır erkek kahramanın..Kadın kahramanımız Madelyne ağabeyinin nasıl bir insan olduğunu bildiği için Baron Duncan'a yardım eder..Ayaklarının donmaktan kurtarır ve iplerini çözer.Duncan ise onu kaçırarak teşekkür eder:))
Şaka bir yana Madelyne onurlu merhametli,dürüst,bilge bir kadın karakter gerçekten de bu kadın her türlü güzelliği hakediyor..Sevdiği tarafından da boşuna Melek konumuna yükseltilmemiş..Sanırım Garwood kadınlarının da ortak özelliği bu..
Baron Duncan ise gözü kara,adil,yakışıklı,atak..Bu iki karakter tam anlamı ile karşılaştıklarında birbirlerini bulmuş oldular.. Kader bir anlamda onları birleştirmiş..Yazar bunu çok da güzel hissettiriyor...
Arada kan davası da olsa,Kral da olsa onların birbirlerine inançlarını çok sevdim..Yer yer Madelyne'in sakarlıkları,özellikler o talim yaptığı ok sahnesi çok sevdim...Ayaklarına nişan aldığı düşmanın kalbinden vurmasını sevdim..
Bıraksanız daha sayfalarca yazabilirim..Gelin'i sevdiseniz Yazgı'yı da seveceksiniz..Keşke bu kitabın çevirmeni Seden Gürel olsaydı..Onun çevirisini de okumak isterdim..Tavsiyemdir!!! Okuyun beğeneceksiniz!!!...
Tek kelimeyle harikaydı! Gerçi klasik Garwood eseri diyebilirim. Bu kadının olayları yazmasına hastayım ve onca olayı mutlu bir aşka bağlamasına da.
Madelyne ile Duncan'ın tanışmaları, ayak ısıtmasından sonra aşk ve savaşlar... Her şey o kadar bütün geliyor ki olayların birbirinden kopmasına imkan yok. Kuru kuru bir aşk değil heyecanlı bir aşk okudum. Her dakika aha savaş çıkacak dedim... Sonunda Louddon'un ölümünün Duncan'ın değil de kurdun elinden olması çok hoşuma gitti. İnkar edemem bu kısımda çok şaşırdım. Hep Duncan'ın öldürmesini bekledim.
Ayrıca Gerald&Adela arasının düzelmesi de çok iyi oldu. Hele Duncan'ın ateş başında Gerald'a Adela'yı öp dediğinde şaşırdım. Normalde böyle bir şey beklemiyordum. Gerald'da gerçekten sevmiş kızı...
Ahh bir de hep alışılagelmiş JG kadınları erkeklerine sevdiğini söylerdi bunda ilk Duncan söyledi. Ve ondan sonra Madelyne söyledi sevdiğini.. Bu da hoş bir detay olmuştu.
Şiddetle tavsiye ederim :)
Güzeldi , onun tarihi aşk romanlarını okumayı özlemişim... Sanırım sürekli aynı şeyleri yazsa da onu okurum...
Tatlı eğlenceli ve akıcıydı :)
Kaçırmayın :)
O kadarda beğenmedim maalesef. Başka yazarların onu feyz almasına alıştım ama kendisi bir süre sonra döngüye girince olmuyor.
Aslında 10 puan verecektim ama bundan daha fazla seveceğim bir JG romanı okursam eğer ona haksızlık olsun istemedim :)
Okudum bitirdim çok yine çok eğlendim:) JG seviyorum <3
Madelyne'nin her zaman gerçeği söylemesi bazı diğer kadın roman kahramanlarından çok farklıydı ayrı bir lezzeti vardı '' aman bunu demeyeyim yanlış anlaşılırım,kendime saklamalıyım'' gibi tripleri hiç olmadı
Hele en sonlarda bir kaç kere''ben büyük badire atlattım'' demesi yaşadıklarını yeni idrak etmesi pek hoştu
Bornoz, lamba ve paradoks (yunanca kökenli batı dillerine 17. yy.da girmiş çünkü..) gibi kelimelere takılmadım değil
Ben İskoç kitaplarına sapık derecede hastayım sanırım...
Bide bu kitapları Garwood yazıosa aklımı yitirebilirim.
Sadece alın ve okuyun daha yorum yapamıcam...
Sevgilerle,
Öyle ahım şahım kitaplarında birşey anlatmasada sizi sıkmadan romantik-komedi bir film izler gibi okuyabiliyorsunuz yazarın kitaplarını bu kitabını 2 günde hiç sıkılmadan bitirdim tavsiye ederim.
Çok saçma olduğunu düşündüğüm kitaplardan biri. Okumanızı önermem çünkü gerçekten saçmadır.
10 üzerinden 10
Bir Garwood klasiği daha. Gelin'i sevenlerin bu kitabı da seveceğine inanıyorum :D
Madelyne-Duncan'ın yaşadıkları güzel şekilde aktarılmıştı. Aslında puan olarak 10 vermeyi çok isterdim ne yazık ki 8 vermemin sebebi yazardan kaynaklanıyor. Yazar kurguladığı öyküye o kadar çok girmiş ki karakterlerin ne düşündüğünü anlayamıyorsunuz sadece yazarın karakterler için düşüncelerini sıkça okuyorsunuz. Madelyne biraz salak bir karakter sanırsam. Başlarda ateşlendiği için anlamamasını kabul ettim ama sonrasında kaç gece adamın kollarında yatıyor ama ne olduğunun farkında değil.
Julia Garwood sevdiğim yazarlardan biri.Gelin ve düğün kitabından sonra bu kitapta biraz hayal kırıklığına uğradım.Bu kitabın konusu ve olayların akışı güzeldi.Ancak bazı yerler gereksiz uzatılmış.Sanırım sıkılmama sebep olanda bu kısımlardı.Yinede türünü sevenlere tavsiye ederim.
Okunacak ilk Garwood romanlarından biriyse muhtemelen çok beğenilicektir
Ama yazarın birkaç kitabını okuduysanız konusu, uslübü çok bilindik ve çok tahmin edilebilir
Zor bitirdim...
JG yapmış yine yapacağını ve harika bir hikaye çıkmış ortaya!!
Güzel bir kitapti beğendim. Özellikle kapağını diğer JG romanlarına göre daha çok beğendim.
Hikaye ise Madelyne ve Baron Duncan arasıondaki aşk, birbirlerine duydukları sevgi çok güzeldi. Özellikle Leydi Madelyne'nin komik düşünce ve konuşmaları çok hoşuma gitti.
Keyifli okumalar!!
Duncan diyorum başka da söze gerek yok arkadaş !
Leydi Madelyne yazgısını bizzat belirlemişti.
Onun ayaklarını ısıtmıştı...
JG olmasaymış, kimse historical yazamazmış bence. Bunu bu kitaptan sonra çok daha iyi anladım. Zira okuduğum çoğu historical özellikle bu kitaptan çok fazla esinlenerek yazılmış.
Demek ki sadece yerli yazarlar değilmiş, başka kitaplardan ortaya karışık yapan :D
Wexton'ın güçlü Kurt lakaplı Baronu Duncan kız kardeşine tecavüz eden düşmanı Louddon'dan intikam almak için gider. Düşmanın kalesine tek başına, kendini korumak için yanında silah olmaksızın gitmiştir. Kendisi kadar arazi sahibi Baron Louddon'ın aralarındaki geçici ateşkese uyacağını zannetmiştir. Ama Louddon adil bir savaşçı olmadığından Duncan'ı yakalatıp bağlayarak soğukta donması için dışarıda bırakmıştır. Tüm askerler Duncan'ın bağlarını çözüp saldırmasından korkar. Onun Herkül gibi gücünü anlatan pek çok hikaye dinlemişlerdir. Dövüşünü izlemişler, üstün kuvvetine tanık olmuşlardır. Baron Louddon esirinin onursuz ve itibarsız ölmesini ister. Fakat esiri hiçte ölmek üzere olan biri gibi davranmaz. Hayatının bağışlanması için yalvarmaz. Titremez bile. Hakkında övgüyle anlatılan hikayelerde olduğu gibi korkusuz bir savaş kahramanı gibi davranır. Kimse bu işin arkasında kendisinin olduğunu anlamasın diye böyle bir ölüm yolu bulmuştur. Duncan ölüme terk edilir ama onu kurtaran bir kahramanı olur.
Madelyne, şeref nedir bilmeyen abisinden bıkmış durumdadır tam kaçarken zor durumda ki Duncan'a yardım etmeden gidemez.
Keşfedilirse ölümüne mal olacağını bilse de tüm sonuçları ve sorumluluğu üstlenip Duncan'ı kurtarır. Duncan'ı güvenli bir yere götürür donan ayaklarını elbisesinin içine koyup ısıtır. Duncan'ın askerleri yetişir ve sayıları abisinin askerlerinin sayısından az olsa da abisinin evi harap edilir. Madelyne bunun için en ufak bir kızgınlık duymaz. O eve hiç ait olmamış, orada hiç güzel anılar biriktirmemiştir. Bu yüzden zaten kaçmayı planlamışken bir anda kendisini kurtardığı Duncan ile giderken bulur.
Olay böyle görünse de Duncan'ın bambaşka bir planı vardır. Louddon'un kardeşi Madelyne'i kaçırmak. Böylece intikamını almış olacaktır. Fakat şeytanın kardeşi harikuladedir ve emin olduğu tek şey Madelyne'i asla bırakmayacağıdır. Madelyne istese de istemese de artık ona aittir. Madelyne kendi ayağı ile Duncan'ın yanına gelince macera başlar.
Bir araya gelen ikili birbirini tanıdıkça yakınlaşmaları kaçınılmaz olur. Onların yazgıları daha ilk andan belli olur.
Beğendiğim bir Garwood romanı daha oldu.
Madelyne harika bir karakterdi bayıldım ona, okurken de çok eğlendim. Duncan ise kusursuz savaşçılardan. Bu ikili bir araya gelince nasıl sevilmez ki.