Chamfort tutarlıdır; kendini tümüyle devrime adamasıyla, artık konuşmayı bırakıp iş görmesiyle, roman yerine yergileri kullanmasıyla. Fakat, onun devrimin sadece olumsuzluğundan payını aldığını görmek güç değil. O, her eylemin kökenindeki adaletsizliğe gerçekten tahammül edebilmesi için ideal bir adaleti çok özlüyordu. Düşkırıklığı az ileride onu beklemektedir. Chamfort gibi birisi için, mutlak olana gönül vermiş, insan yardımıyla bundan kurtulması olanaksız birisi için, ölmekten başka yapacak birşey yoktur. Sonuçta yaptığı da budur. bu ahlak trajedisine kesin boyutunu veren böyle ürkünç durumlarda; bu boyut bir ölüm alanında tamamlanır. Dürüstlüğün bu çılgın arzusu burada bir yıkım çılgınlığıyla özdeşleşir. Chamfort, devrimin kendisini mahkum edeceğine inandığı gün, bu kesin düşkırıklığı karşısında, tabancayı çeker, sağ gözünü çıkaran kurşun burnunu da parçalar. Ama henüz yaşıyordur! Yeniden toparlanır, bir usturayla boğazını keser, vücudunu parçalar, silahını aranır ve sonunda dizleri ve bilekleri çözülür. Kapıların dışına kadar sızan ve kendini eleveren kan gölünün ortasına yığılır. Hayal edilmesi zor bir intihar arzusu, bir kıyım çılgınlığıdır bu! Bütün bunların yorumları aforizmalarında bulunur....
Chamfort tutarlıdır; kendini tümüyle devrime adamasıyla, artık konuşmayı bırakıp iş görmesiyle, roman yerine yergileri kullanmasıyla. Fakat, onun devrimin sadece olumsuzluğundan payını aldığını görmek güç değil. O, her eylemin kökenindeki adaletsizli... tümünü göster
ALDIĞI ÖDÜLLER: 1957 Nobel Ödülü 1957 yılında kırk dört yaşında Nobel Ödülünü alan Albert Camus (1913-1960), yaşamı boyunca şu sorunun yanıtını aradı: İnsan toprakla nasıl bağdaşabilir, yoksulluğu yüzünden acı çekerek, ama güzelliğini koruyarak saçma ve yücelik için nasıl yaşayabilir? Camusye göre sanat yalancı bir lüks ve bencil bir edebiyatçının yapıtı değildir. Sanat yaşayabilir, kullanılabilir bir durumdadır; gerçeğe sadık ve onun üzerinde olduğu için, hiç uysallaşmayan saçmalığı ve hiç yok olmayan umudu ile insanın durumunu tepeden tırnağa kapsar. Başkaldıran İnsan, başkaldırının kendisidir, ama ılımlı ve insanın boyutlarında. Başkaldıran İnsan, adalete ve özellikle doğruluğa vurgundur, mutlak olanın iğvasından, mitoslardan, gurur, horlanma ve kanın romantik baş dönmelerinden uzak durur. Ama insan, ne ise, o olmaya yanaşmayan tek yaratıktır. Bu yadsıma onu intihara mı, yoksa bir başkasını öldürmeye mi götürür? Hayır! demeyi bilen insandır Başkaldıran İnsan; ama kime, neye, nerede, nasıl? Başkaldıran insanı kuşatan hayırın içeriği nedir? Bunun yanıtı Başkaldıran İnsanda...
ALDIĞI ÖDÜLLER: 1957 Nobel Ödülü 1957 yılında kırk dört yaşında Nobel Ödülünü alan Albert Camus (1913-1960), yaşamı boyunca şu sorunun yanıtını aradı: İnsan toprakla nasıl bağdaşabilir, yoksulluğu yüzünden acı çekerek, ama güzelliğini koruyarak saçma... tümünü göster
Oktay Sinanoğlunun kitaplarında Türkçe ve Türkiye üzerine anlattığı hikâyeler herkes için çizgi roman olarak resmedildi. Dayatmalar Kâbusu sanki bugünün Türkiyesini anlatıyor. Büyük Uyanış Rüyası gençlere Türkiyenin geleceği için umut veriyor. Nev York Rüyası Türkçenin Amerikaya hâkim oluşunu anlatırken aslında İngilizcenin Türkiyedeki istilâsını hicvediyor. Çizgi kahramanımız Oktay Sinanoğlu Dayatmalar Kâbusu çizgi romanında aslında hepimizi eğlendirirken derinden de düşündürüyor.
Oktay Sinanoğlunun kitaplarında Türkçe ve Türkiye üzerine anlattığı hikâyeler herkes için çizgi roman olarak resmedildi. Dayatmalar Kâbusu sanki bugünün Türkiyesini anlatıyor. Büyük Uyanış Rüyası gençlere Türkiyenin geleceği için umut veriyor. Nev Yo... tümünü göster
PINAR84 şu anda kitap okumuyor.