Şebnem İşigüzel, Kirpiklerimin Gölgesi'nde, henüz on bir yaşında bir kız çocuğunun yaşadığı akıl almaz olayları anlatıyor. Herkesin bildiği, ama kimsenin görmek istemediği bir trajedinin üzerindeki perdeyi kaldırıyor ve bir dil ustalığıyla, kolay kolay cesaret edilemeyecek bir yüreklilikle hepimizin tanıdığı bu kız çocuğuna ses veriyor. Hayatta bazen kirpiklerinizin gölgesinden başka sığınacak yeriniz kalmaz. Herkes kötülük yapar size. Bu böyle olmasına rağmen, orman, ağaçlar, sular, kuşlar, gökyüzü ne kadar güzeldi. 'Sence hayatın en güzel yanı neresi?' diye sorarsanız bana, 'Hepsi' derdim size. Mutlu olmaya dair bir umudum var benim. Avlanan ceylanlar son ana kadar yaralı gövdeleriyle doğrulup koşup kaçmak, avcının elinden kurtulmak isterler. Yaparlar da bunu. Yaraları ne kadar ölümcül ve derin olursa olsun. Vurulup düştükleri yerden kalkıp kaçarlar. Öleceklerini anladıkları zaman gözyaşı döken bu hayvanların ölüme direnişine şaşarsınız. Yaşadığım şu hayatta, kirpiklerimin gölgesi kadar bir yerde bile hayat kalmadı bana. Bunları düşündüm ve sonra geri dönüp o fena şeyi yaptım. Annemi öldürdüm.
Şebnem İşigüzel, Kirpiklerimin Gölgesi'nde, henüz on bir yaşında bir kız çocuğunun yaşadığı akıl almaz olayları anlatıyor. Herkesin bildiği, ama kimsenin görmek istemediği bir trajedinin üzerindeki perdeyi kaldırıyor ve bir dil ustalığıyla, kola... tümünü göster
Gülay,
- Neler söylüyorsun ağabey, dedi, babamın polisle ne işi olurmuş?
Mehpare Hanım,
Gülay,
- Neler söylüyorsun ağabey, dedi, babamın polisle ne işi olurmuş?
Mehpare Hanım,
Gülay,
- Neler söylüyorsun ağabey, dedi, babamın polisle ne işi olurmuş?
Mehpare Hanım,
Gülay,
- Neler söylüyorsun ağabey, dedi, babamın polisle ne işi olurmuş?
Mehpare Hanım,
Ankara, Mon Amour! /üst üste asılınca ertesi gün daha iyi ısıtan paltoların / cepli basma elbiselerin /dualarla ekilen simit ağaçlarının /üç tam bir pasonun / troleybüs hızında giden bir hayatın /Zümrüt Pastanesinin ve Alemdar Sinemasının / sabahtan öğlene bir yağmurla değişiveren dünyaların /ikindi sessizliklerinin / bir hatırası olmanın / bir çay koyalımın / mavi ODTÜ otobüslerinin /ciddiyetle Grundrisse okumaların /Nisan Tezlerinde aranan şiirin /yirmi yaşında olmanın / tiril tiril yeşil elbiseler giyen bir hayalin /kaplumbağa soyunun /en zor geçen o ilk altı ayın /elinden kavuşanların sevinci, ayrılanların hüznü alınan Ankara Garının /yani çocukluğun /arkadaşlığın /aşkın öyküsü... /Bize vaat edilenler de bunlar değil miydi zaten?
Ankara, Mon Amour! /üst üste asılınca ertesi gün daha iyi ısıtan paltoların / cepli basma elbiselerin /dualarla ekilen simit ağaçlarının /üç tam bir pasonun / troleybüs hızında giden bir hayatın /Zümrüt Pastanesinin ve Alemdar Sinemasının / sabahtan ... tümünü göster