Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar'ı Berna Moran, hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı olarak niteler. Moran'a göre Oğuz Atay'ın mizah gücü, duyarlılığı ve kullandığı teknik incelikler, Tutunamayanlar'ı büyük bir yeteneğin ürünü yapmış, yapıttaki bu yetkinlik Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve ona çok şey kazandırmıştır. Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay saldırısını, tutunanların anlamayacağı, red edeceği türden bir romanla yapar. Tutunamayanlar, 1970 TRT Roman Ödülünü kazanmıştı.
Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar'ı Berna Moran, hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı olarak niteler. Moran'a göre Oğuz Atay'ın mizah gücü, duyarlılığı ve kullandığı teknik incelikle... tümünü göster
Her yazar, yazdığı en son romanın en iyi romanı olduğunu sanır. Benim bu romanım için böyle düşünmemin nedeni, yapmak istediğimi tam olarak gerçekleştirebilmiş olmamdır. Romanlar, yazılırken yazarlarının elinden kaçıp kurtulmak isterler. Romanın kişileri, kendi özyaşamlarına dönerler, en sonunda da canlarının istediğini yaparlar. Ben hiçbir romanımda bu romanımdaki kadar ipleri elimde tutamadım. Belki bunu konu ve hacim nedeniyle başarmışımdır. Konusu çok sert olan ve hemen hemen polisiye bir roman gibi işlenen bir roman bu. Üstelik oldukça da kısa. Sonuçtan hoşnutum. Bundan önce de en iyi romanım Yüzyıllık Yalnızlık değil de Albaya Mektup Yazan Kimse Yok adlı yapıtımdı. Ben öyle sanıyordum; ve bunu da sık sık söyledim. Şimdi de en iyi romanımın Kırmızı Pazartesi (Gronica de Una Muerte Anunciada) olduğunu sanıyorum.
Her yazar, yazdığı en son romanın en iyi romanı olduğunu sanır. Benim bu romanım için böyle düşünmemin nedeni, yapmak istediğimi tam olarak gerçekleştirebilmiş olmamdır. Romanlar, yazılırken yazarlarının elinden kaçıp kurtulmak isterler. Romanın kişi... tümünü göster
Mahallenin erkek çocukları çıkmaz sokakta ayaktopu oynuyorlardı. Birdenbire orada beliren on yaşlarında bir kız, meşin topu kapıp kaçmaya başladı. Oğlanlar hemen peşine takıldılar. Var güçleriyle ona yetişmeye çalışıyor, bir yandan da, bırak o topu, Suna, yoksa fena olacaksın diye bağırıyorlardı. Suna oğlanların önünde yel gibi koşuyordu. Mahallenin en güçlü çocukları Hüseyinle Osman bile ona yetişemiyorlardı. Hepsi de soluk soluğaydı. Kovalamaca uzadıkça, bu öfke çığ gibi büyüyordu. Oyunun en tatlı, en coşkulu yerinde Sunanın topu kapıp kaçması, oyuncu çocukları çileden çıkarmıştı...
Mahallenin erkek çocukları çıkmaz sokakta ayaktopu oynuyorlardı. Birdenbire orada beliren on yaşlarında bir kız, meşin topu kapıp kaçmaya başladı. Oğlanlar hemen peşine takıldılar. Var güçleriyle ona yetişmeye çalışıyor, bir yandan da, bırak o topu, ... tümünü göster
Behram, Tunadan uçan bir kuştu. Asya, Afrika, Avrupa göklerinde, yıllar yılı kanat çırptı. Soluk kesici serüvenlere daldı. Başından akla gelmedik olaylar geçti. Sonra bir gün, kanadı kırıldı. Ama, o yılmadı. Yaşamı boyunca zihin, bellek ve gönül kanatlarıyla uçmayı sürdürdü.
Behram, Tunadan uçan bir kuştu. Asya, Afrika, Avrupa göklerinde, yıllar yılı kanat çırptı. Soluk kesici serüvenlere daldı. Başından akla gelmedik olaylar geçti. Sonra bir gün, kanadı kırıldı. Ama, o yılmadı. Yaşamı boyunca zihin, bellek ve gönül kana... tümünü göster
Tatil beldesi Bodrum kıyılarında başlayıp ,tüm dünyada süren tarihi eser kaçakçılığıyla ilgili, görkemli bir serüven. Yeraltında bulunan gizemli kral mezarları, insan eli değmemiş büyülü hazineler. Bu gizli hazinelerin yerini bilen tek çocuk , kızıl saçlı Ademin de içinde bulunduğu ,soluk soluğa izlenen bir kaçma kovalama olayı.On yaşında bir çocukken, bodrumdan , tarihi eser kaçakçıları tarafından kaçırılan Adem,On yıl dünyanın değişik ülkelerinde süren ,akıl almaz serüvenler sonunda , zengin ve bilgili bir genç adam olarak, görkemli bir yatla Bodruma döner... Elbette yerlerini sadece Ademin bildiği hazineyi soymaktan vazgeçmeyen eski hırsızlar da peşindedir. Ama Adem onlara öylesine şaşırtıcı bir tuzak kurmuştur ki!.....Çocuklara tarihsel değerlere ve ören yerlerindeki kalıntılara sahip sahip çıkma bilinci veren bu romanı okuyanlar, hem sürükleyici bir serüvene katılıyor, hem de zengin bir kültür birikimi ediniyorlar.
Tatil beldesi Bodrum kıyılarında başlayıp ,tüm dünyada süren tarihi eser kaçakçılığıyla ilgili, görkemli bir serüven. Yeraltında bulunan gizemli kral mezarları, insan eli değmemiş büyülü hazineler. Bu gizli hazinelerin yerini bilen tek çocuk , kızıl ... tümünü göster
Bu kitaptaki serüvenler, günümüzde başlayıp, Yirmi birinci Yüzyılın ilk yarısına kadar sürmektedir. Bu nedenle Gökyüzündeki Mor Bulutlara 21. Yüzyılın romanı diyebiliriz. Romanın konusu, kıtalar arası uçuşlar yapan bir Türk pilotun, Hindistan yolculuğuyla başlar. Binlerce yıl önce, Hindistanda yaşamış olan, Bilge Jambuna Ana öldüğünde, Himalayalarda bulunan bir buzul yöresine gömülmüştür. Jambuna Ana, geçmişte, ilkel insanlara insanlık ilkelerini öğreten, kutsal bir kişidir. Gün gelip de eğer insanlık, eski çağlarda olduğu gibi, yeniden ilkelleşip yozlaşarak, sevgisizlik ve duyarsızlık hastalığına tutulursa, Jambuna Ruhu, bir kez daha dünyaya gelecektir. Buz gömütteki ceset, her yıl, gece ile gündüzün eşitlendiği gün, Şafak sırasında, birkaç dakikalığına, apaçık görülmektedir. Jambuna efsanesine göre, buzuldaki ceset bu özel günde görülmez olduğunda, Jambuna Ana Ruhunun bir kadın bedeninde, yeniden dünyaya geldiği anlaşılacaktır. Bir gün, ceset görülmez olur. Çünkü insanlar öylesine ilkelleşip yozlaşmışlardır ki!... Haydi gelin, merak ve heyecan dolu serüvenler yaşayarak, Jambuna ruhunu taşıyan kadını, yeryüzünde aramaya çıkalım!...
Bu kitaptaki serüvenler, günümüzde başlayıp, Yirmi birinci Yüzyılın ilk yarısına kadar sürmektedir. Bu nedenle Gökyüzündeki Mor Bulutlara 21. Yüzyılın romanı diyebiliriz. Romanın konusu, kıtalar arası uçuşlar yapan bir Türk pilotun, Hindistan yolculu... tümünü göster