Dünyaya bir şeyler oluyor...Dünyanın hâkimi olan Amerika, kendi başının çaresine bakmaktan aciz...Bütün dünyayı idare etmek üzere politikalar geliştiren İsrail, en büyük müttefiki Amerikayı saf dışı bırakmak için planlar yapıyor ve bu planlarını başarıyla uyguluyor.Üretilen büyük bir yapay depremin ardından, Amerika yerle bir oluyor ve bu ülkenin ekonomisini elinde tutan Yahudi tüccarlar Avrupaya yöneliyor.Bu da yetmiyormuş gibi Türkler, Ayasofyayı yeniden ibadete açıyor.Bir Türk Paşası, Hristiyan ve Yahudi dünyasının peşinden koştuğu Ahit Sandığını ve Hazreti Musanın Asasını ele geçiriyor .Dünyanın hâkimi olmak üzere yola çıkan İsrail, bir bir kendi kazdığı kuyulara düşüyor ve İslâm ülkeleri tarafından büyük bir iltifata mazhar olan Paşa, giderek MEHDİX Paşaya dönüşüyor.Üçüncü Dünya Savaşı başlıyor...Özel ve seçilmiş biri olarak, kendine yöneltilen bütün tehlikelerden sıyrılan MEHDİX Paşa, tıpkı dünyanın beklediği kurtarıcı gibi donanarak ve donatılarak üzerine düşeni gereği gibi yerine getiriyor.MEHDİX, yazarın geleceğe dair gördüğü rüyanın bir yansıması. Kitapta yer alan bilgiler, tamamen bir kurmaca. Geleceğin dünyasında olabilirlikler üzerinde duran yazar, yaklaşık yarım asırdır yaşanan dünya siyasetini aynanın arkasından bakarak tersinden okumaya çalışıyor.Kitap, günümüz dünyasının süper güçleri olan ülkelerin de bir süre sonra bu etkinliklerini yitirebileceğini, şu anda gelişmekte olan veya henüz bu sürece girmemiş olan ülkelerin zamanla kendi politikalarını üreterek dünya siyasetinde egemen hale gelebileceklerini ve bunu nasıl yapabileceklerinin ipuçlarını sunmaya çalışıyor.
Dünyaya bir şeyler oluyor...Dünyanın hâkimi olan Amerika, kendi başının çaresine bakmaktan aciz...Bütün dünyayı idare etmek üzere politikalar geliştiren İsrail, en büyük müttefiki Amerikayı saf dışı bırakmak için planlar yapıyor ve bu planlarını başa... tümünü göster
Dünyaya bir şeyler oluyor...Dünyanın hâkimi olan Amerika, kendi başının çaresine bakmaktan aciz...Bütün dünyayı idare etmek üzere politikalar geliştiren İsrail, en büyük müttefiki Amerikayı saf dışı bırakmak için planlar yapıyor ve bu planlarını başarıyla uyguluyor.Üretilen büyük bir yapay depremin ardından, Amerika yerle bir oluyor ve bu ülkenin ekonomisini elinde tutan Yahudi tüccarlar Avrupaya yöneliyor.Bu da yetmiyormuş gibi Türkler, Ayasofyayı yeniden ibadete açıyor.Bir Türk Paşası, Hristiyan ve Yahudi dünyasının peşinden koştuğu Ahit Sandığını ve Hazreti Musanın Asasını ele geçiriyor .Dünyanın hâkimi olmak üzere yola çıkan İsrail, bir bir kendi kazdığı kuyulara düşüyor ve İslâm ülkeleri tarafından büyük bir iltifata mazhar olan Paşa, giderek MEHDİX Paşaya dönüşüyor.Üçüncü Dünya Savaşı başlıyor...Özel ve seçilmiş biri olarak, kendine yöneltilen bütün tehlikelerden sıyrılan MEHDİX Paşa, tıpkı dünyanın beklediği kurtarıcı gibi donanarak ve donatılarak üzerine düşeni gereği gibi yerine getiriyor.MEHDİX, yazarın geleceğe dair gördüğü rüyanın bir yansıması. Kitapta yer alan bilgiler, tamamen bir kurmaca. Geleceğin dünyasında olabilirlikler üzerinde duran yazar, yaklaşık yarım asırdır yaşanan dünya siyasetini aynanın arkasından bakarak tersinden okumaya çalışıyor.Kitap, günümüz dünyasının süper güçleri olan ülkelerin de bir süre sonra bu etkinliklerini yitirebileceğini, şu anda gelişmekte olan veya henüz bu sürece girmemiş olan ülkelerin zamanla kendi politikalarını üreterek dünya siyasetinde egemen hale gelebileceklerini ve bunu nasıl yapabileceklerinin ipuçlarını sunmaya çalışıyor.
Dünyaya bir şeyler oluyor...Dünyanın hâkimi olan Amerika, kendi başının çaresine bakmaktan aciz...Bütün dünyayı idare etmek üzere politikalar geliştiren İsrail, en büyük müttefiki Amerikayı saf dışı bırakmak için planlar yapıyor ve bu planlarını başa... tümünü göster
Arka Kapak
Tanrı Daima Tebdil-İ Kıyafet Gezer
Mutluluğun kapını çalmasını bekleme, sen ona git
Hayatını değiştirecek roman bu işte!
Bir düşünün. İntihar etmek üzeresiniz. Bir adam hayatınızı kurtarıyor, ama karşılığında sizinle bir anlaşma yapıyor. Bundan sonra o ne söylerse sorgusuz sualsiz yapacaksınız. Kendi iyiliğiniz için... Çaresiz, kabul ediyorsunuz ve hayatınızın iplerini tıpkı bir kukla gibi başkasının ellerine bırakıyorsunuz. Ve hayatınız eskisinden çok daha güzel oluyor. Yine de şüpheleriniz var: Bu adam aslında kim? Çevresindeki gizemli kişilerin sırrı ne? Sizden aslında ne istiyor?
Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer, kendi kendimize koyduğumuz engelleri, korkularımızı ve önyargılarımızı nasıl aşacağımızın, kaderimiz sandığımız mutsuz bir yaşamı, bizi mutluluğa götüren bir yolculuğa nasıl dönüştüreceğimizin hikâyesi.
"Laurent Gounelle bir mutluluk fabrikatörü... Eğer mutluluğun bir reçetesi varsa, Gounelle o reçeteyi biliyor olmalı."
Le Figaro
"Yeni Coelho."
L'Express
"İnsanın kendini arayışı ve başkasını anlaması hakkındaki bu benzersiz roman, kendine güven ve özgürlük üzerine işe yarar tavsiyeler veriyor."
France Soir
"Sürükleyici ve kolay okunan bir kitap. Hem iyi bir kişisel gelişim kitabı hem de güzel bir roman. Bayıldım!"
Critiques Libres
"Sonuna kadar gizemini koruyan, mizahi ve şiirsel bir roman."
L'est-éclair
Yazar:Laurent Gounelle
Çevirmen:Işık Ergüden
Arka Kapak
Tanrı Daima Tebdil-İ Kıyafet Gezer
Mutluluğun kapını çalmasını bekleme, sen ona git
Hayatını değiştirecek roman bu işte!
Bir düşünün. İntihar etmek üzeresiniz. Bir adam hayatınızı kurtarıyor, ama karşılığında sizinle bir anlaşma yap... tümünü göster
Ezelden yazılmış bir hayat bu. Her hayat gibi evveli. Oysa ahiri bana özgü. Her satırı bana vakfedilmiş. Al, bu hayat senin denilmiş, yaşa yaşayabilirsen; ben yürümüşüm bana sunulan hayatın satırlarına... Çocukluğumda takılmış gözlerim siyah beyaz filmlerdeki aşklara... Aşk rüyaları kurmuşum da bahtıma görücü usulü bir tanışıklık düşmüş. Nasibim demişim, akmış içime ve karışmış nehirlerime sevda... Kalbime satırlar yağıyor... Satırlar kalbimi yıkamaya başlayınca, hayatımı taşıyan varlığım ne yapar? Sormuştum da bilememiştim. Ta ki içimi yıkayan satırlar kalbimdeki hayata dokunana kadar? Ezelden yazılmış bir hayat bu. Herkese aşikar oysa yaşayanı ben. Bir sevda bir hayata nasıl bir bedel yazar? Aşkın kabahati yok. Aşk dokunur kalbe nedensiz değildir; sevgili bilmese de! Bir fincan kahvede hatır izin kaldı sevgili...
Ezelden yazılmış bir hayat bu. Her hayat gibi evveli. Oysa ahiri bana özgü. Her satırı bana vakfedilmiş. Al, bu hayat senin denilmiş, yaşa yaşayabilirsen; ben yürümüşüm bana sunulan hayatın satırlarına... Çocukluğumda takılmış gözlerim siyah beyaz... tümünü göster