Hakan Sipahi

0 takip ettiği ve 3 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Hakan Sipahi şu an okuyor.
Beyaz Diş

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.\n\nBir kızıl derili kurt kırmasının dramatik öyküsünü anlatır.\n\nUnutulmaz bir serüven öyküsü olan Beyaz Diş, bir Kızılderili kurt kırmasının öyküsünü anlatır. Savaşçıların en büyüğü olan Beyaz Diş, vahşete vahşetle... karşılık verir. Ta ki, şefkate şefkatle karşılık verme şansını bulana dek...Beyaz Diş, modern dünyanın vahşetini kendi üslubuyla apaçık betimleyen ve bu karikatürize edilmiş gerçekliği geri püskürten unutulmaz bir başyapıttır.\n\n\n\nOkumaktan büyük keyif alacağınız birbirinden güzel hikayelerden oluşan Resimli Çocuk Klasikleri VCD Film hediyesi ile sizler için hazırlandı.\n\nABDli yazarlardan Jack London (1876-1916), yaşam kavgasını anlatan roman ve öykülerinin yanı sıra; hayvanların yaşam kavgasındaki ilkel içgüdüyü betimlemekte de büyük ustalık göstermiş dünya edebiyatının önde gelen adlarından biridir. Anatole Franceın deyişiyle, Jack Londonun yapıtlarının tümünde kımıl kımıl yaşam ve düşünce kaynar. Doğa-insan ilişkisini ele aldığı Beyaz Diş yazarın yabancı dillere en çok çevrilen romanları arasındadır.\n\n\n\nBeyaz Diş, kurt olarak doğmuş ve vahşi doğada yetişmiş bir hayvanın, efendisi tarafından sevgi ve dürüstlükle evcilleştirilmesinin öyküsünü anlatmaktadır.

Beyaz Diş dünyaca ünlü bir romandır. Bu öykünün bu kadar sevilmesinin nedeni, yazarın, gücü ve cesareti sayesinde hayatta kalan kahramanlarını, unutamayacağımız birer efsane haline getirmesidir.\n\nBeyaz Diş: Kanadanın kuzeyindeki vahşi ormanlardaki yaşamın büyüleyici bir romanı. Kurt ile köpek melezi olan Beyaz Diş, hem insan hem de hayvan düşmanlarına rağmen vahşi Yukonda hayatta kalabilmek için doğuştan gelen gücü ve cesaretiyle birlikte içgüdülerine güveniyor. Sürükleyici ayrıntılarla, Jack London, çetin ve acımasız bir ortamda türler arasındaki hayatta kalma savaşının vahşi gerçeklerini göz önüne seriyor. Vazgeçilmez çocuk klasiği Beyaz Diş, Jack Londonın en değerli eserlerinden biri olarak öne çıkıyor.\n\n1906 yılında Beyaz Diş yayınlandığında, Jack London artık ünlü bir yazar olma yolunda önemli adımlar atmış, sadece Amerikada değil, dünyanın başka ülkelerinde de popülerleşmeye başlamıştı. Beyaz Diş, Kuzeyin acımasız vahşi dünyasında hayatta kalma mücadelesini anlatan en başarılı, en büyüleyici romanlardan biridir. Yazar bize, boyun eğmez, amansız bir doğal ve sosyal çevrede, insan ve hayvanın yaşama mücadelesini etkileyici bir gerçekçilikle sunar.\n\nBeyaz Diş, San Franciscoda gemiden indi. Şaşkınlıktan öylece kalakalmıştı. Zaten güç denen şeyi, nedenini kendi de bilmeden içgüdüsel bir kavrayışla tanrılara ait bir özellik olarak kabul etmişti. Ancak San Francisconun çamurlu kaldırımlarında yürürken beyaz adamların tanrısal gücü hiç bu kadar şaşırtıcı gelmemişti ona. O bildiği odundan yapılmış kulübelerin yerini kule gibi yükselen binalar almıştı. Caddeler binbir türlü tehlikeyle doluydu. El arabaları, otomobiller, kocaman atların çektiği büyük at arabaları... Caddelerde vızır vızır dolaşan, diğer araçların arasında bağırıp çağırarak kendisine yol açan elektrikli dev taşıtlar, tıpkı kuzeyin uçsuz bucaksız ormanlarından tanıdığı vaşaklar gibi çığlık çığlığa ilerliyorlardı.\n\nKaranlık ladin ağaçları ormanı, donmuş nehrin her iki yakasında yer alıyordu. Arazi öylesine cansız, ıssız ve soğuktu ki hüzün kelimesi bile onu tanımlamada yetersiz kalıyordu. Sessizlik her yanı sarmıştı. Ama yine de bu uzak yabani topraklarda dirençli bir yaşam vardı.\n\nİlkel bir dünyaya kavuşmak için uygarlıktan kaçacağı yerde, insanların arasına katılmak için ormanı terkeden vahşi bir köpeğin acı, buruk, şaşılası bir yaşama tutkusuyla dolu çarpıcı öyküsüdür Beyaz Diş. Gözleme ve deneye dayanan o yalın gerçekçiliğiyle Jack Landon insanın insanla ve doğayla olan mücadelesini yine destansı boyutlara ulaştırıyor. Bir bakıma Vahşetin Çağrısının devamı sayılan bu sürükleyici romanı bir solukta okuyacağınıza eminiz.\n\nGece karanlığı bastırıyordu. Kampın gürültüsüne ve telaşına alışık olan duyuları körelmişti.Ne görülecek, ne duyulacak, ne de yapılacak bir şey vardı burada. Sessizliğin bozulduğunu ve doğanın harekete geçtiğini görmek için bütün duyularını zorladı. Issızlık içinde dehşetli bir tehlikenin pusuda olduğu hissi onu korkutuyordu. Panik içinde kampa doğru çılgınca koşmaya başladı. Koşa koşa ormandan çıktı ve ay ışığıyla aydınlanmış, gölgesiz ve karaltısız bir düzlüğe geldi. Ama kamp yoktu ortalıkta..Arka ayakları üzerine çöktü, burnunu aya doğru kaldırdı.Yalnızlığının verdiği buruklukla beraber korkusu da artmıştı.Geçmişteki acıları ve geleceğin korkularını anlatan uzun ve acıklı bir uluma tutturdu. Bu onun, ilk uzun ve acı dolu ulumasıydı.. ...\n\nKendi cinsinden ve insanlardan nefret gördüğü, hiç durmadan onlarla mücadele ettiği için büyümesi çabuk fakat tek yönlü oluyordu. İçindeki şefkat ve sevginin filizlenmesi olanaksızdı. Böyle şeyler için en küçük bir umudu bile yoktu. Kuvvetliye boyun eğmek, zayıfı ezmek kuralını öğrenmişti. Gri Kunduz kuvvetli bir tanrıydı. Bu yüzden Beyaz Diş ona boyun eğiyordu. Fakat kendisinden küçük olan köpek, ezilmesi gereken zayıf bir yaratıktı. Onunki kuvvet yönünde bir gelişmeydi. Devamlı acı çekmek, hatta mahvolmak tehlikesine karşı koyabilmek için, yırtıcı ve savunmacı özellikleri aşırı derecede gelişmişti. Diğer köpeklerden daha çabuk hareket ediyor, daha hızlı koşuyordu. Onlara oranla daha hileci, daha öldürücü, daha çevikti. Çelik gibi kasları, ipince sinirleri olan, cesur, zalim, yırtıcı ve akıllı bir hayvan olup çıktı. Bütün bu niteliklere sahip olması şarttı, aksi halde ne ayakta durabilecek ne de içinde bulunduğu bu düşman çevrede yaşayabilecekti.\n\n\n\nHayatın rengi, her insan için farklıdır ve her gün farklı bir biçimde çıkar karşısına... Peki, başka varlıkların gözünden bakınca nasıldır hayat? Onların da bizler gibi kederleri, sevinçleri ve kavgaları var mıdır?Beyaz Diş bu soruların cevabını arıyor. Yarı kurt, yarı köpek Beyaz Dişin gözüyle dünyayı, yaşamı ve her şeye rağmen ayakta kalma mücadelesini anlatıyor. Her şeyin ortasında sandığımız insanı her zamankinden farklı bir yerde buluyorsunuz bu eserde... Zira insan, bu kitapta bir başka insanın değil, bir kurdun gözlerinden anlatılıyor ve yargılanıyor.Dünya klasiklerinden biri sayılan Beyaz Diş, dışımızdaki dünyayı bize yaklaştıran, bize farklı açılardan bakmayı öğreten bir eser. Bu romanı okuduktan sonra, hayata bakışınız değişecek ve diğerlerinin dünyasını daha iyi anlayacaksınız.\n\nIrmak, boydan boya buz tutmuştu. Kuzeyin bu akıllara durgunluk veren karlarla kaplı yolları vahşetin tanımıydı sanki...Herşeye karşın yaşam sürüp gidiyordu. İşte ileride bir köpek sürüsü kızağı sürükleyip götürüyordu. Kızakta iki adam ve bir tabut vardı....\n\nuzeyin soğuk ormanlarında yaşam kavgası...Açlık ve hayatta kalma çabası...Beyaz Diş, bir kurt kırması; damarlarında hem kurt hem de köpek kanı dolaşıyor. Ormanda yapayalnız, hayatta kalmaya çalışıyor. Bir gün, na dek yaşadığı mağaranın duvarını geçip hayata atılıyor e her şeyi en başından keşfetmeye koyuluyor. Vahşi doğanın çetin şartları, yaratılışındaki sertliği gün geçtikçe daha çok besliyor. Ve sonunda Beyaz Diş, amansız bir kurt oluyor. Derken efendiyi, yani insanı tanıyor.Usta yazar Jack London, Beyaz Dişte bir kurt ve ona sahip çıkan farklı efendiler üzerinden evcilleşmenin imkânını sorguluyor.\n\n

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 6 ay
Hakan Sipahi okumuş.
Göğe Bakma Durağı

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunla... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 6 ay
Hakan Sipahi kütüphanesine ekledi.
Göğe Bakma Durağı

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunla... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 6 ay
Hakan Sipahi okumuş.
Büyük Saat

İkinci Yeni hareketinin Edip Cansever ve Cemal Süreya ile birlikte önde gelen şairlerinden Turgut Uyar, çok uzun bir aradan sonra ilk kez bütün şiirleri içeren bir kitapla okurlarının karşısında. Arz-ı Hal, Türkiyem, Dünyanın En Güzel Arabistanı, Tütünler Islak, Her Pazartesi, Divan, Toplandılar, Kayayı Delen İncir ve Dün Yok mu kitaplarının yanı sıra dergilerde kalan son şiirleri ve önceki baskılardan unutulmaları ya da şair tarafından elenmeleri nedeniyle kitaplarına girmemiş şiirleriyle, kaçırılmayacak bir yapıt. TADIMLIKÇOK ÜŞÜMEKBir Kalır uzun resimlerde anısı sakallarımızınUrban içinde Üşüyüp Üşüyüp kaldığımızınBir Kalır yanık yağlar kokusu şehirlerdeUzun nehirlere binip uzaklaşmadıkçaBir Kalır yabancı yataklarda o otellerMeydanlar heykeller sizin olmadığınız o her yerO çok yalınç gerçekli gelip gitmelerBir Kalır uzun duvarlar ve onların dipleriBir Kalır Yılgın Adamların hep Evet dedikleriÇok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımızÜşürdü ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımızTükenir dağınık diriliği kaşıntımızın bir günBir Kalır uzun kitaplarda anısı çok Üşüdüğümüzün

İkinci Yeni hareketinin Edip Cansever ve Cemal Süreya ile birlikte önde gelen şairlerinden Turgut Uyar, çok uzun bir aradan sonra ilk kez bütün şiirleri içeren bir kitapla okurlarının karşısında. Arz-ı Hal, Türkiyem, Dünyanın En Güzel Arabistanı, Tüt... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 6 ay
Hakan Sipahi okumuş.
Sonrası Kalır II

Yapi Kredi Yayinlarindan bugüne dek yayimlanmis en kapsamli Edip Cansever külliyati!Basta, Edip Canseverin, gençlik hatasi degerlendirmesiyle reddettigi ilk kitabi Ikindi Üstü olmak üzere, kitaplarinin sonraki basimlarina girmeyen siirleri ve dergilerde kalmis birçok siiri de günyüzüne çikaran toplu siirlerinin bu yeni basimi, Sairin tüm siirlerini ilk kez bir araya getiriyor. TADIMLIKMENDILIMDE KAN SESLERIHer yere yetisilirHiçbir seye geç kalinmaz amaÇocugum beni bagislaAhmet abi sen de bagisla.Boynu bükük duruyorsam egerIçimden böyle geldigi için degilAma hiç degilAh güzel Ahmet abim benimInsan yasadigi yere benzerO yerin suyuna, o yerin topragina benzerSuyunda yüzen baligaTopragini iten çiçegeDaglarinin, tepelerinin dumanli egimineKonyanin beyazAntepin kirmizi düzlügüne benzerGögüne benzer ki gözyaslari mavidirDenizine benzer ki dalgalidir bakislariEvlerine, sokaklarina, kösebaslarinaÖylesine benzer kiVe avlularina(Bir kuyu halkasiyla sikistirilmistir kalbi)Ve sözlerine(Yani bir cep aynasi alim-satimina belki)Ve bir gün birinin bir adres sormasina benzerSorarken sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüneCamcinin cam kesmesine, dülgerin rende tutmasinaÖyle bir cigara yakimina, birinin gazoz açmasinaMinibüslerine, gecekondularinaHasretine, yalanina benzerAnisi issizliktirAcisi bilincidirBiçagi gözyaslaridir kurumakta olanGülemiyorsun ya, gülmekBir halk gülüyorsa gülmektirNe kadar benziyoruz Türkiyeye Ahmet abi.Bir güzel kadeh tutusun vardi eskidenDirsegin iskemleye dayali– Bir vakitler gökyüzüne dayali, derdim ben –Cigara paketinde yazilar resimlerResimler: cezaevleriResimler: özlemResimler: eskidenberiVe bir kasin yukari kalkikSevmen aceleDostlugun çabukBakiyorum da simdiO kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.Ve zaman dedigimiz nedir ki Ahmet abiBiz eskiden seninleIstasyonlari dolasirdik bir birO zamanlar Malatya kokardi istasyonlarNazilli kokardiVe yagmurdan islandikça Edirne postasiKil gibi ince Istanbul yagmurunun altindaEsmer bir kadin sevmis gibi olurdun senKadinin ütülü patiskalardan bir teniUpuzun boynuKirpikleriVe sana Ahmet abiUzaktan uzaktan domates peynir keserdi sankiSofrani kurardiElini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardiCezaevlerine düssen cigarani getirirdiÇocuklar dogururduVe o çocuklarin dünyayi düzeltecek ellerini islerdi bir dantel gibiO çocuklar büyüyecekO çocuklar büyüyecekO çocuklar...Bilmezlikten gelme Ahmet abiUmudu dürtUmutsuzlugu yatistirDiyecegim su kiYok olan bir seylere de benzerdi o zaman trenlerOysa o kadar kullanisli ki simdiHayalsiz yasiyoruz nerdeyseÇocuklar, kadinlar, erkeklerTrenler tiklim tiklimTrenler cepheye giden trenler gibiIsçilerAlmanya yolcusu isçilerKadinlarKimi yolcu, kimi gurbet bekçisiEllerinde bavullar, filelerKolonyalar, su siseleri, paketlerOnlar ki, hepsiBir tutsak agaç gibi yanlis yerlere büyüyenlerAh güzel Ahmet abim benimGördün mü bakDagilmis pazar yerlerine benziyor simdi istasyonlarVe dagilmis pazar yerlerine memleketGelmiyor içimizden hüzünlenmek bileGelse deÖyle sürekli degilBir caz müzigi gibi gelip geçiyor hüzünO kadar çabukO kadar kisaIste o kadar.Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanarDis degil, tirnak degil, bir mendil niye kanarMendilimde kan sesleri.SONRASI KALIROn kalir benden geriye, dokuzdan önceki onDokuz degil on kalirOn çiçek, on günes, on haziranOn eylül, on haziranOn adam kalir benden, onu daBal gibi parlayan kekik gibi bunalanOn adam kalir.Ne kalir ne kalirTuz gibi susayan, nane gibi yayilanDokuzu unutulmus on yüz mü kalirOnu da unutulmus bir siir belki kalirOn çizik, on çentik, on dudak iziBir çay bardaginda on dudak iziAsklardan sevgilerdenSuya yeni indirilmis bir kayik gibiAkip geçmissem, gidip gelmissemBir de bu kalir.Ne kalir benden geriye, benden sonrasi kalirAsil bu kalir.On yerde adim geçse geçmeseDaglardan tepelerden inen bir düzlüktüm, anlasilir.Aksam olur bir günden dibe çökerimSu içer dibe çökerimIyimser bir duvarciyim her gün bir tugla düsürürüm elimdenBu yüzden gecikirimSize bu sikinti kalir.Ne kalirKahvelerde kalin kalin kayisi vaktiDisleri kesmeyenin en az kayisi vaktiDisleri hiç kesmeyendenGün geçer kendi kalirKahvelerde kayisi.Gezginim, açik denizlerden yanayimBiraz da Akdenizliyim, bu iste böyle kalirAkdenizli herkes konusur duyarliginiBaska ne kalirBiz ki bir konusuruz geriye on sey kalir.Benim gögüm gövdemin böyle yuvarlak vaktiKollari açilmis kalir.Ben buyum, dersin, arkadasSevgilim ben buyumYüregim vurgun, dislerim altinCeketim sol omuzumdaVakit vakit incelen vakit.IÇINDEN DOGRU SEVDIM SENIIçinden dogru sevdim seni Bakislarindan dogru sevdim de Agzindaki islakligin bugusundan Sesini yapan sözcüklerinden sevdim bir de Beni sevdigin gibi sevdim seni Kar birakilmis karanligindan. Yerlestir bu sevdayi her yerine Yüzünde ter olan su damlaciklarinin Kaynagina yerlestir Her zaman saklamadigin, acisizligin son duragina Gül tasiyan çocuguna yerlestir Ve omuzlarina, daracik omuzlarina Üsümüs gibisin de sanki azicik öne tasirdigin Tam oraya iste, uçsuz bucaksiz bir düzlükten Bir papatya tarlasiyla ayrilmis gögüslerine yerlestir Ve esmerligine bir de, eski bir yanginin izlerinin renginde Saçlarinin yana düsüsüne, onlari bölen ikilige Alnindan baslayan ve ayak bileklerinde duran Yani senin olmayan, seni bir bosluk gibi saran hüzne yerlestirYerlestir onu bir kentin parça parça aklinda tuttugun Kar taneleri gibi uçusan Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine Yerlestir bu sevdayi her yerine.Ekledim ben tattigim her seyi denizlere Bildigim ne varsa onlar da hep denizlerdenSen de bir deniz gibi yerlestir onu istersen Sevdayi Ve köpüklendir Ve yaslandir ki iste kederi anlamasin Ama dur, her deniz yaslidir zaten Ögrenmez ama ögretir mutlulugu Bizim sevdamiz da öyledir, iyi siirler gibi Biraz da herkes içindir. Ve gelincigin ikinci tadina benzemeli Var eden kendini birincisinden Yani bir sevdayi sevgiye dönüstüren. Ben simdi bir yabanci gibi gülümseyen Tanimadigin bir ülke gibi Içinde yasamadigin bir zaman gibi Tam kendisi gibi mutlulugun Beni bekliyorsun Ve onu bekliyorsun beni beklerken.ÜÇLÜKLERIGülümse! gör ölümsüz karsiligini bunun Iste Lambalar, bardaklar, çiçekli güz sürahileri. IIGünün ilk saatleri Iyi biliyorum, ilk saatleri günün Peki, nedir öyleyse bu sabah silintisi.IIIHiçbir dilde söylenmemis Hiçbir dilde yazilmamisSözler ve sarkilar içindeyim. IVNeden aklima geliyor istasyon büfesindeki durusun Hava sogudu –kasimin son günleri– Kar yagacak, bembeyaz olacak unutulmuslugun. VBir gemi geçiyor, sessiz bir gemi Oysa yolcularla dolu içi Girince gemiye kimseler yok –dalgalardan baska– VIBütün gün yagmur yagdi Ya da bir gün içinde bir yildan fazla Günü islatti bu yagmur. VIINedir mi yalnizlik –kendine sor önce– Bir sabah, erkenden, bir kir çiçeginin üzerinde Görünce parladigini bir çiy tanesinin. VIIIGölgen yok senin, ayak izlerin yok Neden mi? acilar barinmamis ki sende Mutluluk yok, mutsuzluk yok.

Yapi Kredi Yayinlarindan bugüne dek yayimlanmis en kapsamli Edip Cansever külliyati!Basta, Edip Canseverin, gençlik hatasi degerlendirmesiyle reddettigi ilk kitabi Ikindi Üstü olmak üzere, kitaplarinin sonraki basimlarina girmeyen siirleri ve dergile... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 6 ay
Hakan Sipahi okumuş.
Gelmiş Bulundum

Şiirler yazdım, kitaplar okudumElime bir bardak aldım, onu yeniden oydumDerinlerde kaldım böyle bir zamanKim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktanEy yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefalarıSöyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.

Şiirler yazdım, kitaplar okudumElime bir bardak aldım, onu yeniden oydumDerinlerde kaldım böyle bir zamanKim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktanEy yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefalarıSöyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bu... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 6 ay
Daha Fazla Göster

Hakan Sipahi şu an ne okuyor?

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.