Esravi.

Profil Resmi
5 takip ettiği ve 1 takip edeni var. 3 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
Esravi. bir yazarı favorilerine ekledi.
11 yıl
Profil Resmi
Esravi. okumak istiyor.
Hadi Beni Aşk'tan Yarat

Yine devirdik bir kitabı, iyisiyle kötüsüyle. Yine anlattık sana dair içimizde sese dönüşenleri tek tek ve yine eksik kaldık biraz...

Sen kainatında, küçük bir zerreyim ben hala.

Bir iç kanamayla eş zamanlı olarak seninle yan yana geldiğimizde ya da yaralarımızı ifşa etmeye çekinir olduğumuzda, biti aslında her şey...

Yek, dü, se, cehar, penç, şeş...

Zar atıldı yukarıdan, altı günde yaratıldı her ne varsa... Kaderi belirledi zar. Kırıldı sonra, evrenin de mükemmeliyeti...

Ve ben seni yedinci günden beridir seviyorum. Evren bir yana sen bir yana benim için...

Shakespeare'den biraz farklı olarak; seninle olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu...

Bir gün aynı cümlenin iki öznesi olana dek, kalemim senin.

Ellerim senin... Ama sus açık etme kendini, sırrına kimse ermesin!

Yine devirdik bir kitabı, iyisiyle kötüsüyle. Yine anlattık sana dair içimizde sese dönüşenleri tek tek ve yine eksik kaldık biraz...

Sen kainatında, küçük bir zerreyim ben hala.

Bir iç kanamayla eş zamanlı olarak seninle yan yana geldiğimizde ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl
Profil Resmi
Esravi. okumak istiyor.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl
Profil Resmi
Esravi. bir yazarı favorilerine ekledi.

Kendi dilinden… Kahraman Tazeoğlu’nun Yaşam Öyküsü

Ay’a ilk ayak basıldığı yılın 10 Ağustos’unda doğdu. İstanbul’un çileli ve kesmekeşli ortamında, o şehirde bir ömür harcayacağını bilmeden hep “düşünen” bir çocuk olarak büyüdü.
Cevizli semtinde, bir dere kenarında oynarken, mahallenin delisi kovalayınca “korkuyla” tanıştı.
Ailesi İstanbul’un mutena semtlerinden Fenerbahçe’ye taşınınca daha az korkmaya ve Fenerbahçeli olmaya basladı. 6 yasinda ilk kez bir maça gitti ve en sevdigi Fenerbahçe şapkasını çaldırdı. (Bugün bile o şapka için üzülür). 7 kardeşin 2 numaralı olanıydı ve ilerde bir mahalle takımında 2 numaralı formayı giyerek maçlara çıkacağını bilmiyordu.
Ablası okula başlayınca çok kıskandı ve saçını çekti. Bir yıl sonra ise okulunun ilk gününde annesi onu sınıfına sokmayı zor başardı… O gün çok ağlamıştı.
Arkadaşları teneffüslerde çesitli oyunlar oynarken, o hep “düşünüyordu”…
İlkokul bittiğinde bir korku filmi senaryosu yazdığını iddia ederek arkadaşlarına kendini güldürdü. Daha sonra sinema ile sadece “seyirci” olarak ilgilendi. O hep bir sinema tutkunu olarak yaşayacaktı; çünkü siirle daha tanışmamıştı. 12 Eylül ihtilalinde ortaokula başlayacaktı ve tek başına belediye otobüsüne binmeyi öğrenecekti. Daha sonra yağ, tüp, şeker ve gaz kuyruklarında beklemeyi ve soğuklarda üşürken ağlamamayı…
Mahallede her kırılan camdan Tazeoğlu kardeşler sorumlu tutulmaya başlanınca, baba Hayati Tazeoğlu ani bir göç harekatıyla tüm aileyi yeniden Cevizli’ye taşıma kararı aldı. Buna en içerleyense küçük Kahraman oldu. Geride bıraktığı mahalle arkadaşlarını bir gün yeniden görebilmek ümidiyle yanıp tutuşurken birden ilk defa yaşayacağı bir duyguyla karşılaştı. Karşı komsunun kızına aşık olmuştu. Mutluluğu, acıyı, hüznü ve ağlamayı yeniden keşfetti. Bütün bunların toplamının ona şiiri öğreteceğini bilmiyordu. Ablasının yazdığı şiirlerle dalga geçerken hatta “şiir de neymiş; saçmalık” diye iddia ederken gece gündüz şiir yazmaya başladı. Sonunda o terk edildi ama şiir onu terk etmedi. Yine aşık oldu, yine terk edildi, yine şiirler yazdı.
Matematiği gereksiz bir ders olarak gördüğü için, hocaları da onu gereksiz bir öğrenci olarak gördü. Uzun bir süre ara vereceği eğitimini daha sonra bin pişman olarak devam ettirecekti. Bu arada ailesi “eti senin kemiği benim” diyerek onu bir kuaföre çırak olarak verdi. 10 yıl sürecek bu macera özel radyoların açılmasiyla sona erecekti.
Bir yaz gecesi arkadaşının evinde balkon sohbeti yaparken arkadaşının annesi uykusundan uyandı ve “oğlum kapatın şu radyoyu da yatın artık” dedi. Halbuki radyo kapalıydı ve konuşan 19 yaşındaki genç Kahraman’dı…
Çocukluğundan beri özendigi spikerlik hayali daha da derinleserek artmaya baslamisti. Annesi bebekliğinde çok ağladığı zamanlarda onu radyonun yanına yatırır ve susmasını sağlardı. Çok çocuğa bakmakla yükümlü olan bir annenin bulduğu bu çözüm ilerde küçük Kahraman’ı radyocu yapacaktı.
Derken; günlerden bir gün, Türkiye’de ilk özel radyolar açılmaya başladı ve mesleğinde çok önemli bir yere gelmiş olan genç Kahraman, bu işe sevdalandı. Artık o radyocu olabilmek için yıllarını verdiği mesleğini bırakabilirdi. Sıkı bir radyo takipçisi olan genç Kahraman, “Gecenin Serserisi”ni dinleyerek hatta yayın yaptığı radyoya kadar gidip kendisiyle tanışarak hayatında ilk kez bir radyo stüdyosu gördü. Bununla da kalmayıp Orhan Çetin tarafindan programa konuk edildi, şiirler okudu. Gelen olumlu tepkiler kendisini yüreklendirdi ve o gün radyocu olmaya karar verdi. Mesleğini zirvedeyken bırakarak, yayın hayatına yeni “merhaba” diyen Kadıköy FM’de yayına başladı. Sonraki rüzgarlar onu baska radyolara sürükledi ve son durağı en sevdiği ve mutlu olduğu Radyo 7 oldu.
Şimdi Mavi Ada diye bir yerden şiirler seslendirerek gece bunalım oranını yükseltme çalışmalarını sürdürüyor. Kahraman Tazeoğlu’nun “Seni İçimden Terk Ediyorum” “Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi” adli iki şiir kitabı var. Bu kitaplara bir de “Araz” adlı bir romanını ekledi. “Mavi Ada Mektupları” ve “Tutsak Mektuplar” adli iki derlemesini de listeye ekleyerek 5 kitaba ulaştığını söylersek geriye sadece asağıdaki notu düşmek kalır
Not: Ablası artık şiir yazmıyor.

Kitapları:
*Seni Içimden Terk Ediyorum (Şiir), 2001 (Yedi Harf Yayıncılık)
*Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi (Şiir), 2002 (Yedi Harf Yayıncılık)
*Mavi Ada Mektupları (Mektup), 2002 (Yedi Harf Yayıncılık)
*Tutsak Mektuplar (Mektup), 2004 (Yedi Harf Yayıncılık)
*Araz (Roman), 2005 (Yedi Harf Yayıncılık)
*Susacak Var (Roman), 2006 (Yedi Harf Yayıncılık)
*Mavi Ev (Öykü), 2007 (Yedi Harf Yayıncılık)

Kendi dilinden… Kahraman Tazeoğlu’nun Yaşam Öyküsü

Ay’a ilk ayak basıldığı yılın 10 Ağustos’unda doğdu. İstanbul’un çileli ve kesmekeşli ortamında, o şehirde bir ömür harcayacağını bilmeden hep “düşünen” bir çocuk olarak büyüdü.
Cevizli semtinde,... tümünü göster

11 yıl
Profil Resmi
Esravi. okumuş.
Suna'nın Serçeleri

Mahallenin erkek çocukları çıkmaz sokakta ayaktopu oynuyorlardı. Birdenbire orada beliren on yaşlarında bir kız, meşin topu kapıp kaçmaya başladı. Oğlanlar hemen peşine takıldılar. Var güçleriyle ona yetişmeye çalışıyor, bir yandan da, bırak o topu, Suna, yoksa fena olacaksın diye bağırıyorlardı. Suna oğlanların önünde yel gibi koşuyordu. Mahallenin en güçlü çocukları Hüseyinle Osman bile ona yetişemiyorlardı. Hepsi de soluk soluğaydı. Kovalamaca uzadıkça, bu öfke çığ gibi büyüyordu. Oyunun en tatlı, en coşkulu yerinde Sunanın topu kapıp kaçması, oyuncu çocukları çileden çıkarmıştı...

Mahallenin erkek çocukları çıkmaz sokakta ayaktopu oynuyorlardı. Birdenbire orada beliren on yaşlarında bir kız, meşin topu kapıp kaçmaya başladı. Oğlanlar hemen peşine takıldılar. Var güçleriyle ona yetişmeye çalışıyor, bir yandan da, bırak o topu, ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl
Profil Resmi
Esravi. okumuş.
S*ktir Et

Siktir Et demek sizi iyi hissettirir. Mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa onu yapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınızda düşündüklerini umursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek harika bir duygudur.

John C. Parkin’in bu komik ve ilham verici kitabı, Siktir Et demenin; Doğunun boş verme, vazgeçme ve bir şeylerin o kadar da önemli olmadığını fark ederek gerçek özgürlüğü bulma gibi ruhani fikirlerinin kusursuz bir Batı ifadesidir.

Siktir Et; şarkı okumak, meditasyon yapmak, sandalet giymek ya da tütün yemek gibi eylemler gerektirmeyen ruhani bir yoldur. Modern zamanın küfürlü söylenişiyle, Siktir Et, Batılıları şöyle bir sarsıp kendilerine getirecek, anlam dolu hayatlarımıza egemen olan stresi ve gerginliği ortadan kaldıracaktır.

Bu yüzden, bütün sorunlarınıza ve meselelerinize S*ktir Et demenin bir yolunu bulun. Hayatınızda yapmanız “gerekenlere” S*ktir Et deyin ve sonunda başkaları ne düşünürse düşünsün, neyi yapmak istiyorsanız onu yapın.

Siktir Et demek sizi iyi hissettirir. Mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa onu yapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınızda düşündüklerini umursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek harika bir duygudur.

John C. Parkin’in bu komik ve ilham verici... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl
Daha Fazla Göster

Esravi. şu an ne okuyor?

Yûsuf ile Züleyha

%25
Sayfa 56.

Favori Yazarları (8 yazar)

Favori yazarı yok.