Hasanboğuldu hikayesinin filmini izlemiiştim ama hikayesi beni çok etkiledi. Çok güzel bir anlatımı var. Etkilendim...
Hepsi birbirinden güzel olup hangisi seçsem deyipte seçemediğim öykü kitabı.Tekrar takrar okunası ibret alınası öyküleri barındıran kitap 1930-1940 yıllarının eseri :))
Özellikle 'Ayran' adlı öyküsü çok etkileyiciydi benim için. Diğer öyküleri ise düşündüren, yıllar öncesi yaşananlarda sureten değişiklik olsa bile zihniyet olarak pek ilerlemedigimizi hissettiren öykülerdi. Sabahattin Ali'nin roman ya da öyküleri farketmez hangi eserini elinize alıyorsanız onda size değen bir şey muhakkak buluyorsunuz.
Sabahattin Ali'nin hayatından izler taşıdığı on üç birbirinden acı, duygu yüklü öykünün içinde benim en çok etkilendiğim Ayran, Isıtmak İçin ve Hasanboğuldu idi. Sabahattin Ali'nin öykülerini okuduktan sonra verdiğim ilk karar okuma önceliklerimi bir köşeye itilen, ezilen insanların hikayelerini ilk sıraya alacak olmam oldu; çünkü edebiyat, ezilenden yana olmalıdır!
''Sürekli tutukluluk tehdidi ve baskılar nedeniyle yurtdışına kaçmaya karar verdi. Kendisine yardım eden Ali Ertekin tarafından öldürüldü.''
Kitabın başındaki yazarı tanıtan metinde bu ifadeyi okumak sonrasında biraz araştırmak insanı büyük bir yeis içinde bırakıyor.
Vatanın menfaati(!) için öldürülen ve asla pişman olmadığını söyleyen katilinin toplam sadece 4 yıl ceza alıp 1 sene yattıktan sonra AF ile serbest bırakıldığı büyük şair ve yazar Sabahattin Ali; huzur içinde yat. Şiirlerini ve hikayelerini her zaman saygıyla, kucak dolusu sevgiyle okuyacağız.
sabahattin ali'nin hikaye derlemelerinden oluşan bir kitap. güzel ve hoş gayet. ancak romanlarını tercih ederim yine de.
13 adet hikâyeden oluşan ve Anadolu'nun 1930'lu-1940'lı döneminin panoramasını önümüze seren güzel bir Sabahattin Ali kitabı. Hikâyeler genelde hüzünlü ve iç parçalayıcı. En çok Hasanboğuldu adlı öyküden etkilendim. Kitapseverlerin okuması gerekir.
Sabahattin alinin diline hayran olan bi insan olarak yine guzeldi. Ama bi nokylta var ki onsozde kendisinin de belirttigi gibi icerigi biraz acemice oykulerin. Ilk oykuleiymis zaten. Sabahattin alinin romanlarioykulerinden daha guzel cok net. Ama kendimi tutamayip altini cizdigim guzel cumleleri yine vardi tabi.
ayran ve ısıtmak için isimli hikayeleri taa ciğerime işledi.13 kısa öyküden oluşan bir kitap.sabahattin alinin kaleminden olunca akıyor gidiyor.
Sabahattin Ali hikayelerinde o kadar içten, narin ve adeta okşarcasına üslubuyla bir tokat gibi suratımıza çarpıyor...Her hikayesinde bir davası, derdi olan bir yazar...köy hikayeleri harika...hepsi harika....keşke daha çok yazsaydı
Sabahattin Ali romanları okuduktan ve kesinlikle beğendikten sonra yazımını bu kadar beğendiğim birinden ilk öykü kitabıma da başlayabilirim edasıyla elime aldığım bi kitaptı. Öyküler iç dokusu basit ama gidişatı güzel olan öykülerdi. Bu basitlik belki de öykü kültürüm olmayışından doğan saçma bi yargım ve romanlarına sadık olduğum birinden çok şey beklememdi. En nihayetinde öykü sevmediğime karar kıldım...
"Kaçmak, her zamanki gibi, her şeyden kaçmak... Görmekten, duymaktan ve beraber ıstırap çekmekten kaçmak."
Kısa öykülerden oluşan Yeni Dünya'yı az önce bitirdim. Ve ne diyeceğimi bilemiyorum. O kadar anlamlı ve hayatın içinden hikayeler vardı ki okurken oldukça duygulandım. Hele ki son hikaye Hasanboğuldu beni çok etkiledi. Hala boğazım düğüm düğüm. Anlatım konusuna değinmeyeceğim çünkü Sabahattin Ali'nin kalemine laf söylemek benim haddime değil. Okumadıysanız eğer kesinlikle tavsiyemdir. 😇
Sabahattin Ali'de okurken içimi titreten bir şey var. İçime işliyor. Üzüyor. İnsan olduğumu hissettiriyor. Merhametimi sonuna kadar hissettiriyor. Bitmesin diye çok uğraştım ama kısacık ömründe yazdıkları bitiyor sanırım. Şimdi de yazmadıklarına üzüleyim biraz.. Keşke daha çok yaşasaydın Sabahattin Ali..
Sabahattin Ali'nin gözlem yeteneğini, edebileştirdiği öykülerden oluşan kitap. Bir öykü sizi ağlatırken ardından gelen bir öykü yüzünüzde tebessüm uyandırabilir. Ayran öyküsü muazzamdı. Kitabın finali Hasan boğuldu hikayesiyle idi. Yörükler arasında bilhassa kızılkeçili yörükleri arasında yaygın olan, orijinaline en yakın haliydi.Bu efsaneyi çocukluğumdan beri çok severim
Yalın ve acı öykülerden oluşan bir kitap. Yalınlığı sadece yazım dilinde değil, öykülerde işlenen insani duygularda da ön plana çıkıyor. Yazar Hem Anadolu'yu hem de insanını iyi gözlemiş ve insanları en doğal içgüdülerle işleyerek Anadolu'yu romantik bir fondan ibaret kalmaktan çıkarmış.
1936 - 1942 yılları arasında o dönemi ve dönemin insanlarını anlatan 13 dramatik hikayeler anlatılmaktadır. Hikayler oldukça sürükleyici, içten ve akıcı bir dille yazılmış. Bir günde ele alınıp okunabilecek ancak etkisi uzun sürecek bir kitap.
Kitaptaki hikayeler o dönemin yozlaşmış sistemini, kimsesiz,çaresiz insanları ve diğer insanların duyarsızlığını, ahlak ve onurdan uzak yaşayışlarını ve o dönemdeki insanların düşüncelerini çok güzel bir biçimde, tam yaraya tuz bastıracak şekilde anlatıyor. İşin en üzücü ve yıkıcı kısmı ise ( okurken sürekli metni kesip üzülmeme sebep olan düşüncem ve bana göre gerçekler) aradan bu kadar uzun bir zaman geçmesine rağmen değişen çok az şey olması.Halen insanlarımız da aynı duyarsızlığı görmek, aradan 50 seneden fazla süre geçipte aynı yozlaşmış sistemin olması, halen aynı haksızlıkların yapılması ve dahası ... Gerçekten yürek burkan ve acınacak bir durum .Okurken sürekli biz gerçekten ilerledik mi? modernleştik mi yani ? diye sorular sordurtan ama maalesef kendimce pek iç açıcı cevaplar veremediğim muazzam hikayelerden oluşan bir kitap .
Benim kitapta en sevdiğim hikaye "Sulfata". Gerçekten çok etkilendiğim, üzüldüğüm bir hikaye. Bu kitabı okumanızı şiddetle öneririm.