Eğer sevinçlerimizi içimizde hasret olmadan paylaşabiliyorsak, dertlerimizi gizlice sevinmeden bölüşebiliyorsak, kötü kişi olmayı göze alarak birbirimize doğruyu söyleyebiliyorsak, böylece birbirimizi yanlışlardan koruyabiliyorsak, samimiyetle saygının ince çizgisini çizebiliyorsak, birbirimizi yargılamadan olduğumuz gibi kabullenebiliyorsak, dünyalara bedel bir dostluğa sahibiz demektir. Aldığımız kadar verdiğimiz böylesi bir dostluk, çocukluktan ölüme dek insanoğlunun edinebileceği en büyük zenginlik, kişinin kendine verebileceği en büyük armağandır!
Eğer sevinçlerimizi içimizde hasret olmadan paylaşabiliyorsak, dertlerimizi gizlice sevinmeden bölüşebiliyorsak, kötü kişi olmayı göze alarak birbirimize doğruyu söyleyebiliyorsak, böylece birbirimizi yanlışlardan koruyabiliyorsak, samimiyetle saygın... tümünü göster
2013'de kaç kitap okumayı planlıyorsunuz?
2013'de kaç kitap okumayı planlıyorsunuz?
Neden yazarız? Daha doğrusu neden anı defteri tutarız? Yaşamımızın her döneminde, ama özellikle ilk gençlik çağında, sorunlarımızı, mutlu mutsuz anılarımızı bizi yargılamadan dinleyen, paylaşan birilerine gereksinim duyarız. Ve -bu biri- evet, bildiğiniz, anı defterimizdir. On beş yaşındaki Serra tüm duygularını, düşüncelerini anı defteriyle paylaşıyor. Annesiyle babası neden garip davranıyorlar? Yoksa yolunda gitmeyen bir şeyler mi var? Çeşmede tatil günlerinde tanıştığı yeni arkadaşları Serranın yaşamında ne gibi değişikliklere neden olacaklar? Tüm bu sorunların cevaplarını Serranın anı defterinde bulacaksınız.
Neden yazarız? Daha doğrusu neden anı defteri tutarız? Yaşamımızın her döneminde, ama özellikle ilk gençlik çağında, sorunlarımızı, mutlu mutsuz anılarımızı bizi yargılamadan dinleyen, paylaşan birilerine gereksinim duyarız. Ve -bu biri- evet, bildiğ... tümünü göster
Yıl 1816. Güzel bir Mayıs sabahı, bir yolcu, Nivelles'den gelip La Hulpe'e doğru ilerliyordu. Yayaydı. İki sıra ağaç arasında uzanan geniş bir şoseden yürüyordu. Yol, birbiri ardı sıra gelen tepeler üzerinden kıvrılarak ilerliyordu. Bunlar şoseyi bir kaldırıyor, bir indiriyorlar ve iri dalgaları andırıyorlardı. Yolcu, Lillois ve Bois -Seigneu-Isac'ı geçmişti. Batıda Brainel'alleud'ın kayağan taşı ..»»
Yıl 1816. Güzel bir Mayıs sabahı, bir yolcu, Nivelles'den gelip La Hulpe'e doğru ilerliyordu. Yayaydı. İki sıra ağaç arasında uzanan geniş bir şoseden yürüyordu. Yol, birbiri ardı sıra gelen tepeler üzerinden kıvrılarak ilerliyordu. Bunlar ... tümünü göster
Yıl 1816. Güzel bir Mayıs sabahı, bir yolcu, Nivelles'den gelip La Hulpe'e doğru ilerliyordu. Yayaydı. İki sıra ağaç arasında uzanan geniş bir şoseden yürüyordu. Yol, birbiri ardı sıra gelen tepeler üzerinden kıvrılarak ilerliyordu. Bunlar şoseyi bir kaldırıyor, bir indiriyorlar ve iri dalgaları andırıyorlardı. Yolcu, Lillois ve Bois -Seigneu-Isac'ı geçmişti. Batıda Brainel'alleud'ın kayağan taşı ..»»
Yıl 1816. Güzel bir Mayıs sabahı, bir yolcu, Nivelles'den gelip La Hulpe'e doğru ilerliyordu. Yayaydı. İki sıra ağaç arasında uzanan geniş bir şoseden yürüyordu. Yol, birbiri ardı sıra gelen tepeler üzerinden kıvrılarak ilerliyordu. Bunlar ... tümünü göster