Gerek yazar olmanın gerek okur olmanın profilini değiştiren, İtalyan edebiyatının büyük ustası Italo Calvino'nun ilk kitabı Örümceklerin Yuvalandığı Patika, İtalya'da yayımlanışından 60 yıl sonra ilk kez Türkçede... Bir çocuğun gözünden savaş, inanç, öfke, kötülük, aşağılanma, düş kırıklığı üstüne yalın ve etkileyici bir anlatı.
Oysa ben, bir karaçam ormanında yürüyorum ve her adımım tarih. "Seni seviyorum, Adriana," diye düşünüyorum ve tarih bu, büyük sonuçları var; yarın çarpışmada, bu gece "Seni seviyorum, Adriana," diye düşünmüş bir adam olarak hareket edeceğim ben. Belki önemli şeyler yapmayacağım, ama tarih adsız küçük jestlerden oluşur; belki de yarın, hatta belki de o Almandan önce öleceğim, ama ölmeden önce yapacağım her şey, ölümüm de, tarihin küçük bir parçası olacak ve şu an aklımdan geçen bütün düşünceler, yarın ki tarihimi, insanlığın yarınki tarihini etkileyecek.
Gerek yazar olmanın gerek okur olmanın profilini değiştiren, İtalyan edebiyatının büyük ustası Italo Calvino'nun ilk kitabı Örümceklerin Yuvalandığı Patika, İtalya'da yayımlanışından 60 yıl sonra ilk kez Türkçede... Bir çocuğun gözünden sav... tümünü göster
Canan Tan, bir ilk romanla okurlarının karşısına çıkıyor: Piraye.Genç ve güzel Piraye adını Nazım Hikmetin eşinden almıştır. Genç kızın babasıdır Piraye ismine tutkun olan; diğer kızı da babanın Nazım Hikmet hayranlığından payını alır: Hatice. Babanın açıklaması ilginçtir ki bu açıklama romanın temalarından birini de oluşturacaktır: Piraye, Nazım Hikmetin karısı. Tam adı Hatica Pirayedir. Nazım Hikmetin onun için yazdığı şiirler ve mektuplar, edebiyatımızın gerçek yüz aklarıdır.Pirayenin babasının bu açıklaması karşısında ilk tepkisi şaşkınlıktır: (...) Babam elinden kitap düşmeyen, aydın bir insandı. Ama onun, kızlarına bir şairin -hem de yasaklı bir şairin- karısının adını verecek kadar edebiyat tutkunu olduğunu yeni keşfediyordum.Pirayenin doğduğu günden bu yana içinde taşıdığı edebiyat ve şiir tohumları hayatının bir bölümünde ilişkilerine de yansıyacaktır. Roman, genç bir kızın aile, okul, aşk ve evlilik yaşantısına odaklanan ilginç bir biyografi özelliğine sahip; yazar, yarattığı kadın kahramanın yaşantısına bir kadın duyarlılığı ile yaklaşıyor. Romanın ilk sayfalarında idealleri olan genç bir kız olarak tanıştığımız Piraye, sayfalar ilerledikçe ilişkilerin farklı boyutlarını yaşayacak, aşk duygusunun karşılığını kendi hayatına yerleştirmeye çalışacaktır. Piraye romanını bir dram haline getiren ise genç kızın evlilik ve evlilik sonrası yaşantısı olacaktır; Piraye, üniversite öğreniminin hemen ardından Diyarbakıra gelin gidecektir.Pirayeyi yakın çevrenizde aramayın sakın, diyor Canan Tan. Hem onun, hem de romandaki diğer karakterlerin hayal ürünü olduklarını belirtmeme, bilmem gerek var mı? Ama uzak şehirdeki şarkının nihavent olduğunu söyleyen Nazım Hikmet ve Gözlerin hani? diye soran Ahmed Arif gerçek.Roman, yazarın kendi hayatından da belli belirsiz izler taşıyor okuruna.
Canan Tan, bir ilk romanla okurlarının karşısına çıkıyor: Piraye.Genç ve güzel Piraye adını Nazım Hikmetin eşinden almıştır. Genç kızın babasıdır Piraye ismine tutkun olan; diğer kızı da babanın Nazım Hikmet hayranlığından payını alır: Hatice. Babanı... tümünü göster
CERRAH GERİ DÖNÜYOR… VE BU KEZ YALNIZ DEĞİL…
Boston dedektifi Jane Rizzoli, Cerrahın elinden yeni kurtulmuş, kâbuslarının sona erdiğini düşünmeye başlamıştır ki, yeni ortaya çıkan bir seri katilin peşine düşmek zorunda kalır. Ancak bu yeni katilin yöntemlerinin Cerrahınkilere olan benzerliği ürkütücüdür. Davayla ilgili herkesten daha çok şey bilen gizemli bir FBI ajanının ortaya çıkışı Rizzoli’nin işini kolaylaştırmaktan çok daha da zorlaştıracaktır. Uzun yıllardır birlikte çalıştığı ortağının yardımı olmadan tek başına savaşmak zorunda olan dedektif, korkularıyla ve kâbuslarıyla yüzleşip Cerraha ve “çırağına” meydan okumaya hazırlanmaktadır.
“Bu kitabın kapağını açmadan önce ışıkları yakmayı, dolapların içini kontrol etmeyi ve kapıları kilitlemeyi unutmayın.” PEOPLE
“Ustaca ve ürkütücü… Gerilimi ensenizde hissedeceksiniz.”
THE WASHINGTON POST BOOK WORLD
“Tam anlamıyla korkunç… Kitabı okuyacağım diye uykularımdan oldum ve uzun süre kendime gelemedim. Gerilim hiç bitmiyor, Gerritsen’in karakterleri bir neşter gibi derine iniyor.”
BEŞİNCİ TÜP’ün yazarı MICHAEL PALMER
“Gerritsen’in romanlarında bağımlılık yaratan bir şeyler var… Gözlerinizi sayfadan ayıramıyorsunuz; akıp gidiyor. Vakit gece yarısını geçip sabaha dönmesine, içinizin ürpermesine, tüylerinizin diken diken olmasına aldırmadan okuyorsunuz…”
MAINE SUNDAY TELEGRAM
“Kendinden emin bir cerrahın neşteri gibi keskin… Tess Gerritsen bütün ustalığıyla gerilim romanları arasındaki yerini sağlamlaştırıyor.”
PUBLISHER’S WEEKLY
“Gerritsen hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak bir roman… Yeni okurların bu heyecanı keşfetmesi için iyi bir fırsat…”
BOOKLIST
CERRAH GERİ DÖNÜYOR… VE BU KEZ YALNIZ DEĞİL…
Boston dedektifi Jane Rizzoli, Cerrahın elinden yeni kurtulmuş, kâbuslarının sona erdiğini düşünmeye başlamıştır ki, yeni ortaya çıkan bir seri katilin peşine düşmek zorunda kalır. Ancak bu yeni katili... tümünü göster