Bu kitap, paraya çok sıkışıldığında babaannenin cebe sıkıştırdığı yüklü miktardaki harçlığın yarattığı duyguyu hatırlatıyor: Sevinç ve daha fazlasına duyulan utanmaz ihtiras... Feyyaz Yiğit daha ilk eserinde edebiyat ustalarının uzun yıllar içinde eriştiği bir mahareti kazanmış görünüyor. Donukluğun içindeki hareketi, saçmalığın içindeki sağduyuyu, sıradanlığın insana umut veren mucizesini ve beklenmeyen şeyleri aslında nasıl da beklediğimizi bize zahmetsizce sergileyiveriyor. (Aziz Kedi)
*
Hayatımın tümüne olduğu kadar ismini verdim.
Öyle güçlü bir zırh ki olduğu kadar. Her zaman ve her şeye, gerekli veya gereksiz söyleyiver gitsin. Kendi kendine durduğun yerde arka arkaya beş bin kere söyle istersen. Tanıdığım ve tanımadığım herkes, biliyorum ki olduğu kadarıyla yetiniyor. Dünya çirkin bir yer olsun istiyorsan, olduğu kadar çirkindir. Birisini çok mutlu etmek istersen eğer, olduğu kadar mutlu edersin onu. Olduğu kadarı seni rahatsız ediyorsa, ona yine olduğu kadar itiraz edebilirsin.
Olduğu kadar dünyadaki bütün sorulara verilebilecek en güçlü cevaptır. Ama yine de hiçbir zaman TAM olarak tatmin edemez kimseyi. Özü gereği yine olduğu kadar tatmin etmek zorundadır. Tam değilse eksiktir, eksik olduğu kadar tamdır.
Bu kitap, paraya çok sıkışıldığında babaannenin cebe sıkıştırdığı yüklü miktardaki harçlığın yarattığı duyguyu hatırlatıyor: Sevinç ve daha fazlasına duyulan utanmaz ihtiras... Feyyaz Yiğit daha ilk eserinde edebiyat ustalarının uzun yıllar içinde er... tümünü göster
Bu kitap, paraya çok sıkışıldığında babaannenin cebe sıkıştırdığı yüklü miktardaki harçlığın yarattığı duyguyu hatırlatıyor: Sevinç ve daha fazlasına duyulan utanmaz ihtiras... Feyyaz Yiğit daha ilk eserinde edebiyat ustalarının uzun yıllar içinde eriştiği bir mahareti kazanmış görünüyor. Donukluğun içindeki hareketi, saçmalığın içindeki sağduyuyu, sıradanlığın insana umut veren mucizesini ve beklenmeyen şeyleri aslında nasıl da beklediğimizi bize zahmetsizce sergileyiveriyor. (Aziz Kedi)
*
Hayatımın tümüne olduğu kadar ismini verdim.
Öyle güçlü bir zırh ki olduğu kadar. Her zaman ve her şeye, gerekli veya gereksiz söyleyiver gitsin. Kendi kendine durduğun yerde arka arkaya beş bin kere söyle istersen. Tanıdığım ve tanımadığım herkes, biliyorum ki olduğu kadarıyla yetiniyor. Dünya çirkin bir yer olsun istiyorsan, olduğu kadar çirkindir. Birisini çok mutlu etmek istersen eğer, olduğu kadar mutlu edersin onu. Olduğu kadarı seni rahatsız ediyorsa, ona yine olduğu kadar itiraz edebilirsin.
Olduğu kadar dünyadaki bütün sorulara verilebilecek en güçlü cevaptır. Ama yine de hiçbir zaman TAM olarak tatmin edemez kimseyi. Özü gereği yine olduğu kadar tatmin etmek zorundadır. Tam değilse eksiktir, eksik olduğu kadar tamdır.
Bu kitap, paraya çok sıkışıldığında babaannenin cebe sıkıştırdığı yüklü miktardaki harçlığın yarattığı duyguyu hatırlatıyor: Sevinç ve daha fazlasına duyulan utanmaz ihtiras... Feyyaz Yiğit daha ilk eserinde edebiyat ustalarının uzun yıllar içinde er... tümünü göster
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yılla... tümünü göster
Freudun ruhsal-zihinsel bozuklukların tedavisi için geliştirdiği psikanaliz kuramı ve tekniği; neredeyse yüz yıldır hem çok tehlikeli, hem de çok geçersiz varsayımlardan kurulu olduğu iddiasıyla çok eleştirilmiştir. Fanatik Freud düşmanlarını bir yana bıraksak bile, günümüzde de saygın bir psikoloji paradigması ve kuramı olan davranışçı yaklaşım taraftarı psikologlar başta olmaz üzere, beşeri ilişkiler ve sosyal bilimlerle uğraşan birçok araştırmacı ve filozof tarafından bugün de Freudun öğretisi, çok sert eleştirilere maruz kalmaktadır.
Kişisel yaşamını didik didik eden ve buradan hareketle otoanalizi, ruhsal derinliklerimizi anlamada etkin bir yöntem olarak öneren, hastalarından elde ettiği gözlemlerle insanın ruhsal gelişimine ilişkin çok önemli, yararlı ve geçerli bir kuramsal model sunduğuna inanan Freud, yanlı, önyargılı ve hasta mahremiyetine saygısız bulunarak küçümsenmiştir.
Halbuki Freud, psikanaliz kuramındaki kavramları ve varsayımları ölene dek gözden geçirmiş, kimini anlamlı değişikliklere uğratmış, bilinçdışının önemini vurgulamış; davranışlarımızın büyük çoğunluğunun erken çocukluktaki yaşantımız tarafından belirlendiğini ileri süren ruhsal determinize inancını hep korumuştur.
Freudun ruhsal-zihinsel bozuklukların tedavisi için geliştirdiği psikanaliz kuramı ve tekniği; neredeyse yüz yıldır hem çok tehlikeli, hem de çok geçersiz varsayımlardan kurulu olduğu iddiasıyla çok eleştirilmiştir. Fanatik Freud düşmanlarını bir yan... tümünü göster
Freudun ruhsal-zihinsel bozuklukların tedavisi için geliştirdiği psikanaliz kuramı ve tekniği; neredeyse yüz yıldır hem çok tehlikeli, hem de çok geçersiz varsayımlardan kurulu olduğu iddiasıyla çok eleştirilmiştir. Fanatik Freud düşmanlarını bir yana bıraksak bile, günümüzde de saygın bir psikoloji paradigması ve kuramı olan davranışçı yaklaşım taraftarı psikologlar başta olmaz üzere, beşeri ilişkiler ve sosyal bilimlerle uğraşan birçok araştırmacı ve filozof tarafından bugün de Freudun öğretisi, çok sert eleştirilere maruz kalmaktadır.
Kişisel yaşamını didik didik eden ve buradan hareketle otoanalizi, ruhsal derinliklerimizi anlamada etkin bir yöntem olarak öneren, hastalarından elde ettiği gözlemlerle insanın ruhsal gelişimine ilişkin çok önemli, yararlı ve geçerli bir kuramsal model sunduğuna inanan Freud, yanlı, önyargılı ve hasta mahremiyetine saygısız bulunarak küçümsenmiştir.
Halbuki Freud, psikanaliz kuramındaki kavramları ve varsayımları ölene dek gözden geçirmiş, kimini anlamlı değişikliklere uğratmış, bilinçdışının önemini vurgulamış; davranışlarımızın büyük çoğunluğunun erken çocukluktaki yaşantımız tarafından belirlendiğini ileri süren ruhsal determinize inancını hep korumuştur.
Freudun ruhsal-zihinsel bozuklukların tedavisi için geliştirdiği psikanaliz kuramı ve tekniği; neredeyse yüz yıldır hem çok tehlikeli, hem de çok geçersiz varsayımlardan kurulu olduğu iddiasıyla çok eleştirilmiştir. Fanatik Freud düşmanlarını bir yan... tümünü göster
Franz Kafka (1883 - 1924)1893-1901 yılları arasında Pragda Alstaldter Ringdeki Alman lisesinde okudu. Pragdaki Alman üniversitesinde hukuk tahsili yaptı. 1906da hukuk doktorasını verdi. Orta halli bir memur hayatı yaşadı. Sağlığında eserinin yayımlanan kısımları hiçbir yankı uyandırmadı. Ölümünden sonra hikâye ve romanlarından çoğunun yayımlanması romancı dostu Max Brod sayesinde oldu.Dünyanın saçmalığı karşısında insanın umutsuzluğunu güçlü bir biçimde veren Kafkanın eserlerinde en çarpıcı yan, maksatlı bir sadelik ötesinde, gerçeğin en elle tutulabilecek yönlerinden ayrılmamak kaygısı ile rüyadan doğan gerçekdışı ve esrarlı bir dünya saplantısı arasındaki çekişmedir. Kimi zaman anlatımcılığa, kimi zaman da gerçeküstücülüğe yaklaştırılan Kafkanın edebiyatı, aslında hiçbir okulun tanımına sığmaz.Bu eserde; yazarın, babasının yakın dostu olan Franz Kafka ile gençken yaptığı söyleşileri okuyacak ve Franz Kafkayı daha yakından tanıyacaksınız.
Franz Kafka (1883 - 1924)1893-1901 yılları arasında Pragda Alstaldter Ringdeki Alman lisesinde okudu. Pragdaki Alman üniversitesinde hukuk tahsili yaptı. 1906da hukuk doktorasını verdi. Orta halli bir memur hayatı yaşadı. Sağlığında eserinin yayımlan... tümünü göster