Polisiye romanlar arasında kendine haklı olarak farklı ve özgün bir yer edinmiş akıcı bir roman. Bu türün takipçilerine öncelikle önerilir.
Polisiye romanlar arasında kendine haklı olarak farklı ve özgün bir yer edinmiş akıcı bir roman. Bu türün takipçilerine öncelikle önerilir.
Suç psikiyatristi olarak polise destek vermekte olan Claps’in suçluların davranış profilini inceleyerek olası şüphelileri tespit etmek gibi çetin bir görevi vardır. Ancak bu sefer ortadaki cinayet hiç de basit değildir. Karşısında acımasız, kararlı, unutulmak istemeyen ve şehrin korkulu rüyası olmayı amaçlayan bir seri katil vardır. Çözüm hep avuç içinde gibidir ama bir türlü
ulaşılamamaktadır, aşılan her bir basamak katilin ininin derinliklerine dalmaktan başka bir işe yaramaz.
Polisle satranç oynayan bir seri katil... “Mario Mazzanti ilk kitabını en lezzetli malzemeleri karıştırarak hazırlamış: Satranç,
edebiyat, sinema, opera ve asıl mesleği olan cerrahlık.”
Paperblog
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı ve gerçeğin insanın en karanlık hırslarında gizlendiği nefeslerinizi kesecek bir gerilim
romanı.
La Feltrinelli
Suç psikiyatristi olarak polise destek vermekte olan Claps’in suçluların davranış profilini inceleyerek olası şüphelileri tespit etmek gibi çetin bir görevi vardır. Ancak bu sefer ortadaki cinayet hiç de basit değildir. Karşısında acımasız, kararlı, ... tümünü göster
Cinselliğe neden bu kadar detay verir bir yazar? Öykü atölyelerinde hep fazla ayrıntı verilmemesi gerektiği ısrarla vurgulanırken ne anlatılmaya çalışılır okura? Belki bu konuda ki görüşlerini ilk ağızdan dinleme şansımız olur bir gün. Bu konuda ki açmazı dışında okunmaya değer olduğu kanaatindeyiz.
Cinselliğe neden bu kadar detay verir bir yazar? Öykü atölyelerinde hep fazla ayrıntı verilmemesi gerektiği ısrarla vurgulanırken ne anlatılmaya çalışılır okura? Belki bu konuda ki görüşlerini ilk ağızdan dinleme şansımız olur bir gün. Bu konuda ki a... tümünü göster
Hayat, insanın kendi potansiyeline ulaşabilmesi için dikkatle, incelikle, muhteşem bir zekâyla dizayn edilmiştir. Yapman gerekeni yapamıyorsan, olamıyorsan, doğamıyorsan hayat çok acıtır, anlaman için hırpalar, yorar. Seni sen yapabilmek için ne gerekirse yapmaya hazırdır.
Asla rahat bırakılmazsın.
Öylesine, anlamsız varolmazsın.
Mutluluğa saklanamazsın.
Öyleyse acına sahip çıkmalısın!
Çünkü acı, bilginin bedene inmesidir.
Bilgiyi bedene indirmeli, olman gereken şeye dönüşmelisin.
Bu kitap 'kendine gelmek' için burada olduğunun farkına varabilenlere yazıldı. Fi ile çıkılan yolculuğun tek durağıdır Çi. Sadece farkındalığa giden, değiştiren, mutlaka geliştiren bir yoldur bu ama sunduğu seks, macera, intikam, ihtiras sizi aldatmasın, zordur.
Hayatı değil sistemi yaşadığımızı fark edenler, harakete geçmek için işaret bekleyenler, umursamayanlara karşı umursayanlar, hissedemeyenlere karşı hissedenler adına ve kendi tekamülünde kaybolmuşlar için yazılmış, dengeye adanmıştır. Hayat harekete geçen herkesi varması gereken yere götürür.
(Tanıtım Bülteninden)
Hayat, insanın kendi potansiyeline ulaşabilmesi için dikkatle, incelikle, muhteşem bir zekâyla dizayn edilmiştir. Yapman gerekeni yapamıyorsan, olamıyorsan, doğamıyorsan hayat çok acıtır, anlaman için hırpalar, yorar. Seni sen yapabilmek için ne gere... tümünü göster
Serenad veya Kardeşimin Hikayesi tadında değil ama okunmaya değer. Sabah namazının 5 rekat kılınması, Tuzla'dan metrobüse binilmesi veya 7 yıldızlı otelde Anadolu'dan yeni gelmiş insanların çalışıyor olması vb. göze batan hatalar. Muhtemelen diğer okurlarında bulacağı hatalar olacaktır. Koca bir hata listesi de oluşsa okunmaya değer bir kitap.
Serenad veya Kardeşimin Hikayesi tadında değil ama okunmaya değer. Sabah namazının 5 rekat kılınması, Tuzla'dan metrobüse binilmesi veya 7 yıldızlı otelde Anadolu'dan yeni gelmiş insanların çalışıyor olması vb. göze batan hatalar. Muhtemelen diğer ok... tümünü göster
Zülfü Livaneli, zengin bir insan panoramasıyla İstanbul'un derinliklerine inerken şehrin büyülü, ama bir o kadar da acımasız atmosferiyle buluşturduğu okuru sıra dışı yolculuğa çıkarıyor.
2014 yılı Aralık ayının son günleri… Yedi yıldızlı Konstantiniyye Oteli'nin açılış günü ve erken bir yılbaşı kutlaması… İstanbul'un seçkin, kalburüstü simaları, Sultanahmet'teki eski Bizans sarayının kalıntıları üzerine yapılan otelde bir araya geliyor. Aralarında kimler yok ki? Politikacılar, belediye başkanları, Amerikan büyükelçisi, Fener Rum patriği, ünlü gazeteciler, gazete patronları, televizyon "yıldızlar"ı, eski ve yeni zenginler, büyük işadamları…
İstanbul'un yüzlerce yıldır yeraltında yatan ölüleri de davete çağrılmadıkları halde arzı endam etmekte sakınca görmeyip bu cümbüşe dahil oluyorlar. Ve elbette, bir otelin olmazsa olmaz çalışanları, garsonları, komileri, güvenlik görevlileri…
Velhasıl Konstantiniyye Oteli, aslında binlerce yıllık koskoca bir şehir olarak çıkıyor karşımıza. Değişen, dönüşen, ama barındırdığı şiddet nedense aynı kalan bir şehir…
(Tanıtım Bülteninden)
Zülfü Livaneli, zengin bir insan panoramasıyla İstanbul'un derinliklerine inerken şehrin büyülü, ama bir o kadar da acımasız atmosferiyle buluşturduğu okuru sıra dışı yolculuğa çıkarıyor.
2014 yılı Aralık ayının son günleri… Yedi yıldızlı K... tümünü göster
Kitap okumak ister misin? şu anda kitap okumuyor.