"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
Her zaman, sevdiğiniz işi yapamayabilirsiniz. Peki yaptığınız işi sevmeye ne dersiniz? Herkesin her gün işe enerji, tutku ve olumlu bir tutumla birlikte geldiği bir işyeri düşünün. Bütün insanların işine, iş arkadaşlarına ve müşterilerine tam anlamıyla bağlı olduğu bir işyeri hayal edin. BALIK!; tüm coşkusunu yitirmiş, verimsiz bir departmanı değiştirme sorumluluğunu üstlenen bir yöneticiyi anlatıyor. İşlerindeki sorunlardan bunalan Mary Jane'in yolu bir gün ofisinin çok yakınında bulunan, dünyaca ünlü balık pazarına düşüyor. Bu pazardaki keyifli, coşkulu atmosfere ve eşsiz müşteri hizmetlerine tanık olan yöneticimiz, burada öğrendiklerini ve aldığı basit dersleri kendi departmanında uygulayarak büyük bir başarı elde ediyor. Günümüzde iş hayatında en sık karşılaşılan sorunları (çalışanların rehaveti ve verimsizliği de dahil olmak üzere) anlatan BALIK!; verdiği kolay uygulanabilir dersler ve ipuçlarıyla her zaman başvurulacak, gerçke bir klasik olmaya aday.
Her zaman, sevdiğiniz işi yapamayabilirsiniz. Peki yaptığınız işi sevmeye ne dersiniz? Herkesin her gün işe enerji, tutku ve olumlu bir tutumla birlikte geldiği bir işyeri düşünün. Bütün insanların işine, iş arkadaşlarına ve müşterilerine tam anlamıy... tümünü göster