Öncelikle kitapgüzeldi ama olayların hızlandığı son çeyreğe kadar biraz sıkıldım. Son çeyrekte ise Jonas çok acımasız bir karakter çizsede zaten bu tarz kitapların temeli bu değil mi?
Sidonie kardeşinin borçları karşılığı Jonas'a gider. Kardeşinin tasfirinin haricinde karşılaştığı kişi onu etkilemekle kalmaz tüm düşüncelerini de sorgulamasına sebep olur.
Yayın evi sağ olsun neredeyse 1.5 yıldır beklediğim yazarın yeni bir kitabını da okuyup bitirmiş oldum. Ülkemizde çevrilen diğer dört kitabından farklı olarak bu kitap "Sons of Sin" isminde bir seriye aittir, şu ana kadar 4 kitap yayınlanmıştır ve sanırım yazar seriyi bitirdi. Seri piç olmaları sayesinde birbirinin yakın arkadaşı olan üç erkeğin yaşadıkları zorlukları ve aşklarını anlatıyor.
Konusuna gelirsem: Sidonie Forsythe'nin anne babası ölünce bakımını ablası Roberta üstlenir. Roberta zaman içinde acımasız olan William'la evlenince mutluluğu kumar masalarında bulur ve parası tükenir,birçok kişiye borçlanır. Borçlandığı birisi de Jonas Merrick'tir. Jonas,onunla bir hafta geçirmesi karşılığında borçlarını ödeyeceğini söyler. Roberta zor durumda kalınca kız kardeşi Sidonie'den yardım ister. Sidonie de ablasına geçmişte borçlu olduğu için bu işi üstlenir ve Jonas'ın yaşadığı yere doğru gider. Çevresinden duyduğu kadarıyla adam kalpsiz ve hovarda biridir. Başta ondan korksa da zamanla anlar ki anlatılanlardan çok farklı biridir ve burada olmasının başka sebepleri vardır.
Şimdi kitap konu olarak güzel, bizdeki kitap kapağı da on numara ama konuya girmem biraz zaman aldı ve almak istediğim zevki tam olarak alamadım. Sebebi uzun bir aradan çevirisi en kötü olan kitaplardan birini okumuş olmamdır. Her sayfada abartmıyorum yaklaşık on kere Sidonie, Merrick ismi geçti bazı kelimelerde "de, ki" ekleri ayrılması gerekirken ayrılmamış kelimelerin bir iki harfi eksik. Yani kısaca imla hatası çok fazla.
Okuduğum dört kitaba bakarak söyleyebilirim ki Jonas yaratmış olduğu en acı çeken karakterdi. Adama başta ben de gıcık kaptım fazlasıyla ukala ve dediğim dedik bir ama zamanla geçmişini öğrenince acısını anlayınca bağrıma basasım geldi ancak sonlara doğru yine öküzlüğünü yaptı,kızı resmen süründürdü.
Sidonie için diyecek bir şeyim yok, yazarın diğer romanlarındaki kadınlar gibi onu da çok sevdim ve ona sonuna kadar hak verdim.
Mutlu bir son var ama her şey tam anlamıyla güllük gülistanlık da değil, bu açıdan tam anlamıyla tatmin oldum.
Bir sonraki roman da sanırsam 1.5 senen sonra gelir ve onu da seriden mi yoksa başka bir kitaptan mı devam ederler bilemiyorum. Seriden devam etseler hangisi çevrilir. Sonraki kitap "Days of Rakes and Roses" diye geçiyor ama o kitap serinin 1.5 kitabı olarak görülüyor. Diğeri de 2. kitap olarak geçen "A Rake's Midnight Kiss". 2. kitap Richard'ı anlatıyor. Açıkçası Richard'ı çok merak ettim sanki Anna'nın yaratmış olduğu diğer karakterlere oranla bu biraz daha az acı çekmiş gibi geldi ve umarım öyle çıkar.
İmla hatalarına rağmen okumama değdi ama şunu söylemesem de olmaz.
Ben artık bu yayın evine küfredecek seviyeye gelmiş bulunuyorum. Bu kadar güzel yazarları var ama ne yazık ki bu güzel yazarların kitaplarını yılda 1-2 sene sonra bir tane çıkarıyor. (Julia Quinn ve Julie Garwood hariç, en azından onların yılda 2 kitabı çıkyor şükürler olsun ki.) Son 2 senedir çocuk kitaplarına takmış durumdalar.
tek kelime ile bu yazara hayranım...
içimi cız ettiren,uzun uzun ahh! çektiğim çok
güzel aşk hikayeleri yazıyor...
şiddetle tavsiyemdir :)
"Anna Campbell aşkım depreşti.Anladım ki bu yazarı iki romanını okuduktan sonra bırakmakta ve yazara ara vermek ile büyük hata etmişim.Yazarın Mahrem ve Günahın Esiri kitaplarını okuduktan sonra kurgulamasını birbirine çok benzeterek yazara ara vermeye karar vermiştim.
Önce Uykusuz Geceler sonrada Yedi Gece''yi okuduktan sonra yazara kesinlikle devam etmeye karar verdim. Elimde şu anda Sana Teslim Oldum isimli eski kitabı var onu da en kısa zamanda okumayı planlıyorum..
Gelelim Yedi Gece isimli romanımıza.yazarımız yaralı ve acı çeken erkekleri işlemeye devam ediyor.Yedi gece tam anlamı ile Güzel ve Çirkin romanı idi.Gerçekten de çok dokunaklı bir hikaye işlemiş yazar kendi kalemi açısından da çok da güzel işlemiş. Severek okudum.
Kitabın kadın karakteri ve erkek karakteri açısından duyguları yazar çok güzel aktarmıştı bize. Erotik sahneleri ağırlıkta da olsa aşkı,acıyı,çaresizliği ve ihaneti yazar çok da güzel işlemişti. Çok severek beğenerek okuduğum bir roman oldu. Bu roman üç kitaplık serinin ilk kitabı ve devamı var.
Diğer romanlarda Jonas''ın gayri meşru diğer arkadaşlarının maceraları yer alıyor. Bu seriye devam etmek istiyorum..Yayın evinin bizi fazla bekletmeyeceğini ummak istiyorum. Historical seviyorsanız ve yaralı kahramanları tutku ile okumak istiyorsanız tavsiye ederim. "
http://hulyami.blogspot.com.tr/2014/06/yedi-gece-anna-campbell.html
http://benherneysemo.blogspot.com.tr/…/yedi-gece-anna-campb…
"Seni öpmeme izin vermeyeceğinden emin misin?"
"Akıllı olmalıyım."
"Akıllılık fazla abartılmış bir erdemdir, amore mio."
"Erdem konusunda pek de uzman sayılmazsın."
"Erdem benim düşmanımdır. Onunla yeteri kadar uğraştım."
-----
"Ben kıyafetlerimi hiç de uygunsuz bulmuyorum."
"Masumiyetin bir başka üzücü işareti. Bir gün sana zincirlerini gösterdiğim için minnettar olacaksın."
"Bu bir hayır hizmeti mi?"
"Bir erkeğin hemcinslerine karşı görevleri vardır."
"Muhtemelen sana madalya verirler."
"En azından bir şovalyelik verirler."
"Kadınlığa hizmetin için."
"Benim niyetim sana hizmet etmek, bella."
----
"Tutkularının onları yanlış yola çekmesine izin veren insanları hep küçümsemişimdir."
"Şimdiyse tutkunun acımasız bir efendi olduğunu öğrendin."
"Kendimi ayrıcalıklı zannettiğim için uygun bir ceza."
Ben okuduğum kitaplarda ne istediğini bilmeyen bir kızla karşılaşmamıştım ta ki bu kitaba kadar hem çekiyor hem itiyor. Birde kitabı bitirdim ama kızın sırrını okumadım mı okudum da anlamadım mı anlamadım. O sır eniştesinin son anlarında çıkan sır neydi?
Yazar diğer kitaplarında olduğu gibi güzel ve çirkin hikayesi yazmıştı. Olaylar olarak iyiydi genç adamın yaşadıkları özellikle beni bayağı etkiledi. puanımı da erkek başrol ve yaşadıkları için yüksek tutuyorum yoksa anladım ki bu yazar hiç bana göre değil.
Çoğunluk kitabi beğenmiş ancak ben okurken sıkıldım.Karakterlerin birbirlerine trip atmalari kitaptan sogumama sebep oldu.Neyse ki indirimden almistim.Bundan çok daha güzel kitaplar var.O yüzden de okuyup okumamak size kalmış 😉
Sidonie'nin ablasından başka kimsesi yoktur. Ablası ise zalim William'la evlidir sadece kocasının yanında olmadığı ve kumar oynadığı anlarda mutludur son oynadığı kumarda yine borçlanır ve borcunu ödemesinin tek çaresi borçlandığı Jonas Merrick ile bir hafta geçirmektir.Kocasının düşmanı olan Jonas ile olanları öğrenince kendisini öldüreceğini bildiğinden yardım için kardeşine koşar. Sidonie kendisine baktığı için ablasına borçlu hissettiğinden onun yerine bir hafta geçirmeyi kabul eder. Ablası tek koruyucusu olduğundan ne pahasına olursa olsun ablasını kurtarmak zorundadır. Bu yüzden korka korka Craven kalesine gider.
Jonas Merrick, William'ın gayrimeşru kuzenidir. Doğduğunda skandal yaratmış bir çocuktur. Jonas'ın babasıyla annesinin evliliği kanıtlanamadığı için vikontluk William'a geçmiştir. Tabi geçmişlerinde ki başka olaylarda onları düşman etmiştir.
Jonas herkes tarafından sert, acımasız bir canavar olarak tanınmaktadır. Yüzünde ki çirkin yarası gayrimeşruluğu da sert eleştirileri etkilemiştir. Kumar borcu için yaptığı anlaşmayı William'dan intikam almak için planlamıştır ama karşında bulduğu düşmanının karısı değil baldızıdır.
İkili hemen bir araya geldi ve kitabın büyük bir kısmında başka kimse yoktu dolu dolu onları okumak güzeldi. Jonas'a üzüldüm gayrimeşruluğunu örtebilecek kadar zengin olmaya çalışması bu gerçeği değiştirebilecek bir miktarın olmadığını anlaması, yaşamı üzücüydü.
Hız kesmeden yazarın kitaplarını okumaya devam ettiğim bir dönemdeyim ve yazara bayılmamın da bunda büyük bir etkisi var. Yine güzel bir hikaye çok sevdim.
Yine geçmişinde yaşadıkları nedeni ile yaralı bir erkek, aşkı ve sorumlu oldukları arasında kalan bir kadın bayıldım onlara. Verdikleri mücadele aşklarını ve savaşlarını okumak çok güzeldi. Sonlarda Jonas'a biraz sinir oldum çok mu uzadı ne dedim ama güzel bir hikayeydi sevdim.
Sidonie, ablasının kumar borçları yüzünden, hiç tanımadığı bir adamla yedi gece geçirmeyi kabul ettiğinde, sonuçları hiç de düşündüğü gibi olmayacaktır. Ablası Roberta, evliliğindeki sorunlar ve şiddet yüzünden kendini kumara vermiştir ve kocası William borçlarını öğrenirse, onu öldüreceğini bildiğinden, Sidonie'nin ablası yerine gönüllü olmaktan başka çaresi kalmaz. Yanına gittiği kişi ise, William'ın can düşmanı, Merrick ailesinin piçi Jonas Merrick'tir.
Bir nevi güzel ve çirkin hikayesine benziyordu. Jonas'ın yaşadıkları ve dışlandığında hissettikleri sonrası yanına kimseyi yaklaştırmaması, karşısına Sidonie çıktıktan sonra duvarlarının yavaş yavaş parçalanması... Jonas'ın hem bedeninde, hem de ruhunda derin yaralar vardır. Bunların nasıl olduğunu, neden olduğunu kitap içinde çözüme kavuşturuyoruz.
Eh karakterlerimiz inatçılıkta sınır da tanımadıkları için bol çekişmeli ve sonlara doğru ise bayağı olaylı bir kitap oldu.Jonas ve Sidonie'nin birbirlerine olan ihtiyaçları, Sidonie'nin beni sinir eden inadı, sakladığı sır ve sonrasında olanlar... Anna Campbell benim Mahrem kitabı ile tanıştığım bir yazar. Bu kitap ise kesinlikle devam etmemi sağlayacak. Serserinin Öpücüğü bu kitabın devamı niteliğinde. Tabi benim bu kitapta asıl merak ettiğim kişiyi yayınevi henüz çıkarmamış.
Historical sevenlerin beğeneceği bir kitap ve anlatım olduğunu düşünüyorum.
Genelde son yıllarda bu türe fazla önem verilmese de önceden çıkan kitaplarla yetinmeye çalışıyorum işte. Kitapta yedi gün, yedi gecede duyguların değişime uğrama hızına tanık oldum
Sidonie Forsyhteın, kumarbaz kız kardeşinin hayatını kurtarabilmesi için yapabileceği tek bir şey vardı: Craven Kalesinin duvarlarının arkasında yaşayan, acımasızlığıyla nam salmış, yüzü yaralı o adamla, günah dolu yedigece geçirmeliydi. Ancak Sidonie kaleye vardığında, bir canavar yerine, daha önce tanıdığı hiç kimseye benzemeyen biriyle karşılaşacaktı. Bu hafta içinde, Sidonie, ikisinin de hayatını değiştirebilecek karanlık sırrı saklarken, bir yandan Jonas Merricke karşı hisler beslemeye başlayacaktı. Kitabı severek, bir solukta okudum. Umarım yayınevleri bu türe gereken özeni göstermeye başlarlar