Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nın Macerası Gölge Şehir'de Devam Ediyor! 3 EYLÜL 1940. On tuhaf çocuk, ölümcül canavarlardan oluşan bir ordudan kaçıyor. Ve onlara yardım edebilecek tek kişi var, o da bir kuşun bedenine hapsolmuş durumda.
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nda başlayan olağanüstü yolculuk, Jacob Portman ve arkadaşlarının, dünyanın tuhaf başkenti olan Londra'ya yaptıkları yolculukla devam ediyor. Orada, müdireleri Bayan Peregrine'e yardım etmenin bir yolunu arayan tuhaf çocukları, savaş yüzünden yaralanmış bu şehrin karanlık köşelerinde korkutucu sürprizler bekliyor. Serinin ikinci kitabı Gölge Şehir de merak uyandıran eski fotoğraflarla heyecan verici bir hikâyeyi bir araya getiren, eşsiz bir kitap. Gölge Şehir'e yapılacak bu yolculukta siz de yerinizi ayırın!
"Gergin, duygusal ve tuhaf mı tuhaf. Fotoğraflar ve metin birbirini tamamlayarak unutulmaz bir hikâye yaratıyor." -John Green, Aynı Yıldızın Altında'nın çoksatan yazarı
"Tuhafın tadını almışları heyecanlandıracak bir macera…"
-Kirkus Reviews-
"İlk kitabın hayranları, bu kitabın içindeki ganimetlere bayılacak."
-School Library Journal-
"Güçlü bir devam kitabı, ilki kadar sürükleyici ve bağımlılık yaratıcı."
-Hypable-
(Tanıtım Bülteninden)
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nın Macerası Gölge Şehir'de Devam Ediyor! 3 EYLÜL 1940. On tuhaf çocuk, ölümcül canavarlardan oluşan bir ordudan kaçıyor. Ve onlara yardım edebilecek tek kişi var, o da bir kuşun bedenine hapsolmuş du... tümünü göster
Yazdıklarına ne Allahın adıyla başlayacaktı ne de göklerin ve yerin yaradılışıyla. Hatırlanabilen en eski başlangıç, kadının ve erkeğin birbirini gördüğü andı. Birbirini gören, birbirini isteyen iki çift göz. Gerisi boşluktu.
Bilal Kaya her günün yeni bir başlangıç demek olduğunu biliyordu ama bilmediği her yeni başlangıcın yeni bir sonu hak ettiğiydi. Yapacağı kaçamağa kendini hazırlarken hem geçmişiyle; kendi kutsal kitabını yazan dedesiyle, savaşmaya giderken aşkı bulan amcasıyla, imanıyla uçkuru arasında salınan babasıyla ve anlatılan aile hikâyeleriyle hem de bugünüyle hesaplaşacaktır
Umut Dağıstan ikinci romanı Boşluğun Sesinde sonu trajediyle biten bir çapkınlık macerası anlatıyor okura. Bunu, kadın ile erkek, aşk ile aldatma, yaşlılık ile gençlik, yaşam ile ölüm, yazı ile hayat arasındaki mesafenin sanılandan daha kısa olduğunu, her türlü olayın belki de sadece zihinde yaşandığını hissettiren incelikli bir üslupla başarıyor.
Eğlenceli, hüzünlü ve ritim duygusunu hiç kaybetmeyen bu bir günlük hikâyenin arka planında ise Cumhuriyet tarihinin ve bu tarihsel süreçte taşralı bir ailenin çok canlı bir tablosu çiziliyor
Yazdıklarına ne Allahın adıyla başlayacaktı ne de göklerin ve yerin yaradılışıyla. Hatırlanabilen en eski başlangıç, kadının ve erkeğin birbirini gördüğü andı. Birbirini gören, birbirini isteyen iki çift göz. Gerisi boşluktu.
Bilal Kaya her günün ye... tümünü göster
Atilla Atalayın H.B.R. Maymun ve Öküz dergilerinde yayımlanmış yazılarından sıkı bir derleme. Sıdıkalar ve yine düşkovalayan hikayeler: İstasyonlar, trenler, otomobiller, cep telefonları, insanlar, kediler, köpekler, içip içip dağıtanlar, susup oturanlar, ayrılanlar,. ayrılamayanlar...
Atilla Atalayın H.B.R. Maymun ve Öküz dergilerinde yayımlanmış yazılarından sıkı bir derleme. Sıdıkalar ve yine düşkovalayan hikayeler: İstasyonlar, trenler, otomobiller, cep telefonları, insanlar, kediler, köpekler, içip içip dağıtanlar, susup otura... tümünü göster