Gamze.

0 takip ettiği ve 1 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Gamze., seismic tarafından yapılmış bir değerlendirmeyi beğendi.
Uçurtma Avcısı

9

Bu kitap için söylenebilecek o kadar çok şey var ki. Ama ben lafı uzatmayıp yalnızca bir şey söyleyeceğim.

Çekirdek çitlemek...

Evet, bu kitabı okumak tıpkı çekirdek çitlemeye benziyor. Okudukça okuyor, tıpkı çekirdek gibi, birirmeden rahat edemiyorsunuz. Çekirdeğin lezzeti ağzınızda hoş bir tat bırakırken tuzu dudaklarınızı yakar ya hani, aynı öyle bir şey. Çekilen acıların içinde yakalanan küçük mutluluklar okuyanda bu hissi uyandırıyor. Kendimi fazla kaptırdığımdan mıdır bilemedim, karakterleri kendi çocukluğumda yaşadıklarımla karşılaştırıp, özellikle hasan'ın sapanlı sahnesinde, çocukluğumda yaşadığım benzer bir olay aklıma geldi. Tamam, çocukken belki Hasan kadar isabetli sapan atışı yapamıyordum ve onunki kadar kötü bir çocukluk yaşamadım ama bir defasında sapan ile mahallenin belalı gençlerine kafa tutmuşluğum, hatta çocuğun kulağını yarmışlığım var.

Assef'in tarifi, teyzemin benden bir yaş büyük oğluna o kadar benziyor ki onun yerine teyzemin oğlunu koydum, Amir'in babasını kendi babamın yerine. bizim için yaptığı fedakarlıkları, Allah uzun ömür versin kendi babamın öleceğini düşündüm. Sonradan açığa çıkan gerçeklere rağmen ne kadar da güzel tarif edilmiş bir baba tasfiri. Herhalde hemen herkesin babası kendi gözünde bu tasfirlerdeki gibidir.

Sanırım hikayenin kötü yanı, Amir'in, Hasan ile yaşadıklarının hemen hemen aynısını Sohrab ile de yaşaması. Sohrab'ın tekrar yetimhaneye bırakılma ihtimali doğduğunda yaptıkları sayılabilir. Bu kadar tesadüf biraz fazla gibi. Ayrıca o yaştaki bir çocuğun kendine ettiği son kötülük de öyle. O yaşta bir çocuk, psikolojisi ne kadar bozuk olursa olsun bunu aklına getiremez diye tahmin ediyorum.

Çok gerçekçi, çok sürükleyici, gözyaşartıcı bir kitap. Bu kitabı okumak biber gazı solumak, çekirdek çitlemek gibi.

Bu kitap için söylenebilecek o kadar çok şey var ki. Ama ben lafı uzatmayıp yalnızca bir şey söyleyeceğim.

Çekirdek çitlemek...

Evet, bu kitabı okumak tıpkı çekirdek çitlemeye benziyor. Okudukça okuyor, tıpkı çekirdek gibi, birirmeden rahat ede... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
Gamze. kütüphanesine ekledi.
Şimdiki Çocuklar Harika

Bu romanı, salt çocuklar için değil, anababalarla öğretmenler için de yazdım. Aziz Nesin
Bu romanda, çocukların gözüyle büyüklerin nasıl göründüğü anlatılıyor.
Bu romanda çocuklar, anababalarını, öğretmenlerini ve büyüklerini eleştiriyor.

Bu romanı, salt çocuklar için değil, anababalarla öğretmenler için de yazdım. Aziz Nesin
Bu romanda, çocukların gözüyle büyüklerin nasıl göründüğü anlatılıyor.
Bu romanda çocuklar, anababalarını, öğretmenlerini ve büyüklerini eleştiriyor.

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
Gamze. okumuş.
Şimdiki Çocuklar Harika

Bu romanı, salt çocuklar için değil, anababalarla öğretmenler için de yazdım. Aziz Nesin
Bu romanda, çocukların gözüyle büyüklerin nasıl göründüğü anlatılıyor.
Bu romanda çocuklar, anababalarını, öğretmenlerini ve büyüklerini eleştiriyor.

Bu romanı, salt çocuklar için değil, anababalarla öğretmenler için de yazdım. Aziz Nesin
Bu romanda, çocukların gözüyle büyüklerin nasıl göründüğü anlatılıyor.
Bu romanda çocuklar, anababalarını, öğretmenlerini ve büyüklerini eleştiriyor.

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
Gamze. okumuş bitirmiş.
Aşk

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini.. Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.Mesneviyi şerh edenlerin çoğu bu ölümsüz eserin b harfiyle başladığına dikkat çeker. İlk kelimesi Bişrev!dir. Yani Dinle! Tesadüf mü dersin ismi Suskun olan bir şairin en kıymetli yapıtına Dinle! diye başlaması. Sahi, sessizlik dinlenebilir mi?Bu romanda her bölüm aynı sessiz harfle başlar. Neden? diye sorma, ne olur. Cevabını sen bul. Ve kendine sakla.Çünkü öyle hakikatler var ki bu yollarda, anlatırken bile sır kalmalı.
A. Z. Zahara - Amsterdam, 2007

******

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...
Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini..?
Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.


******

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti.... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 3 ay
Gamze. okuma durumunu güncelledi.
Aşk

Sayfa: 320/420
%76

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 4 ay
Gamze. şu an okuyor.
Aşk

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini.. Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.Mesneviyi şerh edenlerin çoğu bu ölümsüz eserin b harfiyle başladığına dikkat çeker. İlk kelimesi Bişrev!dir. Yani Dinle! Tesadüf mü dersin ismi Suskun olan bir şairin en kıymetli yapıtına Dinle! diye başlaması. Sahi, sessizlik dinlenebilir mi?Bu romanda her bölüm aynı sessiz harfle başlar. Neden? diye sorma, ne olur. Cevabını sen bul. Ve kendine sakla.Çünkü öyle hakikatler var ki bu yollarda, anlatırken bile sır kalmalı.
A. Z. Zahara - Amsterdam, 2007

******

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...
Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini..?
Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.


******

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti.... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 5 ay
Daha Fazla Göster

Gamze. şu an ne okuyor?

Sherlock Holmes - Kızıl Soruşturma

%23
Sayfa 50.

Sofie'nin Dünyası

%16
Sayfa 98.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.