Kayla ilk kez gördüğü babasının yanına taşınır.İlk başta annesi ve onu bıraktığı için ondan nefret eder.Babası yani onun değimiyle biyolojik gereksiz arkadaşlarına ve derslerine çok önem verir.Kayla annesine derslerini bozmayacağına söz verdiği için babasını arkadaş çevresinden vurmaya çalışır.Sonucunda KÖTÜ ÇOCUK imajı veren Meriç ile takılmaya başlar.Meriç yalnızlığı seçmiş bir çocuktur ve Kayla onunla takıldıkça yanlışlar doğru gözükür ve Kayla isminin anlamına yaraşır şekilde yaşamadığını farkeder.
Kayla ilk kez gördüğü babasının yanına taşınır.İlk başta annesi ve onu bıraktığı için ondan nefret eder.Babası yani onun değimiyle biyolojik gereksiz arkadaşlarına ve derslerine çok önem verir.Kayla annesine derslerini bozmayacağına söz verdiği için ... tümünü göster
Canan Tan Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunudur. Kendisi değişik edebiyat türlerindeki yarışmalarda birçok derece ve ödül aldı. “Eczacı iken, nasıl edebiyatçı oldunuz ?" sorusuyla sıkça karşılaştığını vurgulayan Tan, asıl sorunun “Edebiyatçı iken nasıl eczacı oldunuz?” diye sorulması gerektiğini belirtiyor. Bunun nedeni ise edebiyata olan ilgisinin daha önce başlaması. Lise yıllarında, Hisar Dergisi’nin düzenlediği şiir yarışmasında aldığı birincilik bu dünyanın kapılarını ona aralamış.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Basın Yayın bölümünü Türkiye derecesi ile kazanarak, yakınlarının isteği doğrultusunda eczacılık fakültesini tercih etmiş, ancak daha sonra evlenerek Diyarbakır'a gelin olarak gitmiş ve orada yaşadığı süre içinde yazım hayatını sürdürse de bunları gün ışığına çıkartmamıştır. Ne Diyarbakır'a gitmesinin, ne de eczacılık mesleğini tercih etmesinin onun için bir eksik değil aksine Piraye, Eroinle Dans, En Son Yürekler Ölür adlı eserlerine birer ilham kaynağı olduğunu belirtmiştir. Bu sıralarda yazdığı bir öykü, Hürriyet Gazetesi'nin düzenlemiş olduğu bir yarışmada birinci olmuş ve fotoroman olarak çekilmiştir.
İzmir'e geldiği sıralarda da bir çok öyküsü ona ödüller getirmiştir. Bunun yanı sıra Hürriyet Ege ve Yeni Asır’da konuk köşe yazarı olarak güncel yazılar, Milliyet Pazar’da mizahi yorumlar yazmaya başlamış. İlk kitabı olan İster Mor, İster Mavi 1996’da Aziz Nesin’in birinci ölüm yıldönümünde İnkılap Kitabevi’nin düzenlediği mizah öyküleri yarışmasından başarı elde ederek basılmıştır ve aynı zamanda Canan Tan'a, Türkiye’de mizah öyküleri kitabı olan ilk kadın yazar unvanını kazandırmıştır.
Devam eden mizahi öyküleri ve çocuklar için yazdığı eserleri ona bir çok ödüller getirmiştir. Asıl sağlam adımlarını yetişkinler için çıkardığı ilk roman olan Çikolata Kaplı Hüzünler ve devamında gelen Piraye adlı eserleriyle atmıştır. Hafta da üç gün ise Yeni Asır'da köşe yazıları yazmış ve 2004 yılında kazandığı köşe yazarı ödülüyle de bunu noktalamıştır. Daha sonra yarışmalara katılmaya son vermiş, okurlarının sevgisi için yazmayı sürdürmüştür
Canan Tan Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunudur. Kendisi değişik edebiyat türlerindeki yarışmalarda birçok derece ve ödül aldı. “Eczacı iken, nasıl edebiyatçı oldunuz ?" sorusuyla sıkça karşılaştığını vurgulayan Tan, asıl... tümünü göster
Siyahın içindeki beyaz noktanın silik hikâyesi...
Kayla ve Meriç'in beklenmedik şekilde başlayan ilişkileri, aile sırlarının ortaya çıkmasıyla daha da derinleşir. Meriç herkesten gizlemeye çalıştığı geçmişinin kapısını Kayla'ya açmıştır ve onun hep yanında olmasını ister.
Meriç kendi aile sorunlarıyla boğuşurken, Kayla'nın onu değiştirdiğine inanıp, iyi ve kötü arasında denge kurmaya çalışır. Kayla ise Meriç'in daha derin bir karanlığa düşmemesi için, ondan ayrılmaya karar verir.
Meriç'ten uzaklaştıkça hatalar yapan Kayla'nın hayatında iyi olan tek şey, anne ve babasıyla birlikte yaşayamadıklarını geç de olsa gerçekleştirmesidir.Kaçmaya çalıştıkça daha şiddetli birbirlerine çekilen Siyah ve Beyaz.
"Sen tuhaf bir çocuksun, Meriç Tuna… Ve ben seni seviyorum."
(Tanıtım Bülteninden)
Siyahın içindeki beyaz noktanın silik hikâyesi...
Kayla ve Meriç'in beklenmedik şekilde başlayan ilişkileri, aile sırlarının ortaya çıkmasıyla daha da derinleşir. Meriç herkesten gizlemeye çalıştığı geçmişinin kapısını Kayla'ya açmıştır ... tümünü göster
Siyahın içindeki beyaz noktanın başlangıç hikâyesi…
Kayla, on yedi yaşına girdiğinde, ilk kez gördüğü babasıyla, yabancı bir şehre taşınır. Bu yeni şehirde yaşadığı zorluklar karşısında, hiç beklemediği bir çocuk hep yanında olur. Meriç, etrafına ördüğü sağlam duvarlar arasında yaşayan, yalnızlığı seçmiş bir çocuktur. Kayla ilk kez bir erkeğe güvenir. Meriçin sırlarla dolu hayatı onu düştüğü karanlığın derinliklerinden yukarıya çekerken, yanlışlar doğru gözükür. Ta ki Kayla, isminin anlamına yakışır bir şekilde yaşamadığını fark edinceye dek…
Güvendeydim! Güvende olduğuma inanamıyordum ama güvendeydim işte. Bu kolların arasında kimsenin bana zarar veremeyeceğini biliyordum. Sigaranın gömleğine sinen yoğun kokusunu alırken, hızla uzaklaşan ayak seslerini duydum. Sonunda sadece fırtınanın sesi duyulmaya başladığında, belimdeki eller dirseklerimi tuttu. Beni kendinden uzaklaştıracağını anlayıp ona sıkıca sarıldım ve tutmakta olduğum gözyaşlarımı serbest bıraktım. Hamlem işe yaradı. Dirseklerimden vazgeçip, ellerini tekrar belime doladı. "Korkma artık. İyisin," diye fısıldadı bir süre sonra. Beni rahatlamak ister gibiydi. Korkmuyordum. Ona neden güvendiğimi bilmiyordum ama onun yanında korkmuyordum.
(Tanıtım Bülteninden)
Siyahın içindeki beyaz noktanın başlangıç hikâyesi…
Kayla, on yedi yaşına girdiğinde, ilk kez gördüğü babasıyla, yabancı bir şehre taşınır. Bu yeni şehirde yaşadığı zorluklar karşısında, hiç beklemediği bir çocuk hep yanında olur. Meriç, etrafına ... tümünü göster
Gameower01 şu anda kitap okumuyor.