Sert Müziğin Ahlaksız Ritimleri Sizleri Çağırıyor
Efsanevi davulcu Eric Sticks, heavy metal grubu Günahkârlar'ın yeni ses operatörü Rebekah'yı görür görmez, genç kıza vurulmuş ve ona sahip olmaya ant içmişti. Tabii, genç kızı her gördüğünde ayaklarının birbirine dolanması ant içmekten sayılırsa!
Ancak ne yazık ki, uzun zamandır gitarist Trey Mills'e hayranlık besleyen Rebekah, yalnız kovboy Sticks'e pek fazla ilgi göstermiyordu.
Genç kız, tuhaf bir espri anlayışı ve galaksi genişliğinde bir kalbi olan uzun boylu, uçuk kaçık ve biraz da şapşal davulcuya âşık olacağını tahmin edebilir miydi?
Zaman zaman boşboğazlığa kaçan açık sözlülüğü ile genç kızı kahkahalara boğan ve gösterdiği ilgiyle ona kendini çekici ve dayanılmaz bir kadın gibi hissettiren bir davulcu, eski sevgilisinin ona söylediği sözler yüzünden kadınlığına küsen Rebekah'yı yeniden hayata döndürebilir miydi?
"Biraz rock, birkaç dövme, büyük bir parça şehvet ve bolca eğlence!"
-Reading Angels-
(Tanıtım Bülteninden)
Sert Müziğin Ahlaksız Ritimleri Sizleri Çağırıyor
Efsanevi davulcu Eric Sticks, heavy metal grubu Günahkârlar'ın yeni ses operatörü Rebekah'yı görür görmez, genç kıza vurulmuş ve ona sahip olmaya ant içmişti. Tabii, genç kızı her gördüğü... tümünü göster
Bilimkurgu seviyorum. Sanat öğrencisiy(d)im. Devasa bir kitaplığım olsun istiyorum.
Bilimkurgu seviyorum. Sanat öğrencisiy(d)im. Devasa bir kitaplığım olsun istiyorum.
Virginia Woolf, 1931de yayımladığı Dalgaları yazarken, bu kitapla o güne değin hiçbir başka romancının göze alamayacağı değişik şeyleri yapmak istediğini, bu romanın o güne değin yazılan hiçbir başka romana benzemeyeceğini biliyordu. (...) Çünkü Dalgalar, hem düzyazıyla kaleme alınacak, hem de şiir olacaktı; hem roman olacaktı, hem de tiyatro oyunu.Mîna Urgan, Virginia WoolfVirginia Woolf, Dalgalarda dış dünyayı yok eder. Üç erkek ve üç kadının çocukluklarından yaşlılık dönemlerine kadar tüm hayatlarının anlatıldığı kitapta dış dünya nesnel olarak değil, ancak kişilerin iç dünyalarına yansıdığı kadarıyla verilir. Bir olay örgüsüne uyarak değil, bir ritme uyarak yazılan kitap, şiir olmayan herhangi bir şey edebiyata neden girsin ki diyen Woolf tarafından iki yıl içinde üç kez yazılır ve dalgaların sesine uydurularak, şiir gibi yüksek sesle okunarak düzeltilir... Gerçekçi roman geleneğinden tam bir kopuşu temsil eden Dalgalar, bilinç akışı tekniğiyle yazılan romanların en önemlilerinden biridir.Zeki, alaycı, çok ciddi... Bir kadın veya bir savaş karşıtı veya her ikisi de iseniz, okuyun.Times
Virginia Woolf, 1931de yayımladığı Dalgaları yazarken, bu kitapla o güne değin hiçbir başka romancının göze alamayacağı değişik şeyleri yapmak istediğini, bu romanın o güne değin yazılan hiçbir başka romana benzemeyeceğini biliyordu. (...) Çünkü Dalg... tümünü göster
Arkadaşsız da yaşayabilir insan, sevgisiz, hatta parasız bile. İnsan Pariste sadece keder ve ıstırapla yaşayabilir, bunu keşfetmiştim. Acı bir perhiz gerçi, kimileri için en iyisi belki de. Her neyse, tükenmemiştim henüz. Felâketle cilveleşiyordum sadece. Başkalarının hayatını dikizleyecek, ne kadar marazî olursa olsun, bir kitabın iki kapağının arasında olduğu sürece insana tadına doyulmayacak kadar uzak ve meçhul görünen aşkın ölü gözüyle ilgilenecek zamanım vardı. O odayı terk ederken dudaklarımda beliren alaycı gülümsemenin farkındaydım; kendi kendime Henüz değil, Orfila Pansiyon diyordum sanki. O günden bu yana her kaçığın Pariste er ya da geç keşfettiği bir şeyi keşfettim; cehennem azabı çekecek olanlar kendilerine uygun cehennemi ısmarlayamıyorlardı.
Arkadaşsız da yaşayabilir insan, sevgisiz, hatta parasız bile. İnsan Pariste sadece keder ve ıstırapla yaşayabilir, bunu keşfetmiştim. Acı bir perhiz gerçi, kimileri için en iyisi belki de. Her neyse, tükenmemiştim henüz. Felâketle cilveleşiyordum sa... tümünü göster
Arkadaşsız da yaşayabilir insan, sevgisiz, hatta parasız bile. İnsan Pariste sadece keder ve ıstırapla yaşayabilir, bunu keşfetmiştim. Acı bir perhiz gerçi, kimileri için en iyisi belki de. Her neyse, tükenmemiştim henüz. Felâketle cilveleşiyordum sadece. Başkalarının hayatını dikizleyecek, ne kadar marazî olursa olsun, bir kitabın iki kapağının arasında olduğu sürece insana tadına doyulmayacak kadar uzak ve meçhul görünen aşkın ölü gözüyle ilgilenecek zamanım vardı. O odayı terk ederken dudaklarımda beliren alaycı gülümsemenin farkındaydım; kendi kendime Henüz değil, Orfila Pansiyon diyordum sanki. O günden bu yana her kaçığın Pariste er ya da geç keşfettiği bir şeyi keşfettim; cehennem azabı çekecek olanlar kendilerine uygun cehennemi ısmarlayamıyorlardı.
Arkadaşsız da yaşayabilir insan, sevgisiz, hatta parasız bile. İnsan Pariste sadece keder ve ıstırapla yaşayabilir, bunu keşfetmiştim. Acı bir perhiz gerçi, kimileri için en iyisi belki de. Her neyse, tükenmemiştim henüz. Felâketle cilveleşiyordum sa... tümünü göster