SELAHAATİN

Profil Resmi
1 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 38 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
SELAHAATİN, tarafından yapılmış bir değerlendirmeyi beğendi.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
SELAHAATİN okumuş.
İnsancıklar

Klasik Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Dostoyevski'nin 1846'da yazdığı ilk romanıdır İnsancıklar. Mekân Petersburg'dur; tema dostluk, sevgi, acıma ve fedakârlık üzerine kurulmuştur. Dostoyevski İnsancıklar'da öksüz bir kıza âşık olan fakir ve yaşlı bir kâtibi anlatır. Romanda, kâtibin (Makar Aleksiyeviç) toplumda saygın bir insan olabilmek için verdiği mücadeleler, şefkat perdesi arkasında sevdiği kız için katlndığı zorluklar rşılıklı mektuplaşma yoluyla akıcı bir üslûpla anlatılır. Dostoyevski, ilk romanı İnsancıklar'la daha 25 yaşındayken genç yazarlar arasına girmiş, gelecek vaat eden bir yazar olarak görülmüş ve benimsenmiştir.

******

Yazarın ilk romanı olan İnsancıklar aynı zamanda ilk toplumsal Rus romanı sayılabilir. Dostoyevski bu romanda diğer romanlarında da görülen acıma temasını ağırlıklı olarak işlemektedir. Mektup-roman tarzında olan bu romanda, yaşlı bir katibin öksüz fakir bir genç kıza olan aşkını ve saygınlık kazanma yolunda verdiği umutsuz mücadeleyi anlatılmaktadır. İnsancıklar yazarın en önemli romanları arasında yer almaktadır.

************

Dostoyevski'nin otuzdan daha fazla olan eserlerinin hemen hepsi bütün dillere çevrilmiş, çeşitli ülkelerde milyonlarca okur tarafından beğenilerek okunmuştur. Kendi deyimiyle İnsancıklar başyapıtıdır. İnsancıklar'ı okumadan Dostoyevski'yi anlamak mümkün değildir. İnsanların yaşamlarını, düşünce yapılarını, acılı hayatlarını en açık ve anlaşılır şekilde işlerken, ahlak, acıma, sevgi, dürüstlük gibi birçok konuda da kendi hayat görüşlerini açıkça ortaya koymuştur.

************

Dostoyevski'nin 24 yaşındayken yazdığı ilk romanı İnsancıklar yayımlandığında Şair Nekrasov, Yeni bir Gogol doğdu! diye haykırmış, dönemin ünlü eleştirmeni Biyelinski ise onu övgüye boğmuştu.
Dostoyevski gerçekten de sonraki romanlarında ince bir duyarlılıkla daha da derinlemesine işleyeceği insan sevgisi, acıma ve suçluluk duygularının ilk ve çarpıcı örneğini İnsancıklarda vermiş; acı çeken sıradan insanın fırtınalarla dolu iç yaşantısını anlatırken, psikolojik ayrıntıları tüm boyutlarıyla yansıtmayı başarmış, böylelikle de dünya edebiyatına küçük ama dev bir yapıt armağan etmiştir.

************

Değerli Varvara Alekseyevna, Geçen akşam inanılmaz ölçüde, hayal edilemeyecek kadar mutluydum! Demek hayatınız boyunca bir kerecik olsun sözümü dinlediniz sonunda. Uyandığım zaman saat akşamın sekiziydi galiba (bilirsiniz cancağızım, işten döndükten sonra bir iki saat şekerleme yapmayı severim). Uyandığımda mumu yaktım, kağıtları hazırladım, kalemimi yonttum. Sonra bilmem nedendir, birdenbire aklım başıma geliverdi. Kalbim o anda küt küt atmaya başladı inan olsun! Demek, benim şu zavallı kalbimin isteğini anladınız.

************

1845 yılının bir geceyarısı ünlü şair Nekrassova el yazısıyla yazılmış bir roman getirmişlerdi. Nekrassov uykudan uyandırılmasına çok kızdı. Ama okumaya başlayınca, sabaha kadar gözlerini kırpmadı. Gün ışığında Nekrassov, müsveddelerin üzerine şu notu yazarak onları ünlü eleştirmen Belinskiye göndermişti: Yeni bir Gogol doğuyor. İşte Rus romanında dönüm noktası olan İnsancıklar böyle ortaya çıktı. Nikolay Andreyev 1846'da yayımlanan İnsancıklar, Gerçekçi Hümanizmanın en önmeli romanıdır. Bu eser Dostoyevski'ye büyük bir para getirmedi ama yayınevlerinin kapılarını ardına kadar açtırdı, aralarında Turgenyev'in de bulunduğu ünlü yazarlar onu övdüler. Marc Slonim

************

Rusça ismi: Bednye Ljudi... Dostoyevski'nin ilk romanı... Dostoyevski, 24 yaşında iken yazdığı bu çok değerli romanında, öksüz bir kıza aşık olan yoksul ve yaşlı bir katibi anlatır. Katibin (Makar Aleksiyeviç) toplumda saygınlık kazanma uğruna yaptığı umutsuz mücadelelerini, Varvara Aleksiyevna (Varinka) ile mektuplaşma şeklinde gelişen olayları, sanat dolu akıcı bir üslup içinde okuyacaksınız... (Arka Kapak)

************

Klasik Rus edebiyatının en ünlü ismi Dostoyevski'nin ilk romanı olma özelliğini taşıyan bu eseri, başlıca konusu acıma olan büyük yapıtının temelini de oluşturuyor. Yazar; insanları sevme ve onlara acıma temasını son romanına kadar işlemiştir.

******

Klasik Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Dostoyevski'nin 1846'da yazdığı ilk romanıdır İnsancıklar. Mekân Petersburg'dur; tema dostluk, sevgi, acıma ve fedakârlık üzerine kurulmuştur. Dostoyevski İnsancıklar'da öksüz bir kıza âşı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
SELAHAATİN kütüphanesine ekledi.
Cehennem (Robert Langdon, #4)

Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir. Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır...

.. Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion’unda ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını.

Batık sarayın derinliklerine in, orada, karanlığın içinde bekler khtonik canavar kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün ki yansıtmaz yıldızları...

... Dan Brown, dünyanın birçok ülkesinde çok satanlar listesine giren; Kayıp Sembol, Melekler ve Şeytanlar, İhanet Noktası ve Dijital Kale gibi kitaplarının yanı sıra tüm zamanların en çok okunan romanlarından biri olan Da Vinci Şifresi’nin yazarıdır. New England’da eşi ile birlikte yaşamaktadır.

Dan Brown'un son kitabı Cehennem (Inferno) ile ilgili bilgiler açıklanmaya devam ediyor! Geçtiğimiz günlerde kitabın ilk bölümünü okuyucuya sunan Dan Brown şimdi de kitabın konusuna dair ipuçları verdi.

Sanat eserlerini, şifreleri ve sembolleri büyük bir titizlikle araştırarak, DA VINCI ŞİFRESİ, MELEKLER VE ŞEYTANLAR, DİJİTAL KALE, İHANET NOKTASI ve KAYIP SEMBOL gibi tüm dünyada fırtınalar koparan eserleri yaratan Dan Brown bu yeni romanında okurlarını karanlık ve gizemli bir dünyaya sürüklüyor.

İlk Bölümünü E-Book olarak okumak isteyenler: http://apps.facebook.com/danbrowncehennem



Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon kendini İtalya’nın merkezinde bambaşka bir dünyanın içinde bulur... Tarihin en kalıcı ve gizemli başyapıtlarından biri olan Dante’nin CEHENNEM’ine yuvarlandığını hisseder.

Dünyanın geri dönülmez bir dönüşüme uğramasını engellemeye çalışırken klasik sanat, gizli geçitler ve fütüristik bilimden oluşan bir tablo içinde, Langdon amansız bir düşmanla savaşır. Bir yandan ustaca düzenlenmiş bir bulmacanın çözümünü ararken, bir yandan da kime güveneceğine karar vermek zorundadır...

CEHENNEM 14 Mayıs’ta Altın Kitaplar etiketiyle Türkiye’de!

Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden b... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
SELAHAATİN kütüphanesine ekledi.
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git

Genç İtalyan yazarı Susanna Tamaro'nun 1994'te yayımlandığı zaman İtalya'da büyük yankı uyandıran ve yılın olayı olan bu kitabı, çok satan kitaplar listesinin başındaki yerini uzun süre bir başka kitaba bırakmamıştır. Eco'nun Gülün Adı adlı romanından sonra en başarılı İtalyan romanı olarak karşılanan Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, 80 yaşındaki bir kadının uzaklara giden genç torununa yazdığı ve hem bir iç döküş, hem de vasiyet sayılabilecek mektuplarından oluşuyor. Yalın, güncel bir dille, sevgiyle ve içtenlikle kaleme alınmış, ama asla gönderilmemiş olan bu mektuplarda, yaşlı kadın, kendisinin ve kızının dokunaklı yaşamlarının gizli kalmış yönlerini açığa vururken, bir yandan da hem kendini, hem de kızını irdeliyor; kendine karşı bir iç hesaplaşma yürütüyor. Değişen gelenekler, altüst olan değerler karşısında hissettiklerini torununa sevgiyle, bilgelikle aktarmak isteyen bu yaşlı kadın, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri yapmasını torununa öğütlerken, Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur, diyor; o özgün çağrıya kulak vermeli ve yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz.

Genç İtalyan yazarı Susanna Tamaro'nun 1994'te yayımlandığı zaman İtalya'da büyük yankı uyandıran ve yılın olayı olan bu kitabı, çok satan kitaplar listesinin başındaki yerini uzun süre bir başka kitaba bırakmamıştır. Eco'nun Gülü... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
SELAHAATİN kütüphanesine ekledi.
Bab-ı Esrar

Ahmet Ümitın son romanı, Bab-ı Esrar...Yaşamı, aşkı ve inancı yeniden düşünmek için... Yedi yüz yıldır çözülemeyen sır; Şems-i Tebrizi cinayeti...Yedi yüz yıldır süren bir sevda; Şems-i Tebrizi ile MevlânâBab-ı Esrar sadece bir gerilim romanı değil, aynı zamanda bir sırlar kitabı. Fantastik öğeleri kullanarak çok katmanlı bir dil yaratan Ahmet Ümit bu yapıtında Mevlevilik temelinde din ve inanç üzerine ilginç sorular soruyor. Din ile aşk arasında, inanç ile sevda arasındaki ilişkiyi bambaşka bir açıdan gözlerimizin önüne seriyor.Dünyayı, yaşamı, inancı ve aşkı, yeniden düşünmemiz, yeniden araştırmamız, yeniden okumamız için...

Ahmet Ümitın son romanı, Bab-ı Esrar...Yaşamı, aşkı ve inancı yeniden düşünmek için... Yedi yüz yıldır çözülemeyen sır; Şems-i Tebrizi cinayeti...Yedi yüz yıldır süren bir sevda; Şems-i Tebrizi ile MevlânâBab-ı Esrar sadece bir gerilim romanı değil, ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
SELAHAATİN kütüphanesine ekledi.
Fedailerin Kalesi Alamut

Hasan Sabbah'ın Alamut Kalesi'nin, Cennet Bahçelerinin ve Fedaîlerinin Tarihi Romanı. Hıristiyanların zaman ölçüsü ile 1092 yılının ilk baharında hatırı sayılır büyüklükte bir kervan, Semerkant'tan başlayarak Buhara üzerinden Horasan'ın kuzeyindeki Elbruz platosuna dek uzanan, bir zamanlar muzaffer orduların kullandığı eski yolun üzerinde ağır ağır ilerliyordu. Karların erimeye başlamasıyla birlikte Buhara'dan ayrılan kervan haftalardır yollardaydı... Avni oğlum, Tahir'in torunu! demişti ona. Doğruca Demavend Dağına giden yolu tut. Rey'e ulaşınca Şahrud Irmağına giden yolu sor. Irmağın kaynağı sarp bir vadide bulunmaktadır; oraya çık. Büyük bir kale göreceksin: Bu yerin ismi Alamut Kalesi'dir, yani kartal yuvası.

Hasan Sabbah'ın Alamut Kalesi'nin, Cennet Bahçelerinin ve Fedaîlerinin Tarihi Romanı. Hıristiyanların zaman ölçüsü ile 1092 yılının ilk baharında hatırı sayılır büyüklükte bir kervan, Semerkant'tan başlayarak Buhara üzerinden Horasan&#... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Daha Fazla Göster

SELAHAATİN şu an ne okuyor?

SELAHAATİN şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.