Banu Avar, bu kitabında Kafkasyada, Ortadoğuda ve Avrasyada Türk izlerini arıyor...Yazılanların çizilenlerin ötesinde göklerin ardında gökler var. Sisin ardında dalga dalga beliren deniz...Ufkun ötesinde başka ufuklar...Banu Avar, şöyle diyor:Balkanlarda dolaşırken hüznün ağır örtüsü üstüme çöktü... Kafkasyada da özlem. Uzakdoğuda Biz niye yapmayalım! duygusu... Özbekistanda bir Semerkant gecesi... Uluğbeyin rasathanesi, bilimin doğum yeri... Komradda bir kadın, bir düğün gecesi kolumu sıkıca tuttu, sessiz bir çığlık attı: Kızım İstanbulda, bul onu! Tahranda Asgar Fardi, bana bir İstanbul şiiri okudu. Sonra dikti gözlerini yüzüme Ben İranlıyım, dedi, Türkiyede kar yağsa ben burada üşürüm.Moskovada Avrasya Hareketi lideri Dugini dinliyorum. Sandalyenin üzerindeki kalpakta yüzyılın hikâyesini görüyorum. Pekinde Ren var. Dağların ardındaki dağları, göklerin ardındaki gökleri anlatıyor: Bir dağın zirvesine çıkmayan, zirve nedir bilmez ki...
Banu Avar, bu kitabında Kafkasyada, Ortadoğuda ve Avrasyada Türk izlerini arıyor...Yazılanların çizilenlerin ötesinde göklerin ardında gökler var. Sisin ardında dalga dalga beliren deniz...Ufkun ötesinde başka ufuklar...Banu Avar, şöyle diyor:Balkanl... tümünü göster
Benim ülkemde; düşünce hayatın düşmanı, kötülüğün simgesi olarak görülür. Düşünsel değerlere tutkuyla bağlı, soru soran - arayan - kovalayan zihne sadece düşmanlık edilir. Düşünen insanın korunağı yoktur…
Benim ülkemde; iktidar ve güç uğruna hiçbir şeyden çekinmeyen her zorba güç, yalnızca kendi isteğinin onaylanmasını, gururunun okşanmasını ister…
Benim ülkemde; kafasıyla değil, ağzıyla konuşan yorumcular - açıklayıcılar, gerçekleri başka kalıplara sokarak özgürlüğü çürütmenin gönüllü aracılığını yaparlar…
Benim ülkemde; bir gazeteci - yazar hapse atılarak yayınevine, gazetesine baskı yapılarak, sonsuza kadar sessizliğe - unutuşa mahkûm edilmeye çalışılır…
Ama benim ülkemde; gerçekler de inatçıdır.
Mutlaka yazılır.
SAMİZDAT gibi…
Benim ülkemde; düşünce hayatın düşmanı, kötülüğün simgesi olarak görülür. Düşünsel değerlere tutkuyla bağlı, soru soran - arayan - kovalayan zihne sadece düşmanlık edilir. Düşünen insanın korunağı yoktur…
Benim ülkemde; iktidar ve güç uğruna hiçb... tümünü göster
İhtiyaçları çok fazlalaşan insanlar kendi öz kaynaklarını sınırlarını zorlamaya itilir ve yollarına çıkan herhangi bir savunmasız kişiden bile irkilir. İş ve ücretler, yiyecek ve ısı, cesaret ve iyi niyet hepsi sahip olamadıkları şeylerdir. Bu karanlık içerisinde erkek, kadın ve çocuğun zayıflığını ele geçirir ve onları utanç verici işlere zorlar. Artık hiçbir dehşet veya korku dışlanmaz. Ümitsizlik, sadece dört duvarın adiliği ve basitliği ile sınırlanmıştır; hepsi kötülük ve suça yönelir... Hepsi sefilleşmiş, bozulmuş birer kötü ve pislik gibi gözükür. Fakat o denli alçalmış kişilerin de daha fazla alçalamayacağı bir çizgi vardır ve bu dönüm noktasında, dış dünya adeta yutar bu zavallı, tahilsiz, kimliksiz insanları... Onlar Sefillerdir; toplumdan dışlananlar, yeraltı köpekleri..
Victor Hugonun Sefiller romanı yetişkinlerin okuması gereken klâsiklerin başında geliyor. Sefiller'in Kozet isimli küçük kız kahramanını okuyarak sefaletin insanlığı ne gibi korkunç durumlara düşürdüğünü göreceksiniz. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Bir kürek mahkumunun bir din adamı sayesinde doğru yolu buluşunun hikayesi.
Victor Hugonun unutulmaz klasiği sefilleri artık gençler de okuyabilecek. Fakir bir genç olan Jan Valjanın etrafındaki tüm sefalete rağmen iyi bir insan olma mücadelesi anlatılıyor bu kitapta. Mutluluk, aşk, acı, gözyaşı, umut ve hayal kırıkları mükemmel bir uyum içinde verilmiş.
Hugo, Sefiller adlı dev romanının önsözünü şöyle bitirir: Yeryüzünde yoksulluk ve bilgisizliğin egemenliği sürdükçe, böylesi kitaplar gereksiz sayılmayabilir. Yurdunun çıkarları adına siyasal kavgalardan hiç çekinmedi. Bu yüzden de tam yirmi yıl sürgünde kaldı. Sefiller de bu yılların ürünüdür (1862). Bu dev romanı, genç okurlara yalınlaştırılmış, kısaltılmış biçimiyle sunuyoruz. Sefiller, kürek mahkumu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanın hikayesi üzerine kuruludur. Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı yalnızca bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunduğundan cezası katlanmış ve on dokuz seneye cıkmıştır. Fransız edebiyatının en önemli romanlarından biri olan Sefiller, romantik akımın etkilerini taşıyan bir eserdir.
\n\nJan Valjanın tüyler ürperten öyküsü. Yoksulluk sonucu içine düşülen yanlış davranışlar sonunda kürek cezasına mahkum ediliş. Bu mahkumiyetin Jan Valjan üzerindeki olumsuz etkileri, cezaevinden çıktıktan sonra Jan Valjanın piskopos Myrel ile tanışması vearalarındaki ilişkiler. Jan Valjanın isim değiştirerek yeni bir hayata atılma çabası karşısında önüne çıkan engeller.
İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü?İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak, herkese yararlı olacak niteliktedir.
Sınır tanımayan ve çocuk düşlerine misafir olan kitaplar ve kahramanlar vardır. Beyaz Düşler Dizisindeki kitaplar işte onlardan bazıları.
İhtiyaçları çok fazlalaşan insanlar kendi öz kaynaklarını sınırlarını zorlamaya itilir ve yollarına çıkan herhangi bir savunmasız kişiden bile irkilir. İş ve ücretler, yiyecek ve ısı, cesaret ve iyi niyet hepsi sahip olamadıkları şeylerdir. Bu karanl... tümünü göster