İngiltere için Tolkien, Amerika için George R. R. Martin neyse Doğu Avrupa için Sapkowski odur.
Rivyalı Geralt bir Witcher’dır. Henüz küçük bir çocukken seçilmiş, eğitilmiş, büyülerle donatılmış ve mutasyon geçirmiş bir canavar avcısı. Acımasız, tekinsiz, karanlık ve canavarlarla dolu bir dünyada yaşar.
Onun dünyasında peri masalları hiç de saf değildir. Pamuk Prenses bir haydut çetesinin başındadır. Güzel ve Çirkin’deki roller çok farklıdır. Üç dilek hakkı sunan cinlerle karşılaşmak bile istemezsiniz.
Masumların savunucusu Geralt, kızları canavara dönüşmüş ensest krallarla, intikam hırsıyla yanan cinlerle, âşık vampirlerle ve daha nicesiyle karşılaşıyor. Hepsi çok tehlikeli ve hiçbiri göründüğü gibi değil.
“Mieville ve neil gaiman gibi sapkowski de eskiyi alip yeniliyor… fantastik türde taze bir açilim.”
––Foundation
“Bu kitabi gerçekten, gerçekten çok beğendim... Sapkowski’nin dünyasindaki hiçbir karakter siyah-beyaz değil. Geralt ve canavarlar dâhil herkes grinin bir tonu.”
––The Deckled Edge
“Dünyadan bikmişliği ve sayisiz savaşta geliştirilmiş güçleri, geralt’i böylesine ilginç bir karakter yapiyor.”
––Edge
“Sapkowski’nin wıtcher evreni, modern fantastik edebiyat dünyasinin en detaylilarindan biridir ve birçok yenilikçi fikir sunar. Karmaşik karakter ilişkileri bu dünyayi daha da zenginleştirir… fantastik edebiyat hayranlarinin el üstünde tutacaği bir seri.”
—B&N
“Okuduğum en iyi ve en ilginç fantastik edebiyat serilerinden biri. Sapkowski hiç kimseye benzemeyen bir tasarimci.”
—Nerds of a Feather
“Sapkowski’nin romani, karmaşik bir büyü gibi; fantastik malzemeler, entelektüel diskur ve ince bir mizahin karişimi.”
Time
“Artik eskimiş bir türde yeni bir soluk. Sakin kaçirmayin.”
Dreamwatch
“Sapkowski’nin müthiş üslubu, sansasyonel olaylar ve ilgi çekici bir atmosfer yaratmadaki bulunmaz yeteneği, gerilimi ve mizahi usta bir harmanda birleştirebilmesi onu eşsiz kiliyor.”
Polityka
“Sapkowski ilginç ve olağanüstü derinlikte karakterler yaratmakta usta. Son dilek melankoli ve mizah dolu bir roman.”
The wertzone
“Polonyali yazar andrzej Sapkowski’nin karakter bazli muhteşem yazilmiş eseri türünün en önde gelen romanlarindan.”
The Specusphere
“Tanidik hikâyelerin böyle farkli ele alinmasi çok sevindirici. Son dilek’in çoğu bir peri masali gibi.”
Sfx
“Doğu avrupa folkloru ve efsaneleri ile güzel prensesler ve huysuz şeytanlar bir arada. Son dilek’te hiçbir şey göründüğü gibi değil. Başladiğiniz zaman birakamayacaksiniz.”
Waterstones
İngiltere için Tolkien, Amerika için George R. R. Martin neyse Doğu Avrupa için Sapkowski odur.
Rivyalı Geralt bir Witcher’dır. Henüz küçük bir çocukken seçilmiş, eğitilmiş, büyülerle donatılmış ve mutasyon geçirmiş bir canavar avcısı. Acımasız, ... tümünü göster
Türkiye'de "radyo" denilince ilk akla gelen isimlerden biridir Nihat Sırdar…
Yıllardır en çok dinlenen ve en çok sevilen programlar onun eseridir.
Nihat Sırdar'ın radyoda yaptığı ilk programı dinleyemedim ama ilk kitabının heyecanına tanık oluyorum. Eminim ki, o ilk programı dinleyenler, geleceğin başarılı bir radyocusuna kulak verdiklerinin farkındaydılar. Sırdar'ın ilk kitabını okuyanlar da, yazın dünyası için aynı düşünceye sahip olacaklar.
Elinizde tuttuğunuz "Bir Nihat Sırdar Kitabı"…
Ve 35 numaralı otobüs, içine sizi de almak için kapılarını açıyor…
-Sunay Akın-
Nihat Sırdar ilk kitabı Otuz Beş'i Beklerken'le hayatı ıskalamayan bir dille İstanbul'un o eski sokak aralarında dolaşıyor, dükkân önlerinde top koşturup misket oynayan çocuklarla zamanın uçuculuğuna keskin bir parantez açıyor. Söyleyecek bir sözümüzün her zaman olduğunu hissederek yapıyor bunu.
Artık Kocamustafapaşa 35 C Taksim tabelalı otobüse atlayıp Nihat Sırdar'la zamanda bir yolculuğa çıkma vaktidir. Yitip giden zamanda ülkece neleri geride bırakıp nereye doğru yol alıyoruz bir de onun hikâyelerinden dinleyin…
(Tanıtım Bülteninden)
Türkiye'de "radyo" denilince ilk akla gelen isimlerden biridir Nihat Sırdar…
Yıllardır en çok dinlenen ve en çok sevilen programlar onun eseridir.
Nihat Sırdar'ın radyoda yaptığı ilk programı dinleyemedim ama ilk kitabının h... tümünü göster
Olasılıksız, Adam Fawer tarafından yazılmış ve 2005 yılında yayımlanmış bilim kurgu romanıdır. En iyi roman kategorisinin de aralarında olduğu çok sayıda ödül kazanmıştır.
Kitap, David Caine'in bir takım deneysel tedaviler sonucunda kazandığı gelişmiş hesaplama yeteneği sayesinde, tahminlerinin geleceği görmek haline geldiğini anlamasıyla başından geçenleri konu almaktadır. Özet olarak kitabın kahramanı, Pierre-Simon Laplace'in yarattığı bir teori olan Laplace'in Şeytanı haline dönüşmüştür.
******
Bir sabah, yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızı düşünerek uyandınız. Bir saat sonra, onunla sokakta karşılaştınız. Sizce bu sadece bir tesadüf mü, yoksa çok daha farklı bir anlamı olabilir mi?Siz hiç Lotoda büyük ikramiyeyi kazanmadınız. Ama birileri kazanıyor. Hem de sürekli! Onlar sizden daha mı şanslılar?Şans nedir gerçekten? İçinizde bütün parayı kırmızıya yatırmanız gerektiğini söyleyen bir his var. Bu his bir öngörü müdür? Yoksa daha fazlası mı?Yolda gidiyorsunuz. Kafanızı çevirip yandaki küçük parkta baktınız ve bir anda bu anı daha önce de yaşamış olduğunuzu hissettiniz. Evet, Deja Vu. Sizce nedir Deja Vu; Geçmiş mi, rüya mi yoksa geleceği mi görüyorsunuz?Eğer siz de kontrolün kimde olduğunu merak ediyorsanız, OlasılıkSız tam size göre bir roman..
******
Olasılıksız, Adam Fawer tarafından yazılmış ve 2005 yılında yayımlanmış bilim kurgu romanıdır. En iyi roman kategorisinin de aralarında olduğu çok sayıda ödül kazanmıştır.
Kitap, David Caine'in bir takım deneysel tedaviler sonucunda kazandığı... tümünü göster
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yılla... tümünü göster