Canan Tan, bir ilk romanla okurlarının karşısına çıkıyor: Piraye.Genç ve güzel Piraye adını Nazım Hikmetin eşinden almıştır. Genç kızın babasıdır Piraye ismine tutkun olan; diğer kızı da babanın Nazım Hikmet hayranlığından payını alır: Hatice. Babanın açıklaması ilginçtir ki bu açıklama romanın temalarından birini de oluşturacaktır: Piraye, Nazım Hikmetin karısı. Tam adı Hatica Pirayedir. Nazım Hikmetin onun için yazdığı şiirler ve mektuplar, edebiyatımızın gerçek yüz aklarıdır.Pirayenin babasının bu açıklaması karşısında ilk tepkisi şaşkınlıktır: (...) Babam elinden kitap düşmeyen, aydın bir insandı. Ama onun, kızlarına bir şairin -hem de yasaklı bir şairin- karısının adını verecek kadar edebiyat tutkunu olduğunu yeni keşfediyordum.Pirayenin doğduğu günden bu yana içinde taşıdığı edebiyat ve şiir tohumları hayatının bir bölümünde ilişkilerine de yansıyacaktır. Roman, genç bir kızın aile, okul, aşk ve evlilik yaşantısına odaklanan ilginç bir biyografi özelliğine sahip; yazar, yarattığı kadın kahramanın yaşantısına bir kadın duyarlılığı ile yaklaşıyor. Romanın ilk sayfalarında idealleri olan genç bir kız olarak tanıştığımız Piraye, sayfalar ilerledikçe ilişkilerin farklı boyutlarını yaşayacak, aşk duygusunun karşılığını kendi hayatına yerleştirmeye çalışacaktır. Piraye romanını bir dram haline getiren ise genç kızın evlilik ve evlilik sonrası yaşantısı olacaktır; Piraye, üniversite öğreniminin hemen ardından Diyarbakıra gelin gidecektir.Pirayeyi yakın çevrenizde aramayın sakın, diyor Canan Tan. Hem onun, hem de romandaki diğer karakterlerin hayal ürünü olduklarını belirtmeme, bilmem gerek var mı? Ama uzak şehirdeki şarkının nihavent olduğunu söyleyen Nazım Hikmet ve Gözlerin hani? diye soran Ahmed Arif gerçek.Roman, yazarın kendi hayatından da belli belirsiz izler taşıyor okuruna.
Canan Tan, bir ilk romanla okurlarının karşısına çıkıyor: Piraye.Genç ve güzel Piraye adını Nazım Hikmetin eşinden almıştır. Genç kızın babasıdır Piraye ismine tutkun olan; diğer kızı da babanın Nazım Hikmet hayranlığından payını alır: Hatice. Babanı... tümünü göster
Güçlü ve kararlıydı Beatrice Lacey. Güzelliği karşı konulmaz, istek ve inançları vazgeçilmezdi. Yaşadığı dönemin toplumsal adetlerine itaat edecek kadın değildi. Kalbi, ailesinin sahip olduğu Wideacre topraklarına duyduğu büyük aşkla doluydu. Evlenince soyadını ve uğruna ölmekten öldürmeye ne varsa göze alabileceği topraklarını kaybedeceğini biliyordu. Ancak Beatrice, bu en önemli mirasını korumak için gereken ne varsa, her ne olursa olsun yapmaya hazırdı. Baştan çıkaracak, ihanet edecek ve elini kana bulayacaktı. Vicdan yapmayacak, mahcubiyet hissetmeyecekti. 'Wideacreli bir Lacey o,' diye uyarıyordu babası. 'Ne yaparsa yapsın, nasıl yaparsa yapsın, yadırgamayacaksınız!' Beatrice'in, hayallerine ulaşmak için ince ince işlediği planları tam sonuç verecekken, genç kadının kafasından geçenlerden ve içindeki kötülükten haberdar biri, ansızın yoluna dikilecek ve genç kadının içindeki şeytanın daha da kamçılanmasına sebep olacaktı.
On Sekizinci Yüzyıl İngilteresi'nde geçen Beatrice: Kötü Tohum, zengin dokusu, renkli ve benzersiz kurgusuyla okuru eşsiz ve gerçekten de sert bir yolculuğa çıkaracak. Kahramanı kadar benzersiz, şaşkına çeviren, karşı konulmaz, epik bir hikaye...
Beatrice kadar tutkulu ve insafsız bir karakter tanımadık.
Güçlü ve kararlıydı Beatrice Lacey. Güzelliği karşı konulmaz, istek ve inançları vazgeçilmezdi. Yaşadığı dönemin toplumsal adetlerine itaat edecek kadın değildi. Kalbi, ailesinin sahip olduğu Wideacre topraklarına duyduğu büyük aşkla doluydu. Evlenin... tümünü göster
On sekizinci yüzyıl Sussexinin en meşhur mülkü Wideacre iflasın eşiğindeydi. Köylüler yoklukla savaşırken Wideacre arazisi harabeye dönmüştü.
Ancak Dowerların evinde iki çocuk, Julia ve Richard, korunaklı bir masumiyetle büyüyordu. Wideacrenin eşit varisleri olan bu çocuklar, köye karşı duydukları bağlılık ve aşkla amansız rakipler haline gelecekti. Üstelik çocukluklarından bu yana birbirlerine duydukları gizli aşkla, günahların en büyüğünü işleyeceklerdi. Julia ve Richardın kaderi birlikte yazılmıştı. Ancak sadece biri, her şeye sahip olabilirdi. Sadece biri, her şeyi miras alabilir ve Wideacrenin küllerinden doğmasını sağlayabilirdi. Sadece biri, Beatrice Laceynin gerçek mirasçısı olabilirdi.
Philippa Gregorynin çoksatan "Wideacre" üçlemesinin ikinci kitabı olan bu zengin ve sarsıcı roman, bizi trajik sırlara, heyecan dolu entrikalara ve kaderden de güçlü bir aşkın içine sürüklüyor. Kadınlığı en büyük talihsizliği, inancı en değerli mirasıydı.
On sekizinci yüzyıl Sussexinin en meşhur mülkü Wideacre iflasın eşiğindeydi. Köylüler yoklukla savaşırken Wideacre arazisi harabeye dönmüştü.
Ancak Dowerların evinde iki çocuk, Julia ve Richard, korunaklı bir masumiyetle büyüyordu. Wideacrenin eş... tümünü göster
Kimsesiz bir Çingene olan Meridon, yoksullukla boğuştuğu zor hayatından kurtulmanın bir yolunu arıyordu. Gezici bir sirkte at sırtında gösteriler yapan talihsiz kız, kardeşi Dandy’nin trapez üstünde hayatını riske atmasına daha fazla seyirci kalmak istemiyordu. Kardeşiyle birlikte bu tehlikeli ve acımasız kaderi değiştirmeliydi. Ancak güzel, sabırsız ve hırsız Dandy her zamanki gibi aceleci davranacak ve Meridon’ı bu zor yolculukta yalnız bırakacaktı. Meridon acısıyla baş etmek için tek başına at sürerken, kendini Wideacre denen bir arazide buldu. Son vârisini bekleyen Wideacre topraklarında... Bu sürükleyici, tutkulu ve benzersiz roman, Beatrice’le başlayıp Julia’yla devam eden çoksatar serinin üçüncü ve son hikâyesi. Efsaneye dönüşecek bir aile draması. Hayatta kalmak için çalmak zorundaydı. Diğerlerinin onun hayatını çaldıkları gibi...
Kimsesiz bir Çingene olan Meridon, yoksullukla boğuştuğu zor hayatından kurtulmanın bir yolunu arıyordu. Gezici bir sirkte at sırtında gösteriler yapan talihsiz kız, kardeşi Dandy’nin trapez üstünde hayatını riske atmasına daha fazla seyirci kalmak i... tümünü göster
Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk...
Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkarının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur. Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz. Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları.... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasının yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişinin aşama aşama gözler önüne seriyor. Uçurtma Avcısında anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanını diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...
Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk...
Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ... tümünü göster
Sevgi adına yapılan hatalar...
Yeni bir başlangıç yapabilme umudu...
Ve sadece iki kız kardeşin arasında kalacak anılar...
Meghann Dontess yıllar önce kimsenin cesaret edemeyeceği bir tercih yaparak tüm hayatını sil baştan kurmaya karar verir ve başarılı bir kariyere sahip olabilmek için ağır bedeller ödemek zorunda kalır: Kız kardeşini terk etmek. Başarılı ama yalnız bir kadın olan Meghannın yıllar sonra tekrar bir araya geldiği kız kardeşi Claire şimdi bir dönemecin eşiğindedir ve hayatında ilk kez âşık olup kısa süre içinde evlenmeye karar vermiştir.
Meghann kız kardeşini hata yapmaması için evlenmekten vazgeçirmeye çalışırken kader onları tahmin bile edemeyecekleri kötü bir sürprizle karşı karşıya bırakır. Ancak zorlukların üstesinden gelmek için gösterdikleri çaba onları yakınlaştıracak ve birbirlerini anlamaları için bir fırsat sunacaktır…
Kız Kardeşler Arasında acı veren pişmanlıkları, kalbin küçük bir köşesinde saklanan güzel hatıraları ve ne olursa olsun yitirilmeyen tekrar sevebilme umudunu anlatıyor...
''Hannah bize harika bir ders veriyor:
Sevgi, birbirimizin hatalarını kabullenmekten geçer.''
People
''Kız Kardeşler Arasında aşkı, samimiyet ve şefkatle ele alıyor.''
Luanne Rice
Sevgi adına yapılan hatalar...
Yeni bir başlangıç yapabilme umudu...
Ve sadece iki kız kardeşin arasında kalacak anılar...
Meghann Dontess yıllar önce kimsenin cesaret edemeyeceği bir tercih yaparak tüm hayatını sil baştan kurmaya karar verir ve... tümünü göster
SUNAY ÇETİNKAYA şu anda kitap okumuyor.