CİNAYET, SAHTEKÂRLIK, DÜZENBAZLIK VE BÜYÜK SANAT ÜZERİNE GERÇEK HİKÂYELER
Leonardodan (sözde sodomist) tutun da Caravaggioya (hüküm yemiş katil), Edward Hoppera (karısını dövmekle itham edilir) varana kadar herkes hakkında taşkın anekdotlar sunan Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları, büyük ustaların uluslararası sanatının gerisindeki ahlâksızca, buğulu ve gözü kara hikâyeleri anlatıyor. Michelangelonun vücut kokusu çok kötü olduğu için asistanlarının onunla çalışmaya dayanamadığını; Vincent van Goghun bazen doğrudan doğruya tüpten boya yediğini; ve Georgia OKeefenin çıplak resim yapmaya bayıldığını öğreneceksiniz. İşte asla unutmayacağınız bir sanat tarihi dersi.
ELIZABETH LUNDAY mimari ve sanat konusunda uzman olan bir gazeteci. mental_floss dergisinin Şaheserler sütununu yazıyor.
CİNAYET, SAHTEKÂRLIK, DÜZENBAZLIK VE BÜYÜK SANAT ÜZERİNE GERÇEK HİKÂYELER
Leonardodan (sözde sodomist) tutun da Caravaggioya (hüküm yemiş katil), Edward Hoppera (karısını dövmekle itham edilir) varana kadar herkes hakkında taşkın anekdotlar sunan Büy... tümünü göster
CİNAYET, SAHTEKÂRLIK, DÜZENBAZLIK VE BÜYÜK SANAT ÜZERİNE GERÇEK HİKÂYELER
Leonardodan (sözde sodomist) tutun da Caravaggioya (hüküm yemiş katil), Edward Hoppera (karısını dövmekle itham edilir) varana kadar herkes hakkında taşkın anekdotlar sunan Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları, büyük ustaların uluslararası sanatının gerisindeki ahlâksızca, buğulu ve gözü kara hikâyeleri anlatıyor. Michelangelonun vücut kokusu çok kötü olduğu için asistanlarının onunla çalışmaya dayanamadığını; Vincent van Goghun bazen doğrudan doğruya tüpten boya yediğini; ve Georgia OKeefenin çıplak resim yapmaya bayıldığını öğreneceksiniz. İşte asla unutmayacağınız bir sanat tarihi dersi.
ELIZABETH LUNDAY mimari ve sanat konusunda uzman olan bir gazeteci. mental_floss dergisinin Şaheserler sütununu yazıyor.
CİNAYET, SAHTEKÂRLIK, DÜZENBAZLIK VE BÜYÜK SANAT ÜZERİNE GERÇEK HİKÂYELER
Leonardodan (sözde sodomist) tutun da Caravaggioya (hüküm yemiş katil), Edward Hoppera (karısını dövmekle itham edilir) varana kadar herkes hakkında taşkın anekdotlar sunan Büy... tümünü göster
CİNAYET, SAHTEKÂRLIK, DÜZENBAZLIK VE BÜYÜK SANAT ÜZERİNE GERÇEK HİKÂYELER
Leonardodan (sözde sodomist) tutun da Caravaggioya (hüküm yemiş katil), Edward Hoppera (karısını dövmekle itham edilir) varana kadar herkes hakkında taşkın anekdotlar sunan Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları, büyük ustaların uluslararası sanatının gerisindeki ahlâksızca, buğulu ve gözü kara hikâyeleri anlatıyor. Michelangelonun vücut kokusu çok kötü olduğu için asistanlarının onunla çalışmaya dayanamadığını; Vincent van Goghun bazen doğrudan doğruya tüpten boya yediğini; ve Georgia OKeefenin çıplak resim yapmaya bayıldığını öğreneceksiniz. İşte asla unutmayacağınız bir sanat tarihi dersi.
ELIZABETH LUNDAY mimari ve sanat konusunda uzman olan bir gazeteci. mental_floss dergisinin Şaheserler sütununu yazıyor.
CİNAYET, SAHTEKÂRLIK, DÜZENBAZLIK VE BÜYÜK SANAT ÜZERİNE GERÇEK HİKÂYELER
Leonardodan (sözde sodomist) tutun da Caravaggioya (hüküm yemiş katil), Edward Hoppera (karısını dövmekle itham edilir) varana kadar herkes hakkında taşkın anekdotlar sunan Büy... tümünü göster
“Görünmez bir güneş omuzlarımızı ısıtmaya başladı. Ama güneşin varlığı bile ilgimizi çekmiyordu. Mesafe, zaman ve yön kavramımızı kaybetmiş halde orada, nerede olduğunu bilmediğimiz bir yerde oturduk. Yanımızdan birçok ses geçti. ‘Çulluklar gözlerimizi oydu,’ dedik. Seslerden biriyse şöyle dedi: ‘Bunlar gazeteleri fazla ciddiye almışlar.’ Sesler ortadan kayboldu. Bizse öylece, omuz omuza oturmaya devam ettik.”
Rüyalar, kazalar, pişmanlıklar, inanç, özlem ve ölüm... Büyülü gerçekliğin gizemli ve puslu atmosferlerle buluştuğu bu öykülerde Gabriel García Márquez, yatalak bir genç adam, kedisinin bedenine girmek isteyen bir kadın, evladının ölümünün yaraladığı bir anne, ikizi ölen bir kardeş, gözleri çulluklar tarafından oyulan üç adam, kurbanını sabırla bekleyen ölüm meleği gibi birbirinden çok farklı kurgusal ve mitolojik kahramanlara gönderme yapan kişiliklerin, bedensel ve düşünsel hassasiyet anlarını anlatıyor.
Yazarın ilk eserlerini barındıran Mavi Köpeğin Gözleri, Márquez’in 1947-1955 yılları arasında yazdığı on iki öyküden oluşuyor. Kitap, tarzı, temaları, karakterleri ve bilhassa yazarın “Yüzyıllık Yalnızlık’a değişmem,” dediği “Çullukların Gecesi” öyküsüyle bir Márquez şenliği.
“Görünmez bir güneş omuzlarımızı ısıtmaya başladı. Ama güneşin varlığı bile ilgimizi çekmiyordu. Mesafe, zaman ve yön kavramımızı kaybetmiş halde orada, nerede olduğunu bilmediğimiz bir yerde oturduk. Yanımızdan birçok ses geçti. ‘Çulluklar gözlerimi... tümünü göster
“Görünmez bir güneş omuzlarımızı ısıtmaya başladı. Ama güneşin varlığı bile ilgimizi çekmiyordu. Mesafe, zaman ve yön kavramımızı kaybetmiş halde orada, nerede olduğunu bilmediğimiz bir yerde oturduk. Yanımızdan birçok ses geçti. ‘Çulluklar gözlerimizi oydu,’ dedik. Seslerden biriyse şöyle dedi: ‘Bunlar gazeteleri fazla ciddiye almışlar.’ Sesler ortadan kayboldu. Bizse öylece, omuz omuza oturmaya devam ettik.”
Rüyalar, kazalar, pişmanlıklar, inanç, özlem ve ölüm... Büyülü gerçekliğin gizemli ve puslu atmosferlerle buluştuğu bu öykülerde Gabriel García Márquez, yatalak bir genç adam, kedisinin bedenine girmek isteyen bir kadın, evladının ölümünün yaraladığı bir anne, ikizi ölen bir kardeş, gözleri çulluklar tarafından oyulan üç adam, kurbanını sabırla bekleyen ölüm meleği gibi birbirinden çok farklı kurgusal ve mitolojik kahramanlara gönderme yapan kişiliklerin, bedensel ve düşünsel hassasiyet anlarını anlatıyor.
Yazarın ilk eserlerini barındıran Mavi Köpeğin Gözleri, Márquez’in 1947-1955 yılları arasında yazdığı on iki öyküden oluşuyor. Kitap, tarzı, temaları, karakterleri ve bilhassa yazarın “Yüzyıllık Yalnızlık’a değişmem,” dediği “Çullukların Gecesi” öyküsüyle bir Márquez şenliği.
“Görünmez bir güneş omuzlarımızı ısıtmaya başladı. Ama güneşin varlığı bile ilgimizi çekmiyordu. Mesafe, zaman ve yön kavramımızı kaybetmiş halde orada, nerede olduğunu bilmediğimiz bir yerde oturduk. Yanımızdan birçok ses geçti. ‘Çulluklar gözlerimi... tümünü göster
Miss.Stinson şu anda kitap okumuyor.