Yasak Tarih, yazar ve editör J. Douglas Kenyonun, günümüzün önemli gelen bilimadamları ve düşürlerinin kadim gizemler ve alternatif tarih hakkındaki kırk iki çalışmasını bir araya getirerek oluşturduğu bir eserdir. Çağımızın en parlak zihinleri arasında yer alan bu bilimadamları ve düşünürler, günümüz paradigmasının, tarih hakkındaki taraflı tutumlarını ve yanılgılarını gözler önüne serecek sağlam kanıtlarla, eski kültürlerin, sanıldığı gibi bilim ya da teknoloji alanında bizlerden geri olmadığını, tam tersine çoğu alanda bizden ileri olduğunu gözler önüne sermektedirler. Gözümüzün önünde duran, fakat geleneksel bilimin ve tarihin, bir takım kaygılarla, bilinçli olarak görmezden geldiği bu kanıtlar, tarih öncesi olarak adlandırılan dönemdeki yüksek teknolojiyi, evrimin temel nedeni olan ve dünyamızın defalarca karşı karşıya kaldığı kozmik felaketleri, evrensel bir yüksek aklın varlığını, piramitlerin gerçek yapılış amacını ve gerçek işlevini, mezo-Amerika uygarlıklarında onbinlerce yıl önceye uzanan beyaz insanlar gizemini, bir zamanlar yeryüzünde varolan ve tüm dünyaya yayılan bir uygarlığı, yeryüzünün kendi ekseninde kuzeybatı-güneydoğu aksında meydana gelen kaymayı ve bunun uygarlıkları ortadan kaldırışını kaçınılmaz birer gerçek olarak gözlerimizin önüne sermektedir.Çağımızın aydın düşünürleri ve bilim insanları bütün bu kanıtları ortaya sererken bir yandan da bizi çok önemli bir olasılık karşısında uyarmaktadırlar: Bir kere oldu ve bir kez daha olacak! Bir an önce kendi tarihimizle yüzleşmeli ve tüm insanlığı etkisi altına alan hafıza kaybından kurtulmalıyız. Aksi taktirde aynı hataları yeniden tekrarlayacağız.Bu kitap, YASAK TARİHi, tüm çıplaklığı ve reddedilemez kanıtlarıyla gözler önüne sermektedir.
Yasak Tarih, yazar ve editör J. Douglas Kenyonun, günümüzün önemli gelen bilimadamları ve düşürlerinin kadim gizemler ve alternatif tarih hakkındaki kırk iki çalışmasını bir araya getirerek oluşturduğu bir eserdir. Çağımızın en parlak zihinleri arası... tümünü göster
Sovyet edebiyatının önde gelen adlarından olan Mihail Bulgakov, yapıtlarının çoğunda Sovyet bürokrasisini eleştirdi; bu nedenle Sovyet otoriteleriyle pek çok kez karşı karşıya geldi, yazdıkları sansürlendi. Yazarın Usta ile Margarita adlı dev yapıtı ise, kendi sağlığında değil, ölümünden yirmi altı yıl sonra, 1966da yayınlandı. Üstelik yaklaşık seksen sayfası çıkarılmış olarak. Yayınladığımız bu kitap, sansüre uğrayan bu sayfaları da içeriyor. Usta ile Margarita, son derece kıvrak bir kurguyla birbirine bağlanan ayrı öykülerden oluşuyor. Otuzlu yıllarda, Moskovada iki yazar, bir bankta oturmuş, İsanın gerçekten yaşayıp yaşamadığını tartışmaktadırlar. Birdenbire, yandaki bankta bir adam şekillenir ve sohbete karışır. Düzgün bir Sovyet vatandaşı gibi görünmektedir, ancak geleceği okuma yeteneğine sahiptir ilginç yabancı. Örneğin, yazarlardan birine öleceğini söyler, yazar gerçekten çok kısa bir süre sonra ölür. İkinci yazar ise, gene yabancının önceden bildiği gibi delirir ve akıl hastanesine kapatılır. Yabancı dediğimiz kişi ise, sosyalist Sovyet toplumunu ziyarete gelmiş olan şeytanın ta kendisidir ve bu kez adı Wolanddır. Woland ve yanındaki yardımcıları, Moskovada fantastik bir alt üst oluşa neden olurlar; tıkır tıkır işleyen pek çok mekanizma, Bulgakovun keskin kara mizahıyla parçalanır, dağılır, bozulur. Bu sırada, akıl hastanesine yatırılmış olan yazar, orada bir Ustayla karşılaşır; Usta, ona kendi yazdığı, Pontius Pilatusla ilgili kitabı, ayrıca Margaritaya olan aşkını anlatır, ki zaten aklını kaybetmesine neden olan da, kaleme aldığı romandır. Tabii şeytan da, Bulgakovun müthiş canlandırma gücüyle kılıktan kılığa girmekte, romandaki her öyküye nüfuz etmektedir. Usta ile Margarita, yirminci yüzyıl edebiyatının başyapıtlarından.
Sovyet edebiyatının önde gelen adlarından olan Mihail Bulgakov, yapıtlarının çoğunda Sovyet bürokrasisini eleştirdi; bu nedenle Sovyet otoriteleriyle pek çok kez karşı karşıya geldi, yazdıkları sansürlendi. Yazarın Usta ile Margarita adlı dev yapıtı ... tümünü göster
İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde... Mutlu olmak bir görev, ödev gibi algılanır oldu ve bu algı, tek başına, kişiler üstünde önemli bir stres kaynağı haline geldi. Adeta “mutluluk diktatörlüğü”nün tahakkümü altında yaşamaya başladık. Wilhelm Schmid mutluluğa gereğinden fazla anlam yüklendiğini söylüyor ve kitabında mutsuzluktan yana pozisyon alıyor.
İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde... Mutlu olmak bir görev, ödev gibi algılanır oldu ve bu alg... tümünü göster
Mustafa hocanın yaşadıklarını okurken ben vazgeçtim, o vazgeçmedi. Herkesin yapabileceği bir mücadele değil bu. Tarihe iz bırakacak bir hayatı ve mücadelesi var.
Mustafa hocanın yaşadıklarını okurken ben vazgeçtim, o vazgeçmedi. Herkesin yapabileceği bir mücadele değil bu. Tarihe iz bırakacak bir hayatı ve mücadelesi var.
"Son derece sürükleyici, eğlenceli, öğretici, hem akılcı hem de insancıl bir eser. Karanlık günlerinizi aydınlatacak umut dolu bir öykü. Ben olsam idealist bir dünyada Mustafa Hocayı insan - doğa dostluğu konusunda Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterirdim."
Prof. Dr. Fikret Berkes, Manitoba Üniversitesi Profesörü
"Mustafa Sarı, müthiş bir sosyal girişimci örneği! O, balık vermedi veya balık tutmayı öğretmedi. Önce Van Gölü'nde, şimdi daha da ötelere uzanarak balıkçılık sektörünü değiştirmeden duramazdı. Bu kitap, bu zengin ve karmaşık girişimcilik yolculuğunu anlatıyor."
Bill Drayton, Ashoka CEO'su
"Mustafa Sarı, hepimiz için parlak bir örnektir ve hikayesi pratikte sosyal girişimciliğin neye benzediğini mükemmel bir şekilde göstermektedir."
Hilde Schwab, Schwab Vakfı Kurucusu ve Başkanı
"Bu kitapta hayalperest bir bilim insanının tüm koşulları hiçe sayarak çıktığı yolda hayatı nasıl dönüştürdüğüne tanık olacaksınız. Ayakları yere basmayan bir hayalin nasıl gerçek olduğunu okuyacaksınız. Şu zamanlarda tam da böyle hikayelere ihtiyacımız var"
Prof. Dr. Selçuk R. Şirin, New York Üniversitesi Profesörü
"TEDxlstanbul konuşmasıyla milyonların gönlüne seslenen Prof Dr. Mustafa Sarı, hayatlarımızda istediğimiz değişim için bir model anlatıyor. Şimdi görmek istediğin değişimi başlatma sırası sende."
Özge Yılmaz, TEDx lstanbul Küratörü
"Kitapta Mustafa Hoca'nın akademik çevreden, yöre halkına, bürokratlardan kaçak balıkçılara kadar kendisini de çemberin dışında tutmadan gelişime doğru dönüşüm çağrısının sıcak ve samimi bir dille işlenişini bulacaksınız. Değişim değil dönüşüm öneriyor ve hiçbir güç karşısında duramıyor. Tıpkı inci kefalinin yolculuğu gibi."
Selçuk Aydemir, Senarist-Yönetmen-Yapımcı
"Bir Ashoka üyesinin global etkisi üzerine inanılmaz bir sosyal girişimcilik öyküsü. Veri odaklı bilimin tüm paydaşları eğitmek için nasıl kullanıldığını gösteren harika bir hikaye!"
Susan Davis, New York Üniversitesi Misafir Profesörü
"Son derece sürükleyici, eğlenceli, öğretici, hem akılcı hem de insancıl bir eser. Karanlık günlerinizi aydınlatacak umut dolu bir öykü. Ben olsam idealist bir dünyada Mustafa Hocayı insan - doğa dostluğu konusunda Nobel Barış Ödülü'ne aday... tümünü göster