Rembrandt

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 7 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Rembrandt kütüphanesine ekledi.
Hacı Murat

ev Tolstoy 1851de Rus ordusuna yazıldı ve Çeçenlerle savaşmak için Kafkasyaya gönderildi. Bu savaş sırasında, büyük Avar komutanı Hacı Murat Çeçen lider Şamille anlaşmazlığa düşmüş, güvenliği için de Rusların tarafına geçmişti. Aylar sonra, ailesini Şamilin hapishanelerinden kurtarmaya çalışırken, Hacı Murat ihanet ettikleri tarafından takip edilmiş ve hayatının en kahramanca mücadelesini verdikten sonra, öldürülmüştü. Hacı Muratın ölümüne kadarki pek çok olaya şahit olan Tolstoy, uzun yıllar sonra asalet, gurur ve dehşetle dolu bu hikâyeyi kaleme aldı. 1912de, Tolstoyun ölümünden bir sene sonra basılan bu son romanı, hem savaş ve siyasetin doğası, hem de iki farklı kültür ve dünya arasına sıkışıp kalmak hakkında bize derin

******

Çarlık Rusyasının Kafkaslar üzerinde tam bir hakimiyet kurabilmek için verdiği yaklaşık 50 yıllık (1817 - 1864) mücadele karşısında direnişin efsaneleştirdiği, Şeyh Şamilden sonraki en ünlü kahramandır Hacı Murat. Fakat Hacı Muratın adını tarih sayfalarına yazdırmasındaki asıl faktör, şüphesiz direnişinden çok Tolstoyun olgunluk dönemi romanları arasında yer alan dev eseridir.1896-1904 yılları arasında yazılıp 1912 lında basılan ∓mp;mp;mp;8220;Hacı Murat, Şeyh Şamille ters düşüp yollarını ayırmış olan efsanevi Kafkas kahramanı Hacı Muratın gerçek ve ibret dolu yaşam öyküsüdür.

************

Bir toprak ağasının oğlu olan Tolstoy (1828-1920), rahat bir hayat sürmesine yetecek bütün olanaklara sahip olduğu halde, tedirgin kişiliği onu her türlü yaşantıya, çelişmeye sürüklemiştir.
Üniversite eğitimini yarım bırakıp, Kafkas Kazaklarına asker olarak katılmış, hayatın, ölümün anlamına ilişkin derin kaygılar yaşamıştır.
Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi eserlere de imza atan Tolstoy, bir Kafkas öyküsü olan Hacı Murat adlı eserinde, yazınsal ustalığın, doğalcılığın zirvelerine taşır okurunu.


************

Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) Hacı Murat adlı eserinde, Rus Çarlığının Kafkasya halklarına karşı yürüttüğü, etkileri bugün bile hissedilen XIX. yüzyıl savaşlanndan bir öykü anlatır. Tolstoya göre Rus Çan I. Nikolay ile dağlı halkların önderi Şeyh Şamil arasında bir fark yoktur. Önemli olan savaşa karar verenler değil, savaşanlardır. Her iki cephede savaşan, hayatın ve ölümün gereklerini ellerinden geldiğince, çoğunlukla sorgusuz-sualsiz, çocukça, acemice yerine getiren insanları önemser büyük yazar. Bu insanlardan biri olan, dağların namlı, gözü pek savaşçısı Hacı Muratı ele alır bu romanında. Kafkasya halkları için Hacı Murat; bir umut, yerinden sökülemeyen, sökülürse solup gidecek inatçı bir dulavratotu olagelmiştir... Ne var ki o da her insan gibi kendi talihinin peşine düşecek, yine de kederli hayat hikâyesinin son ânına kadar dürüst, çocuk ve özgür kalacaktır.
Tarihî bir şeyler yazıyorsam gerçeğe en ince ayrıntısına kadar sadık kalmayı severim, diyen Lev Nikolayeviç Tolstoy, kendisine derin sanatsal sancılar yaşatan Hacı Murat üzerinde aralıklarla altı yıl çalışmış, yaklaşık 5 000 sayfayı bulan tarihî belge incelemiştir. Aslında yabancısı olduğu dağlı kültürünü, geleneklerini, düşün-1 ce ve davranış şekillerini böylesine ustalıkla aktarabilmiş, hayranlık uyandıran bir yapıt ortaya koymuştur.

************

1896-1904 yılları arasında yazılan Hacı Murat, büyük Rus yazarı Tolstoyun olgunluk dönemi romanları arasında yer alıyor. Hacı Murat, on dokuzuncu yüzyıl Kafkas halkları arasında efsaneleşen, Şeyh Şamille davalıdır. Yurt edinme, hayata tutunma, bağımsızlık, tutsaklık, ihanet ve iktidar sarmalında biçimlenen bir davanın kahramanıdır. Zayıflıklarının ve gücünün farkında bir kahraman. Acımasız bir coğrafyanın geniş yürekli insanları arasındaki iktidar mücadelesinde taraf olmak zorunda kalmıştır; Rusları da sevmez, Şeyh Şamili de. Seçeneksiz kalmak, bütün duygulardan arınmanın başlangıcı ve sonucu belki de. Savaş bazı insanların kaderidir. Tıpkı inanmasa da taraf olmak zorunda kalmak gibi. Aslolansa direnmek. Her koşulda direnmek ve ayakta kalmak. Tolstoy, ölümüne direnen bir kahramanı yazarak sonsuza taşıyor.

************

1854de Kırım Savaşına subay olarak katılan Tolstoy, bu döneme dair izlenimlerini Hacı Muratda bütün canlılığıyla romana aktardı. Savaşan taraflar kadar, egemenler ve uyrukları arasındaki ilişkilerin sergilenişi, kişilerin ve coğrafyanın kusursuz tasviri bu esere güçlü bir gerçeklik duygusu kazandırmaktadır. Tolstoyun 1896-1904 yılları arasında yazdığı Hacı Murat, ölümünden sonra 1912de yayımlandı.

************

Hacı Murat, gökyüzünde artık yarıya kadar yükselmiş yıldızlara ve Samanyoluna bakınca, gece yarınının çoktan geçtiğini, sabah namazını kılma vaktinin geldiğini düşündü.Hanefiden heybesinden eksik etmediği ibriğini istedi ve kepeneğini alarak suya gitti.Ayakkabılarını çıkartıp abdestini aldı, kepeneğinin üstünde yalın ayak namaza durdu.Doğuya döndü; önce ellerini kulaklarına götürdü, sonra gözlerini kapadı ve bir dua okudu.Diz üstü oturdu ve ibadetine başladı.Namazı bitince eski yerine dönerek kepeneğinin üstüne oturdu.Ellerini dizlerine koydu, başını öne eğerek düşünmeye başladı.Hacı Murat her zmaan şansına inanırdı.Bir şey planlarken onu kesinlikle başaracağını düşünürdü.Bugüne kadar sürekli başarmıştı.Bazı ufak terslikler dışında, bütün fırtınalı çetecilik hayatı boyunca bu böyle olmuştur.

************

Dönemin Kafkasyasının ve yöresel kahramanlarının, Tolstoyun geniş hayal gücü ve şiirsel diliyle anlatıldığı Hacı Murat adlı yapıt, Rusça aslından ve tam olarak Nedim Önal tarafından Türkçeleştirilmiştir.

******

ev Tolstoy 1851de Rus ordusuna yazıldı ve Çeçenlerle savaşmak için Kafkasyaya gönderildi. Bu savaş sırasında, büyük Avar komutanı Hacı Murat Çeçen lider Şamille anlaşmazlığa düşmüş, güvenliği için de Rusların tarafına geçmişti. Aylar sonra, ailesini ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Rembrandt okumuş.
Hacı Murat

ev Tolstoy 1851de Rus ordusuna yazıldı ve Çeçenlerle savaşmak için Kafkasyaya gönderildi. Bu savaş sırasında, büyük Avar komutanı Hacı Murat Çeçen lider Şamille anlaşmazlığa düşmüş, güvenliği için de Rusların tarafına geçmişti. Aylar sonra, ailesini Şamilin hapishanelerinden kurtarmaya çalışırken, Hacı Murat ihanet ettikleri tarafından takip edilmiş ve hayatının en kahramanca mücadelesini verdikten sonra, öldürülmüştü. Hacı Muratın ölümüne kadarki pek çok olaya şahit olan Tolstoy, uzun yıllar sonra asalet, gurur ve dehşetle dolu bu hikâyeyi kaleme aldı. 1912de, Tolstoyun ölümünden bir sene sonra basılan bu son romanı, hem savaş ve siyasetin doğası, hem de iki farklı kültür ve dünya arasına sıkışıp kalmak hakkında bize derin

******

Çarlık Rusyasının Kafkaslar üzerinde tam bir hakimiyet kurabilmek için verdiği yaklaşık 50 yıllık (1817 - 1864) mücadele karşısında direnişin efsaneleştirdiği, Şeyh Şamilden sonraki en ünlü kahramandır Hacı Murat. Fakat Hacı Muratın adını tarih sayfalarına yazdırmasındaki asıl faktör, şüphesiz direnişinden çok Tolstoyun olgunluk dönemi romanları arasında yer alan dev eseridir.1896-1904 yılları arasında yazılıp 1912 lında basılan ∓mp;mp;mp;8220;Hacı Murat, Şeyh Şamille ters düşüp yollarını ayırmış olan efsanevi Kafkas kahramanı Hacı Muratın gerçek ve ibret dolu yaşam öyküsüdür.

************

Bir toprak ağasının oğlu olan Tolstoy (1828-1920), rahat bir hayat sürmesine yetecek bütün olanaklara sahip olduğu halde, tedirgin kişiliği onu her türlü yaşantıya, çelişmeye sürüklemiştir.
Üniversite eğitimini yarım bırakıp, Kafkas Kazaklarına asker olarak katılmış, hayatın, ölümün anlamına ilişkin derin kaygılar yaşamıştır.
Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi eserlere de imza atan Tolstoy, bir Kafkas öyküsü olan Hacı Murat adlı eserinde, yazınsal ustalığın, doğalcılığın zirvelerine taşır okurunu.


************

Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) Hacı Murat adlı eserinde, Rus Çarlığının Kafkasya halklarına karşı yürüttüğü, etkileri bugün bile hissedilen XIX. yüzyıl savaşlanndan bir öykü anlatır. Tolstoya göre Rus Çan I. Nikolay ile dağlı halkların önderi Şeyh Şamil arasında bir fark yoktur. Önemli olan savaşa karar verenler değil, savaşanlardır. Her iki cephede savaşan, hayatın ve ölümün gereklerini ellerinden geldiğince, çoğunlukla sorgusuz-sualsiz, çocukça, acemice yerine getiren insanları önemser büyük yazar. Bu insanlardan biri olan, dağların namlı, gözü pek savaşçısı Hacı Muratı ele alır bu romanında. Kafkasya halkları için Hacı Murat; bir umut, yerinden sökülemeyen, sökülürse solup gidecek inatçı bir dulavratotu olagelmiştir... Ne var ki o da her insan gibi kendi talihinin peşine düşecek, yine de kederli hayat hikâyesinin son ânına kadar dürüst, çocuk ve özgür kalacaktır.
Tarihî bir şeyler yazıyorsam gerçeğe en ince ayrıntısına kadar sadık kalmayı severim, diyen Lev Nikolayeviç Tolstoy, kendisine derin sanatsal sancılar yaşatan Hacı Murat üzerinde aralıklarla altı yıl çalışmış, yaklaşık 5 000 sayfayı bulan tarihî belge incelemiştir. Aslında yabancısı olduğu dağlı kültürünü, geleneklerini, düşün-1 ce ve davranış şekillerini böylesine ustalıkla aktarabilmiş, hayranlık uyandıran bir yapıt ortaya koymuştur.

************

1896-1904 yılları arasında yazılan Hacı Murat, büyük Rus yazarı Tolstoyun olgunluk dönemi romanları arasında yer alıyor. Hacı Murat, on dokuzuncu yüzyıl Kafkas halkları arasında efsaneleşen, Şeyh Şamille davalıdır. Yurt edinme, hayata tutunma, bağımsızlık, tutsaklık, ihanet ve iktidar sarmalında biçimlenen bir davanın kahramanıdır. Zayıflıklarının ve gücünün farkında bir kahraman. Acımasız bir coğrafyanın geniş yürekli insanları arasındaki iktidar mücadelesinde taraf olmak zorunda kalmıştır; Rusları da sevmez, Şeyh Şamili de. Seçeneksiz kalmak, bütün duygulardan arınmanın başlangıcı ve sonucu belki de. Savaş bazı insanların kaderidir. Tıpkı inanmasa da taraf olmak zorunda kalmak gibi. Aslolansa direnmek. Her koşulda direnmek ve ayakta kalmak. Tolstoy, ölümüne direnen bir kahramanı yazarak sonsuza taşıyor.

************

1854de Kırım Savaşına subay olarak katılan Tolstoy, bu döneme dair izlenimlerini Hacı Muratda bütün canlılığıyla romana aktardı. Savaşan taraflar kadar, egemenler ve uyrukları arasındaki ilişkilerin sergilenişi, kişilerin ve coğrafyanın kusursuz tasviri bu esere güçlü bir gerçeklik duygusu kazandırmaktadır. Tolstoyun 1896-1904 yılları arasında yazdığı Hacı Murat, ölümünden sonra 1912de yayımlandı.

************

Hacı Murat, gökyüzünde artık yarıya kadar yükselmiş yıldızlara ve Samanyoluna bakınca, gece yarınının çoktan geçtiğini, sabah namazını kılma vaktinin geldiğini düşündü.Hanefiden heybesinden eksik etmediği ibriğini istedi ve kepeneğini alarak suya gitti.Ayakkabılarını çıkartıp abdestini aldı, kepeneğinin üstünde yalın ayak namaza durdu.Doğuya döndü; önce ellerini kulaklarına götürdü, sonra gözlerini kapadı ve bir dua okudu.Diz üstü oturdu ve ibadetine başladı.Namazı bitince eski yerine dönerek kepeneğinin üstüne oturdu.Ellerini dizlerine koydu, başını öne eğerek düşünmeye başladı.Hacı Murat her zmaan şansına inanırdı.Bir şey planlarken onu kesinlikle başaracağını düşünürdü.Bugüne kadar sürekli başarmıştı.Bazı ufak terslikler dışında, bütün fırtınalı çetecilik hayatı boyunca bu böyle olmuştur.

************

Dönemin Kafkasyasının ve yöresel kahramanlarının, Tolstoyun geniş hayal gücü ve şiirsel diliyle anlatıldığı Hacı Murat adlı yapıt, Rusça aslından ve tam olarak Nedim Önal tarafından Türkçeleştirilmiştir.

******

ev Tolstoy 1851de Rus ordusuna yazıldı ve Çeçenlerle savaşmak için Kafkasyaya gönderildi. Bu savaş sırasında, büyük Avar komutanı Hacı Murat Çeçen lider Şamille anlaşmazlığa düşmüş, güvenliği için de Rusların tarafına geçmişti. Aylar sonra, ailesini ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Rembrandt bir yazarı favorilerine ekledi.

Zengin bir ailenin çocuğu olarak Yasnaya-Polyana'da doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan, zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan Çocukluk'u bu sıralarda yazdı.

Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım Savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.

Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs 16 yaşında idi. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Karısına; önceki yaşamı, özellikle de yanlarında çalışan kadın kölelerle olan cinsel ilişkileri anlattığı günlüklerini evlendikleri gün okuması için vermiş ve önceki hayatındaki yaptığı yanlışları öğrenmesini istemiştir. Fakat cinselliğe düşkünlüğü evlilikleri boyunca sürdü. Bu evlilkten 12 çocukları oldu; bu çocuklardan 5'i öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı Savaş ve Barış ile Anna Karenina'yı bu sıralarda yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta Savaş ve Barış'ı 12 kez düzeltmelerini yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. Kroyçer Sonat, Efendi ile Uşak, Karanlıkların Gücü, İman Nedir, İnciler, Kilise ve Devlet, İtiraflarım hep bu yılların ürünleridir.

Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal ve siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını gerçekten büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar bir filozof, bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında Diriliş, Gençliğim, Çocukluk, Hacı Murat, Ayaklanış, Sergi Baba, Tanrı Bizim İçimizdedir, Kazaklar, Tesadüf, İki Süvari gibi eserleri vardır.

82 yaşında vefat eden Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek kendisinde oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hristiyan anaşizminin geliştirmeye çalıştığı kitabı Tanrının Egemenliği İçimizdedir kitabıyla yeni bir Hristiyanlık akımı tanımlaması Ortodoks kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı

Zengin bir ailenin çocuğu olarak Yasnaya-Polyana'da doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Mosk... tümünü göster

10 yıl
Rembrandt bir yazarı favorilerine ekledi.

Genellikle gerilim ve korku türünde eserler vermiştir. Kitaplarının çoğu Türkçe'ye de çevrilmiştir. İlk romanı Göz (Carrie) 1974 yılında yayınlanmıştır. Özellikle 1982 yılında başlayıp, 2005 yılında sona erdirmiş olduğu Kara Kule (The Dark Tower) serisi ile ünlüdür. Pek çok kitabı senaryolaştırılıp beyaz perdeye aktarılmıştır.

İlk profesyonel kısa öykü satışını The Glass Floor adlı öyküsüyle Starling Mystery Stories'e yapmıştır (1967). Kendisini tekrar ettiği gerekçesiyle 2002 yılında yazarlığı bıraktığını açıklamıştır. Ancak bu kitaptan sonra birçok yeni eser verdi. King’in en son romanı 2009 Kasım'ında yayımlanan Under the Dome (Kubbenin Altında) olup, New York Times En Çok Satanlar listesinde uzun süre 1 numarada kaldı.

Genellikle gerilim ve korku türünde eserler vermiştir. Kitaplarının çoğu Türkçe'ye de çevrilmiştir. İlk romanı Göz (Carrie) 1974 yılında yayınlanmıştır. Özellikle 1982 yılında başlayıp, 2005 yılında sona erdirmiş olduğu Kara Kule (The Dark Tower) ser... tümünü göster

10 yıl
Rembrandt bir yazarı favorilerine ekledi.

İngiliz yazar, popüler edebiyatın en önemli isimlerinden biri ve dedektif Hercule Poirot tipinin yaratıcısıdır. Mary Westmacott takma adıyla aşk romanları da yazmıştır. Ancak asıl ününü, yazdığı 80 dedektif romanına ve West End tiyatrolarında başarıyla sahnelenen oyunlarına borçludur.

Babası Frederick Alvah Millet, Agatha henüz küçük yaştayken öldü. Annesi tarafından evde eğitilen küçük kız, yalnız bir çocukluk geçirdi. Küçük yaşta öyküler yazmaya başladı. 16 yaşında, şan öğrenimi görmek üzere Paris'e yollandıysa da kısa sürede bundan vazgeçti. Ciddi anlamda ilk edebi denemeleri, duygusal konuları ele alan öyküler oldu. 1914'te Arvhibald Christie adlı bir doktorla evlendi ve yeniden Fransa'ya gitti. Oradayken vakit geçirmek üzere okuduğu dedektif öykülerinin daha iyilerini yazabileceğini düşünerek ilk polis romanı olan The Mysterous Affair at Styles'ı (Styles'daki Esrarengiz Olay) yazdı. Kitap çeşitli yayınevinlerince geri çevrildikten sonra 1920'de Bodley Head Yayınevi tarafından kabul edildi. Styles, Agatha Christie'nin ilk Hercule Poirot romanıdır.

Agatha Christie 1926'da 11 gün boyunca kaybolur. Bütün aramalara rağmen bulunamaz. Arabası bir göl kenarında bulunur; ağaçlara çarpmış, bavulları dağılmış bir şekilde.… Amaç, bellidir; 'Agatha Christie göle düştü' süsü vermektir. Sonra birden ortaya çıkar Agatha Christie. Ama hiçbir açıklama yapmaz. Kimlerine göre Agatha Christie geçici hafıza kaybına uğradı. Kimilerine göre, Agatha Christie kocasının sevgilisini öldürmek planları yapmak için bilmediği bir yere gitti. Sır, hâlâ meçhul.

Hercule Poirot, zekası, espri yeteneği, keskin gözlemciliği ve Avrupalı inceliği ile seçkinleşen Belçikalı bir dedektiftir. Cinayetleri 'küçük gri hücreler' dediği beynini kullanarak çözmesi ve bu arada da İngiliz yüksek sınıfının özel yaşamının saklı yönlerini ortaya dökmesi ile tanınır. Agatha Christie'nin arka arkaya yazmaya başladığı polis romanları Poirot tipine uluslararası ün kazandırdı. Yazar ayrıca Miss Marple adının verdiği bir tip daha yarattı. Sevimli bir yaşlı kız olan amatör dedektif Miss Marple da çok tutuldu. 1928'de ilk kocasından boşanıp Max Mallowan'le evlendikten sonra birçok ülke gezip görme fırsatı bulan Christie'nin romanları 1930'larda çoğunlukla uluslararası mekânlarda geçmeye başladı.

Hayranlarınca her kitabı beğenilmekle birlikte, Agatha Christie'nin edebi kaygılarla yazdığı bazı romanlar eleştirmenlerin de dikkatini çekti. On Küçük Zenci ise polis romanının klasikleri arasındadır. Agatha Christie, İngiliz töre romanı geleneğinde yazdığı polis romanları ile dünya edebiyatında kendine özgü bir yerin sahibi olmuştur.

Christie 1971 yılında, İngiltere'nin en yüksek onur ünvanı olan Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı ünvanını almıştır.

İngiliz yazar, popüler edebiyatın en önemli isimlerinden biri ve dedektif Hercule Poirot tipinin yaratıcısıdır. Mary Westmacott takma adıyla aşk romanları da yazmıştır. Ancak asıl ününü, yazdığı 80 dedektif romanına ve West End tiyatrolarında başarıy... tümünü göster

10 yıl
Rembrandt bir yazarı favorilerine ekledi.

Tess Gerritsen, ABD’nin San Diego kentinde doğdu. Stanford Üniversitesi'nde antropoloji konusunda lisans yaptı, Kaliforniya Üniversitesi’nden de tıp diploması aldı. Stajını Hawaii’de tamamladıktan sonra, doğum iznine ayrıldığı sırada ilk romanı "Geceyarısından Sonra Gelen Telefon"u yazdı. Romantik gerilim olarak tanımlanan bu kitabı aynı türde sekiz roman daha izledi. "New York Times"ın en çok satan kitap olarak tanıttığı "Hasat" ile tıbbî gerilim romanları yazmaya başladı. Ondan sonra yazdığı her tıbbî gerilim romanı da çok satanlar listesinin müdavimleri arasında yerini aldı. "Life Support", "Bloodstream", "Gravity", "Çırak" ve "Cerrah" bunlar arasında yer almaktadır.

Tess Gerritsen, ABD’nin San Diego kentinde doğdu. Stanford Üniversitesi'nde antropoloji konusunda lisans yaptı, Kaliforniya Üniversitesi’nden de tıp diploması aldı. Stajını Hawaii’de tamamladıktan sonra, doğum iznine ayrıldığı sırada ilk romanı "Gece... tümünü göster

10 yıl
Daha Fazla Göster

Rembrandt şu an ne okuyor?

Rembrandt şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (4 yazar)

Favori yazarı yok.