Sanat özerk bir deneyim alanı olarak kurulup müzelere veya konser salonlarına yerleştiği zaman, kendi dışına çıkma, yani sanattan başka bir şey olma zorunluluğunu da hissetmeye başladı.
Müzik, müzisyenlerin icra ettiği sanattan fazlası, ruhun dili olduğu iddiasında bulundu. Mimarlık binalar inşa etmek yerine yeni bir dünya kurmak istedi, bunun için göklere uçtu. Modern ve devrimci sanatçılar tablo yapmayı bırakıp "yeni hayat"ın biçimlerini üretmeye karar verdiler. Çağdaş sanatın performans ve yerleştirmeleri ise sanat ile siyaset arasındaki belirsiz alanda duruyor.
Bu yolculuklardan bazılarının izini süren Jacques Ranciere, Kant ve Hegel gibi filozofların yoldaki kıvrımları, dönemeçleri anlamamızda bize yardımcı olabileceğini gösteriyor. Genç Marx'ın düşüncesi ile sanatın yolunun kesiştiği noktaya dikkat çekiyor özellikle. "Biçimci" diye suçlanan Sovyet sanatçılarının nasıl devrimi resmetmek yerine bizzat devrim olan bir sanat yaratmak istediklerini anlatıyor.
Sanat özerk bir deneyim alanı olarak kurulup müzelere veya konser salonlarına yerleştiği zaman, kendi dışına çıkma, yani sanattan başka bir şey olma zorunluluğunu da hissetmeye başladı.
Müzik, müzisyenlerin icra ettiği sanattan fazlası, ruhun dili... tümünü göster
Semmelweis: Kışkırtıcı bir dehaya, bir başka kışkırtıcı dehadan iadeiitibar.
“Antisepsi’nin Babası” olarak bilinen Ignaz Philipp Semmelweis, Pasteur’den yaklaşık kırk yıl önce, bulaşıcı hastalıklara mikroorganizmaların sebep olduğunu, kadın doğum koğuşlarındaki lohusa hummasının sebeplerini gözlemlerken keşfetmiş bir tıp doktorudur. Ne var ki keşfinin gereklerini, insanlığın yararı için derhal ve yaygın bir biçimde hayata geçiremez. Mesleki hırs ve çekişmeler, saygın doktorların seçkinciliği ve dar görüşlülüğü Semmelweis’a engel olur. İnatçı, sabırsız, hatta saldırgan bir karaktere sahip Semmelweis tıp camiasının baskı ve yok saymalarını kaldıramaz ve bir akıl hastanesinde can verir.
İşte bu tartışmalı ve trajik yaşamöyküsü, ölümünden altmış yıl sonra, tıpkı Semmelweis gibi hekim adayı olan Louis-Ferdinand Céline tarafından bitirme tezi olarak kaleme alınır. Bu sansasyonel yaşamı tez formu içinde anıtsallaştırmak, belki de ancak Céline gibi aykırı bir dehanın aklına gelip altından kalkabileceği kadar büyük bir iştir.
Céline külliyatının bugüne dek Türkçede eksik kalan bu önemli parçasını, kimilerine göre yazarın ilk yapıtı olan Semmelweis’ı Ayberk Erkay Fransızca aslından çevirdi.
“Gerçek bir modern kahraman fikri… Semmelweis, benim kahramanım.” Kurt Vonnegut.
Semmelweis: Kışkırtıcı bir dehaya, bir başka kışkırtıcı dehadan iadeiitibar.
“Antisepsi’nin Babası” olarak bilinen Ignaz Philipp Semmelweis, Pasteur’den yaklaşık kırk yıl önce, bulaşıcı hastalıklara mikroorganizmaların sebep olduğunu, kadın doğum... tümünü göster
Burak Uzun şu anda kitap okumuyor.