Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı sayılan ve Tanpınar'ın Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser diye tanımladığı Mai ve Siyah, dönemin basın, edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemleriyle de ayrı bir öneme sahiptir.
Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı sayılan ve Tanpınar'ın Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser diye tanımladığı Mai ve Siyah, dönemin basın, edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemleriyle de ayrı bir öneme sahiptir.
Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı sayılan ve Tanpınar'ın Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser diye tanımladığı Mai ve Siyah, dönemin basın, edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemleriyle de ayrı bir öneme sahiptir.
Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı sayılan ve Tanpınar'ın Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser diye tanımladığı Mai ve Siyah, dönemin basın, edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemleriyle de ayrı bir öneme sahiptir.
Cenevrede saatçi ustası olan babasının yanından ayrılan, mesleksiz, işsiz, parasız ve hiçbir toplumsal estate ile bağlantısı olmayan Jean-Jacques Rousseau, yeni bir çağın oluşumunun öncesinde, çağımızın birçok sorunlarını yaşayacak ve bunları düşünüp değerlendirmeye çalışacak olan yeni bir insan tipinin ilk örneğidir.
Ne var ki, onun yalnızlığı 1756 Lizbon Depreminde yayınladığı bildirisiyle olayı hâlâ tanrısal iradeye bağlayan Papanın yalanını da; Papanın deklerasyonundaki yalanı vurgulayan, ama olayı yalnızca jeolojik bir olar olarak sunan Valtairein yalanını da fark edip yaşanan depremin toplumsal sistemin ürünü olduğunu, çünkü yıkımın ve ölümün gelip yoksul mahallelerin başına çöktüğünü fark eden bir düşünürün yalnızlığıdır.
Bu nedenle, günümüzdeki depremleri, çöküntüleri yalansız, dolansız anlamak isteyen hepimizin yeniden ve yeniden okuması gereken bir düşünürdür Rousseau.
Cenevrede saatçi ustası olan babasının yanından ayrılan, mesleksiz, işsiz, parasız ve hiçbir toplumsal estate ile bağlantısı olmayan Jean-Jacques Rousseau, yeni bir çağın oluşumunun öncesinde, çağımızın birçok sorunlarını yaşayacak ve bunları düşünüp... tümünü göster
Cenevrede saatçi ustası olan babasının yanından ayrılan, mesleksiz, işsiz, parasız ve hiçbir toplumsal estate ile bağlantısı olmayan Jean-Jacques Rousseau, yeni bir çağın oluşumunun öncesinde, çağımızın birçok sorunlarını yaşayacak ve bunları düşünüp değerlendirmeye çalışacak olan yeni bir insan tipinin ilk örneğidir.
Ne var ki, onun yalnızlığı 1756 Lizbon Depreminde yayınladığı bildirisiyle olayı hâlâ tanrısal iradeye bağlayan Papanın yalanını da; Papanın deklerasyonundaki yalanı vurgulayan, ama olayı yalnızca jeolojik bir olar olarak sunan Valtairein yalanını da fark edip yaşanan depremin toplumsal sistemin ürünü olduğunu, çünkü yıkımın ve ölümün gelip yoksul mahallelerin başına çöktüğünü fark eden bir düşünürün yalnızlığıdır.
Bu nedenle, günümüzdeki depremleri, çöküntüleri yalansız, dolansız anlamak isteyen hepimizin yeniden ve yeniden okuması gereken bir düşünürdür Rousseau.
Cenevrede saatçi ustası olan babasının yanından ayrılan, mesleksiz, işsiz, parasız ve hiçbir toplumsal estate ile bağlantısı olmayan Jean-Jacques Rousseau, yeni bir çağın oluşumunun öncesinde, çağımızın birçok sorunlarını yaşayacak ve bunları düşünüp... tümünü göster
NasuhOrdu şu anda kitap okumuyor.