"Bir baksana! Sana kendi içine kapanan hikâyeler anlatacağım şimdi. Rahatsız olacaksın belki, belki canın yanacak, sızı oturacak kalbine; belki değil, eminim. Yazarken bana da böyle oldu çünkü. Benden geçmeyen sana işlemez ki... Canım yandı yazarken, değiştim; seni de değiştireceğim. Budur acı, hem anlatanı hem dinleyeni değiştirir. Hikâyemi okumaya başlayan sen, bitirdikten sonraki senle aynıysa hâlâ, yak hepsini, okuma. Tekrar okumak, geri dönüp bakmak istemeyeceksen bırakalım peşin... Kötü hikâyedir o, arada birini özler gibi açıp da okumayacaksan birkaç satırı. Altını çizmiyorsan kimi cümlelerin, kapat bu kitabın kapağını... Sana şimdi acı şeyler anlatacağım; bir baksana..."
Genç kuşak yazarlarından Onur Caymaz, şiirleriyle ve öyküleriyle kendine Türkiye'nin edebiyat âleminde yer açanlardan. Herkes Yalnız, onun olgunlaşmış üslubunun, okura farklı pencereler açan dünyasının, zamana tanıklık eden ve zamanımızın insanlarının iç dünyalarını kurcalayan öykülerinin toplamı. Çöp evlerden örgüt evlerine, Ali İsmail Korkmaz'dan polis Kadri'ye, alkolsüz yapamayanlardan çok âşık olanlara... Türkiye manzaraları.
(Tanıtım Bülteninden
"Bir baksana! Sana kendi içine kapanan hikâyeler anlatacağım şimdi. Rahatsız olacaksın belki, belki canın yanacak, sızı oturacak kalbine; belki değil, eminim. Yazarken bana da böyle oldu çünkü. Benden geçmeyen sana işlemez ki... Canım yandı yaza... tümünü göster
New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı bir göçmen, Dr. B., oyun sırasında kendini tutamayıp onlara karışınca şampiyonla karşılaşması önerilir kendisine.
Gestapo tarafından bir otel odasına kapatılan ve uzunca bir süreyi bu odada, tek başına ve oyalanacak hiçbir şeyi olmadan geçiren, yalnızca sorgulama için odadan çıkarılan Dr. B., bir gün rastlantıyla eline geçirdiği bir satranç kitabı sayesinde bu oyunun inceliklerini öğrenmiştir. Satranç tahtası ve taşları olmamasına rağmen, önce ekmekten yaptığı satranç taşlarıyla sonra da tümüyle zihninden oynayarak kuramsal bir satranç ustası olup çıkar. Ancak bu tutkusu yüzünden sinir krizine, beyin ateşine yakalanır. Tedavi olur, arkasından da serbest bırakılır. Yirmi yıldır eline satranç taşı almamış olsa da, Dr. B., gemide satranç şampiyonuyla oynadığı oyunu inanılmaz bir biçimde kazanır. Kendini olayın heyecanına kaptırarak maçın rövanşını oynamayı isteyince şaşırtıcı bir son bekler onu.
Stefan Zweig'ın büyük bir ustalıkla kaleme aldığı kısa, ama yoğun romanı Satranç, gerilimli kurgusu, kahramanının ruhsal gelgitlerinin incelikle işlendiği dokusuyla bir solukta okunuyor.
New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı ... tümünü göster
Japonya'da ilk günden birinci baskısı tükenen Haruki Murakami başyapıtı sonunda Türkiye'de...
''Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir...''
Sarsıcı bir yolculuğa hazır mısınız?
Öyleyse kemerlerinizi bağlayın. Erkekleri, titizlikle geliştirdiği bir yöntemle öteki dünyaya gönderen genç bir kadınla tanışacaksınız. Ve amansız bir takiple onun peşine düşen fanatik bir cemaatin müritleriyle...
Romantik misiniz?
Evet, bu kitapta aşk da var... İki dünya bir araya gelmeden mümkün olmayan bir aşk.
Yaşadığınız dünya gerçek mi, hiç düşündünüz mü?
Düşündüyseniz, paralel bir evrene geçmek sizi heyecanlandıracaktır o zaman.
Hayatı algılayışınızı değiştirecek bir kitabın kapağını açmak üzeresiniz şu an.
Yaşayan en büyük yazarlardan biri olarak kabul edilen Haruki Murakami başyapıtı, tüm dünyada milyonlarca satan kitabı 1Q84'le bir imkânsızı başarıyor.
Nefesinizi kesecek bir macera romanını, gerçek nedir, insan neye inanmalı, aşk dünyayı kurtarabilir mi soruları ekseninde bir yürek atlasına dönüştürüyor.
Japonya'da ilk günden birinci baskısı tükenen Haruki Murakami başyapıtı sonunda Türkiye'de...
''Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir...''
Sarsıcı bir yolculuğa hazır m... tümünü göster
"Bir baksana! Sana kendi içine kapanan hikâyeler anlatacağım şimdi. Rahatsız olacaksın belki, belki canın yanacak, sızı oturacak kalbine; belki değil, eminim. Yazarken bana da böyle oldu çünkü. Benden geçmeyen sana işlemez ki... Canım yandı yazarken, değiştim; seni de değiştireceğim. Budur acı, hem anlatanı hem dinleyeni değiştirir. Hikâyemi okumaya başlayan sen, bitirdikten sonraki senle aynıysa hâlâ, yak hepsini, okuma. Tekrar okumak, geri dönüp bakmak istemeyeceksen bırakalım peşin... Kötü hikâyedir o, arada birini özler gibi açıp da okumayacaksan birkaç satırı. Altını çizmiyorsan kimi cümlelerin, kapat bu kitabın kapağını... Sana şimdi acı şeyler anlatacağım; bir baksana..."
Genç kuşak yazarlarından Onur Caymaz, şiirleriyle ve öyküleriyle kendine Türkiye'nin edebiyat âleminde yer açanlardan. Herkes Yalnız, onun olgunlaşmış üslubunun, okura farklı pencereler açan dünyasının, zamana tanıklık eden ve zamanımızın insanlarının iç dünyalarını kurcalayan öykülerinin toplamı. Çöp evlerden örgüt evlerine, Ali İsmail Korkmaz'dan polis Kadri'ye, alkolsüz yapamayanlardan çok âşık olanlara... Türkiye manzaraları.
(Tanıtım Bülteninden
"Bir baksana! Sana kendi içine kapanan hikâyeler anlatacağım şimdi. Rahatsız olacaksın belki, belki canın yanacak, sızı oturacak kalbine; belki değil, eminim. Yazarken bana da böyle oldu çünkü. Benden geçmeyen sana işlemez ki... Canım yandı yaza... tümünü göster