Şu dünyada ne garip şeyler olur! Bu olayların çoğu da inanılacak türden değildir. O danıştay üyesi kılığında gezen, kentte bunca gürültüye patırtıya yol açan burun, sonunda -nasıl oldu bilinmez- eski yerine döndü. Yani Binbaşı Kovalevin iki yanağının tam ortasına... Bu olay, 7 Nisanda oldu. Kovalev, sabahleyin uyanıp da aynaya öylesine bir baktığında burnunu yerinde gördü. Hayretler içinde elini burnuna götürdü. İşte, tastamam kendi burnuydu bu. Yaşasın! diye bağırdı. Neredeyse, odanın içinde, sevinçten yalınayak, oynayıp zıplamaya başlayacaktı.
******
Büyük Rus yazarı Gogolün en ünlü klasiklerinden biri olan ve tiyatrolarda defalarca sahnelenen öyküsünün yanı sıra, Palto ve Burun adlı iki ünlü öyküsü daha bu kitapta yer alıyor. Yazar birinci öyküde: delicesine âşık bir gencin yürek parçalayıcı halini korkunç bir tahlil gücüyle anlatıyor. İkinci öyküde ise, bencil ve düzenbaz bir devlet memurunun kendinden de düzenbaz bir şefin ayak oyunu karşısında yere serilişi anlatılıyor.
************
Bir Delinin Hatıra Defterinde, Ünlü yazar Gogolün birbirinden güzel üç hikâyesi yer alıyor. Yazar, içinde yaşadığı Rus toplumunun genel yapısını ve bireylerini büyük bir dikkatle tahlil ediyor; eser yazarın birbirinden ilginç gözlemlerini yansıtması açısında oldukça önemli.Aynı zamanda Tiyatro oyunu olarak da sahnelenmiş ve oldukça büyük yankı uyandırmış olan eser, Bir Delinin Hatıra Defteri, Palto ve BurunÙ dlı hikâyee okuyucularına farklı pencereler açıyor.
******
Şu dünyada ne garip şeyler olur! Bu olayların çoğu da inanılacak türden değildir. O danıştay üyesi kılığında gezen, kentte bunca gürültüye patırtıya yol açan burun, sonunda -nasıl oldu bilinmez- eski yerine döndü. Yani Binbaşı Kovalevin iki yanağının... tümünü göster
Şu dünyada ne garip şeyler olur! Bu olayların çoğu da inanılacak türden değildir. O danıştay üyesi kılığında gezen, kentte bunca gürültüye patırtıya yol açan burun, sonunda -nasıl oldu bilinmez- eski yerine döndü. Yani Binbaşı Kovalevin iki yanağının tam ortasına... Bu olay, 7 Nisanda oldu. Kovalev, sabahleyin uyanıp da aynaya öylesine bir baktığında burnunu yerinde gördü. Hayretler içinde elini burnuna götürdü. İşte, tastamam kendi burnuydu bu. Yaşasın! diye bağırdı. Neredeyse, odanın içinde, sevinçten yalınayak, oynayıp zıplamaya başlayacaktı.
******
Büyük Rus yazarı Gogolün en ünlü klasiklerinden biri olan ve tiyatrolarda defalarca sahnelenen öyküsünün yanı sıra, Palto ve Burun adlı iki ünlü öyküsü daha bu kitapta yer alıyor. Yazar birinci öyküde: delicesine âşık bir gencin yürek parçalayıcı halini korkunç bir tahlil gücüyle anlatıyor. İkinci öyküde ise, bencil ve düzenbaz bir devlet memurunun kendinden de düzenbaz bir şefin ayak oyunu karşısında yere serilişi anlatılıyor.
************
Bir Delinin Hatıra Defterinde, Ünlü yazar Gogolün birbirinden güzel üç hikâyesi yer alıyor. Yazar, içinde yaşadığı Rus toplumunun genel yapısını ve bireylerini büyük bir dikkatle tahlil ediyor; eser yazarın birbirinden ilginç gözlemlerini yansıtması açısında oldukça önemli.Aynı zamanda Tiyatro oyunu olarak da sahnelenmiş ve oldukça büyük yankı uyandırmış olan eser, Bir Delinin Hatıra Defteri, Palto ve BurunÙ dlı hikâyee okuyucularına farklı pencereler açıyor.
******
Şu dünyada ne garip şeyler olur! Bu olayların çoğu da inanılacak türden değildir. O danıştay üyesi kılığında gezen, kentte bunca gürültüye patırtıya yol açan burun, sonunda -nasıl oldu bilinmez- eski yerine döndü. Yani Binbaşı Kovalevin iki yanağının... tümünü göster
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü"dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos'un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze'nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı "yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını" söyler.
Aydın Emeç'in, güzel Türkçesiyle dilimize armağan ettiği Şeker Portakalı'nın başkahramanı Zeze'nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı romanlarında izleyebilirsiniz.
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portaka... tümünü göster
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü"dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos'un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze'nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı "yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını" söyler.
Aydın Emeç'in, güzel Türkçesiyle dilimize armağan ettiği Şeker Portakalı'nın başkahramanı Zeze'nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı romanlarında izleyebilirsiniz.
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portaka... tümünü göster
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorularına yanıt arayan bir hayat ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen romanın altı yılda, yedi milyondan fazla okur bulmasının gizi, kuşkusuz, onun bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu seyretmek için şafak vakti uyanmaya benziyor.
Simyacı, Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho'nun, yayınlandığı 1988 yılından bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen üçüncü romanı. Simyacı, altı yılda kırk iki ülkede yedi milyondan fazla sattı. Bu, Gabriel Garcia Marquez'den bu yana görülmemiş bir olay. Yüreğinde, çocukluğunu yitirmemiş olan okurlar için bir klasik kimliği kazanan Simyacıyı Saint-Exupéry'nin Küçük Prens'i ve Richard Bach'ın Martı Jonathan Livingston'u ile karşılaştıranlar var.
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorula... tümünü göster
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorularına yanıt arayan bir hayat ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen romanın altı yılda, yedi milyondan fazla okur bulmasının gizi, kuşkusuz, onun bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu seyretmek için şafak vakti uyanmaya benziyor.
Simyacı, Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho'nun, yayınlandığı 1988 yılından bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen üçüncü romanı. Simyacı, altı yılda kırk iki ülkede yedi milyondan fazla sattı. Bu, Gabriel Garcia Marquez'den bu yana görülmemiş bir olay. Yüreğinde, çocukluğunu yitirmemiş olan okurlar için bir klasik kimliği kazanan Simyacıyı Saint-Exupéry'nin Küçük Prens'i ve Richard Bach'ın Martı Jonathan Livingston'u ile karşılaştıranlar var.
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorula... tümünü göster