Hizbullahın İsraile karşı kazandığı tarihî zafer, Ümmet-i Muhammedin önünde parlak bir ufuk açtı. Canımızı kurtarmaktan başka bir şey düşünemeyecek hale gelmişken, yeniden büyük fetih düşleri görmeye başladık. Büyük İsrail Projesi karşısındaki edilgen halimizin yerini Kudüs Fatihi Sultan Selahaddin duruşu almaya başladı. İmanımız tazeleniyor; imanın sunduğu imkânları yeniden keşfediyoruz; inandıkça güçleniyoruz; gçlendikçe hedefi büyütüyoruz; Bu muharebeyi kazandık, ama harp ediyor. Allahın ipine sımsıkı sarılırsak harbi de kazanabilir ve bütün İslam dünyasını küfrün pençelerinden kurtarabiliriz diyoruz.
Hizbullahın İsraile karşı kazandığı tarihî zafer, Ümmet-i Muhammedin önünde parlak bir ufuk açtı. Canımızı kurtarmaktan başka bir şey düşünemeyecek hale gelmişken, yeniden büyük fetih düşleri görmeye başladık. Büyük İsrail Projesi karşısındaki edilge... tümünü göster
Latin Amerikanın en büyük camii ve Külliyatı, Buenos Airesin en güzel semtlerinden Palermoda, devletin bağışladığı bir arazi üzerine inşa edildi. Metronun en büyük inşaatı olan Bağımsızlık İstasyonunun duvarında Ve la galibe İla Allah (Allahtan başka galip yoktur) yazısı bulunuyor. Gırnatadaki El- Hamra Sarayında olduğu gibi... Şehrin en görkemli caddesinde bir İbn-i Rüşd Anıtı var... Kısacası Bismillah Dünya
Latin Amerikanın en büyük camii ve Külliyatı, Buenos Airesin en güzel semtlerinden Palermoda, devletin bağışladığı bir arazi üzerine inşa edildi. Metronun en büyük inşaatı olan Bağımsızlık İstasyonunun duvarında Ve la galibe İla Allah (Allahtan başka... tümünü göster
Ebuzer´i ortak manevi tarihimizin en tevekküle açık, en iğneyi kendine batıran, en bıçak sırtında yürüyen ve en anlamı çağıran güncellemesi olduğu için önemsiyorum. Hem yitirilmiş vicdanımızı yeniden aramaya koyulan ve hem de bir türlü deşemediğimiz kimlik yaralarına cesaretle neşter vuran bu yazınsal çabayı heyecan ve takdirle karşılıyorum. Ebuzer, bir yandan içimize sıkıntılar düşüren karmaşanın röntgenini çekerken, bir yandan da bağlısı olduğumuz insani damarın, yani Malcolm´ın, İmam´ın, Aliya´nın ve öteki mübarek yolcuların ´yol´una dair umut verici kıvılcımlar çaktırıyor. Böyle düşünsel bir çabaya, böyle sorumlu bir vicdana ve böyle sarsıcı bir metne ihtiyacımız vardı.
Ebuzer´i ortak manevi tarihimizin en tevekküle açık, en iğneyi kendine batıran, en bıçak sırtında yürüyen ve en anlamı çağıran güncellemesi olduğu için önemsiyorum. Hem yitirilmiş vicdanımızı yeniden aramaya koyulan ve hem de bir türlü deşemediğimiz ... tümünü göster
İbrahim Tenekeciyi bilenler bilir. Edirne Şeyhi Neşatinin deyimi ile mücella aynalarda bile görünmeyecek kadar benliğinden sıyrılmıştır. İç âleminde her gün devr-i âlem seyahati yapar. Dış âlemde, onu sadece evi ile işyeri arasında yaşıyor sanırsınız. İç âlemde ise her gün sefer vardır. Uçuş Denemeleri, dıştan bakışta bu âleme ait notlar gibidir. Fakat aslında iç âlemin notları bunlar. Tayy-ı zaman ettiği için aramızda yaşayan, aslında Kâtip Çelebi ile sohbet etmiş İbrahim Çelebiye selam!
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, Türk Edebiyatı Dergisi
İbrahim Tenekeci, Doksan kuşağının önemli şairlerinden biridir. Şiirlerini hep bir heyecanla izlerim, okurum. Bence onun en iyi özelliklerinden biri, şiirinde aşikâr görünen içtenliğidir. Tenekeci, bu samimiyetini ve şiirden artan kimi düşüncelerini, duygularını Uçuş Denemelerinde dile getirir. Küçük denemelerden, gündökümlerinden, aforizmalardan, izlenimlerden oluşan kitabın en önemli vasfı dilinin yalınlığı, akıcılığı; bu vesileyle tatlı tatlı okunuşu. Şiir gibi. Rabbim sen olmasan / Kimin aklına gelirim ben. İşte bunun için, nice benzer örnekler için şiir gibi diyorum.
İbrahim Tenekeciyi bilenler bilir. Edirne Şeyhi Neşatinin deyimi ile mücella aynalarda bile görünmeyecek kadar benliğinden sıyrılmıştır. İç âleminde her gün devr-i âlem seyahati yapar. Dış âlemde, onu sadece evi ile işyeri arasında yaşıyor sanırsınız... tümünü göster
'Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.' Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıldır çalıştığı harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor... Masumiyet Müzesi’ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, cinsellik, tutku, aile ve mutluluk hakkındaki bütün düşüncelerinizin derinden etkilendiğini ve kitabın rengârenk dünyasından hiç ayrılmak istemediğinizi göreceksiniz. 1975’te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun’un hikâyesi; hızı, hareketi, olaylarının ve kahramanlarının zenginliği, mizah duygusu ve insan ruhunun derinliklerindeki fırtınaları hissettirme gücüyle, elinizden bırakamayacağınız ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri olacak. Ülkemizde ve dünyada milyonlarca okurun sevgi ve hayranlığını kazanmış olan, kitapları elli sekiz dile çevrilen ve her yeni romanı büyük bir merakla bütün dünyada beklenen Pamuk, okurlarına unutulmaz rüyalar gibi, akıllardan hiç çıkmayacak sarsıcı bir hikâye anlatıyor.
'Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.' Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıldır çalıştığı harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor... Masumiyet Müzesi’ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, ... tümünü göster
Sergüzeşt, tutsaklığa karşı başkaldırının romanıdır. Roman, başından sonuna değin ezilen, satılan, oradan oraya sürüklenen Dilber ile onu ezen, korurken bile küçük gören varlıklı sınıf arasındaki karşıtlığa dayanır. Okuyucu, Dilber'e yardım edememenin acısını yüreğinde de duyar. Romanın, zamanı aşan ve bugüne seslenen insanı ve sosyal yönü de buradan gelir. Bir yandan doğunun gizemli ve içe dönük yapısı, öte yandan batının gerçekçi yaklaşımı edebiyatımızda ilk kez Sergüzeşt'te işlenmiştir. Sergüzeşt, gerek ele alınan tema, gerek yarattığı Dilber tipi, gerek romantizmden gerçekçiliğe kayış tarzı ve biçemi ile edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir.
*****
Edebiyatımızın ilk gerçekçi romanı olan ve Türk Romancılığının gelişmesinde önemi bir rol oynayan Sergüzeşt suçsuz ve talihsiz bir aşkın acıklı öyküsüdür. İnsan ticaretinin ve esirliğin olanca kötülükleri romanda acıklı tablolar halinde sergilenir. Cevdet Kudret Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman adlı yapıtında Sergüzeşt için şu yargıları veriyor: Sergüzeşt'te, Türk Romancılığının Romantizmden Realizme geçmesi açıkça görülmektedir. Fakat eserde henüz her iki akımın özellikleri de vardır. Sezai, bir yandan Batı edebiyatında tanıdığı realizm akımının yöntemini benimsemiş, bir yandan da Namık Kemal'in üslubunun etkisinden daha kurtulamamıştır.
****
"Hemen hızla evden çıkarak vapur iskelesine yöneldi. Aşkın şiddetli duygularıyla coşmuş bir hâlde bulunan bu tecrübesiz genç zihinlerde, hiçbir şüphe ve tereddüt oluşmamıştı. Vapur iskeleden hareket etti. Celal Bey'e o gün herşey ışık içinde, hayat içinde görünüyordu. Sevgilisinin yüzüne saatlerce hayran hayran bakan gözlerine, Marmara nın sonundaki ufuklar açılarak uzaktan uzağa sonsuzluk vaadediyordu. Köprüden başka bir vapura bindiği zaman, sanki ilk defa görüyormuş gibi, Boğaziçi kendisine şahane bir manzara sunuyor ve hiçbir zaman dikkat etmediği heyecan verici yerlerini buluyor ve iki sevgiliyi sessizliği ve güzelliği ile mutlu edecek saraylar keşfediyordu. Gök, sevdiğini kendisine her yönde gösterecek kadar şeffaf; hava, sevgilisinin yaşama sevincini arttıran saçının yüzüne dokunuşu kadar güzeldi. Heyhat!"
"Rus şirketinin Batum'dan gelen ticari vapuru Tophane önlerinde demirledi. Vapurun gelmesini sandallarda sabırsızlıkla bekleyen birkaç kişi hemen güverteye atladı. Bunlardan biri uzun boylu, geniş omuzlu, siyah seyrek bıyıklıydı; etekleri ayaklarına kadar uzun, beli gayet dar bir Çerkez paltosu giymişti. Başında kendi milletine özgü bir kalpak, elinde gümüş saplı bir kırbaç bulunan Çerkeze 'Hoşgeldiniz', dedi, 'cariyeler nerede?'
Evinden ve yurdundan acımasızca koparılan küçük Çerkes kızı Dilber, bir esir gemisine bindirilerek İstanbul'a getirilir ve bir konağa satılır. Bu konak küçük Dilber'in yeni zindanıdır bundan böyle. Samipaşazade," 1888'de yayınlanan Sergüzeşt romanında, o yıllarda rağbet gören esaret konusunu işlemiş ve esaretin insanlık dışı olduğunu gözler önüne sermiştir.
*****
İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.
*****
Sami Paşazade Sezai (1862-1893) Yazar, çalışmalarında en çok; Namık Kemal ve Victor Hugo'nun etkisinde kalır. Abdülhak Hamid'e hayrandır. Özellikle Hugo'nun romantik hümanistliğinden etkilenerek çevresinin insanlarına ve konularına bakar. İkinci Tanzimat kuşağının Servet-i Fünûn'a bağ olan yakınlıklarında özetlenebilecek olan Samipaşazade Sezai, Çamlıca ve Adalar tasvirlerine ağırlık veren hikâye ve roman dekoru içinde acınası kederlere şefkatle eğilir ve gözlemden yola çıktığı konularda gerçekçi yönteme yaklaşır. Hikâye ve roman kahramanlarına duygusal yakınlıklar besleyerek, onlara acıdığını belli eden sözler söyleyerek, ele aldığı konuyu kendi düşüncesine göre sonuçlandıran ana fikri açıkça belirleyerek, anlatımda süse ve gösterişe önem vererek, betimlemelerde aşırıya kaçarak, ara sıra yerli yersiz açıklamalar yapıp bilgi vererek dengesiz bir roman yapısını sürdürür. Bu özellikleriyle romantizmle realizmin bocalama noktasında görünür. Sergüzeşt'te özgürlük ve tutsaklık konuları işlendiğinden, siyasal iktidarın baskısına uğrayan ilk romanlardan biridir.
Sergüzeşt, tutsaklığa karşı başkaldırının romanıdır. Roman, başından sonuna değin ezilen, satılan, oradan oraya sürüklenen Dilber ile onu ezen, korurken bile küçük gören varlıklı sınıf arasındaki karşıtlığa dayanır. Okuyucu, Dilber'e yardım edem... tümünü göster
Seldaa şu anda kitap okumuyor.