Bir masal düşünün. Masladan çok öte bir masal. İçimizdeki bir yerlerde hep var olan ama bazen eskiyen, unutulan güzel duyguları canlandıran, iyileştiren. İnsan olmanın muhabbetini, erdemini hatırlatan. Tevazu nedir, gerçek zenginlik nedir öğreten, öğretmenkel kalmayıp sevdiren. Bir ömür hatırlanacak tatlı bir masal.Yürek Dede ile Padişah, bizleri alıp başka bir diyara, başka bir zamana götürüyor. Orada, bir gül bahçesinde kalbimizi sakinleştiriyor, dinlendiriyor. Yüzümüze bir gülümseme konduruyor. Cahit Zarifoğlu, Yürek Dede ile Padişahı 0-75 yaş arası çocuklar için yazmış.
Bir masal düşünün. Masladan çok öte bir masal. İçimizdeki bir yerlerde hep var olan ama bazen eskiyen, unutulan güzel duyguları canlandıran, iyileştiren. İnsan olmanın muhabbetini, erdemini hatırlatan. Tevazu nedir, gerçek zenginlik nedir öğreten, öğ... tümünü göster
Nasıl herkese duyuruyum da sesimi diyeyim: Bu anlattığınız ben değilim. ben bu anlattığınız değilim. Yusufu ben nasıl yerim? Ben Yusufu nasıl yerim? Sözünün bu kısmına gelince kurt. nemli gözlerinden boncuk gibi yaşlar dökülmeye başladı. Gri tüylerle kaplı göğsü. ön ayakları ıslandı. Bir ah çekti derinden derine. Islak burnu daha ıslandı. Ve devam etti:Ben şimdi adımı nasıl temize çıkarayım. alnıma sürülen bu kapkara lekeyi neyle. nasıl yıkayayım? Öyle bir leke kideğil bana. yeter kıyametin kopacağıüne değin gelip geçecek tüm torunlarıma.Tek muradım. bütün yaratılmışların sahibi olan Tanrım. bu ayıpla yaşatamazsın beni. Ya alsın yeni doğmuş bütün kurt yavrularıyla birlikte canımı. kurt neslinin dalı yaprağı burada kesilsin. ya da adım temize çıksın.
Nasıl herkese duyuruyum da sesimi diyeyim: Bu anlattığınız ben değilim. ben bu anlattığınız değilim. Yusufu ben nasıl yerim? Ben Yusufu nasıl yerim? Sözünün bu kısmına gelince kurt. nemli gözlerinden boncuk gibi yaşlar dökülmeye başladı. Gri tüylerle... tümünü göster
Bu romanda, geçim sıkıntısı nedeniyle ortaya çıkan yurtdışı göç olgusu, Almanyada yapılan incelemeler doğrultusunda işleniyor. Roman, küçük Atılın, köyünden, kardeşinden ve okulundan koparılıp alınarak, Almanyaya götürülmesiyle başlıyor. Yolculuk sürecinde ve Almanyada yaşadığı şaşırtıcı, gülünç, gizemli serüvenlerle sürüyor. Atıl yurdunu öylesine çok özlüyor ki! Sonunda bir gün .... Bu kitap Almancaya çevrilmiştir.
Bu romanda, geçim sıkıntısı nedeniyle ortaya çıkan yurtdışı göç olgusu, Almanyada yapılan incelemeler doğrultusunda işleniyor. Roman, küçük Atılın, köyünden, kardeşinden ve okulundan koparılıp alınarak, Almanyaya götürülmesiyle başlıyor. Yolculuk sür... tümünü göster
Abbas Sayar edebiyat - roman Güçlü, hırslı bir at kişnemesi ovanın dört bir yönüne dağıldı. Dağınık düzen otlayan sekiz on at başlarını kaldırdılar ve kulaklarını diktiler. (...)İçlerinde güçlü, kuvvetlileri vardı. Kimi kahra uğramış zavallı, kimi yılkının alışığı...hesaptan düşülmüş, defterden silinmiş roman kahramanı Doru Kısrakın yılkıya bırakılma öyküsü ve Orta Anadolunun ağır kış doğasında yaşama mücadelesi, halk dilinin zengin sözcük ve deyimleriyle işlenerek, şiirsel bir anlatımla ölümsüzleştirilmiş, eşsiz bir yapıt olan Yılkı Atı; Abbas Sayarın, Sekilide çiftçilik yaptığı yılların gözleminden yola çıkılarak yazılmış ilk romanıdır.1971 yılında TRT Roman Başarı ödülünü alan, çok geniş okur çevresi olan Yılkı Atı romanı bir kez daha okurlarla kucaklaşıyor.Yorumlar: Yazar, şair, ressam ve gazeteci Abbas Sayarın eserleri Ötüken Neşriyat tarafından yeniden yayımlandı. 1923 yılında Yozgatta dünyaya gelen, hayatının bir bölümünü orada geçirip 1999 yılında vefat ettikten sonra yine o topraklara dönen Abbas Sayarın romanları ve hikayeleri de Orta Anadolu insanının hayatını anlatır. Abbas Sayarın hayatı, romanlarındaki hayatlara benzer, ya da o, romanlarını kendi hayatından aldığı ilhamla yazmıştır. Kitaplarındaki kahramanların hiç uzağına düşmeyen, onlar gibi yaşayıp onları yazan Sayarın karşısına çıkan ilk engel, Anadolunun bağrından kopup İstanbula gelenleri şehir kapısında bekleyen şeydir: parasızlık... Sayar, parasızlık yüzünden geç girdiği üniversiteyi yine parasızlık yüzünden bitiremez. Üstelik, düşlerindeki okuldur bırakıp gitmek zorunda kaldığı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü... Üniversite öğrenimi, hayatında yarım kalan tek şeydir, ardında bıraktığı ve derlenmeyi bekleyen şiirleri sayılmazsa... Gazete bayiliğiyle işe başlayıp Bozlak adıyla bir kültür ve sanat gazetesi çıkaran, edebiyat fakültesinde okuyamamış olsa da şiirler yazarak edebiyat dünyasına giren Sayar, adını 1970 yılında TRT Sanat Ödülleri Yarışmasında derece alan ilk romanı Yılkı Atıyla duyurdu. O yıllarda bir edebiyat olayı olarak nitelendirilen bu romanın ardından gelen Çelo (1972) romanı 1973 Türk Dil Kurumu Roman Ödülünü, Can Şenliği (1974) romanı ise 1975 Madaralı Roman Ödülünü getirdi Sayara. Yozgatta bir dönem de çiftçilik yapan yazar, ömrünün son yıllarını Ayvalıkta resim yaparak, roman ve şiir yazarak geçirdi. Abbas Sayarın kitapları daha önce E ve Can Yayınlarından çıkmıştı. Ötüken Neşriyatın yeniden yayımladığı ödüllü romanlar Yılkı Atı, Çelo, Can Şenliği, Yorganımı Sıkı Sar (öykü), Anılarda Yumak Yumak ve son kitaplarından biri olan Noktaların kapağında yazarın kendi yaptığı resimler kullanılmış. Ülkü Özel Akagündüz / İstanbul
Abbas Sayar edebiyat - roman Güçlü, hırslı bir at kişnemesi ovanın dört bir yönüne dağıldı. Dağınık düzen otlayan sekiz on at başlarını kaldırdılar ve kulaklarını diktiler. (...)İçlerinde güçlü, kuvvetlileri vardı. Kimi kahra uğramış zavallı, kimi yı... tümünü göster
Karamelek05 şu anda kitap okumuyor.