Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve.
İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatırıp golü ustalıkla atıyor. Hınzır bir zekânın ürünü olan cümleleri sizi gülerken duygulandıracak, çoğu zamansa hayretler içinde bırakacak.
Kahraman Tazeoğlu
Batman kendi deyimiyle numune bir adam. En azından yazdıkları öyle. Kolay kolay kimseden duyamayacağınız, cesaret isteyen şeyleri açıkyüreklilikle söylüyor okura. Özellikle kadın erkek ilişkilerinin üzerindeki pembe tozu üfleyip altında yatan siyahları ve beyazları soğukkanlılıkla gösteriyor. Ne her erkek bir Romeo, ne de her kadın bir Juliet.
Ertürk Akşun
Topuklu ayakkabı mı yoksa ben mi?
Bir kadını zorlayan bir soru olabilir.
'Çikolata mı ben mi?' sorusu kadar olmasa da zorlar.
Sizler topuklu ayakkabısı ayaklarını vuran kadınlarsınız.
Topuklarınızın altında kâğıt mendiller var.
Bazılarınızın gözyaşlarını silen mendiller işte, yabancı değiller.
O mendiller hep canınızın yandığı yerlerde...
Çok adisiniz pembe rujlar, çekici kılıyorsunuz dudakları.
Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve.
İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatır... tümünü göster
Geçmişin yeniden inşası bilindiği üzere kolay değildir ama kesinlikle kabullenmemiz gereken bir şey varsa -izninizle böyle bir espride bulunacağım- 3000 yıl hatta daha önce yaşamış atalarımızın da bizler gibi düş görmüş olmalarıdır. Bildiğimiz kadarıyla, eski halkların tümü düşlere büyük önem vermiş, düşlere pratikte işe yarar gözüyle bakmışlardır. Düşlerden geleceğe yönelik işaretler çıkarmış, düşlere dayanarak kehanetlerde bulunmuşlardır. Günümüzde keşif uçaklarının keşifleri olmadan nasıl askeri bir harekâta girişilemiyorsa, Yunanlılar ve diğer Doğulu halklar da zaman zaman bir düş yorumcusuna başvurmadan sefere çıkmamışlardır.""Nedir şu düş dediğimiz şey? Tek cümleyle bu soruyu yanıtlamak güçtür. Öte yandan, düşün belli başlı özelliklerini saptamaya çalışmaktan da geri kalmayacağız. En başta yapmamız gereken, sanırım bütün düşlerdeki ortak özelliği ele geçirmektir. Bütün düşlerde ortak bir özellik varsa, düş görürken uyuyor olmamızdır. Şurası belli ki, düş uyku sırasında ruhsal yaşamı oluşturmakta ve bu ruhsal yaşam uyanık durumdaki ruhsal yaşamla bazı benzerlikleri içerse de ondan büyük farklılıklarla ayrılmaktadır. Antikçağda böyleydi Aristoteles'in düş tanımı."Bir şey söylemek isterken ağızdan başka bir şeyin çıkması, bir metni okurken orda olmayan başka bir sözcüğün telaffuzu, duyma sorunumuz olmamasına rağmen işittiğimiz bir sözcüğü farkında olmadan başka bir sözcük olarak algılamak… Bir yanda, Freud'un "biri engelleyen, diğeri de engellenen iki isteğin çatışması" olarak tanımladığı "yanılgılar"; diğer yanda hem tam çözümlenemeyen hem de üzerine düşünülmesinden vazgeçilemeyen "düşler"…Yanılgılar ve Düşler Üzerine, Freud'un en önemli eserlerinden birisi olan Psikanalize Giriş Dersleri arasından seçilmiş derslerden oluşuyor.
Geçmişin yeniden inşası bilindiği üzere kolay değildir ama kesinlikle kabullenmemiz gereken bir şey varsa -izninizle böyle bir espride bulunacağım- 3000 yıl hatta daha önce yaşamış atalarımızın da bizler gibi düş görmüş olmalarıdır. Bildiğimiz kadarı... tümünü göster
HASAN AKÇAY şu anda kitap okumuyor.