Biraz daha iyiyim. Sırtüstü yattığım yerden, iki kanatlı pencerenin müsaade ettiği ölçüde gökyüzünü görebiliyorum. Dışarısı denilen o korkunç ve muazzam imgeyle tek bağım gökyüzü. Kuşlar çok nadir geçiyorlar ve görüş açım fazla olmadığı için hemen kaybediyorum onları. Bulutlar ise ayrı bir âlem. Havanın parçalı bulutlu olduğu günler, onlardan şekiller, hayvan ve insan figürleri çıkarmaya çalışıyorum. Bu arada şansım yaver gider de birkaç tanıdık sima çıkarabilirsem ne mutlu bana.
Biraz daha iyiyim. Sırtüstü yattığım yerden, iki kanatlı pencerenin müsaade ettiği ölçüde gökyüzünü görebiliyorum. Dışarısı denilen o korkunç ve muazzam imgeyle tek bağım gökyüzü. Kuşlar çok nadir geçiyorlar ve görüş açım fazla olmadığı için hemen ka... tümünü göster
Devlet-i Aliyye, Osmanlı tarihçiliğinin çağımızdaki en büyük isimlerinden Halil İnalcıkın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. Eserin bu ilk cildi, Osmanlı Devletinin bir beylikten Orta-Doğu ve Balkanları hükmü altına alan güçlü ve köklü bir imparatorluk haline gelişine odaklanıyor.İnalcık Osmanlı Klasik Dönemini sadece siyasi tarih olarak ele almıyor. Siyasi tarihin toplumsalekonomik alt-yapısını, yani nüfus hareketleri, göçler, kitlelerin temel ihtiyaçları, tarım ve ticaretin bu ihtiyaçları karşılama şekilleri ve şehirleşme konularında da analizler yapıyor. Tarihsel sorunları açıklamada geçmişten gelen geleneksel zihniyet ve kurumlar çerçevesinin tespitine girişiyor.
Devlet-i Aliyye, Osmanlı tarihçiliğinin çağımızdaki en büyük isimlerinden Halil İnalcıkın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. Eserin bu ilk cildi, Osmanlı Devletinin bir beylikten Orta-Doğu ve Balkanları hükmü altına alan güçlü ve köklü bir... tümünü göster
Devlet-i Aliyye, Osmanlı tarihçiliğinin çağımızdaki en büyük isimlerinden Halil İnalcıkın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. Eserin bu ilk cildi, Osmanlı Devletinin bir beylikten Orta-Doğu ve Balkanları hükmü altına alan güçlü ve köklü bir imparatorluk haline gelişine odaklanıyor.İnalcık Osmanlı Klasik Dönemini sadece siyasi tarih olarak ele almıyor. Siyasi tarihin toplumsalekonomik alt-yapısını, yani nüfus hareketleri, göçler, kitlelerin temel ihtiyaçları, tarım ve ticaretin bu ihtiyaçları karşılama şekilleri ve şehirleşme konularında da analizler yapıyor. Tarihsel sorunları açıklamada geçmişten gelen geleneksel zihniyet ve kurumlar çerçevesinin tespitine girişiyor.
Devlet-i Aliyye, Osmanlı tarihçiliğinin çağımızdaki en büyük isimlerinden Halil İnalcıkın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. Eserin bu ilk cildi, Osmanlı Devletinin bir beylikten Orta-Doğu ve Balkanları hükmü altına alan güçlü ve köklü bir... tümünü göster
Falih Rıfkı Atay'ın Ateş ve Güneş adlı kitabında, bir subayın kendisine yönelttiği şu eleştiriyle Çanakkale direnişine hak ettiği değeri vermeyişimizin çok eskilere dayandığını görebiliriz:
"Siz gençler ne tembelsiniz? Hiçbir şey yazmıyorsunuz. Çanakkale'ye bir torpido şair ve ressam gitti. Daha bir kitap bile görmedik."
Oysa Çanakkale'yi ziyaret ederek, izlenimlerini aktarmaları istenen sanatçı heyeti, 11 Temmuz 1915'te Sirkeci'den trenle yola koyulur. Davete, aralarında İbrahim Çallı, Enis Behiç, Hamdullah Suphi, Ömer Seyfettin, İbrahim Alaattin, Nazmi Ziya ve Mehmet Emin'in de olduğu on yedi kişi katılır. "Heyet-i Edebiye" olarak anılan grup, bir İngiliz zırhlısı tarafından tahrip edilen Namık Kemal'in Bolayır'daki mezarını da ziyaret etmeyi unutmaz.
Davete katılamayanlar arasında öyle güçlü bir kalem vardır ki, eğer heyette o olsaydı Çanakkale Savaşı hakkında elimizde harika bir eser olabilirdi. Ancak gidemez, çok önemli bir mazereti vardır, ölüm döşeğindedir. Tevfik Fikret, başucunda duran Çanakkale'deki savaş alanlarına ziyareti içeren davetiyeye bakarak verir son nefesini…
Ve Sunay Akın, Çanakkale'den bindiği gemisiyle, dünyanın gizli kalmış pek çok kıyısına uğrayarak sürdürür yolculuğunu. Hiç anlatılmamış öyküler fısıldar kulağımıza, Geyikli Park subaya geç kalmış bir özürdür adeta.
(Tanıtım Bülteninden)
Falih Rıfkı Atay'ın Ateş ve Güneş adlı kitabında, bir subayın kendisine yönelttiği şu eleştiriyle Çanakkale direnişine hak ettiği değeri vermeyişimizin çok eskilere dayandığını görebiliriz:
"Siz gençler ne tembelsiniz? Hiçbir şey yazmıyors... tümünü göster
Yirminci yüzyılın en önemli İtalyan ve Avrupalı şairlerinden biri olan Ungaretti, bütün şiirlerini topladığı kitaba ''Bir İnsanın Hayatı'' adını vermişti. Yoğun ve yalın bir dille yazılmış bu şiirler onun tanıklık ettiği korkunç savaşların, heyecan verici toplumsal değişimlerin, yaşadığı kişisel kayıpların, ama aynı zamanda büyük dostlukların, sevinçlerin ve acıların izdüşümleridir. ''Atalarımı yazacağım ben,'' diyordu bir açıklamasında. Ataları arasında Dante de, Petrarca da, Villon da, Keats de, Leopardi de, Mallarmé de vardı. Doğup büyüdüğü İskenderiye, Afrika'nın uçsuz bucaksız çölleri, kıyılarını yakından tanıdığı Akdeniz, yenilik yaratan sanatçılarla tanıştığı Paris, siperlerinde savaştığı Kuzey İtalya'nın dağları, Brezilya'da geçen hocalık yılları da dile geliyordu bu şiirlerde. Hem de Ungaretti'nin İtalyan diline kendine özgü bir yalınlıkla kazandırdığı bir ritim ve lirizm zenginliğiyle...
Yirminci yüzyılın en önemli İtalyan ve Avrupalı şairlerinden biri olan Ungaretti, bütün şiirlerini topladığı kitaba ''Bir İnsanın Hayatı'' adını vermişti. Yoğun ve yalın bir dille yazılmış bu şiirler onun tanıklık ettiği korkunç s... tümünü göster
Yirminci yüzyılın en önemli İtalyan ve Avrupalı şairlerinden biri olan Ungaretti, bütün şiirlerini topladığı kitaba ''Bir İnsanın Hayatı'' adını vermişti. Yoğun ve yalın bir dille yazılmış bu şiirler onun tanıklık ettiği korkunç savaşların, heyecan verici toplumsal değişimlerin, yaşadığı kişisel kayıpların, ama aynı zamanda büyük dostlukların, sevinçlerin ve acıların izdüşümleridir. ''Atalarımı yazacağım ben,'' diyordu bir açıklamasında. Ataları arasında Dante de, Petrarca da, Villon da, Keats de, Leopardi de, Mallarmé de vardı. Doğup büyüdüğü İskenderiye, Afrika'nın uçsuz bucaksız çölleri, kıyılarını yakından tanıdığı Akdeniz, yenilik yaratan sanatçılarla tanıştığı Paris, siperlerinde savaştığı Kuzey İtalya'nın dağları, Brezilya'da geçen hocalık yılları da dile geliyordu bu şiirlerde. Hem de Ungaretti'nin İtalyan diline kendine özgü bir yalınlıkla kazandırdığı bir ritim ve lirizm zenginliğiyle...
Yirminci yüzyılın en önemli İtalyan ve Avrupalı şairlerinden biri olan Ungaretti, bütün şiirlerini topladığı kitaba ''Bir İnsanın Hayatı'' adını vermişti. Yoğun ve yalın bir dille yazılmış bu şiirler onun tanıklık ettiği korkunç s... tümünü göster