Son yıllarda edebiyatımızda kaliteleriyle ve başarılarıyla kült olmaya aday yazarlar ve yapıtlarından seçilmiş bir test.
Birçoğu günümüzde "çok satanlar" listelerine giremeseler de akademik çevrelerce ve gerçek okurlarca değer gören yazarlar içerir.
Son yıllarda edebiyatımızda kaliteleriyle ve başarılarıyla kült olmaya aday yazarlar ve yapıtlarından seçilmiş bir test.
Birçoğu günümüzde "çok satanlar" listelerine giremeseler de akademik çevrelerce ve gerçek okurlarca değer gören yazarlar içer... tümünü göster
Hangi diyalog hangi kitaptan?
Hangi diyalog hangi kitaptan?
Bazılarını ben bile bilmiyorum..kolay gelsin.....:)
Bazılarını ben bile bilmiyorum..kolay gelsin.....:)
İngilizce edebiyatı duayenimiz Mina Urgan Bir Dinozorun Anılarında açıkyürekli, yalın ve naif bir dille anlatıyor; kendini, çevresindekileri ve bir coğrafyada olan biteni... Halide Edip, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Atatürk ve başka pek çok isimle zenginleşmiş bir ömrü... Oğuz Atayı ayaküstü ve o kadar az gördüm ki, onunla ilgili ancak bir tek izlenim edindim: Koskocaman bir kediye benziyordu tıpkı. Çok kocaman ve çok güzel bir kediye öyle benziyordu ki, ona elimi uzatınca miyaaav diyeceğini sandım. Miyavlayacağı yerde tanıştığımıza memnunum deyince şaşırıp kaldım. Mina Urganın anılarını bazen coşkuyla bazen buruklukla ama hep gülümseyerek okuyacaksınız. TADIMLIKŞimdiki o kocaman, kıpkırmızı, lezzetsiz ve kokusuz hormon çileklerine hiç benzemeyen, Arnavutköy ya da Osmanlı çileği denilen bir çilek türü vardı eskiden. Rengi beyaza yakın bir pembeydi, çok küçüktü ve mis gibi kokardı. Sınıf arkadaşım Emine Esenbel ile ben, okuldan kaçıp o çilek tarlalarına dalar, topraktan kopardığımız çilekleri toprağıyla birlikte avuç avuç yerdik. Bir defasında, tarlanın Arnavut bekçisi, mavzeriyle bizi kovalamıştı. Adam, okulun içine kadar girmişti. Biz en güvenilir yer olarak müdüre Miss Burnsün yazı masasının altına saklanmıştık. Arnavut da peşimizden odaya dalmıştı. Biraz şaşırmakla birlikte serinkanlılığını koruyan Miss Burns, olanca azametiyle ayağa kalkınca, Arnavut bekçi mavzerini indirmiş, söylene söylene geri çekilmişti. Cezalandırılmıştık elbette. Zaten ben ikide birde cezalandırılırdım. Bir süre için okuldan uzaklaştırma cezasına tardı muvakkat denilirdi eskiden. Ama beni okuldan uzaklaştırmazlar, revire yatırırlar; kitaplarımı elimden alıp okumamı engellerler ve hastaymışım gibi, sadece lapalar, sulu çorbalar türünden diyet yemekleri verirlerdi. Bu cezalandırma yöntemi bile, koleji yönetenlerin psikoloji konusunda ne denli bilgili olduklarını kanıtlamaya yeter. Çünkü kitap okuyamamak benim açımdan cezaların en büyüğüydü. Üstelik, koleje yatılı girdikten sonra, iştahım da açılmıştı. Oysa daha önce, yani acayiplik dönemimde, yemekten nefret ederdim. Açlıktan ölmemem için, ancak yemeği kabul ettiğim yiyecekler verilirdi. Bu yüzden de şimdi mideme çok düşkün olan, hattâ gourmet geçinen ben, birçok güzel yemeği (örneğin zeytinyağlı enginarı, beğendiyi, ıspanaklı böreği, bamyayı, kerevizi, aşureyi vb.yi) hâlâ ağzıma koyamam. Çocukluğumda yediğim sınırlı şeyleri de zorla yedirirlerdi bana. Yutmadan ağzımda biriktirir, bir avurtumdan ötekine geçirirdim. Biraz daha zorlarlarsa, kusardım. Nerdeyse her yemekten sonra kusmaya başlayınca, ağır hasta olduğum kanısına varan zavallı annem, şimdi adını anımsayamadığım o günlerin en ünlü çocuk doktoruna götürmüş beni. Doktor, iyice muayene ettikten sonra, beni odadan çıkarmış. Bu çocuk hasta değil, düpedüz edepsiz demiş çok haklı olarak. Kusmayı bir refleks haline getirdiğimi söylemiş. Annemin bu refleksi bana nasıl unutturacağını sorması üzerine, doktor, yemek yerken de, yemekten hemen sonra da oyalanmam gerektiğini, birkaç gün kusmazsam, refleksi yitireceğimi açıklamış. Annem, doktordan çıkınca, bir muhallebiciden, hoşlanmadığım - hâlâ hoşlanmam sütlü yiyeceklerden - tavukgöğsü almış, beni bir taksiye bindirmiş. Ve o sırada çift yönlü olan Beyoğlu caddesinde, bir yandan tavukgöğsünü ağzıma tıkarak, bir yandan da, ay Mîna! Şuna bak! Ay Mîna! Buna bak! diye dikkatimi başka şeylere çekerek, beni bir aşağı bir yukarı gezdirmiş. Bu gezintili yemekler, öğleyin ve akşam olmak üzere tam üç gün sürmüş. Sonra beni evde karşısına oturtmuş, dizleri arasında sıkıştırarak, yedirmeye başlamış. Kusmak için, yoğun çabalar yapar; ama refleksi yitirdiğim için, kusamazmışım bir türlü.
İngilizce edebiyatı duayenimiz Mina Urgan Bir Dinozorun Anılarında açıkyürekli, yalın ve naif bir dille anlatıyor; kendini, çevresindekileri ve bir coğrafyada olan biteni... Halide Edip, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik, Yahya Kemal... tümünü göster
Binlerce gül gördüm koparılmış atılmış. Laleler de gördüm ki çok ucuza satılmış. Gençler, yaşlılar gördüm hep aldatılmış. Manen soruyorlardı, bize nasıl kıydınız? Karanlıkta ışık vurmuş bir çift gamli göz Adeta göz yaşları fışkırmıştı göz göz. Garipler ovasından geçerken duyduğum söz. Hepsi birden diyordu, bize nasıl kıydınız?
Binlerce gül gördüm koparılmış atılmış. Laleler de gördüm ki çok ucuza satılmış. Gençler, yaşlılar gördüm hep aldatılmış. Manen soruyorlardı, bize nasıl kıydınız? Karanlıkta ışık vurmuş bir çift gamli göz Adeta göz yaşları fışkırmıştı göz göz. Garipl... tümünü göster
Bence bana aşık olmak sana çok yakışırdı.
Onu, Twitterın Türkçe sözlü hafif batı kadını olarak tanıdık.
Sorun Bende Değil Sende isimli ilk kitabıyla içindeki deliyi gördük, çomağımızı sakladık. Aşkı karmaşıklaştıran türümüzün en tatlı örneklerinden pinkfreudu, twitter ve blog aracılığıyla her gün yaklaşık 100,000 kişi okuyor, izliyor.
Sorun Bendeymişde hikaye devam ediyor ve sorunun kimde olduğu anlaşılıyor...
Beklemediğim bir cümle kurdu bana, cümle haline gelmiş bir kelime, kelime haline gelmiş bir makas. Kesti attı bir anda: Bitti.
Canım sıkıldı diyen genç kızlara, Evlenince geçer deyip sinsince gülen şişko mahalle teyzelerini çok daha iyi anlıyorum. Evlenmeye hiç gerek yokmuş, âşık olunca da vakit su gibi geçiyormuş. Bir bildiği varmış bu teyzelerin.
İlk kitapta nefret ettiğiniz Bora'ya bu kitapta aşık olacaksınız ve aşkın karşısında aldığımız her hale tercüman olan pinkfreudu yine çok seveceksiniz.
Saygılarımızla,
Okuyan Us Yayınevi
Bence bana aşık olmak sana çok yakışırdı.
Onu, Twitterın Türkçe sözlü hafif batı kadını olarak tanıdık.
Sorun Bende Değil Sende isimli ilk kitabıyla içindeki deliyi gördük, çomağımızı sakladık. Aşkı karmaşıklaştıran türümüzün en tatlı örneklerin... tümünü göster
Fidan AFŞİN şu anda kitap okumuyor.