Almanyada doğmuş bir isviçreli yazar ve ressam.
20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazmıştır. 1904'te serbest yazarlığa başlamış olup romanları, öyküleri, denemeleri, şiirleri, politik makaleleri ve kültür alanındaki eleştirel yazılarıyla tüm dünyada 100 milyonu aşkın okura ulaşmıştır. Kendini kanıtlama, kendi olma, yazarın kendini yansıtması, bireyin kendini aşması gibi temaları içeren Bozkırkurdu, Siddharta, Peter Camenzind, Demian, Narziss ve Goldmund, Çarklar Arasında ve Boncuk Oyunu romanları yazarın en tanınan edebi eserleridir.
1946’da Nobel Edebiyat Ödülü olmak üzere 1954’te de bilim ve sanat alanında Pour le merite Ödülü’nü almıştır.
Almanyada doğmuş bir isviçreli yazar ve ressam.
20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazmıştır. 1904'te serbest yazarlığa başlamış olup romanları, öyküleri, denemeleri, şiirleri, politik makaleleri ve kültür al... tümünü göster
Mizah, kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok yapıtı bulunan Türk mizah yazarı. UNESCO'nun Index Translationum bilgisine göre Aziz Nesin Türkçeden yabancı dillere eserleri en çok çevrilen 4. yazar durumundadır.
Aziz Nesin, 20 Aralık 1915'te İstanbul Heybeliada'da doğdu. Babası Abdülaziz Bey Giresun'un Şebinkarahisar ilçesine bağlı Ocaktaşı köyünden İstanbul'a yerleşti ve bahçıvanlık yaparak geçimini sağladı. Abdülaziz Bey, torunu Ateş Nesin'e göre "dini bütün...II. Abdülhamit hayranı, sıkı bir Atatürk düşmanıydı".
Aziz Nesin, 1924'te İstanbul Süleymaniye'deki adı daha sonra İstanbul 7. İlkokul olarak değiştirilecek olan Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi'nin 3. sınıfına girdi. İki yıl Darüşşafaka Lisesi'nde okuduktan sonra, 1935'te Kuleli Askeri Lisesi'ni, 1937'de Ankara'da Harp Okulu'nu bitirip asteğmen oldu. Son olarak 1939'da Askeri Fen Okulu'nu bitirdi. Bu dönemde bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne devam etti. Bir röportajında ona bu eğitim hayatının ‘fikri takip’ dedikleri şeyi getirdiğini belirtmiştir.
Çalışma hayatı aslen Ankara Harp Okulu'nu bitirmesinin ardından asteğmen rütbesiyle orduya katılmasıyla başlamıştır Nesin'in. Ardından da subay olarak Anadolu ve Trakya’nın çeşitli yerlerinde görev yapacaktı.
1941'den başlayarak II. Dünya Savaşı yıllarında 2 yıl Trakya'da çadırlı ordugahta görev yaptığı bilinir. 1942'de Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkam Taburu Bölük Komutanlığı'na atandı ve bir bomba kazasında yaralandı. Erzincan'da depremde yıkılmış bir cephaneliğin boşaltılmasıyla görevlendirildi. 1944'te Ankara'da Harp Okulu'nda açılan ilk tank kursuna katıldı. Aynı yıl Zonguldak'ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla da görevlendirildikten sonra üsteğmen rütbesindeyken 'görev ve yetkisini kötüye kullandığı' suçlamasıyla askerlikten uzaklaştırıldı.
Askerlikten ayrılmasının ardından bir süre bakkallık, muhasiplik gibi işler yaptı. 1945 yılında ise gazeteciliğe başladı. Önceleri Sedat Simavi’nin çıkardığı Yedigün dergisine girdi; daha sonra Karagöz gazetesinde de yapacağı gibi redaktörlük ve yazarlık yaptı. Aynı yıllarda profesyonel olarak oyun yazarlığı yaptı ve Tan gazetesinde köşe yazarlığına başladı. 4 Aralık 1946'da bir grup üniversite gencinin Tan gazetesini yakması üzerine, sekiz sayı süren, Cumartesi adlı haftalık magazin dergisini çıkarmaya girişti. Bu dergi denemesi de sonlanınca Vatan gazetesinde çalışmaya başladı. Aynı yıl, ilk bağımsız yapıtı olan Parti Kurmak Parti Vurmak adlı 16 sayfalık broşürü de yayınlanmıştı.
1946'da Sabahattin Ali’yle birlikte Marko Paşa mizah gazetesini çıkardı ve büyük ses getirdi. Dergi dönemin politikacılarını ve tiplemelerini sözünü esirgemeden eleştirmeyi bilmiş, tüm baskıların ve defalarca kapatılmasının getirdiği zor koşullara karşın yüksek satış rakamlarına ulaşmıştır. Ancak davalar ve suçlamalar dergi yazarlarına epeyi zor dönemler yaşatmıştır. Nitekim yeni adlarla sürdürmeye çalıştıkları Markopaşa ekolünün hararetle eleştirdiği Amerikan yardımının Türkiye üzerindeki emellerine değindiği henüz yayınlanmamış olan Nereye Gidiyoruz adlı yazısı nedeniyle; 12 Ağustos 1947’de on ay ağır hapis ve üç ay on gün de Bursa’da 'emniyet-i umumiye nezareti' altında bulundurulma cezasına çarptırıldı.
İkinci kitabı Azizname’yi 1948’de çıkardı. Taşlamalardan oluşan bu kitap için İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda mahkumiyet almadı; ancak 1949 yılında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk birlikte Ankara’daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı iddiasıyla aleyhine dava açınca 6 ay hapse mahkûm edildi.
1952'de İstanbul'da Levent'te bir dükkân kiraladı ve Oluş Kitabevi'ni açtı; Levent sakinlerine gazete dağıtma işini sürdürmekle beraber, iki küçük çocuğunun geçimini sağlayamayınca, 1953'te Beyoğlu'nda bir ortağıyla Paradi Fotoğraf Stüdyosu'nu kurdu. 1954'te Akbaba dergisinde takma adlarla öyküler yazmaya başladı. Zira edebiyat hayatında iki yüze yakın takma ad kullanmıştır.
1955'te 6-7 Eylül faciası olarak tarihimize gelen İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkânlarının korkunç yıkımına suçlu aranmaya başlanmıştı. Aziz Nesin de suçlu olarak sıkıyönetimce tutuklandı.
Dolmuş (1955), Yeni Gazete (1957), Akşam (1958), Tanin (1960), Günaydın"(1969), Aydınlık (1993) gibi dergi ve gazetelerde yayımlanan gülmece öyküleri, röportajlar ve fıkralarla Çağdaş Türk edebiyatının tanınmış ve en verimli kalemlerinden biri durumuna geldi.
1956'da Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu. 1958’de Dolmuş-Karikatür dergisi ile birleşerek 1963'e dek yayıncılığı tek başına sürdürdü. Bir yandan da Yeni Gazete, Akşam ve Tanin'de günlük köşe yazıları yazdı. 1962'de 42 sayı yaşayacak olan Zübük adlı mizah dergisini çıkardı.
1956 yılında İtalya’da (Bordighera’da) yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışması'nda ilk ödül olan Altın Palmiye’yi Kazan Töreni adlı öyküsüyle kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü Fil Hamdi adlı öyküsüyle ikinci kez kazandı. İlk ödülünü 1960 yılında devlet hazinesine bağışladı.
Yayınevinin Şubat 1963’te yanması üzerine, yazarlığı tek uğraş edindi. İlk kez 1965 yılında -ancak elli yaşındayken bu hakkı elde edebilmişti- bir pasaport alabildi. Berlin ve Weimar'daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı'na davetli olarak katıldı. Altı ay süren bu ilk yurtdışı gezisinde, Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan'a gitti.
Nesin, 1966'da Bulgaristan'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü olan Altın Kirpi'yi Vatani Vazife adlı öyküsüyle kazandı. 1968'de Milliyet Gazetesi'nin açtığı Karagöz oyunu yarışmasında Üç Karagöz oyunuyla birincilik ödülü aldı.
1969'da Moskova'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında İnsanlar Uyanıyor adlı öyküsüyle Krokodil birincilik ödülü, 1970'te de Türk Dil Kurumu'nun oyun ödülünü Çiçu adlı oyunuyla kazandı
1972’de Nesin Vakfı’nı kurdu. Vakıfta, her yıl belirli sayıda alınan kimsesiz ve yoksul çocukların bakım ve eğitimlerini üstlendi. Kitaplarının tüm gelirini vakfa bıraktı.
1976 - 1980 arasında her yılın edebiyat ürünlerinden seçmelerin bulunduğu Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı'nı çıkardı. 1974'te Asya-Afrika Yazarlar Birliği'nin Lotus ödülünü kazanan Nesin, 1975 Lotus ödülünü almak için Filipinler'in başkenti Manila'da yapılan törene katıldı. 1976'da Bulgaristan'da Gabrovo kentinde düzenlenen gülmece kitabı uluslararası yarışmasında birinciliği elde ederek Hitar Petar ödülünü kazandı. 1977'de Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçilen Nesin, bu göreve uzun yıllar devam etti.
1978'de Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü'nü kazanırken, 1982'de Vietnam'daki Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısından dönüşte Moskova'da kalp hastalığından hastaneye kaldırılan Nesin, Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi'nde bir ay kalarak tedavi gördü.
1983'te Amerika Birleşik Devletleri'nde Indiana Üniversitesi'nin düzenlediği uluslararası toplantıya çağrılan Nesin, pasaportu geri alındığı için bu toplantıya katılamadı.
20 Aralık 1984'te Şan Sinema Salonu'nda 70. doğum günü töreni yapıldı. 1984'te Aydınlar Dilekçesi girişiminde bulundu. 1985'te Ekin A.Ş'nin kurulması girişiminde bulundu. Aynı yıl, İngiltere'de PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi ve TÜYAP'ın düzenlediği Halkın Seçtiği Yılın Yazarı ödülünü kazandı.
Nesin, 1989'da Demokrasi Kurultayı'nın toplanmasında etkin görev aldı ve oluşturulan Demokrasi İzleme Komitesi'nin iki başkanından biri oldu. Aynı yıl, Sovyet Çocuk Fonu'nun ilk kez verilen Tolstoy Altın Madalyası'na değer görüldü.
19 Mart 1990'da Ankara Sanat Kurumu'nda 75. yaşını kutlayan Nesin, 2 Temmuz 1993'te Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas'a gitti. 35 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından sağ kurtuldu.
Yazar, söyleşi ve imza günü için gittiği Çeşme Alaçatı'da, (Sivas Katliamı'nın 3. yıldönümünden 3 gün sonra) 5 Temmuz'u 6 Temmuz'a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle öldü. Cenazesi Çeşme Cumhuriyet Savcısı'nın isteğiyle otopsi yapılmak üzere 6 Temmuz'da İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'ne getirildi. 7 Temmuz 1995'te vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca'daki Nesin Vakfı'nın bahçesine gömüldü. Ardında 80 yıllık mücadele, sayısız başarı ve Nesin Vakfı'nı bıraktı.
Mizah, kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok yapıtı bulunan Türk mizah yazarı. UNESCO'nun Index Translationum bilgisine göre Aziz Nesin Türkçeden yabancı dillere eserleri en çok çevrilen 4. yazar durumundadır.
Aziz Nesin, 20 Aralık 1915'te... tümünü göster
Miguel de Unamuno İspanyol düşünür ve yazardır. Madrid Üniversitesi'nde felsefe ve edebiyat üzerine eğitim almış ve Bilbao'da felsefe öğretmenliği yapmıştır. 1891 yılında Salamanca Üniversitesi'nde Eski Yunan Dili Kürsüsü'nde profesör olmuştur.
20. yüzyıl İspanyası'nı düşünmüş ve yazmıştır. Dogmatik düşünceye (özellikle faşizme) karşı savaşmış ve bu uğurda 1924 yılında diktatör Miguel Primo de Rivera tarafından Fransa'ya sürgüne gönderilmiştir. 1930 yılında tekrardan Salamanca Üniversitesi'ndeki görevine dönen Unamuno, bu kez de diktatör Franco'ya karşı çıktığı için ev hapsine mahkûm edilmiştir. Tutuklu halde, 31 Aralık 1936 tarihinde ölmüştür. Roman, öykü, şiir, deneme ve oyun türünde eserler vermiştir.
'İnsan, kafasıyla düşünür, kalbiyle duyar ve midesiyle ister' ve 'Başka yazarların neden bazı sözcükleri italik yazdığını anlayamıyorum. Sanırım o sözcüğe dikkat çekip önem artırmak istiyorlar. Hâlbuki, benim yazdığım her sözcük zaten önemlidir' gibi değinmeleri vardır.
Miguel de Unamuno İspanyol düşünür ve yazardır. Madrid Üniversitesi'nde felsefe ve edebiyat üzerine eğitim almış ve Bilbao'da felsefe öğretmenliği yapmıştır. 1891 yılında Salamanca Üniversitesi'nde Eski Yunan Dili Kürsüsü'nde profesör olmuştur.
20... tümünü göster
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım ya da 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 – 11 Mayıs 1954), Türk öykü ve roman yazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır.
Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.
Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlattı.[21] Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmadı, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmedi ve belli bir tarzın takipçisi olmadı.[
Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalıştı.
Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlattı.
İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer aldı.
1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içerdi.
Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırdı.
Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir.
Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etti.
Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım ya da 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 – 11 Mayıs 1954), Türk öykü ve roman yazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiya... tümünü göster
Rasputin şu anda kitap okumuyor.