İnsanların yolu iki şeye, aşka ve ölüme mutlaka düşer. İnsanın Temel Acıları üçlemesinin ilk romanı Aynalar Koridorunda Aşkta yolu aşka düşenlerin ruhsal durumlarını irdeleyen Psikiyatrist Mustafa Ulusoy, üçlemenin ikinci romanını da yolu ölüme düşen insanlar üzerine inşa ediyor. Aşkın güçsüzlüğüne karşın, ahlakın varlığa özen göstermek olduğunu temel alarak, özen gösterilen ilişkinin derin bir bağlanma sunduğunu söyleyerek.Mustafa Ulusoy bize ölümün yanında babalığı, yoksunluğu, kederi, dostluğu, öfkeyi, tanıklığı, varoluşsal işe yaramayı, yalnızlığı ama özellikle öykülerimizin yalnızlıktan ve sessizce ölmekten nasıl kurtulacağını anlatıyor. Ölümü gülümsetiyor Ulusoy; ölümün sonsuz bir ayrılık değil, sonsuz bir hayata açılan kapı olduğunu hissettiriyor.
İnsanların yolu iki şeye, aşka ve ölüme mutlaka düşer. İnsanın Temel Acıları üçlemesinin ilk romanı Aynalar Koridorunda Aşkta yolu aşka düşenlerin ruhsal durumlarını irdeleyen Psikiyatrist Mustafa Ulusoy, üçlemenin ikinci romanını da yolu ölüme düşen... tümünü göster
Birkaç asırdan beri tamamen üslûbunu yitirmiş şu dünyada herkes bir şeyin peşinde; biz de kendi ruhumuzu arıyoruz. Bu aramayı devam ettirebilirsek, kendimiz olarak dirileceğimiz günlerin çok yakın olduğunu söyleyebiliriz.. Bir dönemde, sımsıcak dünyasını terk ederek çok garip arayışlara giren son birkaç nesil, kâh gidip maddeye ve makinaya sığındı.. kâh değişik fantezilere tav oldu.. kâh kendini en çılgınca hezeyanlara saldı ve ömrünü cinnetler içinde geçirdi..
Ancak şimdilerde o, az dahi olsa, boşlukta bulunduğunun farkına vararak alternatif düşüncelere kapı aralamaya, imandan söz edip, geçmişe değerler atfetmeye başladı..
Evet, milletimize vaad edilen İlâhî günlerin, bin bir şafak emaresiyle renk renk tüllendiği şu durgun görünümlü aktif zaman aralığında, geleceği omuzunda bayraklaştıracak aydınlık nesillerin ruh ve mânâ hamurunu, kendi teknemizde, kendi üslûbumuzla yoğurmalıyız ki; milletimiz, geçmişten gelen düşünce zenginliği ve tarih şuuruyla, dipdiri olarak yeni oluşumlara taşınabilsin.
Evet, gözlerimizi kapayıp Hakk'a kulluk heyecanı içinde, dünyanın dört bir yanına saçacağımız tohumlar, O'nun inayetiyle bir gün mutlaka hayata yürüyecek; hatta çürüyüp gittiğini zannettiklerimiz bile, mevsimi gelince yediveren, yetmiş veren başaklar gibi salınıp kendi kaderlerinin bestelerini mırıldanacaklardır.
Birkaç asırdan beri tamamen üslûbunu yitirmiş şu dünyada herkes bir şeyin peşinde; biz de kendi ruhumuzu arıyoruz. Bu aramayı devam ettirebilirsek, kendimiz olarak dirileceğimiz günlerin çok yakın olduğunu söyleyebiliriz.. Bir dönemde, sımsıcak dünya... tümünü göster
Dr. Reşit Haylamazın bu kitabı ilk cildi yayımlandığında fazlasıyla ilgi görmüş, okurlar sabırsızlıkla ikinci cildin çıkmasını beklemeye başlamışlardı. Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı Efendimiz başlıklı çalışmanın ikinci cildinin yayımlanmasıyla son yılların en kayda değer siyer çalışması tamamlanmış oldu. Serinin ilk kitabında okuduğumuz Fahr-i Kainatın hayatından bugüne ders veren kesitler ve İslam tarihinin altın sayfalarını, yazar bu kitabında da aynı rahat, bilgilendirici ve içtenlikli üslupla anlatıyor. Kitapta Bedir öncesinden veda zamanına kadar geçen süreç anlatılıyor.
Dr. Reşit Haylamazın bu kitabı ilk cildi yayımlandığında fazlasıyla ilgi görmüş, okurlar sabırsızlıkla ikinci cildin çıkmasını beklemeye başlamışlardı. Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı Efendimiz başlıklı çalışmanın ikinci cildinin yayımlanmasıyla son y... tümünü göster
Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol ... tümünü göster
"Otuz üç sene millet ve devletim için, memleketimin selâmeti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resûlullah'tır."
"Günün birinde umumî bir harbin çıkacağına hiç şüphe yoktu. Fakat bizim bu işe atılmamız büyük bir cehalet ve tedbirsizlikti. Selâmetimiz tarafsız kalmaktaydı."
Sultan Abdülhamid
Meşrutiyet'le başlayan, 31 Mart ile devam eden ve tahttan azille son bulan çalkantılı bir devrin padişahı: Sultan II. Abdülhamid. İstanbul'da Yıldız Sarayı'nda başlayan, Selânik'te Alâtini Köşkü'ne uzanan ve yine İstanbul'da Beylerbeyi Sarayı'nda sona eren bir ömrün hikâyesi...
Osmanlı Devleti'nin ve dahası dünyanın talihini değiştiren bu devrin en yakın şahitlerinden biri: Sultan II. Abdülhamid'in kızı Ayşe Osmanoğlu. Sultan olarak sarayda doğan, özenle yetiştirilen, sonra ülkesinden kovulan, gurbette hayata tutunmaya çalışan bir kadının, unutulmasın diye yazdığı ve Türk milletine yadigâr bıraktığı hatıraları...
Elinizdeki bu hatırat, Abdülhamid'i sadece padişah olarak değil; bir oğul, eş ve baba olarak okuyucuyla buluşturuyor. Unutulmuş saray âdetlerinden bayram sofralarına; Abdülhamid'in kişisel yaşamından, döneme dair başka hiçbir yerde bulunamayacak bilgilere yer veren eserde dedikodu ve rivayetler üzerinden aktarılan bir dönem, o zamanları bizatihi yaşamış birinin kalemiyle aydınlatılıyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleriyle ilgilenen okurlar, hakikatin peşine düşen tarihçiler ve tarihseveler için bir başucu eseri!
"Otuz üç sene millet ve devletim için, memleketimin selâmeti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resûlullah'tır."
"Günün birinde umumî bir harbin çıkacağına hiç şüphe yokt... tümünü göster
Büşra Bulut şu anda kitap okumuyor.