Gerçek Aşk İçin Verilecek Savaşta En Büyük Düşman Kıskançlıktır
Leydi Ivy Sinclair ve kardeşleri Londra'da "Yedi Ölümcül Günah" adıyla tanınmaktadır. Ivy'nin günahıysa kıskançlıktır. Babası onu ve kardeşlerini evden atmış ve kendilerine çekidüzen vermezlerse mirastan pay alamayacaklarını söylemiştir. Ivy de babasının gözüne girebilmek için Lord Tinsdale'la evlenmeye karar verir.
Fakat Tinsdale son zamanlarda ilgisini başka bir kadına yöneltmiştir. Ivy onu geri kazanmak için bir plan yapar: Esrarengiz yeni Counterton Markisi'nin yerine geçecek olan aktör Dominic Sheridan'la anlaşır ve Tinsdale'ı kıskandırmak için harekete geçer.
Dominic Sheridan'ın ise yeni geldiği Londra'da gerçekten beğendiği tek şey olan Ivy'ye dair tutku dolu planları vardır. İki genç günahların en kötüsünü alt edip gerçek aşka ulaşabilecek midir?
"Caskie hikâyelerini, hayranlarını büyülemeyi garantileyen bir duygusallık ve mizah karışımıyla tatlandırıyor."
-Romantic Times Book Reviews-
(Tanıtım Bülteninden)
Gerçek Aşk İçin Verilecek Savaşta En Büyük Düşman Kıskançlıktır
Leydi Ivy Sinclair ve kardeşleri Londra'da "Yedi Ölümcül Günah" adıyla tanınmaktadır. Ivy'nin günahıysa kıskançlıktır. Babası onu ve kardeşlerini evden atmış ve ke... tümünü göster
Tarihi aşk romanlarının sevilen yazarlarından Rita Hunter'ın yeni kitabı Bahar Kokusu Epsilon'da!
Geçmişi ile bugün arasında sıkışmış bir kadın ve ona hem korkuyu hem de tutkuyu vadeden gururlu bir adam...
Hiç kimse sır saklamanın önemini Alison Taylor'dan daha iyi bilemez. Düşmüş kadınlar için barınak olan Umut Evi’nin erdem kraliçesi, ketum ve gösterişten uzak kimliği sayesinde kendini adadığı bu sahte dünyanın içinde neredeyse görünmezdir.
Hayatının değiştiği fırtınalı gecede onu sevdiği herkesi geride bırakmaya zorlayan tehdit yeniden hayatına girince Alison Taylor, kaçmak yerine doğrudan soruna odaklanmaya karar verir. Ancak hesap edemediği şey, Alison’ın varlığını sevdikleri için hakaret olarak gören kibirli bir adamın öfkesidir.
Aristokrasinin kusursuz temsilcilerinden biri olarak görülen Wakefield Markisi Tristan Talbot, ahlaki yozlaşmanın süzgecinden geçemeyen kişilere karşı gösterdiği katı tutumuyla da tanınmaktadır. İki sene önce son derece uygunsuz şartlarda dikkatini çekme hatasına düşen kadın, yeniden karşısına çıkarak ve daha kötüsü ailesine yaklaşmaya çalışarak öfke ve merakını harekete geçirir.
İlginç tesadüfler çok geçmeden kaçınılmaz karşılaşmalara dönüşürken, geçmişte aralarında parlayan kıvılcım yerini hızla büyüyen bir ateşe bırakır.
“Siz ağlıyor musunuz Bayan Taylor?
Hayır, ben ağlamam.
Tristan bu hızlı yanıtın saçmalığı karşısında gülmek istedi ama kadının pürüzsüz yanağından yuvarlanıp çenesinin altında kaybolan gözyaşının geride bıraktığı ize bakarken gülmek içinden gelmiyordu. Yavaşça onu kendine çevirdi, gözlerini görmek istiyordu ve... Lanet olsun.
Huysuz bir çocuk ya da histerik bir kadın... ağlayan kim olursa olsun, gözyaşlarından önce yüzün¸ acıklı hisleri kaplardı. Fakat Alison Taylor'ın yüzünde donuk bir üzüntü ve taptaze bir pembelik dışında sadece sicim gibi yaşlar vardı. Ne yüzün buruşturuyor ne de titriyordu. Buna rağmen Tristan... daha önce bu kadar kederli bir yüz görmediğini düşünüyordu.”
Tarihi aşk romanlarının sevilen yazarlarından Rita Hunter'ın yeni kitabı Bahar Kokusu Epsilon'da!
Geçmişi ile bugün arasında sıkışmış bir kadın ve ona hem korkuyu hem de tutkuyu vadeden gururlu bir adam...
Hiç kimse sır saklamanın ... tümünü göster
rita hunter en sevdiğim tarihi aşk romanı yazarı... her kitabı bir öncekinden daha güzel oluyor... her yeni kitapla birlikte yazarın anlatımı,kurgusu gelişiyor bence... bahar kokusu da konu ve karakterleri ile çok sevdiklerim listesinde zirveye çıktı...
özellikle umut evi ve umut evi halkı alison ile birlikte kalbimi sıcacık yaptı...
oscar kitapta ki tüm karakterleri utandıracak kadar baş rol oyuncusu olmuş... "sen nasıl bir manyaktın öyle oscar bebeğim!" demek istiyorum :)
son derece sıradan görünen lakin kendi içinde büyük bir tatlılık ve çekicilik içeren alison ile son derece aristokrat, büyük ölçüde geleneksel ve pek bir ahlak kumkuması geçinen ama kendi içinde fazlaca alfa bir erkek olan tristan romeo arasında ki aşkı okumakta çok büyük bir keyifti... kitapta ne arasanız vardı... aşk,sevgi,tutku,sadakat,deli kadınlar,tatlı veletler,şapşal papağanlar.ağırbaşlı köpekler, yakışıklı bir jön, güçlü bir kadın baş rol, duygusal sahneler,romantizm ve eğlenceli diyaloglar.... insan bir tarihi aşk romanından daha ne ister?
yazarı tanıyanlar zaten kitabı kaçırmaz, yazar ile tanışmayanlar da bu kitap ile tanışsınlar...
özetle söylemek gerekirse okuyun ve okutun bence :)
rita hunter en sevdiğim tarihi aşk romanı yazarı... her kitabı bir öncekinden daha güzel oluyor... her yeni kitapla birlikte yazarın anlatımı,kurgusu gelişiyor bence... bahar kokusu da konu ve karakterleri ile çok sevdiklerim listesinde zirveye çıktı... tümünü göster
Historical açlığımızın olduğu şu zamanlarda ilaç gibi geldi kitap. Her Rita Hunter kitabı benim için çok özel ve çok güzeldir ama Bahar Kokusu tüm kitapları benim için geride bıraktı. Kitap hiç bitsin istemedim bazı yerleri birkaç kez okudum ki kalbimde baharlar yeşerdi. Kitabı okuyalı bir süre olmasına rağmen aklıma geldikçe ağzım kulaklarıma varana dek gülümsüyorum. Bir kere daha söylemeden geçmeyeyim çok özlemişim kalemini. ♥️
Kitabın küçük bir özetini geçeyim Alison yağmurlu bir günde hem ailesini hem de kimliğini arkada bırakıp kaçmak zorunda kalır. Bu kaçış sırasında Skittle ile tanışmasıyla tüm hayatı birkaç sene de tamamen değişir. Hayatına önce öfkesi fırtınaları aratmayan Tristan girer daha sonrasında ise kendisine yeni bir aile olan düşmüş kadınlar topluluğu. Bu kadınlar sayesinde Tristan hayatına tekrar dahil olurken yıllar önce ki karşılaşmalarında olan kıvılcımlar alev alıp çevrelerini sarıyor.
Tüm olayların sonunda Tristan sevmeyi öğreniyor, Alison yıllardan sonra ilk kez kendisini huzurun kollarına bırakıyor. ♥️
Her sayfası duygu dolu mükemmel bir kitaptı benim için Rita Hunter kitaplarını okumak bir ayrıcalık iyi ki çılgın karakterleriyle hayatıma dahil olmuş. 💋
Historical açlığımızın olduğu şu zamanlarda ilaç gibi geldi kitap. Her Rita Hunter kitabı benim için çok özel ve çok güzeldir ama Bahar Kokusu tüm kitapları benim için geride bıraktı. Kitap hiç bitsin istemedim bazı yerleri birkaç kez okudum ki kalbi... tümünü göster
Kristin Hannah çizgisinden çıkmış son üç kitabında ama bunu kötü anlamda söylemiyorum aşırı sevdim ben son kitaplarını.
Bin Ömrüm Olsa kitabında Tess çocukken geçirdiği bir hastalık yüzünden sağır kalıyor ve tüm dünyası sessizleşiyor bu yüzden kendini geliştirip tıp dünyasında başarılı olmak istiyor ta ki bir kaza sonucu ölene kadar. Öldüğünde uzay boşluğu gibi bir yerde önüne seçenekler sunuluyor hangi hayatı tercih ederse o hayatı yaşayacak prenslerden tutun başarılı iş adamlarına kadar bir sürü hayat gösteriliyor ama Tess beşik başında durup bebeğe çaresiz şekilde bakan Jack’i tercih ediyor ve kızımız 19. yy gidiyor. Artık o Tess değil Jack’in eşi Amarylis ve üç çocuğu var.
Tess bir yandan Amarylis’in mahvettiği hayatları onarırken bir yandan da Tess olarak yaşayamadığı her güzel şeyin tadını çıkarmaya çalışırken oldukça güzel bir hikaye okuyoruz. Terddütü olan arkadaşlar varsa hiç tereddüt etmeden alıp okumalılar.
Kristin Hannah çizgisinden çıkmış son üç kitabında ama bunu kötü anlamda söylemiyorum aşırı sevdim ben son kitaplarını.
Bin Ömrüm Olsa kitabında Tess çocukken geçirdiği bir hastalık yüzünden sağır kalıyor ve tüm dünyası sessizleşiyor bu yüzden kendi... tümünü göster
Yeni kitabı için tam iki sene bekledik neredeyse. Bu sürede o kadar özledim ki kalemini gerekse kendisini. Kapak heyecanı konusu derken büyük gün gelip çattı İstanbul Tüyap fuarından imzalı aldım kitabımı bu kadar beklemeye anca böylesi yakışırdı. Hemen okumadım çünkü hızlı ve sıkışık bir zamana koymak istemedim. İyi ki beklemişim. Sindire sindire okudum kelimeler aktı gitti. Yüreğime işlendi her bir satırı gerçi hangi kitabı yüreğimize işlenmiyor ki orası ayrı.
Emanet yüreğe dokunan bir hikayeydi. Berhan ve Mevsim o kadar masumlardı ki yaşadıkların hiç hak etmediler hele Mevsim’e o son hiç yakışmadı keşke bazı şeylere boyun eğmesek de her şey daha farklı daha güzel olabilse ama gelin görün ki TÖRE denilen o lanet şey çok başka bir şey. Ne kadar asi ve isyankâr olsanda önüne geçemiyorsun. Berhan ile Mevsim’de bu şeyin bir kurbanı oldular. Halbuki çok güzellerdi.
Kitapta beni en çok üzen ve yaralayan Cihan’ın yaşadıkları oldu o ağlattı beni canım Cihan keşke hikayen çok başka şekillerde gelişseydi de seni seven anne ve babanla büyüseydin. Cihan emanetti ama Berhan o emanete sahip çıkamadı. Hala aklım almıyor nasıl gerçekler ortaya dökülmeden anlamaz. Kendinden hiç mi iz görmez hiç mi Mevsim’e baktığı gibi gözlerinin içine bakmaz. Oralarda bir yerlerde kendinden nasıl bir iz görmez.
Neyse ki Cihan kurtuldu Dağlıca konağından kendine yalnız ama bana göre çoğu insanın başaramayacağı şeyleri elde etti. Ona daha azı yakışmazdı zaten.
Yüreği de öyle güzeldi ki her şeyi affetti ve aile olmanın sıcaklığına kavuştu.
Uzun lafın kısası Emanet çok başka bir kitap oldu benim için çok başka bir yere sahip oldu yüreğimde. Söz konusu Fatma Erdek olunca ne yazsa benim için apayrı. Çok güzel hasret giderdik. 🙏🏻 Kitabı yazarken de çok zor bir süreçten geçti zaten kitabın sonunda da bahsediyor okuyanlar bilir. Çok geçmiş olsun iyi ve mutlu olun inşallah. ♥️
Yeni kitabı için tam iki sene bekledik neredeyse. Bu sürede o kadar özledim ki kalemini gerekse kendisini. Kapak heyecanı konusu derken büyük gün gelip çattı İstanbul Tüyap fuarından imzalı aldım kitabımı bu kadar beklemeye anca böylesi yakışırdı. He... tümünü göster