Büyüdük artık ve hiçbir şey çocukluğumuzda düşlediğimiz gibi değil. Her şeyin farklı bir anlamı var Hayat, çocukken güzelmiş insanın gözüne. Büyüdükçe karamsar oluyorsunuz, acemileşiyorsunuz insanların karşısında. Kolay olmasını dilediğiniz zamanlarda hayat hiç de kolay değil...
Marisa nın hayatında da durumlar aynı. O sinirli biri ve sinirli olduğu sürece insanlarla anlaşması da güç. Tabii bunu değiştirmek için uğraşır. Bir yandan da beklenti içindedir; sevinçler, başarı, huzur vs Ama onu en çok bekleten şey AŞKTIR.
Büyüdük artık ve hiçbir şey çocukluğumuzda düşlediğimiz gibi değil. Her şeyin farklı bir anlamı var Hayat, çocukken güzelmiş insanın gözüne. Büyüdükçe karamsar oluyorsunuz, acemileşiyorsunuz insanların karşısında. Kolay olmasını dilediğiniz zamanlard... tümünü göster
Meleklerden, Uyanışlara...Öğütlerden, Ruhun Yolculuğuna...Mucizelerden, Kişisel Değişimlere...Cennetle Dünya arasındaki boşluğu dolduracak köprü görevi gören gerçek yaşam öyküleri...Mistik Ruhlara Sıcak Çikolata; farklı kültür ve dinlerden olan insanlar tarafından anlatılan sarsıcı yaşanmış öyküleriyle kalbinizi açacak, ruhsal açıdan varoluşunuza sonsuz kere hayran olacaksınız. Birbirimizle, evrenle ve Tanrıyla ilişkilerimizi iyi düşünüp, güçlendirmemiz için bir fırsat...
Meleklerden, Uyanışlara...Öğütlerden, Ruhun Yolculuğuna...Mucizelerden, Kişisel Değişimlere...Cennetle Dünya arasındaki boşluğu dolduracak köprü görevi gören gerçek yaşam öyküleri...Mistik Ruhlara Sıcak Çikolata; farklı kültür ve dinlerden olan insan... tümünü göster
Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diriliş ve ölümleri neydi? Tanrının varlığına inancı kaybettiğimde, sanki yaşamla ilgili bağlarım da kopuyordu. Tanrıyı bulmak konusunda az da olsa umudum olmasa, yaşamıma çoktan son verirdim. Fakat yayordum. Onu hissettiğim ve Onu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse,O vardır. O, Onsuz yaşanmayan şeydir.Hıristiyanlığın; hayatın varlığı ve anlamına tatmin edici bir cevap verememesi karşısında, geleneksel Ortodoks Hıristiyanlığına olan inancını kaybeden Tolstoy, İtiraflarımda hayatın ne olduğunu, neden ve nasıl yaşanabileceğini ve ölümü seçmenin en doğru yol olup olmadığını sorgular.
******
Dünya yaşamı, bir iradeye göre gerçekleşmektedir. Birisi, dünyanın ve bizim hayatımız aracılığıyla kendine özgü bir eser yapıyor. Bu iradenin anlamım kavramak gibi bir ümit beslemek istiyorsak, her şeyden önce onun gereklerini yerine getirmek ve bizden istenenleri yapmak zorundayız. Eğer, benden bekleneni yapmazsam, şu halde benden istenen şeyi de kavramam mümkün olmaz. Bu durumda hepimizden ve yani bütün dünyadan isteneni ise hiç mi hiç kavrayamam.
************
Bir kuş uçtuğu, yem topladığı ve yuva kurduğu sürece yaşamını sürdürür.Kuşların bu yaşam çabalarını görunce onların duyguğu sevinçten duyuyorum.Keçi, tavşan, aslan; hepsi de beslenmek, çoğalmak ve yavrularını beslemek zorunda oluşlarına imkan veren yaşam şartlarının içinde bulunmaktadır.Biliyorum ki, eğer onlar bunu yapıyorlarsa mutludurlar ve yaşamları kendi kurguları içinde tutarlı ve mantıklıdır.Peki, insan ne yapmak zorunda? O da yaşamın içinde tıpkı hayvanlar gibi mücadele etmek zorunda.Aralarında yanlızca bir fark var; eğer insan yaşamı tek başına alt etmek isterse mahvolur.İnsan yaşamı sadece kendisi için değil, herkes için alt etmek zorunda.Eğer bunu yapıyorsa mutludur, yaşamı da mantıklıdır.
******
Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diril... tümünü göster
''Karin harikaların diyarı, kimsenin binemeyeceği kadar hafif atlarıyla Havaiyat; kendilerinden daha küçük ve savunmasız, erkek cinsel organlarına benzeyen yaratıklar olan bullpop'ları yiyen dev sarışın kadınların yaşadığı Capillaria; dünyadaki ünlü yolların tatil yaptığı, ancak kötü şöhret sahibi Yol-döverlerin vahşi saldırılarına uğradığı Odes Adası; yaşlı bir goril olan Sekizinci Henry ve onun goril karılarının Afrika-Tudor karışımı bir konakta yaşadığı Thames -üzerindeki- Londra; tek sakini devasa bir örümcek olan boş oda Pauk; tasnif edilmiş çöplerin oluşturduğu sonsuz sayıda muazzam çemberle çevrili, ulaşılması çok güç X; jacqueline Susann'ın bütün eserleri ve Pierre Cardinin gardrobu gibi insan ruhunun en harikulade ürünlerinin saklandığı Nimpatan; demirden yapılma, yumurta biçiminde bir şehir olan, bisikletli Tatar'ların kalesi Malacovia.''
(Arka Kapak'tan)
''Karin harikaların diyarı, kimsenin binemeyeceği kadar hafif atlarıyla Havaiyat; kendilerinden daha küçük ve savunmasız, erkek cinsel organlarına benzeyen yaratıklar olan bullpop'ları yiyen dev sarışın kadınların yaşadığı Capillaria; ... tümünü göster
Büşra Yolcu şu anda kitap okumuyor.