Bugün insanlık için nübüvvet kültürünü semavi kitap olarak muhafaza eden tek kaynak Kuran-ı Kerimdir. Bu yüzdendir ki insan deruni manalarına nüfuz ettikçe, Allahı düşünce, akıl ve his yoluyla duymaya, anlamaya, kavramaya ve ona yakınlaşmaya daha fazla gayret göstermektedir. Bu anlamda Kuran-ı Kerim müminler için bir nur, bir ışık ve bir yol göstericidir. Böyle olunca elbetteki Kuranın muhtevasını anlamaya çalışmak yanında onun tarihiyle alakalı hususlarda bilgi sahibi olmak da her Müslüman için gereklidir.
Bugün insanlık için nübüvvet kültürünü semavi kitap olarak muhafaza eden tek kaynak Kuran-ı Kerimdir. Bu yüzdendir ki insan deruni manalarına nüfuz ettikçe, Allahı düşünce, akıl ve his yoluyla duymaya, anlamaya, kavramaya ve ona yakınlaşmaya daha faz... tümünü göster
Bugün insanlık için nübüvvet kültürünü semavi kitap olarak muhafaza eden tek kaynak Kuran-ı Kerimdir. Bu yüzdendir ki insan deruni manalarına nüfuz ettikçe, Allahı düşünce, akıl ve his yoluyla duymaya, anlamaya, kavramaya ve ona yakınlaşmaya daha fazla gayret göstermektedir. Bu anlamda Kuran-ı Kerim müminler için bir nur, bir ışık ve bir yol göstericidir. Böyle olunca elbetteki Kuranın muhtevasını anlamaya çalışmak yanında onun tarihiyle alakalı hususlarda bilgi sahibi olmak da her Müslüman için gereklidir.
Bugün insanlık için nübüvvet kültürünü semavi kitap olarak muhafaza eden tek kaynak Kuran-ı Kerimdir. Bu yüzdendir ki insan deruni manalarına nüfuz ettikçe, Allahı düşünce, akıl ve his yoluyla duymaya, anlamaya, kavramaya ve ona yakınlaşmaya daha faz... tümünü göster
Yerde ve göklerde bulunan bütün zerreler, gerçek göz sahipleri için Hakkı ilân eden, Rabbin varlığını ve birliğini haykıran, Ona itaat eden, Ona şükreden, zikreden ve secde eden birer delildir. Göz nimeti de bu varlık âlemine bakması ve ibret alması için insana verilmiş en büyük nimetlerden biridir.
Güneş, ay, yıldızlar,kara, deniz,dağ,taş,dere, ova, gece, gündüz, karanlık,aydınlık, sema, arz ve bunlar arasındakileri temaşa edip Rabbin büyüklüğünü kavramak, onların kendi dilleri ile Rabblerini tesbih ettiğini ve Onun varlığını ve birliğini haykırdığını görmek, onların insanların emrine verildiğini hissetmek, mevcudatın nasıl yaratıldığını düşünmek, gözün insana verilme sebepleridir.. Gözün şükrü ise yaratılış âyetlerini seyrederek ibret almak ve Yüce Allahın bakmayı haram kıldığı şeylerden gözü sakındırmaktır.
Mümin erkek ve kadınlara gözlerini haramdan sakınmalarını emir buyuran Yüce Allah, bizlere görebileceğimiz şeyler için bir sınır koymuş ve bu sınırları aşanları da uyarmıştır. Yedi tabakadan yaratılan gözün bir tabakasına gelecek zarar bu nimetin zevali demektir. Gözü verenin, gözü veriş sebebine riayet etmek de kulun göz nimeti adına yerine getireceği birinci vazifedir.
Yerde ve göklerde bulunan bütün zerreler, gerçek göz sahipleri için Hakkı ilân eden, Rabbin varlığını ve birliğini haykıran, Ona itaat eden, Ona şükreden, zikreden ve secde eden birer delildir. Göz nimeti de bu varlık âlemine bakması ve ibret alması ... tümünü göster
Abdurrahman şu anda kitap okumuyor.