O hayatının aşkıydı… Seneler geçse de, şehirler değişse de,
Hatıralar unutulmaya yüz tutsa da o hayatının aşkıydı…
Çocukluğunu gençliğini geçirdiği kadın sekiz yıl sonra
Karşısına çıktığında tekrar çocuk olmuş,
kalbi kanatlanıp gökyüzüne yükselmişti sanki…
O gerçekti… Rüyalarında defalarca gördüğü, umutsuzca
Peşinden koştuğu adam seneler sonra karşısındaydı. Hayali
Gerçek yapmak için elinde ki son fırsatı iyi değerlendirmeli,
Boynu bükük aşkın küllerinden alev yaratmalıydı…
O hayatının aşkıydı… Seneler geçse de, şehirler değişse de,
Hatıralar unutulmaya yüz tutsa da o hayatının aşkıydı…
Çocukluğunu gençliğini geçirdiği kadın sekiz yıl sonra
Karşısına çıktığında tekrar çocuk olmuş,
kalbi kanatlanıp gökyüzüne yükse... tümünü göster
O hayatının aşkıydı… Seneler geçse de, şehirler değişse de,
Hatıralar unutulmaya yüz tutsa da o hayatının aşkıydı…
Çocukluğunu gençliğini geçirdiği kadın sekiz yıl sonra
Karşısına çıktığında tekrar çocuk olmuş,
kalbi kanatlanıp gökyüzüne yükselmişti sanki…
O gerçekti… Rüyalarında defalarca gördüğü, umutsuzca
Peşinden koştuğu adam seneler sonra karşısındaydı. Hayali
Gerçek yapmak için elinde ki son fırsatı iyi değerlendirmeli,
Boynu bükük aşkın küllerinden alev yaratmalıydı…
O hayatının aşkıydı… Seneler geçse de, şehirler değişse de,
Hatıralar unutulmaya yüz tutsa da o hayatının aşkıydı…
Çocukluğunu gençliğini geçirdiği kadın sekiz yıl sonra
Karşısına çıktığında tekrar çocuk olmuş,
kalbi kanatlanıp gökyüzüne yükse... tümünü göster
Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır. Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sevgiler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böceklerinin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kelebekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için... Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe'nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe'nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı: "Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…"
Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu:Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalı Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi… İskender Pala'nın güçlü kaleminden…
(Tanıtım Bülteninden)
Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki gül... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
Kafka Milena'yı 1919 sonbaharında Prag'da tanıdı. Ortak dost ve tanıdıkların bir araya geldiği bir kafede gerçekleşen tanışmada Milena,' Kafkaya öykülerini Çekçeye çevirmek istediğini açıkladı. Bu da, büyük bir tutkuyu içeren bir ilişkinin, bu kitaptaki mektupları borçlu olduğumuz bir sevgi ilişkisinin başlangıcı oldu. Kâmuran Şipal'in çevirisiyle sunulan Milena'ya Mektuplar, Kafka'nın karaladığı kimi bölümler dışında mektupların tamamını içermektedir. Ayrıca, Milena'nın Max Brod'a yolladığı kimi mektuplar ve Milena'nın birkaç magazin yazısı da, Milena'yı daha iyi tanıtmak amacıyla kitaba eklenmiştir.
Kafka Milena'yı 1919 sonbaharında Prag'da tanıdı. Ortak dost ve tanıdıkların bir araya geldiği bir kafede gerçekleşen tanışmada Milena,' Kafkaya öykülerini Çekçeye çevirmek istediğini açıkladı. Bu da, büyük bir tutkuyu içeren bir ilişk... tümünü göster
Kitapların tükendiği, el yazısının yavaş yavaş unutulduğu, kütüphanelerin kapandığı, gazetelerin artık hükmünün kalmadığı ve tüm iletişimin "Mem" adı verilen gelişmiş tabletler üzerinden yürüdüğü bir dünya… Peki insanların konuşmak için bile bu cihazlara ihtiyaç duyduğu ve artık kelimelerin para ile satıldığı yakın bir gelecekte, dünya üzerindeki son sözlüğün editörü bir gece ansızın ortadan kaybolursa ne olur?
Peki ya siz birine âşık olduğunuzu ona anlatmak için artık kelimelere para ödemek zorunda kalacağınız bir dünyada nasıl yaşardınız? Her sayfası aksiyon, edebiyat, felsefe ve macera dolu yepyeni bir roman…
"İnanılmaz sürükleyici, beklenmedik gelişmelerle okuru sarsan bir roman! Alice Harikalar Diyarında'yı seven okurlar için tam bir alternatif gelecek kurgusu…"
-The Daily Beast-
"Kesinlikle harika… Türünün ilk örneği! Yazı, kelimeler ve edebiyat üzerine kurulu bir macera romanı!"
-Booklist-
"Teknolojiye ne kadar esir olduğumuzu ve bu esaretin yazıya, felsefeye ve dile vurduğu baltanın keskinliğini gösteren sarsıcı bir roman…"
-The Washington Post-
(Tanıtım Bülteninden)
Kitapların tükendiği, el yazısının yavaş yavaş unutulduğu, kütüphanelerin kapandığı, gazetelerin artık hükmünün kalmadığı ve tüm iletişimin "Mem" adı verilen gelişmiş tabletler üzerinden yürüdüğü bir dünya… Peki insanların konuşmak için bil... tümünü göster
Pckolog42 şu anda kitap okumuyor.