İçine doğduğu dünyanın kurumlarıyla bağdaşmayı öğrenemeyen, iletişimsizliğin karanlığında yaşayan on altı yaşındaki bir genç kızın öyküsü...Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, deliliğin, resmi tanımıyla akıl hastalığının öyküsü: Deborah kimlik kavramını yitirip içine kapanmış, zengin düşlemi ve mizah duygusuyla yarattığı kendi düşsel dünyasına sığınmıştır. İki dünyanın çatışmaya başlaması, Deborahın akıl hastanesine düşmesine neden olur. Bundan sonra hastaneleri, doktorları vb. kurumlarıyla toplumun kurtarma operasyonu başlar.Greenbergin kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap, akıl hastalarının gizleri üzerine pek çok ipucu taşırken, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri de getiriyor, böylece normal kavramını sorgulamaya götürüyor bizi.
İçine doğduğu dünyanın kurumlarıyla bağdaşmayı öğrenemeyen, iletişimsizliğin karanlığında yaşayan on altı yaşındaki bir genç kızın öyküsü...Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, deliliğin, resmi tanımıyla akıl hastalığının öyküsü: Deborah kimlik kavramını yit... tümünü göster
Somut zamanda ''kayıp'' olan bir insanın varlığını oturtabileceği, kendini var kılabileceği bir yer var mıdır? Varlığının farkında bile olmadan kullandığımız duyularımızın küçük bir kısmını kaybettiğimizde neler olabilir? Profesör Sacks'tan romantik tavırlı, geniş ve açık uçlu yaklaşımlarla örülmüş ''ciddi'' bir kitap. Sıradan her insan için ''zihinsel'' bir yolculuk, nöroloji ile ilgilenenler içinse kaçınılmaz bir kitap.
Tadımlık:
Pek de anlayamadığı bu gariplik ve tezatlıkların baskısı ve bunların yol açtığı korkutucu durumlar karşısında yorgun düşmüştü. Aynı zamanda sıkıntılı ve endişeliydi. O ana kadar, hiç düşünmeden onu paniğe sürüklemiştim ve görüşmemizin bitmesinin zamanı geldiğini hissettim. Yeniden pencereye yaklaştık ve aşağıda, güneş ışığıyla parlayan beyzbol topuna baktık; yüzündeki ifade yavaş yavaş gevşedi, Nimitz'i uydu fotoğrafını ve diğer kâbusları unutarak aşağıda oynanan beyzbol oyununa daldı. Ardından yemekhaneden kurtarıcı bir koku geldi, ağzını şapırdatarak ''öğlen yemeği'' dedi ve gülerek uzaklaştı. Bense karmakarışık duygular içindeydim; hayatının böyle bir karmaşa içinde çözüldüğünü görmek çok hazin, saçma ve anlaşılmazdı. Notlarıma, ''sanki etrafı unutma hendeği ile çevrilmiş ve tek bir varolma anına hapsolmuş biri gibi; soyutlanmış, geçmişi ve geleceği olmayan, sürekli değişen anlamsız bir âna sıkışmış!'' diye yazmışım ve ''diğer tüm nörolojik testleri tamamıyla normal'' gibi Korsakov sendromuna sebep olmuş sıradan alkolün yol açtığı dejenerasyon diye büyük bir olasılıkla bir değerlendirmeyi not etmişim. Notlarım, olayların ve gözlemlerin garip bir karışımı gibiydi. Bu adamcağızın içinde bulunduğu yer açısından kim, ne ve neresi gibi soruların ona ne anlam ifade ettiğini düşünmeden edemediğimi gösteren dikkatli ve madde madde tutulan notlar. Aslında süreklilikten ve hafızadan tamamıyla yoksun olduğu düşünülürse bir 'varoluş'tan bahsetmek mümkün olur muydu bilemiyordum. Bu ve daha sonraki - bilim dışı - notlarımda 'kaybolmuş bir ruh'a ve kişiye nasıl yeniden köklerinin kazandırılabileceğini hep merak ettim. Çünkü bu adamın kökleri yoktu, varolan kökleriyse uzak geçmişine aitti.
Somut zamanda ''kayıp'' olan bir insanın varlığını oturtabileceği, kendini var kılabileceği bir yer var mıdır? Varlığının farkında bile olmadan kullandığımız duyularımızın küçük bir kısmını kaybettiğimizde neler olabilir? Profesör... tümünü göster
Bu kitapta, Günah, Istırap, Umut ve Doğru Yol Üzerine Aforizmalar ve O: 1920 Günlüğünden Aforizmalar başlıklarıyla iki ayrı bölümde yayımlanan aforizmaları Franz Kafka, Ekim 1917 ile Şubat 1920 arasında, kısa süren iki yaratıcılık döneminde yazmıştı. O tarihlerde Kafkanın iç dünyası büyük yıkımlarla karşı karşıyaydı: Vereme yakalandığını daha yeni öğrenmiş, uzatmalı nişanlısı Felice Bauerden ayrılmış, 1908den 1922ye kadar çalıştığı İşçi Kaza Sigortası Şirketinden hastalığından ötürü uzun süreli bir izin almış ve tek oğullarının ailesine ne evliliğini ne de ünlü bir yazar olarak kabul edildiğini görme mutluluğunu tattıramayacağını artık kabullenmişti.Kitaptan...
Bu kitapta, Günah, Istırap, Umut ve Doğru Yol Üzerine Aforizmalar ve O: 1920 Günlüğünden Aforizmalar başlıklarıyla iki ayrı bölümde yayımlanan aforizmaları Franz Kafka, Ekim 1917 ile Şubat 1920 arasında, kısa süren iki yaratıcılık döneminde yazmıştı.... tümünü göster
İnsanoğlunun gelişiminin kesin sonuca ulaşacağı an, sürekli yinelenip durur. Devrimci düşünsel hareketlerin geçmiş bütün her şeyin geçersiz olduğunu ilan etmeleri bunun için doğrudur, henüz hiçbir şey olup bitmemiştir çünkü...
İnsanoğlunun gelişiminin kesin sonuca ulaşacağı an, sürekli yinelenip durur. Devrimci düşünsel hareketlerin geçmiş bütün her şeyin geçersiz olduğunu ilan etmeleri bunun için doğrudur, henüz hiçbir şey olup bitmemiştir çünkü...
1883-1924 Çek asıllı Avusturyalı öykü ve roman yazarı. İnsanın korkularını, yalnızlığını, kendi kendine yabancılaşmasını ve çevresiyle iletişimsizliğini dile getirmiştir. Çok farklı açılardan yorumlanan yapıtlarını, konu ve biçim açısından edebiyat tarihinin belirli bir akımı içerisine yerleştirmek zordur. Kafka’nın yaşamı ve kişiliği ile ilgili önemli ipuçları mektupları ve günlüklerinde yer alır. Günlükleri onun kişiliğinin anlaşılmasında, çevresiyle zor ilişki kurabilmesinin ve evlilikten kaçmasının nedenleri konusunda yardımcı olur. Kafka’nın çevresiyle ilişkilerini en aza indirgeyerek kendini yazarlığa verdiği yaşama biçimini ve dünyasını açığa vurur. Dava; kahramanın açıklayamadığı bir nedenle alışageldiği yaşamından uzaklaştırılıp yepyeni bir çevreye gözlerini açmasıyla başlar. Belli bir suçu olmamasına karşın kendini savunma çabasına düşer. Hiçbir yargıçla yüz yüze gelmez, roman boyunca yargı mekanizması içinde kaybolup gider.
1883-1924 Çek asıllı Avusturyalı öykü ve roman yazarı. İnsanın korkularını, yalnızlığını, kendi kendine yabancılaşmasını ve çevresiyle iletişimsizliğini dile getirmiştir. Çok farklı açılardan yorumlanan yapıtlarını, konu ve biçim açısından edebiyat t... tümünü göster
Hayatın iniş ve çıkışları vardır. Çoğumuz bu oyuna kapılır gideriz. İşler yolundayken kendimizi mutlu hissederiz, bozulunca üzülürüz. Yaşama bu tür bir yaklaşım güçsüz bir yaşama biçimidir. Dalgalarla sürüklenen dal parçası gibisin demektir. Akıntıya göre gidersin: Şu anda bir yönde gidiyorsun, bir sonraki anda başka bir yöne. Oyunu oynamanın çok daha bilgece bir yolu, tüm yargılardan kurtulmaktır.Başına gelen her şey güzeldir.Kusurlu oluşumuz hayatımıza anlam katar.Bu olağanüstü kitabın sayfalarında korkularını özgürlüğe, yaralarını bilgeliğe dönüştürmenin; zihnini eğitmenin, yüreğini açmanın ve maneviyatını güçlendirmenin yöntemlerini; gerçek sevgiyle kutsanmış güzel ilişkilere uzanan yolları öğreneceksin. Yaşamın gizemli, serüven ve eğlence dolu olacak, kariyerinde bir yıldız gibi parlayarak bolluk ve berekete kavuşacaksın.
Hayatın iniş ve çıkışları vardır. Çoğumuz bu oyuna kapılır gideriz. İşler yolundayken kendimizi mutlu hissederiz, bozulunca üzülürüz. Yaşama bu tür bir yaklaşım güçsüz bir yaşama biçimidir. Dalgalarla sürüklenen dal parçası gibisin demektir. Akıntıya... tümünü göster
Akcent şu anda kitap okumuyor.