Stephen Hawking'den görecelik kuramından kuvantum mekaniğine, Big Bang'den evreni yaratan geometrinin dansına kadar fizik kuramlarının anlatıldığı bir kitap.
Stephen Hawking'den görecelik kuramından kuvantum mekaniğine, Big Bang'den evreni yaratan geometrinin dansına kadar fizik kuramlarının anlatıldığı bir kitap.
Lois Lowry, tanınmış Anastasia Krupnik dizisiyle birlikte, genç yetişkinler için yazılmış yirmiden fazla kitabın yazarıdır. Aralarında Boston Globe-Horn Book Ödülü, Dorothy Carnfield Fisher Ödülü, California Genç Okuyucular Ödülü ve Mark Twain Ödülü'nün de bulunduğu sayısız ödül kazanmıştır. Ayrıca bu kitabı ve Yıldızları Saymak adlı romanıyla, Amerikan Çocuk Edebiyatına Yapılan En Değerli Katkı için verilen John Newbery ödülünü de almıştır. Lois Lowry günlerini, Boston Beacon Hill'de bir apartman dairesi ile New Hampshire kırsalında, 1840 yılından kalma bir çiftlik evi arasında geçirmektedir.
"Aralık ayı yaklaşıyordu ve Jonas korkmaya başlamıştı artık."
Görünüşte ideal bir dünyada yaşayan bir çocuğu anlatan etkileyici roman böyle başlıyor:
Çatışmaların, yoksulluğun, işsizliğin, boşanmanın, haksızlığın ve eşitsizliğin olmadığı bir dünya bu. Aile değerlerinin üstün olduğu, ergenlik isyanlarının duyulmadığı ve görgü kurallarının bile yaşam biçimi olduğu bir zaman dilimi.
Aralık ayı, on iki yaşına gelen herkesin Yaşlılar tarafından belirlenen yaşam görevini aldıkları yıllık Tören zamanı. Jonas, arkadaşı Fiona'nın Yaşlıların Bakıcısı ünvanını alışını ve neşeli dostu Asher'ın Eğlence Yöneticisi Yardımcısı olmaya hak kazanmasını izler. Ama Jonas özel bir şey için seçilmiştir. Seçilmesi sonucunda adı olmayan (yalnızca kendisine Aktarıcı denilen) bir adama yöneldiğinde, dünyasının kırılgan mükemmelliğinin altında yatan karanlık sırları fark etmeye başlar.
İnanılmaz bir deneyim yaşayan ve olanaksız bir şeyi üstlenen bir çocuğun, aldatıcı bir basitlikle anlatılmış kışkırtıcı öyküsü bu. Bu öyküde, doğal kabul ettiğimiz tüm değerler sorgulanıyor ve en derin inanışlarımız yeniden gözden geçiriliyor.
Lois Lowry, tanınmış Anastasia Krupnik dizisiyle birlikte, genç yetişkinler için yazılmış yirmiden fazla kitabın yazarıdır. Aralarında Boston Globe-Horn Book Ödülü, Dorothy Carnfield Fisher Ödülü, California Genç Okuyucular Ödülü ve Mark Twain Ödülü&... tümünü göster
İktidarın kendini gösteriş ve debdebe içinde dışa vurduğu, gücünü bu gösterişten aldığı eski siyasal sistemden mümkün olduğunca ve giderek artan bir şekilde görünmez hale geldiği modern siyaset sistemine geçiş, bir yandan iktidarı kişileştiren hükümdarın yerine, adsız kişiler tarafından kullanılan bir yönetim aygıtının yerleşmesiyle, diğer yandan da kamuya açık cezalandırmadan, gizli bir cezalandırmaya doğru olan bir hareketle belirlenmektedir. Kendini öne çıkaran iktidar, bireyin oluşmasını engellemiştir; oysa karanlıklara çekilen modern iktidar herkesi bireyselleştirmek istemektedir; çünkü bireyselleştirmek, gözetim altında tutmak ve cezalandırmak, yani egemen olmak demektir. Böylece modern iktidar çocuğu okulla, hastayı hastaneyle, deliyi tımarhaneyle, askeri orduyla, suçluyu hapishaneyle kuşatarak bireyselleştirmiş, kaydetmiş, sayısal hale getirmiş, egemen olmuştur. Her kişi bir yerde kayıtlı hale gelince, herkes denetim altında olacak, gözetim altında tutulacaktır. Modern iktidar büyük gözaltıdır.
İktidarın kendini gösteriş ve debdebe içinde dışa vurduğu, gücünü bu gösterişten aldığı eski siyasal sistemden mümkün olduğunca ve giderek artan bir şekilde görünmez hale geldiği modern siyaset sistemine geçiş, bir yandan iktidarı kişileştiren hükümd... tümünü göster
Modern toplumun yalnız, hüzünlü, mutsuz insanları, hayatlarını değiştirmek için yazarlardan, ressamlardan, tarihi kişiliklerden ve felsefecilerden yardım alabilirler. Flaubert iç sıkıntısına iyi gelebilir, Peter de Hooch sıradan hayatı sevdirebilir, Louis-Philippe mizahın gücünü öğretebilir, Aristo çalışmanın sefaletini anlatabilir.Alain de Botton Görmek ve Fark Etmekte okurları edebiyat, resim, felsefe ve tarihin ilginç labirentlerinde bilgilendirici ve keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Sıkıcı kentlerin büyüleyiciliğinden yalnız erkeklerin ruh hallerine, hayvanat bahçesinin güzelliğinden yazma sıkıntısına uzanan bu yolculukta okurlar en gizli duygu ve düşünceleriyle karşılaşarak kendilerini buluyorlar.
Modern toplumun yalnız, hüzünlü, mutsuz insanları, hayatlarını değiştirmek için yazarlardan, ressamlardan, tarihi kişiliklerden ve felsefecilerden yardım alabilirler. Flaubert iç sıkıntısına iyi gelebilir, Peter de Hooch sıradan hayatı sevdirebilir, ... tümünü göster
Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın altmışüç yıllık ömründe, hayatın gündelik akışının değiştiği özel günler ve bu özel günler adına seferde, yolda, hazırlık aşamasında, dönüş yolunda geçirilen günler sayıldığında, üçyüz gün gibi bir rakam çıkar karşımıza. Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselamın yaşadığı 63 yıl ve 22300 gün içinde, 300 gün… Diğer bir hesaplamayla, onun Resûlullah olarak yaşadığı 23 yıl ve 8000 gün içinde, 300 gün…
Peki, hayatının üçyüz özel gününü siyer kitaplarının anlattığı büyük olayların içinde yaşayan Hz. Peygamber, geride kalan binlerce günü nasıl yaşamıştır? Bir peygamber olarak yaşadığı 7700 ‘sıradan’ günde neler yapmış, nelere dikkat etmiş, güne nasıl başlamış, gündüz ne ile meşgul olmuş ve geceyi nasıl karşılamıştır?
Peygamberin Bir Günü, bir ‘mikro siyer’ olarak, işte bu soruların izini sürüyor ve Resûlullah aleyhissalâtu vesselamı ‘herhangi bir günü’nde anlatıyor.
Onun bir gününden, günümüzü ve ömrümüzü nasıl yaşamamız gerektiğine dair dersler de çıkararak…
Gerçekte ‘sıradan’ bir gün yoktur; her gün özeldir. Madem ki, özel günlerin rengini ve rotasını onlar belirler, aslında hiçbir gün sıradan değildir. Bilakis, hepsi de sıradışı ve özeldir. Dolayısıyla, Peygamber aleyhissalâtu vesselamın yaşadığı büyük olayları ve ‘özel’ günleri anlamak için, onu önce ‘herhangi bir gün’ünde tanımak gerekir. Çünkü, bu özel günlerin sırrı, Peygamberin bir gününde gizlidir. Özel günlerde dışa vuran, sıradan bir günde içe taşınandır.
O halde bize düşen, Resûlullah aleyhissalâtu vesselamı, öncelikle bir gününde tanıyıp, kendi günlerimizi buna göre yaşamaya çalışmaktır.
Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın altmışüç yıllık ömründe, hayatın gündelik akışının değiştiği özel günler ve bu özel günler adına seferde, yolda, hazırlık aşamasında, dönüş yolunda geçirilen günler sayıldığında, üçyüz gün gibi bir rakam çıkar karş... tümünü göster
Bu kitap
Annelik duygusunun yüceliğini
tüm dünyaya haykıran eşsiz bir romandır.
Ana (The Mother),
bugüne kadar 39 dile çevrilmiş
ve 2 defa da filme alınmıştır.
Amerikan edebiyatın tanınmış kadın romancılarından Pearl S. Buck 26 Haziran 1892'de Amerika'nın Batı Virginia ilinin, Hilsboro kentinde dünyaya gelmiştir. Amerikan romancılığında; uzak doğuyu, özellikle Çin'i ve Çin hayatını işlemekle üne kavuşmuştur. Buck, romanlarında çocukluğundan beri gönül verdiği Çin'i anlatmış ve onun büyülü dünyasını yansıtmaya çalışmıştır.
Romancı daha dört aylıkken ana - babasıyla birlikte Çin'e gitti. Daha önce de Çin'de bulunmuş olan ana - babası misyonerdiler. Babası John Sydenstricker ve annesi onun ruhsal oluşumunda büyük etkiler bırakan iki kişidir. Pearl S. Buck çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını Çin'de geçirdi, öğrenimini Şanghay'da yaptı. On yedi yaşına geldiğinde Amerika'ya dönmesi ve yükseköğrenimini Amerika'da tamamlaması gerekiyordu.
Bu kitap
Annelik duygusunun yüceliğini
tüm dünyaya haykıran eşsiz bir romandır.
Ana (The Mother),
bugüne kadar 39 dile çevrilmiş
ve 2 defa da filme alınmıştır.
Amerikan edebiyatın tanınmış kadın romancılarından Pearl S. Buck 26 Haziran 1892... tümünü göster
MuratAras şu anda kitap okumuyor.