Bu kitap, sevme sanatı konusunda hazır bilgi isyetenleri umut kırıklığına uğratacaktır. Tersine, burada gösterilmek istenen şey sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığıdır. Kitabın amacı okuyucuya, bütün kişiliğini yaratıcı yönde geliştirmedikçe sevme çabalarının boşa çıkacağını, komşusunu sevme yetisi, gerçek alçakgönüllülük, gözüpeklik, inanç ve disiplin olmadan sevgide doygunluğa eremeyeceğini göstermektedir.
************
Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapmayan hiçbir şeyden anlamaz. Hiç bir şeyden anlamayan kişi değersizdir. Ama anlayan kişi hem sever, farkeder, hem de görür... Bir şeyin yapısında ne kadar bilgi varsa, o kadar sevgi vardır... Bütün meyvelerin çileklerle aynı zamanda olgunlaştığını hayal eden kişi üzümler konusunda hiç bir şey bilmiyor demektir. (PARACELSUS)
Sevme sanatı konusunda kolay bir yol bulmayı umanlar için bu kitabı okumak hayal kırıklığı yaratan bir deneyim olacaktır. Tersine bu kitapta, sevginin ulaşılan olgunluk düzeyi ne olursa olsun, kişinin kolayca ulaşabileceği bir duygu olmadığını gösterme amacı güdülmüştür.
Bu kitap, sevme sanatı konusunda hazır bilgi isyetenleri umut kırıklığına uğratacaktır. Tersine, burada gösterilmek istenen şey sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığıdır. Kitabın amacı okuyucuya, bü... tümünü göster
Bu kitap, sevme sanatı konusunda hazır bilgi isyetenleri umut kırıklığına uğratacaktır. Tersine, burada gösterilmek istenen şey sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığıdır. Kitabın amacı okuyucuya, bütün kişiliğini yaratıcı yönde geliştirmedikçe sevme çabalarının boşa çıkacağını, komşusunu sevme yetisi, gerçek alçakgönüllülük, gözüpeklik, inanç ve disiplin olmadan sevgide doygunluğa eremeyeceğini göstermektedir.
************
Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapmayan hiçbir şeyden anlamaz. Hiç bir şeyden anlamayan kişi değersizdir. Ama anlayan kişi hem sever, farkeder, hem de görür... Bir şeyin yapısında ne kadar bilgi varsa, o kadar sevgi vardır... Bütün meyvelerin çileklerle aynı zamanda olgunlaştığını hayal eden kişi üzümler konusunda hiç bir şey bilmiyor demektir. (PARACELSUS)
Sevme sanatı konusunda kolay bir yol bulmayı umanlar için bu kitabı okumak hayal kırıklığı yaratan bir deneyim olacaktır. Tersine bu kitapta, sevginin ulaşılan olgunluk düzeyi ne olursa olsun, kişinin kolayca ulaşabileceği bir duygu olmadığını gösterme amacı güdülmüştür.
Bu kitap, sevme sanatı konusunda hazır bilgi isyetenleri umut kırıklığına uğratacaktır. Tersine, burada gösterilmek istenen şey sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığıdır. Kitabın amacı okuyucuya, bü... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
Sanal âlemin en bilinen isimlerinden PuCCa, hikâyelerine kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitabı 'Küçük Aptalın Büyük Dünyası' ile bol bol güldüren, ikinci kitabı 'Ve Geri Kalan Her Şey' ile yer yer hiizünlendiren PuCCa, serinin üçüncü kitabı 'Allah Beni Böyle Yaratmış 'ta 'Ayaklarına kadar uzanan simsiyah montu ile Kenan Imirzalıoğlu'nun içerisine bisiklet pompasıyla hava basmışlar gibi duruyordu' diye tanımladığı, şimdiye kadar hiç yazmadığı Ankaralı'yla ilişkisini ve üniversite hayatını anlatıyor...
'Yediğini, içtiğini, gezdiğini gördüğünü değil, bize başına neler geldiğini söyle' dedirten tek yazar olma özelliğini kimselere kaptırmayan PuCCa, bu kez de ilk paragraftan itibaren onu neden bu kadar sevip merak ettiğimizi bize yeniden kanıtlıyor.
Sanal âlemin en bilinen isimlerinden PuCCa, hikâyelerine kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitabı 'Küçük Aptalın Büyük Dünyası' ile bol bol güldüren, ikinci kitabı 'Ve Geri Kalan Her Şey' ile yer yer hiizünlendiren PuCCa, serinin ü... tümünü göster
Sanal âlemin en bilinen isimlerinden PuCCa, hikâyelerine kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitabı 'Küçük Aptalın Büyük Dünyası' ile bol bol güldüren, ikinci kitabı 'Ve Geri Kalan Her Şey' ile yer yer hiizünlendiren PuCCa, serinin üçüncü kitabı 'Allah Beni Böyle Yaratmış 'ta 'Ayaklarına kadar uzanan simsiyah montu ile Kenan Imirzalıoğlu'nun içerisine bisiklet pompasıyla hava basmışlar gibi duruyordu' diye tanımladığı, şimdiye kadar hiç yazmadığı Ankaralı'yla ilişkisini ve üniversite hayatını anlatıyor...
'Yediğini, içtiğini, gezdiğini gördüğünü değil, bize başına neler geldiğini söyle' dedirten tek yazar olma özelliğini kimselere kaptırmayan PuCCa, bu kez de ilk paragraftan itibaren onu neden bu kadar sevip merak ettiğimizi bize yeniden kanıtlıyor.
Sanal âlemin en bilinen isimlerinden PuCCa, hikâyelerine kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitabı 'Küçük Aptalın Büyük Dünyası' ile bol bol güldüren, ikinci kitabı 'Ve Geri Kalan Her Şey' ile yer yer hiizünlendiren PuCCa, serinin ü... tümünü göster