Janina, uzak bir Polonya köyünde, karanlık kış günlerini astroloji çalışarak, yıldız haritalarını inceleyerek, William Blake’in şiirlerini tercüme ederek ve varlıklı Varşova sakinlerinin yazlık evlerine göz kulak olarak geçirir. İnsanlar yerine hayvanlarla vakit geçirmeyi tercih eder, fazlasıyla tuhaf ve münzevi tavırları kimilerine göre “kaçık”lıktır. Bir gün komşusu Koca Ayak gizemli bir şekilde ölü bulunur. Gelecek günler daha da tuhaf ölümleri beraberinde getirir. Şüpheler ve soru işaretleri yükselirken Janina, tuhaf teorileriyle kendini soruşturmanın göbeğine yerleştirir. Birileri ona kulak verseydi her şey böyle mi olurdu oysa…
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde tuhaf bir gerilim masalı, bir kara komedi, her şeyiyle kendine özgü bir hikâye. Akıl sağlığı ve çılgınlık, suç ve adalet, doğa ve insan arasındaki karanlık sınırların kışkırtıcı bir keşfi. Çağdaş Polonya edebiyatının en güçlü sesi, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Olga Tokarczuk’tan baş döndürücü bir roman.
Janina, uzak bir Polonya köyünde, karanlık kış günlerini astroloji çalışarak, yıldız haritalarını inceleyerek, William Blake’in şiirlerini tercüme ederek ve varlıklı Varşova sakinlerinin yazlık evlerine göz kulak olarak geçirir. İnsanlar yerine hayva... tümünü göster
Aslında Cumbadan Rumbaya Server Bedi den daha ziyade, Peyami Safa ya yakışan bir eserdir. Server Bedi yi şüphesiz çok sevindrir ama, Peyami Safa yı da hiç utandırmaz. Bu sebeple biz aziz Üstad ın ruhaniyetinden af dileyerek, sağlığında Server Bedi imzasiyle yayınladığı bu eseri, Peyami Safa adıyla neşrediyoruz...
Aslında Cumbadan Rumbaya Server Bedi den daha ziyade, Peyami Safa ya yakışan bir eserdir. Server Bedi yi şüphesiz çok sevindrir ama, Peyami Safa yı da hiç utandırmaz. Bu sebeple biz aziz Üstad ın ruhaniyetinden af dileyerek, sağlığında Server Bedi im... tümünü göster
Ve artık ölmesi gerek. Fakat o ölmüyor. Kanlar akmaya devam ediyor. Sonu gelmiyor. Ve Malene tekrardan ve tekrardan bıçaklanıyor. Ve Anne-Lise’nin hayal kurgusu bir kısır döngüye dönüşüyor; saldırganın Malene’yi sazların arasından çekip çıkardığını hayal ediyor, ve onu sonra yine geriye çalıların arasına sürüklüyor. Ve Malene her seferinde yeni baştan pişmanlık duyuyor. Yeni baştan yalvarıyor, dövünüyor. Ve Malene yaptıklarına nedamet getirirken, Anne-Lise onun yüzünde yepyeni bir ifade belirdiğini hayal ediyor...
Christian Jungersen Danimarka çoksatar listesinde tam on sekiz ay ilk sırada kalan, yirmiden fazla dile çevrilen ve çok sayıda ödüle değer görülen İstisna romanında, insanı suça sürükleyen karanlık içsel dürtülerle onları su yüzüne çıkaran dışsal dinamikleri harmanlıyor.
Kopenhag’da bir soykırım araştırmaları merkezinde çalışan dört kadının hayatı, içlerinden ikisinin ölüm tehdidi almasıyla tamamen değişir. Kadınlar önce, soykırım merkezi yayınları için kaleme aldıkları yazılarda konu ettikleri Mirko Zigic adlı bir Sırp savaş suçlusu tarafından izlendiklerinden şüphelenir. Ancak olaylar geliştikçe, kadınların arasında önceden de yüksek olan gerilim, bu ölüm kalım ortamında giderek tırmanacak, her biri diğerinden şüphelenmeye başlayacaktır. Artık işyeri bir savaş alanına dönmüş, bu kaotik ortamda her bir kadın birer zanlıya dönüşmüştür.
Bireysellikle bencilliğin birbirine karıştığı gündelik hayatın acımasız bir eleştirisi, mükemmel bir psikolojik gerilim romanı olan İstisna’da Jungersen insan ilişkilerindeki gerilimden kaynaklanan soğuk atmosferi olağanüstü anlatıyor ve yaşatıyor okura.
Ve artık ölmesi gerek. Fakat o ölmüyor. Kanlar akmaya devam ediyor. Sonu gelmiyor. Ve Malene tekrardan ve tekrardan bıçaklanıyor. Ve Anne-Lise’nin hayal kurgusu bir kısır döngüye dönüşüyor; saldırganın Malene’yi sazların arasından çekip çıkardığını h... tümünü göster
Yeni ekonomik düzenin büyülü sözcüğü değişimin doğası nedir, insanlara nasıl yansıyor? Her zaman kısa vadeye endeksli bir ekonomide kişi nasıl kalıcı değer ve hedeflere sahip olabilir? Her an parçalanan veya sürekli yeniden yapılanan kurumlarda, kişi kendi kimliğini ve yaşam öyküsünü nasıl oluşturabilir? Küreselleşme olgusunu makro düzeyde inceleyen birçok kitap yayımlandığı halde, bu sürecin mikro düzeyi, insan karakteri üzerindeki etkileri pek az incelendi. Richard Sennett, Karakter Aşınmasında bunu yapıyor. Ona göre sermayenin, günümüz ekonomisinin bütün dünyaya yayılmış dalgalı denizlerinde hızlı kârın dışında başka bir amacı yok; şirketlerini piyasadaki anlık değişimlere müdahale edecek biçimde esnekleştirip, yeniden yapılandırıyor. Kişilerden sürekli kendisini yenilemesini, seyyar olmasını, risk almasını, rekabet becerisini geliştirerek yırtıcı bir karakter edinmesini, takım çalışmasında uyumlu olmasını bekliyor. Ancak eski kapitalizmin rutin ve monoton yapısına karşı savunulan bu politikaya yakından bakıldığı zaman sadece eski iktidar yapılarının rengini değiştirdiği görülüyor. Çalışanlar için esnekliğin anlamı ise yaşam boyu iş güvencesinin yok olması; sürekli iş ve şehir değiştirerek yön duygusunu yitirmek; istikrarlı işlerin yerini geçici projelere bırakması ve bir işten diğerine, dünden yarına sürüklenen yaşam parçacıklarından beslenen, rekabetin körüklediği güvensizlik ve kayıtsızlık duygusu...Ve bir de karakter aşınması...Oysa insan karakteri, duygusal deneyimlerimizin uzun vadeli olması ve başkalarıyla girdiğimiz ilişkilere yüklediğimiz etik değerler üzerinden gelişir. Karakter, içsel bütünlük, ilişkilerde karşılıklı bağlılık ve uzun vadeli bir hedef için çaba harcamak biçiminde kendini gösterir. Yeni kapitalizm ise güvenmeyi, bağlanmayı ve uzun vadeli planlar yapmayı kârlı bulmaz, reddeder.Sennett Karakter Aşınmasında gelişmiş bilgisayarlarla üretilen ekmeğin kalitesinden çok, ekmeği yiyenlerin hayatına bakıyor ve soruyor: Bu sistem insanın yaşamına değer ve anlam katıyor mu? Ve ekliyor değişim, kitlesel ayaklanmalarda değil, ihtiyaçlarını birbirleriyle paylaşan insanların arasında, toprakta yeşerir. İnsanları birbirleri için kaygılanmaz hale getiren bir rejimin, meşruiyetini uzun süre koruyamayacağından eminim.Sennett ikna edici bir biçimde, işçilerin gittikçe daha fazla yaşadığı güvensizliğin ahlâki bir kimliğin oluşmasını imkânsız kıldığını savunuyor... Karakter Aşınması keskin ampirik gözlemin ve yoğun etik tartışmaların mükemmel bir sentezi.Richard Rorty, Stanford Üniversitesi
Yeni ekonomik düzenin büyülü sözcüğü değişimin doğası nedir, insanlara nasıl yansıyor? Her zaman kısa vadeye endeksli bir ekonomide kişi nasıl kalıcı değer ve hedeflere sahip olabilir? Her an parçalanan veya sürekli yeniden yapılanan kurumlarda, kişi... tümünü göster
“Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgâr sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifirî gecede, gözleri mucizevî bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu.
Onun uyanıp cisimleşmiş hâli olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında âdeta kımıltısızdı.”
İhsan Oktay Anar’ın derin denizlerde kurduğu âlemde, o belirsiz, kımıltısız siluetin hem içinde hem dışında, olağanüstü bir hikâyede, hikâyeyiz.
(Tanıtım Bülteninden)
“Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgâr sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifirî gecede, gözleri mucizevî bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani kara... tümünü göster
Girift şu anda kitap okumuyor.