Ülkemizde daha önce Ara Sokak adıyla yayımlanan Midak Sokağı, Mahfuzun 1947de yazdığı, çeşitli dillere de çevrilen başyapıtlarındandır. Romanın kahramanı aslında, insanların yaşam biçimleri, inançları ayrıca kahvehanesi, eski evleriyle bu şark sokağının kendisidir. Mahfuz, bu küçük dünyanın olaylarını, duygu, düşünce, davranış ve yaşam felsefeleriyle insanlarını; gerçekçi, akılcı ve hoşgörülü bir yaklaşımla anlatırken, yerelden evrensele ulaşarak, sonunda insanı bulma başarısını gösteriyor.
Ülkemizde daha önce Ara Sokak adıyla yayımlanan Midak Sokağı, Mahfuzun 1947de yazdığı, çeşitli dillere de çevrilen başyapıtlarındandır. Romanın kahramanı aslında, insanların yaşam biçimleri, inançları ayrıca kahvehanesi, eski evleriyle bu şark sokağı... tümünü göster
Bu kitap
Annelik duygusunun yüceliğini
tüm dünyaya haykıran eşsiz bir romandır.
Ana (The Mother),
bugüne kadar 39 dile çevrilmiş
ve 2 defa da filme alınmıştır.
Amerikan edebiyatın tanınmış kadın romancılarından Pearl S. Buck 26 Haziran 1892'de Amerika'nın Batı Virginia ilinin, Hilsboro kentinde dünyaya gelmiştir. Amerikan romancılığında; uzak doğuyu, özellikle Çin'i ve Çin hayatını işlemekle üne kavuşmuştur. Buck, romanlarında çocukluğundan beri gönül verdiği Çin'i anlatmış ve onun büyülü dünyasını yansıtmaya çalışmıştır.
Romancı daha dört aylıkken ana - babasıyla birlikte Çin'e gitti. Daha önce de Çin'de bulunmuş olan ana - babası misyonerdiler. Babası John Sydenstricker ve annesi onun ruhsal oluşumunda büyük etkiler bırakan iki kişidir. Pearl S. Buck çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını Çin'de geçirdi, öğrenimini Şanghay'da yaptı. On yedi yaşına geldiğinde Amerika'ya dönmesi ve yükseköğrenimini Amerika'da tamamlaması gerekiyordu.
Bu kitap
Annelik duygusunun yüceliğini
tüm dünyaya haykıran eşsiz bir romandır.
Ana (The Mother),
bugüne kadar 39 dile çevrilmiş
ve 2 defa da filme alınmıştır.
Amerikan edebiyatın tanınmış kadın romancılarından Pearl S. Buck 26 Haziran 1892... tümünü göster
Göçebe, üç bölümlük büyük romana yazarın verdiği genel isimdir. İlk kitap Sonbahar Yıldızları altında 1906da, Hüzünlü Havalar 1909da, Son Mutluluk 1912de yazıldı. Üç bölümün üç ayrı adı var, ama aslında üç bölümün üçü de birer hüzünlü havadır; üçünün de kahramanı aynı kişi. Hamsunun asıl adı olan Knud Pedersenin ağzından anlatılır olaylar.
Artık büyük şehirlerden bezmiş, iç sıkıntılarını kırlarda, ormanlarda, şehirden uzak yerlerde dağıtmaya çalışan, kayıp gençliği peşinde avare, orta yaşlı bir hülya adamıdır kahraman. Şehrin gürültü ve uygarlığından kaçarak tabiatın bağrında, yıldızların altında ruhuna sükûn ve şifa arayan, kanının çağıltısını kırların soluğunda yatıştırmak isteyen, şair ruhlu birisi.
Behçet Necatigil
Göçebe, üç bölümlük büyük romana yazarın verdiği genel isimdir. İlk kitap Sonbahar Yıldızları altında 1906da, Hüzünlü Havalar 1909da, Son Mutluluk 1912de yazıldı. Üç bölümün üç ayrı adı var, ama aslında üç bölümün üçü de birer hüzünlü havadır; üçünün... tümünü göster
Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan George Orwell, 47 yıllık yaşamına iki başyapıt sığdırdı. “Hayvan Çiftliği” ve “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört”. 1945 yılında yayınlanan “Hayvan Çiftliği”nde, bir grup hayvanın kendilerini sömüren insanların yönetimini devirip eşitlikçi bir toplum kurmasının öyküsü anlatılıyordu. Ama zamanla hayvanların zeki ve iktidar düşkünü önderleri olan domuzlar, devrimi yolundan saptırarak insanlardan daha baskıcı ve acımasız bir diktatörlük kuruyorlardı. Bir siyasal yergi başyapıtı sayılan “Hayvan Çiftliği”ni 1949'da “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” adlı roman izledi. Orwell'in bu son kitabı, her şeyin tümüyle devletin denetiminde olduğu belleksiz ve muhalefetsiz bir toplum tehlikesine karşı yürekten bir uyarı niteliğindeydi. Dünyanın sürekli birbiriyle savaşan üç totaliter polis devletinin egemenliği altında olduğu düşsel bir gelecekte geçen roman, hem o dönemde hem de sonraki yıllarda çok sayıda okuru derinden etkiledi.
Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan George Orwell, 47 yıllık yaşamına iki başyapıt sığdırdı. “Hayvan Çiftliği” ve “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört”. 1945 yılında yayınlanan “Hayvan Çiftliği”nde, bir grup hayvanın kendilerini sömüren insanla... tümünü göster
Gérard, araştırmalar yapmak üzere davet edildiği Quartfourche malikânesinde, küçük bir çocukla tanışır. Çocuk, kalın bir sır perdesiyle örtülü geçmişe açılan kapının anahtarıdır. Gérard çocuğun sadece resmini gördüğü annesine, önleyemediği bir tutkuyla bağlanır. Ne var ki, Isabelle gerçekte tam bir şeytan kadındır. André Gide, büyük bir ailenin parçalanmasını, ahlaki bir yıkılışı, bir malikânenin çöküşünde simgeleştirirken, para hırsının tarumar ettiği doğa karşısında, neredeyse çevreci bir duyarlılığın öncülüğünü yapıyor. Ama asıl, estetiğin sunduğu görünüm ile gerçeklik arasındaki uçuruma işaret ederek, bu alçakgönüllü öyküye büyük bir derinlik kazandırıyor.Isabelle: Büyük bir ailenin çöküşünü, bir malikânenin çöküşüyle simgeleştiriyor.
Gérard, araştırmalar yapmak üzere davet edildiği Quartfourche malikânesinde, küçük bir çocukla tanışır. Çocuk, kalın bir sır perdesiyle örtülü geçmişe açılan kapının anahtarıdır. Gérard çocuğun sadece resmini gördüğü annesine, önleyemediği bir tutkuy... tümünü göster
Minikolog şu anda kitap okumuyor.