Adı Yok

Profil Resmi
Detayları:  28 yaşında, Erkek
3 takip ettiği ve 2 takip edeni var. 2 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
Adı Yok, OkuyanEntel adlı üyeyi takibe aldı.
OkuyanEntel

TersimPiçtir ile aynı bedendeyiz.

TersimPiçtir ile aynı bedendeyiz.

12 yıl, 2 ay
Profil Resmi
Adı Yok okumuş.
İvan İlyiç'in Ölümü

İvan İlyiç, önce sorgu yargıcı, sonra da hakim olarak yaptığı görevinde mutludur. İnsanların, onun ağzından çıkacak kelimelerle kaderlerinin değişmesi kendisini güçlü ve önemli hissetmesine vesile olmaktadır. Aldığı maaş yeterli olmasa da yüksek gelirli bir yaşantısı varmış görüntüsü vermeyi başardığı için de ayrıca memnundur. Her şey yolunda ve olması gerektiği gibi gitmektedir. Ta ki körbağırsağındaki ağrılar şiddetlenip bütün lezzetleri acılaştırıncaya kadar...
Ölüme ilişkin yazılmış en başarılı roman olduğu tartışmasız kabul edilen İvan İlyiçin Ölümü okuyucuya, Ölüm hiç bu kadar yakın bir duruşla anlatılmamıştı. dedirtecek denli dev bir Tolstoy klasiği.

******

İvan İlyiç yargıçtır. Doktoru da kendisi gibi bir yüksek bürokrattır. O günkü düzenin birer parçasıdır her ikisi de. İvan İlyiç hastadır, güçsüzdür. Güçlü durumda olan doktordur. Sağlıklıyken İvan İlyiç güçlüydü, sanıklar güçsüzdü. Doktoru İvan İlyiçe tıpkı eskiden İvan İlyiçin karşısına gelen sanıklara davranmış olduğu gibi davranır. Çarpıcı bir gerçektir bu. Okuyunca seveceksiniz.

************

İvan İlyiç, öce sorgu yargıcı. sonra da hakim olarak yaptığı görevinde mutludur. İnsanların, onun ağzından çıkacak kelimelerle kaderlerinin değişmesi kendisini güçlü önemli hissetmesine vesile olmaktadır. Aldığı maaş yeterli olmasa da yüksek gelirli bir yaşantısı varmış görüntüsü vermeyi başardığı için de ayrıca memnundur. Her şey yolunda ve olması gerektiği gibi gitmektedir.Ta ki körbağırsağındaki ağrılar şiddetlenip bütün lezzetleri acılaştırıncaya kadar...Ölüme ilişkin yazılmış en başarılı roman olduğu tartışmasız kabul edilen İvan İlyiçin Ölümü okuyucuya; Ölüm hiç bu kadar yakın bir duruşla anlatılmamıştı dedirtecek denli bir Tolstoy klasiği.

************

Tolstoy, 1884-1886 yılları arasında yazdığı bu romanda, İvan İlyiçin kişiliğinde insanoğlunun ölümle ilişkisine bakıyor.Ölüm, geç kalan bir konuk gibi çalar İvan İlyiçin kapısını. Hastalığı boyunca ölümü bekleyen İvan İlyiç, ölüm kadar yaşamını da düşünme fırsatı bulur.Bir kereliğine geldiği bu dünyada istediği gibi yaşayıp yaşayamadığını ilk kez düşünmeye başlar;ailesi dahil kendisine yakın kimsenin olmadığını görmekten sarsılır. Üstelik,ölümü, yüzleştiği gerçeklerle karşılamak zorundadır. Çarlık Rusyasının adalet kurumunu fon olarak kullanan Tolstoy, insanın içine işleyen bu süreci soğukkanlı bir dille anlatıyor.Hayatın ve ölümün neresinde durduğumuzu anlamak, genel ve özel ilişkilerimizdeki duyarlılık üzerine bir kez daha düşünmek için.Yalan, ölümün arifesinde çevresini kaplayan bu yalan; korkunç, muhteşem ölüm olayını ziyaretleriyle örtmeye çalışarak, yenmeye hazırlanan mersin balıkları düzeyine indirdikleri bu yalan, İvan İlyiç için son derece acı vericiydi. İşin tuhafı, çevresindekiler ona bu hokkabazlıkları yaparken kaç kez Bırakın şu yalanları! Ölmekte olduğumu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Yalan söylemekten vazgeçin bari! diye bağıracak gibi oluyordu. Ne var ki hiçbir zaman kendinde bunu yapacak gücü bulamıyordu.

************

van İlyiç artık kanepeden hiç kalkamıyordu.Çoğu zaman yüzü duvara dönük olarak yatıyor, bir yandan acılar içinde kıvranıyor ve hep o cevabını veremediği soruları sorup duruyordu;Nedir bu? ölüm olduğu doğru mu?İçindeki ses yanıt veriyordu:Evet doğru!Tekrar soruyordu:Peki, bu acılar neden?İçindeki ses yine yanıtlıyordu:Nedeni yok! Yanlızca acılar...Bunun dışında ve ötesinde başka hiçbir şey yoktu.İVAN İLYİÇİN ÖLÜMÜ:Dünya edebiyatının ölümsüz imzalarından Tolstoyun ölümün gizemine dair ipuçları verdiği ve insanın ölüm karşısında çaresizliği ile şaşkınlığını anlattığı, niceliği küçük ama niteliği büyük kitabıdır.

************

Tolstoy, Ivan Ilyiçin Ölümünde okuru bir mahkeme bürosuna sokar ve şunu gösterir: Baylar! Ivan İlyiç ölmüş. Roman böylelikle bittiği yerde başlamış olur. Tolstoyun düşüncesi okurunu alışık olmadığı bir teknik kullanarak şaşırtmaktır ki bunda da başarılı olur. Böylece roman boyunca sık rastlayacağımız bir tema ilk kez ortaya çıkar. Bu tema hayatın son dönemi olan ölümün çevresini kuşatır ve ondan ucuz bir trajedi ortaya çıkartmayı başarır.

******

İvan İlyiç, önce sorgu yargıcı, sonra da hakim olarak yaptığı görevinde mutludur. İnsanların, onun ağzından çıkacak kelimelerle kaderlerinin değişmesi kendisini güçlü ve önemli hissetmesine vesile olmaktadır. Aldığı maaş yeterli olmasa da yüksek geli... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
Profil Resmi
Adı Yok kütüphanesine ekledi.
İvan İlyiç'in Ölümü

İvan İlyiç, önce sorgu yargıcı, sonra da hakim olarak yaptığı görevinde mutludur. İnsanların, onun ağzından çıkacak kelimelerle kaderlerinin değişmesi kendisini güçlü ve önemli hissetmesine vesile olmaktadır. Aldığı maaş yeterli olmasa da yüksek gelirli bir yaşantısı varmış görüntüsü vermeyi başardığı için de ayrıca memnundur. Her şey yolunda ve olması gerektiği gibi gitmektedir. Ta ki körbağırsağındaki ağrılar şiddetlenip bütün lezzetleri acılaştırıncaya kadar...
Ölüme ilişkin yazılmış en başarılı roman olduğu tartışmasız kabul edilen İvan İlyiçin Ölümü okuyucuya, Ölüm hiç bu kadar yakın bir duruşla anlatılmamıştı. dedirtecek denli dev bir Tolstoy klasiği.

******

İvan İlyiç yargıçtır. Doktoru da kendisi gibi bir yüksek bürokrattır. O günkü düzenin birer parçasıdır her ikisi de. İvan İlyiç hastadır, güçsüzdür. Güçlü durumda olan doktordur. Sağlıklıyken İvan İlyiç güçlüydü, sanıklar güçsüzdü. Doktoru İvan İlyiçe tıpkı eskiden İvan İlyiçin karşısına gelen sanıklara davranmış olduğu gibi davranır. Çarpıcı bir gerçektir bu. Okuyunca seveceksiniz.

************

İvan İlyiç, öce sorgu yargıcı. sonra da hakim olarak yaptığı görevinde mutludur. İnsanların, onun ağzından çıkacak kelimelerle kaderlerinin değişmesi kendisini güçlü önemli hissetmesine vesile olmaktadır. Aldığı maaş yeterli olmasa da yüksek gelirli bir yaşantısı varmış görüntüsü vermeyi başardığı için de ayrıca memnundur. Her şey yolunda ve olması gerektiği gibi gitmektedir.Ta ki körbağırsağındaki ağrılar şiddetlenip bütün lezzetleri acılaştırıncaya kadar...Ölüme ilişkin yazılmış en başarılı roman olduğu tartışmasız kabul edilen İvan İlyiçin Ölümü okuyucuya; Ölüm hiç bu kadar yakın bir duruşla anlatılmamıştı dedirtecek denli bir Tolstoy klasiği.

************

Tolstoy, 1884-1886 yılları arasında yazdığı bu romanda, İvan İlyiçin kişiliğinde insanoğlunun ölümle ilişkisine bakıyor.Ölüm, geç kalan bir konuk gibi çalar İvan İlyiçin kapısını. Hastalığı boyunca ölümü bekleyen İvan İlyiç, ölüm kadar yaşamını da düşünme fırsatı bulur.Bir kereliğine geldiği bu dünyada istediği gibi yaşayıp yaşayamadığını ilk kez düşünmeye başlar;ailesi dahil kendisine yakın kimsenin olmadığını görmekten sarsılır. Üstelik,ölümü, yüzleştiği gerçeklerle karşılamak zorundadır. Çarlık Rusyasının adalet kurumunu fon olarak kullanan Tolstoy, insanın içine işleyen bu süreci soğukkanlı bir dille anlatıyor.Hayatın ve ölümün neresinde durduğumuzu anlamak, genel ve özel ilişkilerimizdeki duyarlılık üzerine bir kez daha düşünmek için.Yalan, ölümün arifesinde çevresini kaplayan bu yalan; korkunç, muhteşem ölüm olayını ziyaretleriyle örtmeye çalışarak, yenmeye hazırlanan mersin balıkları düzeyine indirdikleri bu yalan, İvan İlyiç için son derece acı vericiydi. İşin tuhafı, çevresindekiler ona bu hokkabazlıkları yaparken kaç kez Bırakın şu yalanları! Ölmekte olduğumu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Yalan söylemekten vazgeçin bari! diye bağıracak gibi oluyordu. Ne var ki hiçbir zaman kendinde bunu yapacak gücü bulamıyordu.

************

van İlyiç artık kanepeden hiç kalkamıyordu.Çoğu zaman yüzü duvara dönük olarak yatıyor, bir yandan acılar içinde kıvranıyor ve hep o cevabını veremediği soruları sorup duruyordu;Nedir bu? ölüm olduğu doğru mu?İçindeki ses yanıt veriyordu:Evet doğru!Tekrar soruyordu:Peki, bu acılar neden?İçindeki ses yine yanıtlıyordu:Nedeni yok! Yanlızca acılar...Bunun dışında ve ötesinde başka hiçbir şey yoktu.İVAN İLYİÇİN ÖLÜMÜ:Dünya edebiyatının ölümsüz imzalarından Tolstoyun ölümün gizemine dair ipuçları verdiği ve insanın ölüm karşısında çaresizliği ile şaşkınlığını anlattığı, niceliği küçük ama niteliği büyük kitabıdır.

************

Tolstoy, Ivan Ilyiçin Ölümünde okuru bir mahkeme bürosuna sokar ve şunu gösterir: Baylar! Ivan İlyiç ölmüş. Roman böylelikle bittiği yerde başlamış olur. Tolstoyun düşüncesi okurunu alışık olmadığı bir teknik kullanarak şaşırtmaktır ki bunda da başarılı olur. Böylece roman boyunca sık rastlayacağımız bir tema ilk kez ortaya çıkar. Bu tema hayatın son dönemi olan ölümün çevresini kuşatır ve ondan ucuz bir trajedi ortaya çıkartmayı başarır.

******

İvan İlyiç, önce sorgu yargıcı, sonra da hakim olarak yaptığı görevinde mutludur. İnsanların, onun ağzından çıkacak kelimelerle kaderlerinin değişmesi kendisini güçlü ve önemli hissetmesine vesile olmaktadır. Aldığı maaş yeterli olmasa da yüksek geli... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
Profil Resmi
Adı Yok okumuş.
İnsancıklar

Klasik Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Dostoyevski'nin 1846'da yazdığı ilk romanıdır İnsancıklar. Mekân Petersburg'dur; tema dostluk, sevgi, acıma ve fedakârlık üzerine kurulmuştur. Dostoyevski İnsancıklar'da öksüz bir kıza âşık olan fakir ve yaşlı bir kâtibi anlatır. Romanda, kâtibin (Makar Aleksiyeviç) toplumda saygın bir insan olabilmek için verdiği mücadeleler, şefkat perdesi arkasında sevdiği kız için katlndığı zorluklar rşılıklı mektuplaşma yoluyla akıcı bir üslûpla anlatılır. Dostoyevski, ilk romanı İnsancıklar'la daha 25 yaşındayken genç yazarlar arasına girmiş, gelecek vaat eden bir yazar olarak görülmüş ve benimsenmiştir.

******

Yazarın ilk romanı olan İnsancıklar aynı zamanda ilk toplumsal Rus romanı sayılabilir. Dostoyevski bu romanda diğer romanlarında da görülen acıma temasını ağırlıklı olarak işlemektedir. Mektup-roman tarzında olan bu romanda, yaşlı bir katibin öksüz fakir bir genç kıza olan aşkını ve saygınlık kazanma yolunda verdiği umutsuz mücadeleyi anlatılmaktadır. İnsancıklar yazarın en önemli romanları arasında yer almaktadır.

************

Dostoyevski'nin otuzdan daha fazla olan eserlerinin hemen hepsi bütün dillere çevrilmiş, çeşitli ülkelerde milyonlarca okur tarafından beğenilerek okunmuştur. Kendi deyimiyle İnsancıklar başyapıtıdır. İnsancıklar'ı okumadan Dostoyevski'yi anlamak mümkün değildir. İnsanların yaşamlarını, düşünce yapılarını, acılı hayatlarını en açık ve anlaşılır şekilde işlerken, ahlak, acıma, sevgi, dürüstlük gibi birçok konuda da kendi hayat görüşlerini açıkça ortaya koymuştur.

************

Dostoyevski'nin 24 yaşındayken yazdığı ilk romanı İnsancıklar yayımlandığında Şair Nekrasov, Yeni bir Gogol doğdu! diye haykırmış, dönemin ünlü eleştirmeni Biyelinski ise onu övgüye boğmuştu.
Dostoyevski gerçekten de sonraki romanlarında ince bir duyarlılıkla daha da derinlemesine işleyeceği insan sevgisi, acıma ve suçluluk duygularının ilk ve çarpıcı örneğini İnsancıklarda vermiş; acı çeken sıradan insanın fırtınalarla dolu iç yaşantısını anlatırken, psikolojik ayrıntıları tüm boyutlarıyla yansıtmayı başarmış, böylelikle de dünya edebiyatına küçük ama dev bir yapıt armağan etmiştir.

************

Değerli Varvara Alekseyevna, Geçen akşam inanılmaz ölçüde, hayal edilemeyecek kadar mutluydum! Demek hayatınız boyunca bir kerecik olsun sözümü dinlediniz sonunda. Uyandığım zaman saat akşamın sekiziydi galiba (bilirsiniz cancağızım, işten döndükten sonra bir iki saat şekerleme yapmayı severim). Uyandığımda mumu yaktım, kağıtları hazırladım, kalemimi yonttum. Sonra bilmem nedendir, birdenbire aklım başıma geliverdi. Kalbim o anda küt küt atmaya başladı inan olsun! Demek, benim şu zavallı kalbimin isteğini anladınız.

************

1845 yılının bir geceyarısı ünlü şair Nekrassova el yazısıyla yazılmış bir roman getirmişlerdi. Nekrassov uykudan uyandırılmasına çok kızdı. Ama okumaya başlayınca, sabaha kadar gözlerini kırpmadı. Gün ışığında Nekrassov, müsveddelerin üzerine şu notu yazarak onları ünlü eleştirmen Belinskiye göndermişti: Yeni bir Gogol doğuyor. İşte Rus romanında dönüm noktası olan İnsancıklar böyle ortaya çıktı. Nikolay Andreyev 1846'da yayımlanan İnsancıklar, Gerçekçi Hümanizmanın en önmeli romanıdır. Bu eser Dostoyevski'ye büyük bir para getirmedi ama yayınevlerinin kapılarını ardına kadar açtırdı, aralarında Turgenyev'in de bulunduğu ünlü yazarlar onu övdüler. Marc Slonim

************

Rusça ismi: Bednye Ljudi... Dostoyevski'nin ilk romanı... Dostoyevski, 24 yaşında iken yazdığı bu çok değerli romanında, öksüz bir kıza aşık olan yoksul ve yaşlı bir katibi anlatır. Katibin (Makar Aleksiyeviç) toplumda saygınlık kazanma uğruna yaptığı umutsuz mücadelelerini, Varvara Aleksiyevna (Varinka) ile mektuplaşma şeklinde gelişen olayları, sanat dolu akıcı bir üslup içinde okuyacaksınız... (Arka Kapak)

************

Klasik Rus edebiyatının en ünlü ismi Dostoyevski'nin ilk romanı olma özelliğini taşıyan bu eseri, başlıca konusu acıma olan büyük yapıtının temelini de oluşturuyor. Yazar; insanları sevme ve onlara acıma temasını son romanına kadar işlemiştir.

******

Klasik Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Dostoyevski'nin 1846'da yazdığı ilk romanıdır İnsancıklar. Mekân Petersburg'dur; tema dostluk, sevgi, acıma ve fedakârlık üzerine kurulmuştur. Dostoyevski İnsancıklar'da öksüz bir kıza âşı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
Profil Resmi
Adı Yok kütüphanesine ekledi.
İnsancıklar

Klasik Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Dostoyevski'nin 1846'da yazdığı ilk romanıdır İnsancıklar. Mekân Petersburg'dur; tema dostluk, sevgi, acıma ve fedakârlık üzerine kurulmuştur. Dostoyevski İnsancıklar'da öksüz bir kıza âşık olan fakir ve yaşlı bir kâtibi anlatır. Romanda, kâtibin (Makar Aleksiyeviç) toplumda saygın bir insan olabilmek için verdiği mücadeleler, şefkat perdesi arkasında sevdiği kız için katlndığı zorluklar rşılıklı mektuplaşma yoluyla akıcı bir üslûpla anlatılır. Dostoyevski, ilk romanı İnsancıklar'la daha 25 yaşındayken genç yazarlar arasına girmiş, gelecek vaat eden bir yazar olarak görülmüş ve benimsenmiştir.

******

Yazarın ilk romanı olan İnsancıklar aynı zamanda ilk toplumsal Rus romanı sayılabilir. Dostoyevski bu romanda diğer romanlarında da görülen acıma temasını ağırlıklı olarak işlemektedir. Mektup-roman tarzında olan bu romanda, yaşlı bir katibin öksüz fakir bir genç kıza olan aşkını ve saygınlık kazanma yolunda verdiği umutsuz mücadeleyi anlatılmaktadır. İnsancıklar yazarın en önemli romanları arasında yer almaktadır.

************

Dostoyevski'nin otuzdan daha fazla olan eserlerinin hemen hepsi bütün dillere çevrilmiş, çeşitli ülkelerde milyonlarca okur tarafından beğenilerek okunmuştur. Kendi deyimiyle İnsancıklar başyapıtıdır. İnsancıklar'ı okumadan Dostoyevski'yi anlamak mümkün değildir. İnsanların yaşamlarını, düşünce yapılarını, acılı hayatlarını en açık ve anlaşılır şekilde işlerken, ahlak, acıma, sevgi, dürüstlük gibi birçok konuda da kendi hayat görüşlerini açıkça ortaya koymuştur.

************

Dostoyevski'nin 24 yaşındayken yazdığı ilk romanı İnsancıklar yayımlandığında Şair Nekrasov, Yeni bir Gogol doğdu! diye haykırmış, dönemin ünlü eleştirmeni Biyelinski ise onu övgüye boğmuştu.
Dostoyevski gerçekten de sonraki romanlarında ince bir duyarlılıkla daha da derinlemesine işleyeceği insan sevgisi, acıma ve suçluluk duygularının ilk ve çarpıcı örneğini İnsancıklarda vermiş; acı çeken sıradan insanın fırtınalarla dolu iç yaşantısını anlatırken, psikolojik ayrıntıları tüm boyutlarıyla yansıtmayı başarmış, böylelikle de dünya edebiyatına küçük ama dev bir yapıt armağan etmiştir.

************

Değerli Varvara Alekseyevna, Geçen akşam inanılmaz ölçüde, hayal edilemeyecek kadar mutluydum! Demek hayatınız boyunca bir kerecik olsun sözümü dinlediniz sonunda. Uyandığım zaman saat akşamın sekiziydi galiba (bilirsiniz cancağızım, işten döndükten sonra bir iki saat şekerleme yapmayı severim). Uyandığımda mumu yaktım, kağıtları hazırladım, kalemimi yonttum. Sonra bilmem nedendir, birdenbire aklım başıma geliverdi. Kalbim o anda küt küt atmaya başladı inan olsun! Demek, benim şu zavallı kalbimin isteğini anladınız.

************

1845 yılının bir geceyarısı ünlü şair Nekrassova el yazısıyla yazılmış bir roman getirmişlerdi. Nekrassov uykudan uyandırılmasına çok kızdı. Ama okumaya başlayınca, sabaha kadar gözlerini kırpmadı. Gün ışığında Nekrassov, müsveddelerin üzerine şu notu yazarak onları ünlü eleştirmen Belinskiye göndermişti: Yeni bir Gogol doğuyor. İşte Rus romanında dönüm noktası olan İnsancıklar böyle ortaya çıktı. Nikolay Andreyev 1846'da yayımlanan İnsancıklar, Gerçekçi Hümanizmanın en önmeli romanıdır. Bu eser Dostoyevski'ye büyük bir para getirmedi ama yayınevlerinin kapılarını ardına kadar açtırdı, aralarında Turgenyev'in de bulunduğu ünlü yazarlar onu övdüler. Marc Slonim

************

Rusça ismi: Bednye Ljudi... Dostoyevski'nin ilk romanı... Dostoyevski, 24 yaşında iken yazdığı bu çok değerli romanında, öksüz bir kıza aşık olan yoksul ve yaşlı bir katibi anlatır. Katibin (Makar Aleksiyeviç) toplumda saygınlık kazanma uğruna yaptığı umutsuz mücadelelerini, Varvara Aleksiyevna (Varinka) ile mektuplaşma şeklinde gelişen olayları, sanat dolu akıcı bir üslup içinde okuyacaksınız... (Arka Kapak)

************

Klasik Rus edebiyatının en ünlü ismi Dostoyevski'nin ilk romanı olma özelliğini taşıyan bu eseri, başlıca konusu acıma olan büyük yapıtının temelini de oluşturuyor. Yazar; insanları sevme ve onlara acıma temasını son romanına kadar işlemiştir.

******

Klasik Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Dostoyevski'nin 1846'da yazdığı ilk romanıdır İnsancıklar. Mekân Petersburg'dur; tema dostluk, sevgi, acıma ve fedakârlık üzerine kurulmuştur. Dostoyevski İnsancıklar'da öksüz bir kıza âşı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
Profil Resmi
Adı Yok, spancibab adlı üyeyi takibe aldı.
spancibab

Hakkımdır hakkım olanı arama hakkım!

Hakkımdır hakkım olanı arama hakkım!

12 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

Adı Yok şu an ne okuyor?

Adı Yok şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.