Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır. Kitabın son kısmı hariç, ki bu bölüm dışarıdan bir gözlemcinin anlattıklarıdır, romanın ana kahramanı Feride'nin hatıra defteri şeklinde yazılmıştır.
Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu'nu önce İstanbul Kızı adıyla dört perdelik bir oyun olarak yazmıştır. Yapıtı, 1922'de Vakit Gazetesi'nde Çalıkuşu adıyla roman olarak yayınlanınca büyük ilgi çekmiştir.
Çalıkuşu, duygusal bir olayı anlatmakla birlikte dönemin toplumsal sorunlarının eleştirel olarak da ortaya koymaktadır. Çalıkuşu, Türkiye'de yeni ve modern bir dönemin başlamasını özendiren bir roman olarak kabul edilmektedir.
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır... tümünü göster
Edebiyatımızın en ilginç yazarlarından biri olan Sevim Burakın yayımlandığında büyük tartışmalar yaratan ve yılın olayı kabul edilen kitabı Yanık Saraylar, YKYde tarafından yeniden yayımlandı. Azınlıkların, yalnızların, umutsuzların dünyalarının anlatıldığı bu kitabı kaçırmayın. TADIMLIKSedef Kakmalı EvGELDİLER...Çok yorgundular.Sokağın başına dizildiler.Sekiz on kişi vardılarBunların ardından kadınlar göründü.Çok yavaş yürüyorlardı, yanyana sıralanmaları uzun sürdü bu yüzden.Ayakları çıplaktı.Erkeklerin önüne çömeldilerBirden elleri kolları kımıldamaz oldu.Kadının birinin kucağında ZİYA BEYin küçüklük fotoğrafına tıpkı tıpkısına benzeyen bir çocuk vardı. NURPERİ Hanım Ziya Bey! Ziya Bey! diye bağırdı.Ziya Bey yere çömelik kadının kucağından ona baktı; olup bitenlere ilgi duymuyordu.Pencerenin önünden kaymaya başladı NURPERİ Hanım. Düşmemek için elleriyle pervaza tutundu, aşağı baktı, sütçü kadını gördü, sütçü kadın Ona aşağı atla anlamına gelen bir el işareti yaptı. İyi anlamadı NURPERİ Hanım. Ziya Bey mi, Ziya Bey mi diye sordu. Birazdan BAĞLARBAŞI - KISIKLI tramvayından Madam Nıvart inecekti. Ona geliyordu. Dizlerini kıvırdı, vücudunu geriye çekti, sütçü kadına baktı, Aşağı atla, dedi gene sütçü kadın.Atlamak istemiyordu.Ziya Bey, Ziya Bey diye direndi Nurperi Hanım.Çömelik kadının kucağında hâlâ ona bakıyordu Ziya BeyYüzünde hafif bir solma vardı.O sırada ÜSKÜDAR-PAZARYERİ iplerin üstüne geriliyordu. Bitmez tükenmez sessizliğin ortasına asılmış kalmıştı.Madam Nıvartın BAĞLARBAŞI-KISIKLI tramvayı köşeyi döndü.ZİYA BEY bacaklarını karyoladan aşağı sarkıtmış dik durmaya çalışıyordu.GELDİLER...Kırım meydan savaşı kahramanlarıydı;Başları kalpaklı iki kişi geride durdu,Üç kişi gelip karyolanın önüne dizildilerKardeştiler.Efendi Ağabey, dedi en uzun boylusu,Öbür kardeşler ellerini göğüslerinin üstüne kenetlemişlerdi.Omuzlarından, göğüslerinden, nişanlar, kordonlar sarkıyordu.Ziya Bey karşıki duvara bakıyordu;Çok yaşlıydı, çürümüştü yaşlılıktan.Ellerini yastığın üstüne sürdü, çarşafın altına soktu.Kemikten parmaklarını oradan oraya dolaştırdı.Yastığın ucunu kaldırdı sonunda.Aradığı oradaydı.Küçük bir mendil, saat, boş bir ilaç kutusu.Parmaklarını kıvırmadan avucunun içine aldı onları.Efendi Ağabey, diye seslendi uzun boylusuZiya Bey duymadı.Bilinçsiz, avucunun içindekilere bakıyordu.Soluk almıyordu bakarken.Göz oyuklarına ölümlü iki karanlık oturmuştu.Öksürdü.Kardeşlerden birinin nişanı yere düştü.Kımıldamadı hiçZiya Bey bacaklarının arasındaki oturağı dürttü, üstü gazeteyle örtülüydü, göz oyuklarında iki lamba yanar gibi oldu.Hırsla titremeye başladı dudakları.Yumruklarını sıktı, Bir daha öksürdü.Meydan savaşı kahramanları yardım edemediler ağabeylerine,Yumruklarını sıktılar,Efendi Ağabey, dedi uzun boylusu,Efendi Ağabeyimiz, dediler hep,Aziz büyüğümüz.Velinimetimiz.Ziya Bey düşürdü gazeteyi sonunda Oturağa tükürmeye başladı, Tükürdü, tükürdü;Bitti.Yastığın üzerine düşen başı yuvarlak bir yarayı andırıyordu,Nurperi Hanımın diktiği siyah gecelik takkesi bu yarayı alına kadar kapıyordu,İçinde kalan ufacık karanlık bir soluğu tutmak için ağzını sımsıkı kapadı.Ayakta duranlar resme benzemeye başladılar gittikçe.Yaş sırasına göre dizilmişlerdi.Resmin kenarında SÜLEYMAN ŞEFİK PAŞA duruyordu.Sağ omuzuna bir melek kondu.En önde parlak çizmeleriyle Ziya Bey.Titredi,Yok oldu...
Edebiyatımızın en ilginç yazarlarından biri olan Sevim Burakın yayımlandığında büyük tartışmalar yaratan ve yılın olayı kabul edilen kitabı Yanık Saraylar, YKYde tarafından yeniden yayımlandı. Azınlıkların, yalnızların, umutsuzların dünyalarının anla... tümünü göster
Edebiyatımızın en ilginç yazarlarından biri olan Sevim Burakın yayımlandığında büyük tartışmalar yaratan ve yılın olayı kabul edilen kitabı Yanık Saraylar, YKYde tarafından yeniden yayımlandı. Azınlıkların, yalnızların, umutsuzların dünyalarının anlatıldığı bu kitabı kaçırmayın. TADIMLIKSedef Kakmalı EvGELDİLER...Çok yorgundular.Sokağın başına dizildiler.Sekiz on kişi vardılarBunların ardından kadınlar göründü.Çok yavaş yürüyorlardı, yanyana sıralanmaları uzun sürdü bu yüzden.Ayakları çıplaktı.Erkeklerin önüne çömeldilerBirden elleri kolları kımıldamaz oldu.Kadının birinin kucağında ZİYA BEYin küçüklük fotoğrafına tıpkı tıpkısına benzeyen bir çocuk vardı. NURPERİ Hanım Ziya Bey! Ziya Bey! diye bağırdı.Ziya Bey yere çömelik kadının kucağından ona baktı; olup bitenlere ilgi duymuyordu.Pencerenin önünden kaymaya başladı NURPERİ Hanım. Düşmemek için elleriyle pervaza tutundu, aşağı baktı, sütçü kadını gördü, sütçü kadın Ona aşağı atla anlamına gelen bir el işareti yaptı. İyi anlamadı NURPERİ Hanım. Ziya Bey mi, Ziya Bey mi diye sordu. Birazdan BAĞLARBAŞI - KISIKLI tramvayından Madam Nıvart inecekti. Ona geliyordu. Dizlerini kıvırdı, vücudunu geriye çekti, sütçü kadına baktı, Aşağı atla, dedi gene sütçü kadın.Atlamak istemiyordu.Ziya Bey, Ziya Bey diye direndi Nurperi Hanım.Çömelik kadının kucağında hâlâ ona bakıyordu Ziya BeyYüzünde hafif bir solma vardı.O sırada ÜSKÜDAR-PAZARYERİ iplerin üstüne geriliyordu. Bitmez tükenmez sessizliğin ortasına asılmış kalmıştı.Madam Nıvartın BAĞLARBAŞI-KISIKLI tramvayı köşeyi döndü.ZİYA BEY bacaklarını karyoladan aşağı sarkıtmış dik durmaya çalışıyordu.GELDİLER...Kırım meydan savaşı kahramanlarıydı;Başları kalpaklı iki kişi geride durdu,Üç kişi gelip karyolanın önüne dizildilerKardeştiler.Efendi Ağabey, dedi en uzun boylusu,Öbür kardeşler ellerini göğüslerinin üstüne kenetlemişlerdi.Omuzlarından, göğüslerinden, nişanlar, kordonlar sarkıyordu.Ziya Bey karşıki duvara bakıyordu;Çok yaşlıydı, çürümüştü yaşlılıktan.Ellerini yastığın üstüne sürdü, çarşafın altına soktu.Kemikten parmaklarını oradan oraya dolaştırdı.Yastığın ucunu kaldırdı sonunda.Aradığı oradaydı.Küçük bir mendil, saat, boş bir ilaç kutusu.Parmaklarını kıvırmadan avucunun içine aldı onları.Efendi Ağabey, diye seslendi uzun boylusuZiya Bey duymadı.Bilinçsiz, avucunun içindekilere bakıyordu.Soluk almıyordu bakarken.Göz oyuklarına ölümlü iki karanlık oturmuştu.Öksürdü.Kardeşlerden birinin nişanı yere düştü.Kımıldamadı hiçZiya Bey bacaklarının arasındaki oturağı dürttü, üstü gazeteyle örtülüydü, göz oyuklarında iki lamba yanar gibi oldu.Hırsla titremeye başladı dudakları.Yumruklarını sıktı, Bir daha öksürdü.Meydan savaşı kahramanları yardım edemediler ağabeylerine,Yumruklarını sıktılar,Efendi Ağabey, dedi uzun boylusu,Efendi Ağabeyimiz, dediler hep,Aziz büyüğümüz.Velinimetimiz.Ziya Bey düşürdü gazeteyi sonunda Oturağa tükürmeye başladı, Tükürdü, tükürdü;Bitti.Yastığın üzerine düşen başı yuvarlak bir yarayı andırıyordu,Nurperi Hanımın diktiği siyah gecelik takkesi bu yarayı alına kadar kapıyordu,İçinde kalan ufacık karanlık bir soluğu tutmak için ağzını sımsıkı kapadı.Ayakta duranlar resme benzemeye başladılar gittikçe.Yaş sırasına göre dizilmişlerdi.Resmin kenarında SÜLEYMAN ŞEFİK PAŞA duruyordu.Sağ omuzuna bir melek kondu.En önde parlak çizmeleriyle Ziya Bey.Titredi,Yok oldu...
Edebiyatımızın en ilginç yazarlarından biri olan Sevim Burakın yayımlandığında büyük tartışmalar yaratan ve yılın olayı kabul edilen kitabı Yanık Saraylar, YKYde tarafından yeniden yayımlandı. Azınlıkların, yalnızların, umutsuzların dünyalarının anla... tümünü göster
Rana ela şu anda kitap okumuyor.