Allahü Teala biz insanları topraktan yarattı ve bu alemi, ahiret hayatını kazanmamız için bir tarla kıldı. Burada eken orada biçecek, burada diken ahirette toplayacaktır.
Bu dünya bir vasıta hayattır. Buraya uğrayan, bir zaman eğlenir, sonra göçer.
Topraktan elde edilen her şey sonunda toprağa dönmeye mahkumdur. Su, aka aka denize, ölüm de yavaş yavaş bize yaklaşmaktadır. Enbiya ve evliya, iyi veya kötü herkes bu köprüyü geçmeye me'murdur.
Günler ayları, aylar yılları, yıllar da asırları doldurmaktadır. Dakikalar saatleri tamamlamakta ve saatler, bir tehlike çanı gibi vurup, yeni bir zaman için hazırlığa geçmektedir...
Allahü Teala biz insanları topraktan yarattı ve bu alemi, ahiret hayatını kazanmamız için bir tarla kıldı. Burada eken orada biçecek, burada diken ahirette toplayacaktır.
Bu dünya bir vasıta hayattır. Buraya uğrayan, bir zaman eğlenir, sonra göçer... tümünü göster
78 e kadar okudum okumamak kararı aldım. Önermiyorum. Bir puan bile fazla.
78 e kadar okudum okumamak kararı aldım. Önermiyorum. Bir puan bile fazla.
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yılla... tümünü göster
HAZRETI EBUBEKIR (RADIYALLAHU ANH)
Aklımıza sadakat deyince Hz. Ebu Bekir, adalet deyince Hz. Ömer, hayâ deyince Hz. Osman, ilim deyince Hz. Ali (radıyallahu anhüm) gelir. Dört halife adeta müslümanlar’ın temel kavramlarının hayat bulmus misalleridir.Onları hakkıyla tanıyan her mümin sünneti seniyyeye yaklasır,Allah’a olan kullugunu güzellestirir.
Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Ebu Bekir’den “ikinin ikincisi” diye bahsetmistir. Resûlullah Efendimiz de “Allah’tan baska dost edinebilseydim Ebu Bekir’i dost edinirdim” demistir. Böyle bir dostun hayatını okumak kalbimiz için sifa kaynagıdır.
Usta edebiyatçı Ali Haydar Haksal, Sıddik-i Ekber’in hayatını anlattıgı bu güzel eserini diger halifelerin de hayatlarını yazarak devam ettirecektir.
HAZRETI EBUBEKIR (RADIYALLAHU ANH)
Aklımıza sadakat deyince Hz. Ebu Bekir, adalet deyince Hz. Ömer, hayâ deyince Hz. Osman, ilim deyince Hz. Ali (radıyallahu anhüm) gelir. Dört halife adeta müslümanlar’ın temel kavramlarının hayat bulmus misaller... tümünü göster